2023’te de dewamke

Hayatlarımız, geleceğimiz, kimliğimiz, emeğimiz ve bedenimiz için direnmekten başka çaremiz olmadığını, kadın düşmanı kararlarla hayatımızı zora sokan AKP/MHP ittifakını yenmemiz gerektiğini biliyoruz. 2023 yılında da erkeklere, devlete ve sermayeye karşı itaat etmeyeceğiz. Kadınlar ihtiyaç duydukça feminist mücadele sürecek.
Paylaş:
Gülfer Akkaya
Gülfer Akkaya
akkayagulfer@gmail.com

2022 yılı kadınlar açısından gitsin, bir daha geri gelmesin denecek yıllardan biri oldu. Tıpkı AKP/MHP iktidarının diğer yılları gibi…

AKP’ye uygun aile modeli için, aşılmış bir konu olan başörtüsü bahane edilerek Meclis’e Anayasa değişikliği teklifi getiriyorlar. Buna karşı tüm muhalif partilerini eşitlikten yana, homofobiye karşı olmaya, bu teklife karşı durmaya çağırıyoruz.

“Değerlerimize ilişkin, ailemize ilişkin saldırı var” denerek aile için özel mitingler, gösteriler tertip edildi.

“Aile elden gidiyor” paniği ile muhafazakâr kesimlerle kadın mücadelesini karşı karşıya getirmeyi amaçlamaktalar. Feminist/kadın mücadelesini zayıflatarak daha çok kadını evlere tıkabilsinler; erkeklere, kocaya, aileye bağımlı kılabilsinler. Böylece kadınları zamanın köleleri haline getirebilsinler. Erkekler dünyayı dolaşıp hayatın nimetlerinden faydalanırken, her yerde sefa sürerken, kadınlar evde aileye ve erkeklere muhtaç kalsınlar. Onların eziyetleri altında emekleri sömürülerek yaşasınlar. Başkaldıranlar olursa erkek şiddeti ile susturulabilsinler.

Kadınları aileye ve erkeklere köle kılmak ve bu köleliği sürdürebilmek için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından yürütülen “destek/yardım” politikaları mevcut. Bu politikalarla devletin sorumluluğu kadınların üzerine yıkılıyor ve kadınların bakım emeğinin karşılığı tam anlamıyla üç kuruş. Devlet, sorumluluğundan kaçtığı gibi erkekleri de ev içi bakım emeği alanından uzak tutarak ev içi bakım işlerini sadece kadınların sırtına yüklüyor. Oysa kamusal alanda bakım işleri kadın ve erkekler tarafından yürütülüyor.

Geçtiğimiz yıl iktidar, özellikle yargıyı ve siyaseti kadınlara karşı şiddet aracı olarak kullandı. Kadın eylemlerine yönelik açılan davalar, para cezaları ile kadınları “terbiye” etmeye çalıştı.

Gezi Davası gibi davalarda da çok sayıda kadın mevcut ve cezalar yağdı kadınlara. Pek çok kadın hapishanelere kondu.

Kadınlar emek mücadelesinin ön saflarındaydı

Erkeklerin işlediği kadın cinayetleri devam etti. İktidar ve bakanları, bu konuda kamuoyunu yanıltan açıklamalar yapmakta geri durmadı.

Kadınların işsizliği artarak devam etti.

Onları gençler takip etti. Genç kadın işsizliği hâlâ en yüksek işsizler grubunu oluşturmakta.

Kadın işçiler emek mücadelelerinde sık sık yer aldılar. Ön saflarda bulundular. Bazı mücadelelerde kazandılar.

Kadınlar çalışma hayatının zorlu koşulları nedeniyle ya canlarından oldular ya da intihar ettiler.

Eğitimde cinsiyetçilik, homofobi artarak devam etti.

LGBTİQ+’lara yönelik nefret söylemi iktidar partisinin seçim malzemesi haline geldi.

Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla sık sık kadın karşıtı, cinsiyetçi söylemler üretilmeye devam etti. Diyanetin bütçesi her yıl olduğu gibi bu yıl da artırıldı.

12 yaşında çocukların “evliliğine” karşı mücadelemizin üzerinden zaman geçmeden altı yaşında kız çocuğunun tarikat, erkekler ve aile aracılığı ile sistematik istismara ve sistematik tecavüze uğradığı haberi ortaya çıktı. Konunun yargıya yansıdığı ve durumun iki yıldır Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın bilgisi dâhilinde olduğu öğrenildi. Altı yaşındaki çocuğa sistematik istismar ve sistematik tecavüz konuşulurken “başka örnekler de var” iddiaları dillendirildi.

Tarikatlar kadın düşmanlığını artırarak sürdürdü.

Çözümü için verilen mücadelede kadınların aktif ve önemli rol oynadığı EYT sorunu, istenilen biçimde çözülmedi. Erdoğan’ın son açıklamasının ardından da sürece yeni belirsizlikler eklendi. 

İstanbul Sözleşmesi kadınlar tarafından her fırsatta hatırlatıldı.

2023 yılının ilk yarısında yapılacak seçim, tüm kesimler açısından olduğu gibi kadınlar açısından da oldukça önemli. Ekonomi, hukuk, eğitim, sağlık, çalışma yaşamı, kimlikler, sosyal haklar açısından iktidarın hedefi haline gelen kadınlar, kuşku yok ki bu seçimlerin sonuçlarından en çok etkilenecek kesim. Gasbedilen kazanılmış hakları vermemek için yıllardır yürütülen mücadele sayesinde ülkedeki herkes bunun farkında.

Hayatlarımız, geleceğimiz, kimliğimiz, emeğimiz ve bedenimiz için direnmekten başka çaremiz olmadığını, kadın düşmanı kararlarla hayatımızı zora sokan AKP/MHP ittifakını yenmemiz gerektiğini biliyoruz.

2023 yılında da erkeklere, devlete ve sermayeye karşı itaat etmeyeceğiz. Kadınlar ihtiyaç duydukça feminist mücadele sürecek.

Kurtuluşumuz için bu yıl da dewamke diyeceğiz.

Fotoğraf: Elif Bayburt

Paylaş:

Benzer İçerikler

İsviçre’de her yıl 14 Haziran’da yapılan kadın grevinin adı, bu yıl ‘feminist grev’ olarak değiştirilmiş. Atılan sloganlar da bu adın hakkını teslim etmekte. Eylemdeki sloganlardan biri, feminizmin enternasyonalist özelliğini öne çıkartan “Feminismus ist Grenzenlos!” yani “Feminizm sınırsızdır!”
AKP anayasa değişikliği için kapılarına geldiğinde “onu muhatap dahi kabul etmeyeceklerini” söylemeye, “eşitlikçi anayasaya karşı olan, miadı dolmuş siyasi partilerle anayasa yapmayı akıllarından bile geçirmediklerini” belirtmeye çekinenlerden kadınlar hesap soracaktır. Kadınlar kaybedecekse kimse kazanmayı düşünmesin.
Kadın işçiler sermayenin bir melek olmadığının, hele hele hiç de öyle iddia edildiği gibi “kadın dostu” olmadığının farkındalar. Kadın emeği sömürüsüne hizmet eden ve kendilerinin değil, sermayenin lehine olan “kadın dostu” projeleri direnişleriyle teşhir ediyorlar. Gaspedilen her türlü tüm haklarını kazanmak için bu sömürü tezgâhına karşı ayaktalar.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!