Mürüvet Yılmaz / Tünel,
Bahar Gök / Gebze
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma gününde, kadınlar her yerde erkek-devlet şiddetine karşı isyanlarını dile getirip, mücadeleye devam edeceklerini söylediler. Tünel’deki feminist gece yürüyüşünde barikatlar devrildi. Gebze’deki eylemde Birleşik Metal İş Sendikası Kadın Komisyonu da alandaydı.
Tünel’den
Öfkemizi Kuşandık Buradayız!
Her yılın 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü eylemlerinin kendine özgü bir soluğu ve geleceğe bıraktığı izler var. Bu yıl da kadınlar, LBGTİ+’lar saat daha yedi buçuk olmadan Taksim/Tünel “Feminist Bir Dünya Yaratalım” pankartıyla çıka geldiler. “Kabul etmiyoruz” diyorlardı. “Hesap soracağız” diyorlardı. Onların arkasından tek, tek, gruplar halinde gelen kadınlar-LBGTİ+lar tünel meydanını dolduruyordu. Rengarenk… Maskeler, boyalar, giysiler, kuklalar… Kadınların yaratıcılığı patriyal kapitalizme meydan okuyordu. Sade giysiler mi? Elbette değil. Ana pankart ve kadınların taşıdığı dövizler…
Mor bir zemin üzerine “Erkek – devlet şiddetine karşı İSYANIMIZ BİTMEDİ, BÜYÜYOR! Hayatlarımız için MÜCADELEYE…” yazan ana pankart sokakta, evde, iş yerinde devlet’ten, erkeklerden gelen şiddete karşı İSYAN’ nın devam ettiğini haykırıyor, İSYAN’ı büyütmek için her yerde sokakta, evde, iş yerinde mücadele, diyordu. Öyle bir günlük bir mücadele değil, yaşamın her günü, her saati süren bir kavga.
Dövizler, ise ana pankartın çağrısını güçlendiren nitelikteydi.
“Uyan sevgilim! Dolar 12 lira olmuş!,” “Eşit İşe Eşit Ücret, ILO 190 Onaylansın, Kadınlar İşe Çocuklar Kreşe, Şiddete Karşı Metal İşçisi Kadınlar Öne, Başak’ı Unutma, AYŞEGÜL’Ü unutma!
Ocağı söndür, Kocanı öldür, Kimsenin Kuklası Olmayacağız, Aradığınız Makbul Kadına Ulaşılamıyor, Şu anda Taksim’de Direnişte, Amfilerden Sokağa Kadınlar İsyanda, Göçmen Kadınlar Mücadelemiz Ortak, Sen Ben Birbirimizin ÇARESİYİZ, JİN JİYAN AZADİ!
İstanbul Sözleşmesi Yaşatır, Erkek Şiddetine Karşı Örgütlü Feminist Mücadelemizi büyütüyoruz, Biz Kadınlar Kirpiğimiz Yere düşmesin diye omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz. ÖZ SAVUNMA HAKTIR, Geceleri de Sokakları da Terk Etmiyoruz,
Li Dıjı Şeke Taybet Jınen Cıwan Tekoşine Bılınd Dıkın, İtaat Etmiyoruz!, Öfkemizi Kuşandık BURADAYIZ1”
Alandaki dövizler, pankartlar, renkler kadın ve LBGTİ+’ların yürüttüğü ve yürüteceği mücadelenin, duruşun sözü ve politikasıydı. Polis yığınına rağmen barikata yüklenmedeki kararlılık, gaza rağmen alanda kalmada ısrar, hele bu günlerde “sokağa çıkarsanız…” diye başlayan tehditlere kadın ve LBGTİ+’ların verdiği güzel bir cevaptı. Yürüyüş sırasında katledilen, cezaevinde olan kadınlarla, dava açılan Cumartesi Anneleri’nin adları da okundu.
Gebze’den
“Yaşamak İçin Mücadele Ediyoruz”
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olan 25 Kasım’da Gebze’de yapılan gece yürüyüşüyle kadınlara yönelik artan şiddet protesto edildi. Gebze Kadın Platformu’nun Trafo Meydanı’nda akşam saatlerinde toplanmasıyla başlayan eylemde “Haklarımız, Yaşamlarımız, İstanbul Sözleşmesi Bizim. Vazgeçmiyoruz” pankartı taşındı. Kent Meydanı’na yapılan yürüyüş esnasında “Gelsin devlet, gelsin koca, gelsin cop, inadına isyan inadına özgürlük”, “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır Yaşattırır” “Yaşasın sınıf dayanışması”, “Kadınlar el ele mücadeleye”, “Kadın cinayetleri politiktir” vb sloganlar sık sık atıldı. Katledilen Mirabal Kardeşler’den günümüze kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığına dikkat çekilen konuşmalarda, peş peşe yapılan zamlarla halkın alım gücünün azaldığı yönlü söylemler ağırlıklı oldu.
Geçinemiyoruz vurgusunun yapıldığı eylemde platform adına konuşan Eğitim-Sen Gebze Şube Sekreteri Meryem Meriç, “Biz kadınlar yaşamak istiyoruz, yaşam mücadelesi veriyoruz” dedi. Gebze Pelitli Köyü’nde cinsel saldırıya direnirken ağır yaralanan Ayşegül Aydın’ın dört ay süren yaşam mücadelesini kaybettiğini söyleyen Meriç “Kadınların hayatlarını çalan erkek şiddetine, iktidarın bu şiddeti cesaretlendiren, sırtını sıvazlayan kadın düşmanı söylem ve politikalarına, kazanılmış haklarımıza yönelik saldırılara, toplumsal yaşamı dini kurallara göre düzenlerken yaşamlarımızı kilitleyen karanlık sınırlara karşı her zaman olduğu gibi bugün de isyanı hep birlikte büyüttük ve büyütmeye devam edeceğiz” dedi.
Hafta içi olmasına rağmen eylemdeki kadın sayısında önceki yıllara göre artış gözlenirken sendikaların kadın komisyonlarının katılımı da dikkat çekiciydi. Birleşik Metal-İş Sendikası Kadın Komisyonu “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır”, “ILO 190 Sözleşmesi Onaylansın” pankartlarıyla alandaydı. Basın metninin okunmasının ardından halay çeken kadınlar “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganıyla eylemi sonlandırdı.
Tünel’de yapılan gece yürüyüşünün basın açıklaması metni şöyleydi:
25 Kasım da kadınların isyanı da yasak tanımaz!
Bugün burada erkek şiddetine karşı birbirimizden aldığımız güçle mücadelemizi büyütmek için buluştuk. Bugün hayatlarımızı savunmak için, bir kişi daha eksilmemek için buluştuk. Öfkemizi de isyanımızı da umutlarımızı da engelleyebilecek bir barikat yok. Erkek devlet şiddetine karşı, erkek egemenliğine karşı, yoksulluğa, işsizliğe, savaşa, hukuksuzluğa, cezasızlığa, ayrımcılığa karşı, her gün yaşanan kadın katliamlarına, trans cinayetlerine karşı, bizler yine buradayız işte, yine sokaklardayız. Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde, kamusal alanlar erkek devlet şiddetine artık yeter diyen kadınlara kapatılmaya çalışıldı. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilerek faillere adeta arka çıkan devlet, bizi engellemeye çalışıyor. 25 Kasımı değil, sokaktan geçerken “kadın olduğu için karşı koyamayacağı düşünülerek” öldürülen Başak Cengiz’in katilini, kadın katillerini engelleyin; Hayatları için mücadele eden kadınları, LGBTİ+ları değil, uzaklaştırma kararlarını görmezden gelen/uygulamayan erkekleri engelleyin; Çocuk istismarını, çocukların evlendirilmesini, istismar sanıklarının Elmalı’da ve pek çok davada olduğu gibi beraat etmesini engelleyin; Çilem’i, Öznur’u, Nevin’i, Melek’i ölmemek için öldürmek zorunda bırakan sistematik erkek şiddetini engelleyin; Gözaltında çıplak arama yani cinsel şiddet uygulayanları engelleyin; Kadınların emeğinin hem devlet, hem sermaye hem erkekler tarafından sömürülmesini, sosyal güvence ve geçim için aileye erkeklere mecbur edilmesini engelleyin. Nefret söylemlerini bırakın homofobi, transfobiyi engelleyin. Göçmenlere karşı ırkçı söylemleri, emek sömürüsünü, cinsel istismarı engelleyin. Bizler tabii ki İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilenlerin önceliğinin şiddeti önlemek olmadığını bildiğimiz için bu yasağa şaşırmıyoruz, bu yasağı tanımıyoruz da. Engellenen biz olmayacağız; bu yasağı, bu kararı alanları, erkek şiddetini besleyenleri engelleyeceğimiz bir dünyayı kurmak bizim elimizde. Gücümüz birbirimizde. Erkek devlet şiddetine karşı isyanımız bitmedi, büyüyor. |