5 bin TL: Bozdur bozdur harca

Emekçiler açlık sınırındayken zenginin bir öğünlük yemek parası bile olamayan 5 bin lira, yıllarca çalışmış ve emekli olmuş, emekliyken iyice fakirleştirilmiş milyonlara ‘müjde’ adı altında veriliyorsa, elbette yansın bu dünya. Yansın ki emekli açım diye ağlarken zengin keyif çatamasın.
Paylaş:
Gülfer Akkaya
Gülfer Akkaya
akkayagulfer@gmail.com

Bir süredir ortalara salınan müjdeyi duymuşsunuzdur.

Çalışmayan emekliye bir defaya mahsus 5 bin lira Cumhuriyet ikramiyesi verilecek. Ödemeler kasım ayının ilk yarısında yapılacakmış. Toplam maliyeti 61 milyar lirayı geçen ikramiyeden yalnızca çalışmayan emekliler faydalanacak. Çalışan emekliye müjde yok. Emekliyse ve hâlâ çalışıyorsa keyfindendir diye düşünmüş olmalı muktedirler. Yoksa insan emekliyken niye çalışsın, ihtiyacı mı var paraya?

İktidar ortaklarını emekliye müjde vermeye zorlayan şeyi anımsayalım mı? Bu yılın ikinci altı ayında, emeklilere yapılması gereken zam yapılmadı. Kök ücret mök ücret dediler, emekli zam yüzü görmeden 7 bin 500 lirayla devam etti.

İşçilerin, emekçilerin maaşlarına zam yapılmasına muhalifliğiyle bilinen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Enflasyonu emekçilerin maaşları yükseltiyor” diye açıklama yapmıştı. Böyle diyerek ülkenin enflasyonunu yükseltenin, Erdoğan ve kendilerigillerin ekonomi politikaları olduğunu gizlemeye çalışıyor. ‘Biz değil, bu ekonomi politikaları nedeniyle her gün daha da yoksullaşan ücretli çalışanlar sebep’ demeye getiriyor.

Ücretlilerin maaşlarına zam yapılmasından hazzetmeyen Şimşek, bu açıklamasının devamında, yatırımcılarla güçlü bir diyalog halinde olduklarını, yatırımcılara ve ihracata çok güçlü destek vereceklerini belirtmişti.

Kısacası sermayenin yanında, işçi-emekçilerin karşısında olan bir bakan var hazinenin başında.

5 bin liraya neler alınabilir?

Gelelim müjdeli 5 bin liranın kerametlerine…

Zeytin ağaçlarını kesip yeni yazlıklar, oteller yapmayı, maden ocakları açmayı seven iktidar sayesinde fiyatı en çok yükselen gıda ürünlerinden olan zeytin ve zeytinyağından başlayalım.

5 litrelik zeytinyağı alacaksanız fiyatlar ortalama 1100-1300 lira aralığında seyrediyor. Kaliteli olsun, sızma olsun diyorsanız, o zaman müjdelik 5 bin liraya biraz kıyacaksınız. 1400 ile 2000 lira arasında, tadına doyamayarak tüketeceğiniz zeytinyağınız kapınıza gelecek.

Kahvaltı için zeytin alacaksanız o zaman kilosuna 100 liradan fazla ödeyeceksiniz.

Peynir alacaksanız ki madem müjde olarak geldi 5 bin lira, o zaman emeklinin kahvaltı masasına ancak müjde sayesinde gelebilecek olan Erzincan tulum peyniri konuversin. Onun da kilosu 400 liraya koşuyor.

Otuzluk yumurta kolisi 100 lirayı çoktan geçti. Bir de not; fiyatların çoğu bizim mahalle pazarından.

Kuruyemiş, meyve, sebze, süt, yoğurt… Balık, her türlü et. Hepsinden birer kilo alıp bir ay afiyetle yiyebilirsiniz.

5 bin liralık ikramiye ile kadın-erkek emekliler bir çılgınlık yapmak isteyip kendilerine ve partnerlerine yeni kıyafetler alarak yemeğe çıkmak isterlerse ya aç kalmayı ya da kıyafet almamayı tercih etmek durumunda kalacaklar.

Kıyafet almaya niyetlenseler erkek takım elbisesi için 2 bin liradan başlıyor fiyatlar. Fiyakalı olmasın canım, ne var, derseniz yine de bin liradan fazlasını gözden çıkarmanız gerekecek. Ayakkabısı, kravatı, çorabı, iç çamaşırı komple alayım, derseniz 5 bin lira ya yetmeyecek ya da ucu ucuna gelecek. Kadın emekliler için durum zaten zor. En uygun fiyatlı sütyen olmuş 200 lira. Kozmetik ürünler kanatlanmış uçuyor. Elbise, ayakkabı, takı, ohooo…

Daha yemeğe gidemeden 5 bin liralık müjde buharlaşıp uçtu. Yemeğe giderken ve eve dönerken otobüse binip akbil basmayacaklarsa buna bir de taksi parası ekleyin.

Bu neyin hesabı, bizim emekliler böyle yaşamıyor ki diyebilirsiniz. Haklısınız. Çoğu emekli bu profilde değil. Olanı az. Emekliler şöyle dursun, işçiler-emekçiler dahil ücretlilerin çoğu pazardan, mahalledeki mağazalardan giyiniyor.

İşte emekçiye 5 bin lira gibi sefalet ücreti verenler de aynen böyle düşünüyor ve bu durumun değişmemesi için elinden geleni ardına koymuyor.

Oysa hep söylediğimiz ve kazanana dek de söylemekten vazgeçmeyeceğimiz insanca yaşama hakkı; beslenmeden barınmaya, tatil yapmaya, eğitim ve sağlığa, sosyal ve kültürel aktivitelere katılabilme olanaklarına dek geniş bir yelpazeden oluşmakta. Bu haklara ulaşabilmek -çoğunluğu dışlayıp hor görenlerce düşünüldüğü gibi- bir hak etme meselesi yani ayrıcalık değil, herkes için zarurettir. Biraz daha açayım.

Milyonlarca insanı kendilerinin refahını sağlayacak hizmetçiler olarak görüyorlar. Milyonlar çalışacak ki efendiler daha zenginleşsin, ultra lüks hayatlar yaşasın, uluslararası zenginler listelerine girsin, tıksırıncaya dek yesin, içsin Sefa sürsün.

İnsanca yaşamayı hak etmiyor muyuz?

Aman canım, bizim ortalama emekli zaten bu profile uymuyor diye akıllardan geçebilir. Geçmesin. Evet, hâlâ emekli denince aklımıza; özellikle sosyal açıdan mahalle kahvesi, köy derneği gibi yerlerde takılan, mahalle sınırlarında kalmış erkek ve eve kapanmış, torun torba bakan kadın emekli profili geliyor olabilir. Peki bu profili değiştirecek bir politika var mı? İnsanlara nasıl bir emeklilik yaşamak istedikleri soruldu mu?

Ayrıca ülkede emeklilik yaşının 50+’dan başladığı ve emekli profilinin gerek eğitim gerek sosyal açıdan nicedir değişmeye başladığı daha ne kadar görmezden gelinecek?

İktidarın yaptığı tam olarak bu. Ekonomi politikalarıyla zenginleştirdikçe zenginleştirdiği ballı kesim hariç, geriye kalan orta ve alt sınıftan insanları, ev ve mahalle sınırlarında geçecek bir hayata sıkıştırmak. Dışarda yemek yemek, gezmek, seyahat etmek, tatil yapmak, alışveriş yapmak, sağlıklı beslenmek, siyasete karışmak, örgütlenmek ulaşılmaz olsun, hayal olsun istiyor ücretli çoğunluk için. Mümkünse bunları unutsunlar.

Milyonlarca insanı kendilerinin refahını sağlayacak hizmetçiler olarak görüyorlar. Milyonlar çalışacak ki efendiler daha zenginleşsin, ultra lüks hayatlar yaşasın, uluslararası zenginler listelerine girsin, tıksırıncaya dek yesin, içsin, gezsin, tozsun, toz şekerleri çeksin. Sefa sürsün.

“Enflasyonu yükseltiyor” uydurma gerekçesi ile milyonlarca ücretliye zam yapılmasını istemeyen kasanın başındaki kişi, böyle diyerek kasanın içindekileri kimlere pay edeceğini söylemiş oluyor. Oysa o kasanın içi, maaşına zam yapılması istenmeyenlerden vergi adı altında kesilen paralarla dolduruluyor. Para emekçilerin, paraya el koyanlar efendiler.

Dünyayı yakarsa fakirler yakar deniyor ya, fakirleri fakir yapan işte bu politikalar, bu efendiler. Emekçiler açlık sınırındayken zenginin bir öğünlük yemek parası bile olamayan 5 bin lira, yıllarca çalışmış ve emekli olmuş, emekliyken iyice fakirleştirilmiş milyonlara ‘cumhuriyet ikramiyesi’ denerek ‘müjde’ adı altında veriliyorsa, elbette yansın bu dünya. Yansın ki emekli açım diye ağlarken zengin keyif çatamasın.

Fotoğraf: Mynet

Paylaş:

Benzer İçerikler

“Emekli ücretleri taban ücretlere doğru çekildiği gibi cinsiyetler arası eşitsizlik yeterince dillendirilmese de emeklilik maaşlarının eşitsizliğinin nedenleri arasında. Geldiğimiz aşamada bu konularla ilgili talepler ve somut öneriler üretilip acilen gerekli adımlar atılmalı.”
Emekliler geçtiğimiz temmuz ayında sıfır zam aldı. Kök aylık dendi, o dendi, bu dendi sonuçta emekliler maaşlarını çekmeye gittiğinde zamsız maaş aldı. Ocak ayında emeklilerin maaşı ne olacak konusu hararetle tartışılırken emekliler taleplerini sağır kulaklara duyurmak için 10 Aralık günü eylem yapacaklar.
Çalışanın ay sonunda maaşını görmediği, emeklinin ikinci üçüncü işlerde çalışarak geçinebildiği dönemleri hayal olmaktan çıkardı AKP. Bakanların yaptığı açıklamalara bakıldığında asgari ücrete önceki yıllardan daha düşük oranda zam yapılacak, ekonomik krizin faturası yine emekçilere kesilecek.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!