Helin Metin tarafından hazırlanan, proje koordinatörlüğünü Özgür Genç’in ve editörlüğünü Necla Akgökçe’nin üstlendiği “50 Yaş Üstü Kadınların Ücretli Emek Alanında Karşılaştıkları Cinsiyet Temelli Ayrımcılıklar ve Çözüm Önerileri” araştırma raporu 26 Eylül Perşembe günü Aynalı Geçit’te kamuoyuna sunuldu.
Türkiye’de nüfus gün geçtikçe yaşlanırken, ekonomik kriz ve yüksek enflasyon, yaşlıları çalışma hayatına yeniden girmeye ve ek gelir aramaya mecbur bırakıyor. Yaşlı kadınlar, yaşlı erkeklere göre yaş ayrımcılığına, sağlık sorunlarına, yoksulluğa daha çok maruz kalıyor. Bu sebeple yaşlılık alanına toplumsal cinsiyet perspektifinden bakmak çok önemli çünkü yaşlılığın bir “kadın yüzü” bulunuyor. Yaşlı kadınlar, çalışma hayatları boyunca erkeklerden daha olumsuz koşullarda çalıştıkları için emekliliğe ve sosyal güvenceye hiç ulaşamıyor ya da yetersiz emekli maaşları ile yaşamlarını sürdürmeye mecbur kalıyorlar. Bu nedenle yoksulluk, yaşlı kadınlar için daha ağır bir probleme dönüşüyor. Yoksullukla mücadele etmek için yeniden çalışma hayatına girmek isteyen kadınlar ise cinsiyet temelli yaş ayrımcılığına, düşük ücretlere, sigortasız çalışmaya, mobbinge, tacize maruz kalıyor.
Bu rapor, şimdiye kadar Türkiye’de neredeyse hiç gündem edilmemiş bir konu olan “cinsiyet temelli yaş ayrımcılığı” ve “yaşlı kadın emeği” konularını detaylı bir şekilde ele alarak, bu konuların daha derinlikli tartışılması ve bu alanda politika üretilmesi için bir zemin sunuyor bizlere.
Yaşlılığın bir cinsiyeti var
Bağlam Salonu’nda rapor sunumunun moderatörlüğünü Sare Öztürk yaptı. Araştırmanın sonuçlarını paylaşmadan önce Türkiye’de nüfusun giderek yaşlandığını, yaşlılığın bir cinsiyeti olduğunu ve yaş ayrımcılığına maruz kalanların kadınlar olduğuna dikkat çekti. Sare, “50 yaş üstü araştırmayla birlikte Türkiye’de pek de ele alınmayan kadın yaşlılığı konusunu gündeme almaya başlıyoruz. Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik kriz, siyasi dengelerin sürekli sekteye uğraması gibi meselelerden kaynaklı çok da gündemimize alamadığımız bir konu. Neyse ki son zamanlarda hem STK’larda hem de feminist hareketten literatür birikmeye, yaş ayrımcılığıyla ilgili konular gündeme alınmaya başladı. Emek alanında ne yazık ki bunu pek göremiyoruz. Bugün 50 yaş üstü kadınların yaşadığı ayrımcılıklar, orta yaşın baharında olan biri olarak benim geleceğimi söylüyordu. Dolayısıyla yaş ayrımcılığı yalnızca 50 yaş üstü kadınlara değil bugün genç kadınların da geleceğine dair bir öngörü sunuyor“ şeklinde bir çerçeve çizerek konunun tüm kadınları ilgilendirdiğini vurguladı. Araştırmanın sonuçlarını açıklamak üzere sözü Helin’e bıraktı.
Yaşlı kadınlar ücretli emek alanından dışlanıyor.
Araştırmacı Helin Metin, rapor sunumunda öncelikle araştırmanın kapsamını ve saha çalışmasının detaylarını aktardı. Araştırmanın verisi, İstanbul, Bursa, Antalya ve Kütahya’dan farklı meslek gruplarından, emekli veya emekli olamamış, şu an çalışan ve iş arayan ancak hali hazırda çalışamayan 24 kadınla yapılan derinlemesine görüşmelere dayanıyor.
Helin, yaşlı kadınların ücretli emek alanında yaşadıkları en önemli sorunun, emek piyasasında yaş ve cinsiyet ayrımcılığına bir arada maruz kalmaları olduğunu belirtti. Rapora göre yaşlı kadınlar, tecrübe ve birikimlerinden bağımsız olarak, patronlar tarafından sırf yaşlarından dolayı tercih edilmiyor. Yaş almış kadınların, yapılacak işi geç öğrenecekleri, yavaş yapacakları gibi önyargılar, kadınların iş bulmasını zorlaştırıyor. Görüşme yapılan kadınların bir kısmı, en verimli ve tecrübeli oldukları yaşlarda ücretli emek alanından dışlandıkları, tecrübe ve eğitimlerinin göz ardı edildiğini ifade etmiş.
Rapor sunumunun devamında, yaşlı kadınların eviçi ve bakım emeğine dair sorunları, emekli olamayan kadınların geçim mücadelesi, işyerinde maruz kalınan şiddet, taciz ve mobbing, kadınların giderek artan sağlık sorunları, yalnızlık gibi temalar, görüşmecilerin aktarımları ile birlikte detaylı bir şekilde analiz edildi.
Kadınların yaşlılık yaşı düşüyor
Sunumun ardından, soru-cevap bölümünde ise salonda bulunan birçok kadın söz olarak çalışma hayatındaki kendi deneyimini aktardı. Raporda 50 yaş üstü kadınlara odaklanılsa da kadınların 40 yaşından itibaren erkeklerden farklı olarak yaş ayrımcılığına maruz kalmaya başladığı ve iş bulmakta zorlandığı belirtildi. Birçok kadın, birlikte çalıştıkları ve aynı yaşlarda oldukları erkeklerin daha tecrübeli olarak görülüp işyerlerinde yöneticilik pozisyonlarına terfi edilebildiğini, kendilerinin ise sürekli yetersizlik hisleri ile boğuştuğunu ve terfi almalarının çok zor olduğunu belirtti.
Son olarak, raporun son bölümünde bulunan talep ve önerilere dair bir tartışma yürütüldü. Raporda, yaşlılara hak temelli bakım sigortası yapılması; siyasi partiler, sendikalar ve yerel yönetimler bünyesinde yaşlı kadın işçi haklarının savunulduğu birimlerin kurulması; sendikaların ve partilerin yaşlı kadınların maruz kaldığı ayrımcılıkları gündem etmeye yönelik kampanyalar düzenlemesi; sendikalar bünyesinde yaşlı kadınlara yönelik kota uygulanması; yaşlı kadınların iş arayacağı ayrı platformlar kurulması; kadınların menopoz dönemine uygun çalışma koşullarının düzenlenmesi olmak üzere çeşitli politika önerileri sunuluyor.
Kadınİşçi olarak, bu raporun yaşlı kadınların ücretli ve ücretsiz emek alanındaki sorunlarının görünür kılınması açısından bir başlangıç noktası olmasını ve bu konunun sendikalarda ve siyasi partilerde gündem edilmesini, önerdiğimiz politika önerilerinin tartışılmasını diliyoruz.
Rapora aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
https://www.kadinisci.org/wp-content/uploads/2024/09/50-Yas-Ustu-Kadinlarin-Ucretli-Emek-Alaninda-Karsilastiklari-Cinsiyet-Temelli-Ayrimciliklar-ve-Cozum-Onerileri-Rapor-Eylul-2024-1.pdf
Bu haber Rosa Luxemburg Stiftung desteği ile hazırladığımız Yaşlı Kadınların Çalışma Koşulları araştırması bağlamında yazılmıştır.