8 Mart’ta hem işyerinde hem sokakta direniyoruz

Pandemi sürecinde hem evde hem işyerlerinde çok çalıştık.  Ama emeğimiz hâlâ değersiz, hâlâ ilk işten atılanlar biz oluyoruz. Bu yıl 8 Mart’ta grev ve direniş alanlarında her zamankinden daha fazla kadın işçi var. Deneyimlerimizi ortaklaştırıp, seslerimizi birleştirelim.
Paylaş:

SML Etiket’te kadın işçilerin direnişini, üretim alanında ve direnişte yaşadıklarını Kadınİşçi okurları biliyorlar.  Migros Şekerpınar Depo’da ücretsiz izne çıkarıldığı için direnen işçilerin arasında kadınlar öne çıkıyor, çünkü onlar erkeklerin yaşadıklarından farklı olarak bir de mobbing, cinsel taciz ve şiddete maruz kaldılar. Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nde CPS Otomobil ve Tekstil Fabrikası patronlar arası anlaşmazlık nedeniyle bir buçuk aydır kapalı ve işçiler evlerde.   CPS’de kadın işçiler büyük otomobil markalarına araba koltuğu kılıfı dikiyorlar.  Aynı 1968 yılında Dagenheim Ford Fabrikası’nda eşit değerde işe eşit ücret mücadelesi için greve giden, bu yolda erkek egemen sendika yönetimleriyle çatışmaya girip onlara rağmen kazanan kadın işçiler gibi…

Sinbo’da ücretsiz izne ayrıldıkları için direnen kadın işçiler, sonunda kazanıp, işlerine geri döndüler. Fakat patron bu kez öncü işçileri pandemi döneminde bir işten atma mekanizması olarak kullandıkları KOD 29’a dayanarak işten çıkardılar.  Sinbo işçisi Dilbent Türker yine çadırı kurarak direnişe başladı. “Ücretsiz izin bahanesiyle işten atılmalara karşı kazandık şimdi de Kod29’u püskürteceğiz” diyor, Dilbent…

İstinye Üniversitesi kadın öğretim üyesini Kod 29’dan işten atıyor.  İş Kanununun 25/2 Maddesi’nin sadece mavi yakalılar için değil beyaz yakalılar için de tehdit olabileceğinin farkına varıyoruz.

Kafe, bar, restoran, çayevi, simit evi, kahvaltı evi çalışanları bir araya gelerek pandemi bahanesi ile kapatılan işyerlerinde kaybettikleri işlerini ve gelirlerini geri istiyorlar. Hemen hemen her gün eylemdeler ve eylemciler arasında hem okuyan hem de çalışan binlerce üniversite öğrencisi kadın var.

Sokak eylemlerinde hep öndeyiz

Ankara’da İstanbul’da PTT taşeron işçileri kötü çalışma şartları, düşük ücret ve sendikasız işyerinde sendika seçme hakkı için direniyorlar ve direnenler arasında epey bir kadın işçi bulunuyor.

Emekli- Sen pandemide artan hayat pahalılığını ve emeklilerin sefalet ücretleriyle geçinmek zorunda kaldıklarını duyurmak için eylem yapıyor. Eylemde beyaz saçlı, kır saçlı maskeli kadınların en önde olduğunu görüyoruz, basın açıklaması metinlerini öfkeyle okuyorlar.

Belediye işçileri, greve gidiyor. Tartışmalı bir süreçten sonra greve son verilen Kadıköy Belediyesi’nde sendika seçimlerinde Mor Liste çerçevesinde bir araya gelen kadınların açıklamalarından hem sendikanın hem de belediyelerin kadın taleplerine karşı ilgi göstermediğini, kadın taleplerinin toplu sözleşmeye yansıtılmadığına görüyoruz.

Sağlık emekçisi hemşireler pandemide artan iş yükü ve performans sistemine karşı ayaktalar.

Büyük küçük market zincirlerinde çalışan kasiyer, reyon elemanı, ya da bu iki işi hatta üç dört işi birlikte sürdüren pek çok kadın işçinin iş yükü artar, çalışma koşulları ağırlaşırken, ücretlerinde, sağlık koşullarında hiçbir iyileşme iyileştirme olmuyor. Örgütlü sendikaların parmaklarını kıpırdatmadığı bir ortamda çoğunluğu kadınların oluşturduğu bu sektörlerdeki işçiler, alternatif örgütlenme modellerine yöneliyorlar.

DİSK’in son işsizlik raporunda kadın işsizliğinin yüzde 37.7’ye yükseldiğini gösteriyor. Genç kadınlar arasındaki işsizlik oranları daha da yüksek, kadın istihdamı ise Kasım 2019’da 28.3 iken, Kasım 2020’de yüzde 26’ya düştü. Ücretli istihdam alanında 10 yıl geriye gittik. Kadın işsizlik oranları arttıkça, bir işte çalışan kadınların şartları daha da ağırlaşıyor… Grev ve direnişlerde hep kadınlara rastlamamızın en önemli nedenlerinden biri de bu. Kadınlar çalışma koşullarına isyan ediyorlar, daha fazla ücret almak, işyerinde cinsel tacize, mobbinge uğramak istemiyorlar. Fakat pek az sendika onlara ve taleplerine kulak verip, düzenli bir kadın çalışması yapıyor.

Bu süreçte sendikaların pandemi öncesinde ve pandemi sırasında öz çıkarları üzerinden örgütlemekten çekindiği, kadınlar başta olmak üzere farklı ezilme deneyimine sahip genç işçi grupları yan yana gelerek, yeni küçük, eylemci sendikalar, dernekler, ağ örgütlenmeleri şeklinde alternatif modeller geliştirdiler. Bu yapıların umut vaad ettiğini düşünüyoruz.

Alternatif modeller gündemde

Sendika istatistikleri pandemi döneminde hizmet sektöründe 5 yeni sendika kurulduğunu gösteriyor. Eylem içinde örgütlenen örgütlendikçe eylem alanını genişleten bu sendikaların, yaşamımızın devamını sağlayan ve kadınların ağırlıklı olduğu sektörlerde yoğunlaşması tesadüfi değil. Kadın işçi işçi sınıfı mücadelesi içinde, farklı ezilme pratikleri, çıkarları, talepleri ile daha görünür hale gelmeye başladı, önümüzdeki günlerde bunun erkek egemen örgütlenme biçimleri üzerine etkilerini göreceğiz. Emek alanında da önümüzdeki yıllar kadın yılı olacak.

Çünkü, dünyayı ücretsiz ücretli kadın emeği döndürüyor. Bu emek olmasa, kadınlar olmasa pandemi dönemini zor atlatırdı bu eski, köhne erkek egemen gezegeniniz ve devlet başta olmak üzere hayatımızı belirlemeye çalışan tüm o biraderler örgütü olan siyasi partileriniz, sendikalarınız, fabrika yönetimleriniz, grev komiteleriniz…

8 Mart’ta yapılan Feminist Gece Yürüyüşü, sol muhalefetin yaptığı tüm mitinglerden, yürüyüşlerden daha kalabalık daha coşkulu. Her kadın kendi ezilme deneyimi üzerinden onu görünür kılmak,  başka kadınlarla ezilme deneyimini birleştirmek için katılıyor bu yürüyüşlere… Pankartlardaki çeşitlilik, farklı talep ve hak arama pratiklerine işaret ettiği gibi kadınlar olarak feminist politikada ortaklaşacağımız noktaları da gösteriyor.

Eşdeğerde işe eşit ücret için, toplumsal cinsiyet temelli yeni ücret değerlendirme sistemleri için, toplu sözleşmelere kadın taleplerinin yansıtılması için, işyerlerinde cinsel tacize, şiddete maruz kalmamak için, sendikaların erkek egemen örgütlenme düzenine ve anlayışına son vermek için, ev ve bakım işlerinin emek politikalarına dahil edilmesi için, direnişte ve grevlerde önde olan kadınların sendikaların ve siyasi yapıların yönetiminde eşit temsili için… Velhasıl eşitlik ve özgürlük için, bu 8 Martta direniş alanlarında, sendika etkinliklerinde,  feminist gece yürüyüşünde, meydanlarda, olabileceğimiz her yerde olacağız, ama bir kadın ama beş kadın….

Paylaş:

Benzer İçerikler

Avusturya sosyalist hareketinin önde gelen kadınlarındandı. 1889’da Viyana’da yapılan parti kongresine sosyalist erkeklerin “kadınlar henüz hazır değil” şekildeki itirazı nedeniyle delege olarak katılamadı. En büyük hayali kadın proletaryayı parti içinde örgütlemekti. Bunu başardı.
Soma’da 301 işçi 10 yıl önce iş cinayetinde yaşamını yitirdi. Sorumlular cezalandırılmadı, ailelerin adalet duygusu bir kez daha zedelendi. Soma’nın avukatları içeride… Hükümetlerin işçi sağlığı ve güvenliği konusunda yaptıkları/yapacakları belli. Sendikaların, sol siyasi yapı ve partilerin, feministlerin ise yapması gerekenler var.
Kadınlara her gün daha fazla güvencesiz ve esnek çalışma koşulları dayatılırken, tarım işletmelerinde üç kuruşa kötü koşullarda, fabrikalarda altı aylık sözleşmelerle çalıştırılan kadınlar eylemlerde, direnişlerde başı çekiyor. Umut da zaten burada…
8 Mart’ta Türk-İş sendikalarının çoğunda değişen bir şey yoktu. Türk-Metal’de ön sırada bacağını iki yana açmış erkek yöneticiler geleneği, bu yıl başka sendikalara da sirayet etti. DİSK’te ise kadınların baskısı sonuç vermiş görünüyor…
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!