8 Mart’ta sendikalar: Erkekler hâlâ karanfil dağıtırken kadın işçiler sokak eylemlerindeydi

8 Mart’ta Türk-İş sendikalarının çoğunda değişen bir şey yoktu. Türk-Metal’de ön sırada bacağını iki yana açmış erkek yöneticiler geleneği, bu yıl başka sendikalara da sirayet etti. DİSK’te ise kadınların baskısı sonuç vermiş görünüyor…
Paylaş:
Necla Akgökçe
Necla Akgökçe
nakgokce@gmail.com

Artık geleneksel hale gelmiş yazılarımızdan birini kaleme almak için bilgisayar başına geçtik. Evet, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde sendikalar neler yaptı? Ne tür şirinlikler, eğlenceler tertip etti? Üyelerine bu yıl ne kalitede bir “hediye” verdiler? Bunu tartışmak için kaç yönetim kurulu toplantısı yapıldı? Oralarda ne kadar kurabiye, çay, kahve tüketildi? Bunun için sendika “hizmetlisi” kaç kadın çalıştı? Kaç kadın, adamlar kendilerini göstersin diye fikir üretti? Bu soruların hepsi sendikalarda 8 Mart’a ve görünmeyen emeğe dairdir değerli kadınlar.  

Başka sorular da var elbette. Şu şubede 8 Mart kutlandı, başlığından sonra fotoğraflarda niye elindeki karanfilleri kadınlara veren sendika erkeklerini görüyoruz hâlâ? Biz bıktık bu görüntülerden, sendika erkekleri neden bıkmazlar? Sendika kadınları, şubeler dahil tüm yönetim kademelerinde tek kadın bile olmayan bir sendikada, başkanları etkinliğin sonuna kadar kaldığı için neden övünür?

Memleketin en büyük konfederasyonu olan Türk-İş ve ona bağlı sendikalardaki etkinliklerden bahsettiğimi anlamışsınızdır. DİSK sendikalarında da bu manzaraları görmek mümkün ama bu yıl daha kadın merkezli ve konulu işler yaptılar, haklarını yemek olmaz. En azından kadın kurtuluş hareketiyle birlikte alanlardaydılar. Bu, kadınların kadınlardan öğrenmesinin önünü açan bir durumdur.

Tespit var icraat yok

Türk-İş’in 2024 8 Mart afişi

Türk- İş her zaman olduğu gibi bir bildiri yayınladı. Bakın neler yazmış mini mini birler: “Sadece bugün özelinde kalan ve kutlama niteliğinden öteye geçmeyen temennilerden ziyade, kadınların ekonomik, siyasi ve sosyal alandaki başarılarına odaklanarak, kadınların seslerini duyurmasına ve toplumda değişim yaratmasına katkıda bulunacak çalışmaların artması elzemdir.”

İyi de siz mesela bünyenizde ve bağlı sendikalarda kadın işçilerin taleplerini yerine getirmek için hangi kampanyaları örgütlediniz? Kadın temsilini artırmak için ne tür çalışmalar yaptınız? Cevap yok, değil mi? Öyle kuru kuru tespitle olmaz bu işler efendiler. Koskoca konfederasyonsunuz; bir kadın komisyonunuz, bu komisyonun politika oluşturmasına katkı sağlayacak kadın büronuzda sadece bu işlerle meşgul bir uzmanınız bile yok. Yıllardır bir kadın emeği politikası inşa etmediniz.

8 Mart’larda sizin gibi konfederasyonlar o yıl yapacakları kadın çalışmalarının ana temasını bunun üzerinden yürütecekleri kampanyaları açıklarlar. Hani “toplumda değişim yaratacak işler” diyorsunuz, ya tam da yaptıkları o… Mesela DGB’nin bu yılki kadın politikalarının ana ekseni; “Kadın hakları insan haklarıdır”. Birlik, bu çerçevede kadın-erkek arasındaki ücret ayrımcılığını gidermek için mobbing, cinsel taciz ve şiddetten arındırılmış işyerleri için çalışmalar yürütüp kampanyalar örgütleyecek.

İsviçre Sendikalar Birliği’nin ana teması ise “Eşit ücret”. Kadın-erkek arasındaki ücret eşitsizliğini gidermek için bir dizi faaliyet yürüteceklerini anlatıyorlar 8 Mart bildirilerinde…

Tekrar soruyorum sizin ki ne? Cevap yok, değil mi? Laf var icraat yok, anlaşılmıştır.

Ön sıralarda bacağını açmış erkek yöneticiler

Petrol-İş Sendikası’nın 8 Mart Etkinliği

Türk-Metal’in geleneksel Kadın Kurultayı’nda da ve yıllarca emek verdiğimiz Petrol-İş Sendikası’nın 8 Mart etkinliğinde de bacaklarını açmış yönetici erkeklerin ön sırada konuşlanması, gerçekten de sendikalardaki kadın çalışmalarının niteliğini göstermek açısından son derece anlamlı.

Bir zamanlar kadınların başka sendikalarla ortak etkinlik düzenleyerek kadın emeğine dair önemli sorunları tartıştıkları Petrol-İş Salonu’nda, bugün, erkekler onlardan çok daha ileride olan kadınlara günün önemini anlatıyor. İçi burkuluyor insanın. Konuyla ilgili yapılan haberde yöneticilerin ne konuştuğu kayda geçiyor. Ama forum kısmında kadınların neler anlattığını; sendikaya ne tür eleştiri (yapabilirlerse tabii) ve sendikadan ne tür talepleri olduğunu anlayamıyoruz. Oysa kadın politikası, onların istekleri üzerinden şekillenir, bir sendikada. Bu politikaların özünde şeffaflık vardır…

Sendika erkekleri hangi yüzyılda yaşıyor?

Başkan konuşmasında toplumsal cinsiyet temelli tüzük değişikliğinden, toplu sözleşmelere konulan eşitlik maddelerinden, toplumsal cinsiyet eğitimlerinden bahsetmiş. Bir, iki toplu sözleşme hariç bunların hepsi daha önceki dönemde yapıldı efendiler. Bunlar sizin vasıtanızla elde edilen kazanımlar değil… Yönetici olduktan sonra siz neler yaptınız? Soruyorum; eşit temsil konusunda ne düşünüyorsunuz? Sendikanızda kadın temsilci ve delege sayısı niye düştü?  Niye tüm şube yönetimleri, silme erkeklerden oluşuyor? Niye yöneticiler kadınlara karanfil ve öğüt verme halini sürdürüyorlar? Erkeklerin yönetimindeki tek tük kadın komisyonları ile nereye kadar gideceğinizi düşünüyorsunuz? İçinde bulunduğumuz yüzyılın farkında mısınız? Öyle başkalarının emekleri üzerine konmakla olmuyor bu işler, kadın emek tarihi ile uğraşan ve sizin cinsiyetçilik derecenizi ölçebilecek seviyede kadınlar var artık, o hitap ettikleriniz arasında. Bunu bile görmüyorsunuz.

Slogan da bir harika “Eşitlik sendikayla gelecek”. Biraz mütevazı olur insan, değil mi? Hiçbir zaman öyle olmadı ama bu şekilde hareket ettiğinizde “eşitlik filan gelmez”. Hele sizin yönetici olduğunuz sendikaların semtine uğramaz. Zaten hiçbir zaman eşitlik sendikayla, siyasi parti çalışmalarıyla gelmedi. O görmemekle ısrar ettiğiniz feminist mücadele sonucunda geldi. Oralarda bulunmanızı ve bu lafları etmek zorunda kalmanızı bile feminist harekete borçlusunuz…

8 Mart’ta Pevrul Kavrak efsanesi…

Türk Metal’in 8 Mart Etkinliği

Petrol-İş Başkanı 8 Mart konusunda kadınları “bilgilendirmeye” çalışmış yine de, Türk- Metal Başkanı 8 Mart konuşmasının büyük bir bölümünü Pavrul Kavrak’a ayırmış. “Pavrul Kavrak Efsanesi” diye bir şeyden bahsediyor yeni başkan -ölünün arkasından konuşulmaz diye bu efsane konusuna hiç girmiyoruz.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde neyin kafası bu? Rahmetli 8 Mart’ı mı icat etmiş? Kapalı devre bir hayat yaşayan, ne işçilerin ne de kadınların deneyimini önemseyen, memleketteki kadın hareketinin geldiği seviye hakkında en ufak bilgisi olmayan bu cahil sendikal patriyarklara, umarım, salondaki kadınlar bir gün cevabını verir.

Biraz da umut verici örneklerden bahsedelim…

DİSK’te bu yıla kadar Birleşik Metal Sendikası 8 Mart etkinlikleri ile açık ara öndeydi. Yine öyle… Geçtiğimiz yıl Gebze’de sendikanın kadın taleplerini öne çıkaran yürüyüş, bu yıl da yapıldı. Metal işçisi kadınları sokaklara alıştıran bu tür eylemleri önemli buluyoruz.  Sendikada bir süredir yapılan kadın çalışmalarının meyvelerini verdiğini görüyoruz; kadın temsilci ve şube yöneticisi sayısı artmış mesela, Petrol-İş’ten farklı olarak. İki sendikayı karşılaştırma nedenim taraf tuttuğumdan değil; ikisinin de erkek ağırlıklı sektörlerde örgütlü olmalarından.

DİSK’in kadın üye açısından en kalabalık sendikası Genel-İş’te de bu yıl kadınlar olayı ele almış görünüyorlar. 8 Mart’ta hem sokaktaydılar hem de salon etkinliği yaptılar. Salon etkinliği bir konu üzerinden olabilirdi, demeden geçemeyeceğim. Ama yine de ilk seferlerin kusuruna bakılmaz…

DİSK konfederasyon olarak da geçmiş yıllara göre daha hazırlıklıydı bu 8 Mart’ta… Ama bahsettiğim “konulu” 8 Martlar onlarda da yoktu. DİSK’e bağlı sendikalarda yapılan çalışmaların ortaklaştırılması durumunda, kadın çalışmaları etkili ve dönüştürücü bir hale gelebilir. Bunun için gerçekten de kadın komisyonlarının çalışmalarının, 8 Martları kutlamanın ötesine geçmesi gerekiyor. Konfederasyonun bir kadın politikası olması lazım ve bunu yapacak birikime sahip feminist kadınlar, çeşitli sendikalara dağılmış olsa da DİSK’te artık mevcut… Bir de tabii tüm bu çalışmaları organize edecek bir uzmanlık dairesi…

Paylaş:

Benzer İçerikler

Avusturya sosyalist hareketinin önde gelen kadınlarındandı. 1889’da Viyana’da yapılan parti kongresine sosyalist erkeklerin “kadınlar henüz hazır değil” şekildeki itirazı nedeniyle delege olarak katılamadı. En büyük hayali kadın proletaryayı parti içinde örgütlemekti. Bunu başardı.
Kıvanç Eliaçık’ın Ortadoğu’da İşçiler ve Sendikal Hareket isimli kitabı, raflarda yerini aldı. Çalışma Türkiye’de pek bilinmeyen Arap coğrafyasındaki emek hareketine ve sendikacılığa ışık tutuyor. İçinde kadınlar ve kadın sendikacılarla ilgili bölümler de var.
Soma’da 301 işçi 10 yıl önce iş cinayetinde yaşamını yitirdi. Sorumlular cezalandırılmadı, ailelerin adalet duygusu bir kez daha zedelendi. Soma’nın avukatları içeride… Hükümetlerin işçi sağlığı ve güvenliği konusunda yaptıkları/yapacakları belli. Sendikaların, sol siyasi yapı ve partilerin, feministlerin ise yapması gerekenler var.
Kadınlara her gün daha fazla güvencesiz ve esnek çalışma koşulları dayatılırken, tarım işletmelerinde üç kuruşa kötü koşullarda, fabrikalarda altı aylık sözleşmelerle çalıştırılan kadınlar eylemlerde, direnişlerde başı çekiyor. Umut da zaten burada…
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!