Acarsoy’da direnen kadınlarla birlikteydik: Yaşasın kadın dayanışması!

Acarsoy Tekstil’de baskıya, mobbinge, tacize, ücret eşitsizliğine karşı sendikal çalışma yürüttükleri için işten çıkarılan dört kadın, tam 100 gündür direniyor. Yoksulluğa Feminist İsyan olarak hafta sonu direnişçi kadınları ziyaret ettik, seslerine ortak olduk.
Paylaş:
Bahar Gök
Bahar Gök
bihargok1982@gmail.com

Bursa Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Acarsoy Tekstil’de sendikal çalışma yürüttükleri için işten atılan dört kadın işçinin direnişi bugün 100’üncü gününde. Her gün güneşin altında, fabrika önünde buluşan ve çalışma arkadaşlarına seslenen kadın işçiler, işe geri dönecekleri günü bekliyorlar.

Kadın İşçi olarak bizim de aralarında olduğumuz Yoksulluğa Feminist İsyan Kampanya Grubu’ndan 30’a yakın kadın, direnişin 97’nci gününde Acarsoy Tekstil işçisi kadınları ziyaret etti, bu sese ortak oldu. İstanbul’dan yola çıkan feministler, “Tacize, mobbinge karşı, sendika hakkı için direnen işçilerin yanındayız” pankartı açarak fabrikanın önünde direnişçi kadınlarla birlikte açıklama yaptı.

“Acarsoy patronlarına, insanca ücret vermeyenlere, emeğimizi sömürenlere, iş güvenliğimizi yok sayanlara; işyerinde baskıya, ağır mobbinge, cinsel tacize, erkeklerden daha yoğun çalışıp daha düşük ücret almaya, sendika karşıtlığına isyan” diyen kadınlar, hep birlikte “Yaşasın kadın dayanışması”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Acarsoy işçisi yalnız değildir” “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa”, “Sendika haktır engellenemez” sloganları attı.

Mikrofonu alan direnişçi kadın işçilerden, 14 yıl çalışıp gece vakti işten çıkarılan Emel Didir, “Baskıya, tacizlere karşı sendikaya üye olduk. İşveren sendikaya o kadar karşı ki, bizim hakkımızı gasp etti. Acarsoy patronu bizi kapıya attıktan sonra bu iş kapanacak zannetti ama bizim sesimiz dışarda daha gür çıkıyor. Asla pes etmeyeceğiz” dedi.

Direnişçi kadınlar konuşuyor

Sırayla söz alan direnişçilerden Öznur Mantarcı, anayasal haklarını kullandıkları için yalan tutanaklarla yasanın 25/2 maddesinden tazminatsız atıldığını anlattı. Mantarcı, Acarsoy Tekstil patronunun bu yanlıştan bir an önce vazgeçmesini isterken Dilek Dündar ise “Biz korkmuyoruz, buradayız” dedi. Kadınların üzerlerine yürüyen erkek amirleri şikâyet ettiklerinde, vahşice katledilen Emine Bulut’u örnek gösterip kendilerine tehdit savuranlara seslendi. Dilek, “Hadi gel gene yüzümüze söyle. Bak bakalım biz yalnız mıyız? Sizden korkan gözler var mı bizde? Biz artık, patronların hayallerini üç kuruş maaş karşılığında gerçekleştirmeye hayır diyoruz. Biz çocuklarımızın geleceği için direniyoruz. Direne direne de kazanacağız” derken, kadınlar zılgıt çekerek “Zafer direnen emekçinin olacak” sloganını yükseltti.

İlk işten atılan işçi Selinay Yılmaz’ın konuşmasının ardından sözü Yoksuluğa Feminist İsyan adına alan Sezen Yılmaz, kadınların direnişiyle dayanışmak için buluştuklarını söyledi. Sendikalaştıkları için türlü bahanelerle işten atılan kadınların tacize ve mobbinge karşı da mücadele ettiklerine dikkat çekti:

“Biz biliyoruz ki arkadaşlarımızın atılma sebebi işyerindeki direnişleridir, sendikal haklarını kullanmasıdır. Arkadaşlarımız işyerinde sadece emeğinin sömürülmesiyle karşı karşıya değil. Uzun saatler boyunca erkeklerden daha düşük ücretlerle, iş güvenliği olmadan çalışıyorlar. Can güvenlikleri hiçe sayılıyor… Böyle bir kriz ortamında, bu kadar yüksek enflasyon varken, bu kadar yoksulluk varken, biz kiramızı ödeyemiyorken, akşam yapacağımız yemeği nasıl çıkaracağımızı düşünürken… Hem düşük ücrete çalışıp hem de haksız yere işten atılıyorlar. Gölgelerindeki ağaç bile kesildi. Çocukları bile kreşten atıldı. Yani bu kadar gözü dönmüş bir sermaye ile karşı karşıya bu arkadaşlarımız. Biz de Yoksulluğa Feminist İsyan olarak, arkadaşlarımızın direnişini sahipleniyoruz.”

Dayanışmaya daha fazla ihtiyaç var

Açıklamanın ardından sohbet etmeye başlayan kadınlar, içerideki çalışma koşullarını ve bugün gelinen aşamayı değerlendirdi. Yoldan geçen araçların korna çalarak destek verdiği açıklama sırasında, oradan geçen Yemeksepeti Banabi kuryesi de alkışlarla direnişçilerin yanında olduğunu ifade etti. Emel, Öznur, Dilek ve Selinay’ın oldukça heyecanlı bir şekilde, bugüne kadar tüm yaşadıklarını anlatmaya çalıştıkları sohbette biz de hiçbir detayı kaçırmadan kadınları dinledik.

Bu arada, direnişçi kadınların, içerde çalışan işçilerle temasını engellemek için bahçe duvarını yapay çimlerle kapatan Acarsoy yönetimi, fabrikaya koca bir pankart asarak eleman ilanı vermiş.

Zılgıt ve ıslıklarla halay çektiğimiz ziyarette, vardiya değişim saatinde, fabrikaya giriş-çıkış yapan servisteki işçilere hep birlikte el salladık. Direnişçi kadınların, direnişin güçlenerek ilerleyebilmesi için daha fazla desteğe ve dayanışmaya ihtiyaç olduğunu söylemesiyle, önümüzdeki günlerde birlikte örgütlenebilecek eylem önerileri üzerinde tartışıldı. Son derece keyifli geçen dayanışma ziyareti, yeniden buluşmak için verilen sözler ve kucaklaşmalarla sona erdi.

Bugün Acarsoy Tekstil direnişinin 100’üncü günü… Tekstil işçisi kadınların sesi olan, çalışma alanlarında kadınların yaşadığı tüm ayrımcılıklara, tacize, mobbinge, hakarete, tehdite, ücret eşitsizliğine karşı korkusuzca direnmeye devam eden Acarsoy Tekstil işçisi kadınların taleplerini haykırmaya, yaşadıkları zulmü daha fazla anlatmaya ne dersiniz?

Paylaş:

Benzer İçerikler

70 gündür fabrika önünde direnen Polonez işçileri kadın örgütlerini ve feministleri dayanışmaya çağırıyor. Bu çağrıyı ilettiğimiz ve iletimize cevap veren kadın örgütleri “boykot ve dayanışma eylemleri yapalım” fikrinde ortaklaşıyor. O halde gelin Polonez’de kadın işçilerin taleplerini yaygınlaştırıp, seslerine ses katalım…
Türk-İş dün 81 ilde “Zordayız, geçinemiyoruz” diyerek eylem çağrısı yaptı. Ancak işçiden habersiz, fabrika ve işyerlerinden uzak bir eylemden beklenileceği üzere zayıf görüntüler ortaya çıktı. İstanbul’daki eylem bunun en sarih örneği oldu.
CarrefourSA Esenyurt depo direnişinin ikinci gününde kadın işçiler Gülşah, Emel, Perizade ve Esra ile konuştuk. Esra “Bugün onlara olanın bize de olacağını biliyoruz,” Gülşah “İçeride can güvenliğimiz yok” Emel “Bir beyaz yakalı bir kadın çalışanı taciz edebilir mi?” Perizade ise “Biz illallah ettik buradan, sesimizi duymaları gerekiyor” diyor.
Bizlerin bütçesine daha ‘uygun’ market raflarında sıkça gördüğümüz, işlenmiş et ürünleri markası olan Polonez, bir süredir işçi ve sendika düşmanlığıyla anılıyor. Fazla mesai dayatmasıyla ev yüzü görmeden çalışan kadın işçilerin sendikalaşma mücadelesini tanımayan Polonez’de kadınlar, düşük ücretlerle ağır işlerde hakarete maruz kalarak çalışıyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!