Ağda indirimi isteyen sendika!

Kadın sendikalı sayısı artmaya devam ederken bir sendika, hizmet sendikacılığı adı altında ağda indirimi sundu üyelerine. Kırkyama’dan Fatma İnce, “Kadın işçilerin sömürüye ve cinsiyetçiliğe karşı mücadelesini güçlendirmeyen sendikalar bunlarla göz boyuyorlar” diyor.
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com

Sendikacılık günümüzde büyük bir değişim ve dönüşüm yaşıyor. Son yıllarda “sendika” kavramı özünden uzaklaştırılarak, başkalaştırılmaya çalışılıyor. Bu “değişim” işçi kazanımlarına da yansıyor. Ücretler düşüyor, çalışma koşulları kötüleşiyor. Yeni işyerlerinde örgütlenmek, gücünü yükseltmek yerine, işçi örgütlerinin farklı ayakta kalma stratejilerine yöneldiğini görüyoruz. “Hizmet sendikacılığı” adı altında,  kimi futbol turnuvaları düzenliyor kimi ağda indirimi veriyor. Diğer sendikalarla birlikte, mitinglerle ve yürüyüşlerle hak aramayı savunmuyor çoğu. Birçok sendikacı işçi ve kadın işçi sorunlarının çözümüne dair önerilere kapalı. Kadınlar düşük ücretlerle güvencesiz işlerde çalışırken; kreş, doğum izinleri şarta bağlanırken, sendikalar sosyal haklar dışında her şeyle uğraşıyorlar.

Kadın üyelere yönelik

Bir bakıyoruz; sendika, bazı alışveriş merkezleri ile anlaşma yapıyor. “İndirimli alışveriş” yeni bir hak mevzisi! İşten atılma ve ücret hak gaspında “Sendika bir şey yapamaz” fikri özellikle yayılıyor. Kadın üyelere birtakım yardımlar dikkat çekiyor. Bazı işçi ve memur sendikaları bu değişim kervanına katılmış durumda. Birçok yeni hizmet gündeme geliyor. Onların deyimiyle böyle “protokoller” tabii ki olabilir. Ne var ki, bunların ötesinde farklı bir sendikal bakış söz konusu.

Sendikaya yabancılaştırma

“Eşit Hak ve Adalet Sendikası” olarak Kıbrıs, Lefkoşe’de faaliyet gösteren ve bağımsız bir sendika olan HAKSEN’in de sosyal medya sayfasında “protokoller” göze çarpıyor! Bünyesinde Kıbrıs kamu çalışanlarını örgütlüyor. Tatil, alışveriş indirimleri gibi birçok anlaşma  yapmış. Çeşitli kişisel bakım anlaşmaları da gerçekleştirilmiş. Bunlardan biri de “Hand Voll” adlı kuaför salonuyla gerçekleştirilmiş.

Buradaki hizmetlerden biri, “indirimli ağda.” Şimdiye kadar “indirimli ağda”ya dair sendikal hak duyumu hiç kulağımıza gelmedi. Kadın emekçilerin sendika misyonuna yabancılaştırılması geliyor akla ilk anda. Toplu sözleşmelerle kazanılan hak mevzileriyle ilgili paylaşımlar ararken bunlar karşımıza çıkıyor. Hakları savunmak üzerine kurulan sendikanın yönetimi, kadınlar adına bunu başarı olarak lanse ediyor.

Eşitsiz çalışma koşullarına karşı

Kadınların emeği söz konusu olduğunda, düşük ücretlerin “hak” görüldüğü bir emek yaşamı, işçi ve kamu çalışanı kadınları oldukça rahatsız ediyor. Kadınların ucuz işgücü olmalarına değil, sadece estetiğe odaklanılması düşündürücü. Daha düşük nitelikli işlerde çalıştırılan, çoğu kez güvencesizliğe mahkûm edilen kadın emekçiler için onur kırıcı da olabilir aynı zamanda. Cinsiyetçi bakış açısına ve yaşanan onlarca eşitsizliğe karşı mücadele adına kadınlar sendikalarda örgütleniyorlar.  Bundan dolayı eylemlerin, emek mücadelesinin en önünde yer alıyorlar. Daha az fiyata ağda yaptırmak için değil elbette bütün bunlar!

Feminist bakışın sınıf mücadelesine etkisi

Kadın hareketi ile sınıf mücadelesinin birbiriyle ilişkisine önem veren Kırkyama Kadın Dayanışması ile konuşuyoruz. Kırkyama’nın  sözcüsü Fatma İnce, sorulara yanıt vermeden önce, kadinisci.org’un varlığının kadın emeği alanında çok önemli olduğunu vurgulamak istiyor:

“Feminist bakışın, birikimin sınıf mücadelesine etkisini güçlendiren önemli bir zemini inşa ediyor bana göre Kadın İşçi Dergisi. Bu bakışımı öncelikle dile getirmek istedim. Bazı sendikaların bu söz ettiğiniz indirim sağlama gibi yaklaşımlarına gelince… Günümüzde sınıf hareketinin en önemli araçlarından olan sendikaların ne kadar sınıf sendikacılığı yaptığı büyük bir soru işareti. Düzen içi, uzlaşmacı, sermayeden bağımsız olmayan sendikal yapılar çoğunlukta. Örnek verdiğiniz sendika da öyle. Sınıfın tepkisini ehlileştiren, yatıştıran işlevler için kurulmuşlar maalesef. Ve sermaye lehine var oluyorlar.”

‘Kadın işçilerin örgütlenmesinin önünü açabilen sendika’

Kadın işçiler için sendikal örgütlenmelerin “hem sermayeden bağımsız hem de erkek egemen sistemle hesaplaşabilen bir yapıda” olması gerektiğine işaret eden İnce, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Yani eşit işe eşit ücret, kreş hakkı, regl izni gibi hakları savunabilmeli, tacize karşı etkin önlemlerin alınması için mücadele etmeli bir sendika. Kadın işçilerin örgütlenmesinin önünü açabilen, yönetimde ve yetkili kurullarda kadın işçilerin var olmasını engellemeyen sendikal yapılar için mücadele ediyoruz biz Kırkyama olarak. Bu çerçeve bizim için büyük önem taşıyor.”

Cinsiyetçi sistemi aşma

Kadın hareketi ile gücünü birleştirebilen, ortak mücadele edebilen sendikal yapılarla kapitalist patriyarkanın gücünün geriletilebileceğini belirten İnce, bu bağlamda İstanbul Sözleşmesi’nden bir örnek veriyor:

“Sözleşmenin feshine karşı, işçi sınıfıyla birlikte etkin eylemler (iş bırakma gibi) organize edebilme koşullarında, yaptırım gücü daha yüksek sonuçlar alabilirdik. Sendikaların cinsiyetçi sistemi aşma iradesini göstermemeleri en büyük sorunumuz.”

Kadın olmaktan kaynaklı ezilme

İnce’nin HAKSEN’in kadın emekçiler adına yaptığı protokole yönelik yorumu ise şu şekilde:

“Bu yapıdaki sendikalar, kadın işçilerden yana bir mücadele anlayışına sahip olmaktan çok uzaklar. Sınıftan yana da değiller. Siyasi iktidarın aparatı konumumdalar. Kendi zihin dünyalarında emekçiler için sundukları ‘indirimlerle’, kadın işçilerin sempatisini ve desteğini kazanabileceklerini zannediyorlar. Ama gerçekten hem sömürü koşullarının katlandığı hem de kadın olmaktan kaynaklı ezilme koşullarının yükseldiği günümüzde bunlar etkili olamaz. Sendika, gerçekten hem sermayeye hem de cinsiyetçiliğe karşı durmalı.”   

Fiziksel bakım ihtiyaçlarını karşılamak

Son söz olarak, bir sendika yönetiminin gerçekten hem sermayeye hem de cinsiyetçiliğe karşı mücadelesinden eminsek eğer, “ucuz ağda” veya “saç bakımı” gibi hizmetleri nasıl yorumlayabiliriz? Olumlu bakabilir miyiz? Kadın işçilerin fiziksel bakım ihtiyaçlarını karşılama noktasında kolaylıklar yaratılması olarak nitelendirilip, iyi karşılanabilir mi bu tür girişimler?  

Kırkyama Sözcüsü Fatma İnce, “Olumlu olarak değerlendirilebilir belki” yanıtını verip, “Ancak” diyor ve ekliyor:

“Burada bütünlüklü bakış önemli. Kadın işçilerin sömürüye ve cinsiyetçiliğe karşı mücadelesini güçlendirmeyen sendikalar bunlarla göz boyuyorlar. Dolayısıyla bu tür girişimler karşılık bulmayacaktır.”   

Fotoğraf: Freepik

Paylaş:

Benzer İçerikler

DİSK Genel-İş İzmir 2 No’lu Şube Kadın Komisyonu, İZENERJİ şirketi ile başlayan toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine dâhil olarak, kadınlara yönelik şiddet ve tacizle mücadeleden kadın işçi sağlığı ve güvenliğine kadar pek çok maddeyi sözleşme taslağına ekledi.
Nersoy Tekstil’de direnişlerini sürdüren kadın işçiler, fabrikada çalışırken kendilerine ayıracak zamanlarının olmadığını söylüyor. “Üç beş saat yaşıyoruz işte. Ama ev işlerini kim yapacak? Öyle zaman oluyor ki koltuğa uzanacak bir saatimiz bile olmuyor” diyorlar. Bir kadın, uykusunda “Sayı yetişmeyecek hadi hadi” diye sayıkladığını anlatıyor.
Barutçu Tekstil’de sendikalı oldukları için işten çıkarılan 4 kadın işçi direnişte. Kadınlar, fabrikada her gün aşağılanmalara ve hakaretlere maruz bırakıldıklarını, ücret ayrımcılığının olduğunu, zor işlerin kadınlara yaptırıldığını, ağlayarak çalışan arkadaşlarının olduğunu anlatıyor. “Sendikalı olarak geri dönene kadar direneceğiz” diyorlar.
Özsüt’te sendikalı oldukları için tazminatsız atılan 16 işçi direnişte. “Elleriniz kirli” denilerek işten çıkarılan kadın işçilerin anlattıkları, fabrikadaki kölelik koşullarını, şiddet ve ayrımcılığı gözler önüne seriyor. Kadınlar, ustaların sürekli baskı uyguladığını, hastayken bile çalışmaya zorlandıklarını, erkeklerden düşük ücret aldıklarını söylüyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!