Ailemin evine dönmek istemiyorum

STK çalışanı Kardelen, kaldığı apartın kirasına gelen fahiş zam nedeniyle memleketine dönmeye karar vermiş. Ama orada mesleğini sürdüremeyeceğini, işsiz kalacağını söylüyor. Aile evine dönme ihtimali de onu korkutuyor, “Çünkü kendi hayatım olsun istiyorum” diyor.
Paylaş:
Öznur Kaya
Öznur Kaya
oznurr.kayaa@gmail.com

Konut krizi giderek derinleşiyor. Ucuz ve ikincil iş gücü olarak iş piyasasının en altında yer alan, çoğu güvencesiz işlerde, düşük ücretlerle çalışan kadın emekçiler, bu krizi en yakıcı şekilde hissediyor. Fahiş kira fiyatlarının altında ezilen kadın emekçilerin çoğu, ev sahibi olmayı artık hayal bile edemiyor.

Bu nedenle AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta konut finansmanıyla ilgili açıkladığı üçlü kredi paketi, kadınlar için “müjde” olmaktan çok uzak. Pakete göre 1 milyon liralık krediyle ev alacak bir kişinin her ay 14 bin 200 lira ödemesi gerekiyor.

Ancak bu ülkede her 100 kadından yalnızca 18’i tam zamanlı ve güvenceli işlerde çalışıyor (DİSK-AR). Her 2 genç kadından biri işsiz. Günden güne yoksullaşan, geçinemeyen milyonlarca kadının bu tutarı ödemesi olanaksız. Yoksulluk sınırının 17 bin lirayı geçtiği ülkede, orta gelirli bir emekçinin bile paketten “yararlanması” çok zor.

Dolayısıyla bu paket yalnızca zenginlere ve inşaat firmalarına “müjde” veriyor. Üstelik paketin açıklanmasıyla konut fiyatları daha da arttı. Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, dün yaptığı açıklamada, paket duyurulur duyurulmaz fiyat artışına giden 65 bin mülk sahibi tespit ettiklerini söyledi.

Konut krizi eşitsizliği derinleştiriyor

Konut krizinin kadın emekçiler üzerindeki etkileri, ekonomik sorunlardan ibaret değil. Bu kriz, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleşmesinde, bu eşitsizliğe dayalı şiddetin artmasında rol oynuyor.

Özgürleşmek için ayrıldıkları evlere geri dönen kadınlar var örneğin. Tek başına kirayı ödeyemeyeceği için şiddet dolu ilişkilerini bitiremeyen, evini terk edemeyenler var.

Yıllardır yaşadıkları, bildikleri, kendilerini güvende hissettikleri evlerden, semtlerden, hatta şehirlerden -deyim yerindeyse- “sürülenler” var. Tüm gününü/ömrünü sağlıksız bir konutta geçiren, temizlik yapan, çocuk bakan, emeği görünmediği gibi bir de sağlığından olan ev emekçisi kadınlar var.

Kısacası bu kriz, kadınların bağımsız, özgür, şiddetten uzak bir yaşam kurmalarının, insanca yaşama ve barınma haklarının önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Genç bir kadın işçinin, Kardelen’in yaşadıkları da bunu doğruluyor.

Hatay’a dönersem işsiz kalacağım

Kardelen 24 yaşında, bir sivil toplum kuruluşunda saha koordinatörü olarak çalışıyor. Kira zamlarından o da nasibini almış. İstanbul Kadıköy’de kaldığı apartın kirası 7 bin liraya çıkmış.

Bu son zammın altından kalkamayacağını söylüyor Kardelen. Bu yüzden Hatay’daki ailesinin yanında dönmeyi planlıyor.

Hatay’a dönerse işsiz kalacağını söyleyen Kardelen, “İstanbul’dan gitmek zorunda kalırsam mesleğime devam edemeyeceğim. İskenderun’da sosyoloji alanında iş olanağı yok” diyor.

Kardelen’in aylık kazancı, asgari ücretin 500 lira üstünde. Bu gelirle aparttan çıkıp bir ev kiralamasının imkânsız olduğunu söylüyor. Ekonomik krizin ve konut sorununun en çok kadınları vurduğunu dile getiren Kardelen, “Ailemden de destek alıyorum, buna rağmen kıt kanaat geçiniyorum” diye konuşuyor.

Kendi hayatımı yaşamak istiyorum

Kardelen, memleketine dönmek zorunda kalsa bile ailesinin evinde yaşamak istemiyor. Ancak kiralar İskenderun’da da artmış durumda. Bu durum, Kardelen’in ayrı bir eve çıkma olasılığını düşürüyor.

Yetişkin bir birey olarak hayatını idame ettirmek istediğini belirten Kardelen, “24 yaşında tam ‘erişkinliğe geçiyorum galiba’ derken aile evine dönme ihtimali beni korkutuyor. Çünkü kendi hayatımı yaşamak istiyorum” ifadelerini kullanıyor.

Öte yandan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konut finansmanı “müjdesi”, Kardelen’in kaygılarını daha da artırmış: “Çünkü o konuştukça her şey daha da kötüye gidiyor.”

Kadınların konuta erişimi daha zor

İstanbul Kent Savunması üyesi, bağımsız araştırmacı Cihan Uzunçarşılı Baysal, “Her ne kadar insan hakları ‘herkes’ için olsa da belirli grupların, sınıfların haklara erişimi her zaman sorunlu olmuştur. Bunların başında da her alanda ayrımcılık gören kadınlar geliyor” diyor.

Konut hakkı için de aynı durumun geçerli olduğunu söyleyen Baysal, “bekâr kadınlar, bekâr ve çocuklu kadınlar, engelli kadınlar, LGBTİ+lar” gibi kırılgan grupların konuta daha zor eriştiğini belirtiyor:

“Konuttaki ayrımcılık ve eşitsizlik nedeniyle kadınlar, kız çocukları ve sözünü ettiğimiz bu kırılgan gruplar, insan onuruna yakışmayan şartlarda, güvenli olmayan, emniyetsiz ve her türlü şiddete açık konutlara ya da evsizliğe mahkûm ediliyor. Elverişsiz konutlarda, sağlıksız ve emniyetsiz şartlarda, temel hizmetlerden ve kendilerini koruyabilecek özel yaşam alanlarından yoksun yaşamlar sürüyorlar.”

Bu kadınların alternatif konuta erişim olanağı da bulunmuyor. Bu durumun onları ev içi şiddet ve cinsel taciz karşısında daha da savunmasız kıldığına dikkat çekiyor Baysal. Üstelik kadınlar, evsiz kalma riskiyle yüz yüze geliyor.

Erdoğan’ın ‘müjde’si yarayı azdıracak

Baysal, neoliberal ekonomi politikalarıyla şekillenen bugünün dünyasında, kadınların yaşamaya elverişli konuta erişimlerinin giderek zorlaştığını vurguluyor:

“Konutun finansallaşarak bir yatırım ve spekülasyon aracına dönüştüğü ve dolayısıyla konut fiyatları ile kiraların tavan yaptığı bir sistemde; ekonomik olanaklar, istihdam ve ücretler açısından ayrımcı ve eşitliksiz uygulamalara maruz kalan kadınların, mülk ya da kiralık konuta erişimleri neredeyse olanaksız.”

Bu bağlamda Erdoğan’ın ‘müjde’ olarak açıkladığı üçlü kredi paketini eleştiren Baysal, “Bu paket yaraya merhem olacağına yarayı azdırmaktan başka işe yaramayacak” diyor. Nitekim duyurunun ertesi günü hem kiraların hem de mülk fiyatlarının “zıpladığına” dikkat çeken Baysal, şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Konut krizinin en temel nedeni, konutu finansallaştıran sistem olduğuna göre, krizi yine bir finansal araç olan krediyle çözmeye çalışmak abesle iştigaldir. Ve aslında iktidarın niyeti de krizi çözmek değil, inşaat, emlak sermayesinin elindeki boş konut stoklarına çözüm üretmek, ayrıca dolara kaçacak yatırımcıları konuta sevk ederek doları frenlemektir.

Bunların ötesinde ekmek kuyruklarında sıra bekleyen bir halka, on binlerce liralık aylık konut kredilerini müjde olarak sunmak, halkla alay etmektir.”

Çare eşitlikçi sosyal konut politikaları

Türkiye’de mülk sahipliği giderek azalırken kiracıların toplam nüfusa oranı yükseliyor. Buna karşın ucuz kiralıkların hayal olması nedeniyle yurttaşlar evsizliğe ya da yaşamaya elverişsiz konutlara mecbur bırakılıyor. Konut hakları ihlalleri artıyor, zorla tahliyeler yaşanıyor. Bu durumun en çok kadınları etkileyeceğine dikkat çeken Baysal, “Konut hakları ihlalleri ile zorla tahliyelerin getireceği sağlıksız, emniyetsiz, şiddet ve taciz riski altında yaşamlar ve hatta yaşam hakkı ihlalleri, kadınları misliyle vuracak” ifadelerini kullanıyor.

Peki bu kriz nasıl çözülür? “Acilen kadınlar ve ilgili kırılgan gruplara yönelik, ayrımcı olmayan, eşitlikçi, ödenebilir şartlarda ve katılımcı planlamayı da içeren sosyal konut ve kiralık sosyal konut politikalarına ihtiyaç var” diyor Baysal; “Ama ortada uygulamayı bırakın, bunu düşünen bir iktidar bile yok.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

“Nasıl ki baş düşman Mehmet Şimşek ve onu atayanlar, onun üstündeki ulusal veya uluslararası büyük sermaye ve patriyarkaysa, burada da bizim ev içinde erkeklere karşı bir ideolojik şiddet uygulamamız gerekiyor. Birinci konumuzun bu olması gerekiyor. Muhakkak ki kamunun ve sendikaların bu konudaki görevleri de bizim propaganda konumuzdur ama hayatı ertelemeden dayanışarak hayatımızı değiştirmenin yollarını bulmamız lazım.”
Kadınların büyük bir bölümü örgütsüz işyerlerinde asgari ücretle çalışıyor. Dolayısıyla asgari ücrete zam yapılmaması en çok onları etkiledi. İstanbul ve Malatya’da çalışan işçi kadınlarla asgari ücreti konuşalım istedik. Ama ağır çalışma koşulları, meslek hastalıkları, ev ve bakım işleri, bitmeyen mesailer gibi ortak dertlere de girmeden edemedik.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!