H. Sevim Işık Bäro
Avrupa TV kanalı ARTE’nin “kadın yönetmenler arıyoruz” diye ilan vererek kadınları yarıştırmak istemesi protestolara yol açtı. Kadın yönetmenler biz gizli ve kayıp değiliz, biz hep buradaydık. Birbirimizle rekabet etmek istemiyoruz, ücretsiz film yapmayı da düşünmüyoruz, diye yanıt verdiler.
Avrupa TV kanalı ARTE, 27 Ekim 2020’de “Kadın yönetmenler arıyoruz (orijinal dilinde Regisseurinnen gesucht[i])” diyen bir ilan yayınladı. İlan metninin başında neden çağrının kadınlara yapıldığını şöyle açıklıyor kanal:
“…Neden yalnızca kadınlara? Şu bir geçektir ki, ARTE’de kadın yönetmenlerce yapılan çok az belgesel film gösteriliyor. Pek çok yetenekli kadın yönetmen, gazeteci ve kendini işine adayan kadın film yapımcıları gazetecilik ve film okullarında yetiştirildiği halde…”
Bu ilana göre Almanya’dan kadın yönetmenler kendi olanakları(!) ile 7 ile 12 dakika arası belgesel filmler yapıp 4 Ocak 2021 – 15 Mart 2021 tarihleri arasında kanala başvurmamalılar. Kadına pozitif ayrımcılık gibi gözükse de bu ilan başta kadınlar olmak üzere, kendilerini tipik ikili cinsiyet kavramı ile tanımlamayan yönetmenlerin bir araya gelerek başlattığı “Wir waren immer da / We were always here / Biz hep buradaydık” adlı harekete ve hatta greve neden oldu.
Belgeselcilerden kanala mektup
İki kadın yönetmen, Biene Pilavci ve Pary El-Qalqili, pek çok organizasyon ve meslektaşlarının da desteğini alarak, 12.11.2020 tarihinde TV yönetimlerine açık bir mektup yolladı[ii]. Ardından belgesel film çalışanları (yönetmenler, yapımcılar, senaristler…) aynı konu üstüne yazdıkları başka bir mektubu bir videoda hep beraber okudular ve “Biz hep buradaydık” deyip haklı tepkilerini, grevin gerekçelerini bir kez daha dile getirdiler.[iii] Mektupta yıllardır süregelen haksızlıkların altını çizdiler, bu ilanın kendilerini neden rahatsız ettiğiniz açıkladılar ve çözüm önerileri getirdiler. Sosyal medya[iv] ve imza kampanyası bir aydır sürdüğü ve her gün onlarca yeni insan tarafından desteklendiği halde, ARTE yönetimi hala doğru bir tepki vermedi.
O mektup;
“Sevgili ARTE ekibi,
Sizin hakkınızda çok şey biliyoruz: ARTE onlarca yıldır ekranda çok sayıda hoş ve zengin bir program sergiliyor.
Ama siz bizim hakkımızda pek bir şey bilmiyorsunuz. Biz kimiz? Yönetmenler! Belli ki neye ihtiyacımız olduğunu veya ne istediğimizi bilmiyorsunuz. Son çağrınız, “Kadın yönetmenleri aramak” üstünden açıklamanın dışında başka bir seçenek elimizde yok.
Sözlüğe göre, “arama” terimi “kaybolan veya gizlenen birini veya bir şeyi bulma çabası” anlamına gelir. Ama biz gizli veya kayıp değiliz. Kendimizi film festivallerinde, sunumlarda ve gösterimlerde tanıtıyoruz.
Biz buradayız!
Ve şimdi bir de sizin için düzenlenen bir gösteride birbirimizle yarışmalı mıyız? Yarışmayı kazanırsak ARTE’de gösterilecek ücretsiz filmler yapacağız. Seçilenlere bir lisans ücreti ödenmelidir. Bu ücret henüz belirlenmemiş ama deneyimlerimize göre, bu ödemeler yapım maliyetlerini bile karşılamıyor.
Pek çok insan, ve çoğu zaman kadınlar, bize nadiren güvenir. Bu sefer de bazıları, seçilebilmek için, kurduğunuz bu ücretsiz ringe girecek.
Rekabet etmek istemiyoruz; Grevdeyiz
Kendimizi ve kadınlığımızı açıklamak zorunluluğu hissetmiyoruz! Kadın yönetmenler, aynı zamanda erkek yönetmenler * cinsiyetlerinden bağımsız olarak konularla ilgilenebilirler. Ek olarak, modern feminizm onlarca yıldır ikili cinsiyet kategorilerini yıkmak üstüne çalışıyor.
Küçük bir düşünce deneyi: “Tarifsiz Erkek” konusunda erkek yönetmenler için bir yarışma hayal edin! Ve? Ne görüyorsun? Rahatsız edici, değil mi?
Sorun yapısal
Bu yapısal sorun iyi biliniyor: 2018’deki çeşitlilik raporu, kadın yönetmenlerin film ve televizyon endüstrisinde yeterince temsil edilmediğini gösteriyor. Film okulu mezunlarının yüzde 50’den fazlası kadın olmasına rağmen.
“Bu gerçeklik neden şu ana kadar ekranlarda görünmüyor?”
İyi soru! 50 yıldır kadınlar Alman film okullarında eğitim görüyor. Düşük bütçeli projelerle yetinmeleri ve kadınların erkekler kadar yaratıcı olmadığı önyargısına karşı çıkmak gerekiyordu.
“Çok sayıda yeni yetenek” beklediğinizi söylüyorsunuz. Sadece 52 dakikalık bir yayın alanı ile değil, yayın alanları ile yeteneklerimize saygı gösterin.
2020’de ayrıca BIPoC’lerin, trans kadınların ve tipik ikili cinsiyet kavramına uymayan kişilerin entegrasyonu için somut bir plan çağrısında bulunuyoruz.
ARTE yönetim kurulunda veya on iki kişilik genel kurulda halihazırda tek bir kadının olmaması kötü bir şaka gibi görünüyor. Eşitlik mi istiyorsun? Oradan başlayın. Bu yapısal sorunu sizin için çözme sorumluluğunu taşıyanlar bizler değiliz.
Akıllı filmlerimizi ve güçlü hikayelerimizi daha fazla kaçırmak istemiyorsanız, bu yapısal değişimin üstesinden gelin- diğer yayıncılar için de bir öncü olun!
Normal yayın sürenizle ilgisi olmayan kısa film yarışmanızda yön değiştirmeyin. Doğrudan yaklaşın: ARTE temalı akşamlar ve prime time da göstermek üzere uzun formatlara sunum alanları yaratın. Tüm yönetmenler için. Cinsiyet eşitliği ve çoklu ayrımcılığın ortadan kaldırılması önemli bir konudur. Bunun başarılması, ele alış biçimime ve ele alanlara bağlıdır. Bu SİZİN işiniz.
Bizimle eşit seviyede olmaya cesaret edin: sizinle aramızdaki hiyerarşiyi yıkın!
Bu mektubu size doğru attığımız bir adım olarak alın.
Bizi aramanıza gerek yok.
Biz hep buradaydık!
Başlatıcılar:
Annelie Boros, yönetmen ve yazar
Lara Milena Brose, yönetmen
Narges Kalhor, yönetmen ve yazar
Laura Kansy, yönetmen ve kameraman
Sabrina Kleder, yapımcı
Mara Molitor, film yapımcısı
Gisela Carbajal Rodríguez, yönetmen,
Benedikt Schwarzer, yazar ve yönetmen,
Elizaveta Snagovskaia, yönetmen,
Rebecca Zehr, yönetmen
[i] İlanın aslını bu linkte görebilirsiniz https://www.arte.tv/de/articles/regisseurin-gesucht
[ii] İlk açık mektubu bu linkte görebilirsiniz http://nichtmeintatort.de/http/-/www-nichtmeintatort-de/offenerbrief/1/
[iii] Videoya ve “biz hep buradaydık” grevinin web sitesine linkten ulaşabilirsiniz. https://wirwarenimmerda.de/de/
[iv] #wirwarenimmerda #wewerealwaysthere diye sosyal medyada aradığınızda kampanyalarına erişebilirsiniz.