Arhavi’de doğa talanına karşı mücadele veren Nazlı Demet Uyanık: “Hep birlikte ‘Vaminon’ dedik”

Vaminon lazca istemiyorum anlamına geliyor. Arhavi’de derelerini ve ağaçlarını korumak için Cengiz Holding’e karşı mücadele eden insanlar, Vaminon platformu çevresinde toplandılar. Platformdan Nazlı anlatıyor: "Geleceğimiz, suyumuz yok edilirken, topraklarımız zehirlenirken oturup seyredemezdik. Çok sevdiğimiz doğamızı madene kurban etmek etmek istiyorlar. Haklarımızı, doğal zenginliğimizi korumak için susmayacağız".
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com

Cebini, doğayı talan ederek doldurmak isteyen Cengiz Holding, Artvin dağlarında maden arayacak. Neredeyse 20 yıldır, bu toprakların, yeşilin canına kast etmek için yapmadığını bırakmadı bazı şirketler. Önce HES projeleri ve taş ocakları inşaatlarıyla doğanın kalbine hançeri indirdiler. İnanılmaz güzellikte doğal zenginliğe sahip bu şehre MNG adlı bir başka şirketin de eli uzandı. Onlar kar etmek isterken tabiat parçalandı, büyük tahribatlar yaşandı. Şimdi de Arhavi ilçesinde 10 köyü kapsayan büyük bir doğa parçası tehlikede. Buralarda yapılmak istenen “maden projesi” için devletten ruhsat almışlar. Yok edecekleri alan bir atmacanın yuvası, bir ceylanın sığındığı orman değil sadece. Her şey için o kadar tehlike var ki. Yaşamın ana kaynağı dereler ve ırmakların varlığı da onların kıskacı altına girecek. Fakat hesaplayamadıkları durum şu; Arhavi’nin muazzam doğasının, su kaynaklarının, tarım alanlarının istismarına izin vermemek üzere sözleşmiş bir halkı var bu Holding’in karşısında artık.

10 köyü içine alacak bir maden arama sahası

36 yaşındaki Nazlı, köyünü çorak bir araziye dönüştürecek bu faaliyetlere karşı olan kadınlardan biri. Sorumuza karşılık anlatmaya başlıyor; “Burada maden çıkarmak isteyen Cengiz Holding’in geçmişteki yaptıkları ortadaydı zaten. Arhavi’de yaşayan herkes için acil bir sorun şu an bu.” Genç kadın yaşananları anlatmayı sürdürüyor. Söz konusu şirketin Arhavi’nin neredeyse yarısını maden arama sahası ilan ettiğine dikkat çekiyor; “Bunların para hırsı bitmedi. Hedeflerinde 10 köyümüz var. Arhavi’nin tam 10 köyünde maden aramak için ruhsat almışlar. Ülkenin hiçbir yerinde bu kadar köyü içine alacak kadar büyüklükte bir maden arama sahasını içeren böyle bir proje yok. Geleceğimiz, suyumuz yok edilirken, topraklarımız zehirlenirken oturup seyredemezdik. Orman, dere, akarsu diye bir şey bırakmayacaklar. Ve biz hep birlikte ‘Vaminon’ dedik”. Peki ne demek bu? Nazlı bir laz kadını. Bu terimin lazcada “istemiyorum” anlamına geldiğini anlatıyor. Ve şöyle devam ediyor; “Vaminon bizim kurduğumuz, madene karşı oluşturulan ve bütün kesimleri içine alan bir mücadele platformunun adı. Madencilikten etkilenecek köy sakinlerinin kurduğu bir oluşum”. Vaminon da dahil olmak üzere Arhavi genelinde bütün çevreci hareketler yörede madenciliğe son verilmesi yönünde oldukça ısrarlılar.

Kaynak: Yeşil Direniş Gazetesi

“Buralar yaşanmaz hale gelecek”

10 köyde maden arama girişimi birçok kaygıyı da beraberinde getirdi. Bu köylerden Kordelit’te (Bir laz köyü) bu kaygıyla birlikte öfke de hakim. Köyden Nazlı bilgi vermeyi sürdürüyor; “Benim gibi köyünü seven, doğasına aşık birçok insan yaşıyor burada. Arhavi köylerinde maden çıkarılacağını duyduklarında şoka girdi herkes. O kadar yaşanmaz hale gelecek ki buralar eğer maden için kazmayı indirirlerse. İnanın ki artık insanların burasına geldi. Baktılar ki her şey elden gidiyor çok büyük tepki oluştu. Kadınların doğa ile derin ilişkisi var burada. En çok onlar kızgın. Çok bağlı oldukları ormanları, dereleri yok olacak çünkü”. Bu yapılanların bölgeye adeta bir ceza gibi olduğunu düşünüyor.

Şehirden köye geri dönüş

Daha önce İstanbul, Üsküdar’da yaşayan Nazlı, memleketine dönme kararı alıyor. İlk konuşmamızda söz ettiği gibi bu kararla köyü Kordelit’e yerleşiyor. Metropolden ayrılıp köy hayatına dönüşünün nedenini anlatıyor; “Büyükşehrin artık benim için hiçbir cazibesi kalmamıştı. Oraya beni bağlayan bir neden aradım, yoktu. Bütün sosyal çevrem oradayken bıraktım ve ninelerimin, dedelerimin üstünde yaşadığı topraklara geri geldim. Duygusal bir karar benimkisi”. Arhavi’nin en güzel köşelerinden biri olan Kordelit’te kendini çok iyi hissettiğini söylüyor. Peki, acaba deprem korkusu da etkili oldu mu bu tercihte? Hatay felaketine geliyor söz; “Deprem korkusu değil aslında. Ama düşündüğümde şu da takılıyor aklıma. Enkaz altında olup, kurtarılmak ama oradan sakat çıkmak da var. Ölümden daha beter. Bir de, şehirlerde hiçbir şekilde güvende olmadığımız zaten açık değil mi”.

“Hayır evlenmek istemiyorum”

Ailesi ile ilgili çok sorun yaşamasa da belli dönemlerde karşısına çıkan baskılara dair anekdotları paylaşıyor; Anlattığı bir mahalle baskısı; “Benim yaşam tarzıma, bazı düşüncelerime doğrudan karşı durmadılar ama ‘elalem ne der’ şeklinde yaklaşımlar oldu. ‘Kızım biz sana bir şey demiyoruz ama başkaları acaba ne söyler?’ şeklinde şeyler yaşadım. Ben de çoğu Karadenizli gibi inatçıyım. Neye nerede ne tepki vereceğime, neyi yapıp neyi yapmayacağıma kendim karar vermek istiyorum. Örneğin yaşım 36 oldu. Bana ‘neden evlenmiyorsun’ diye soruyorlar. ‘Evlen işte ne güzel, çocuk da yaparsın’ gibi önerisi “olan çok kişi oldu. Ama bunu söyleyene her zaman cevabım şu oldu; ‘Hayır ben evlenmek istemiyorum. Evli ve mutlu olunabileceğine de inanmıyorum”.

‘Dağı taşı zehirleyecekler’

Sözü tekrar köyün acil sorunu maden talanına getiriyoruz. Bir soru üzerine yine anlatıyor Nazlı. Buraların geçim kaynağı çay çok önemli. Ya fındık ticareti ve balcılıkla yaşamını sürdürenler? Bu tarım arazilerinin de hepsi mahvolacak. Siyanürle altın arayacak şirket herkesin yaşam kaynağına saldırıyor. Çaycılıkla yaşamını devam ettirenlerin çayını da bitirecekler. Şu çok belli ki tarım yapanların hayatlarını sürdürdükleri bu işlerden vazgeçmesi mümkün değil. Bizim bu bölgede aynı zamanda hayvancılık da yaygın. Dağı taşı zehirleyecek olan Cengiz Holding, hayvancılık yapan köylülerin yaşamlarına da ciddi zararlar verecek. Çok çok kararlıyız, tabiatımıza kimseyi dokundurtmayacağız”.

Kaynak: Medyascope

Büyük yürüyüş

Dönem dönem tepkiler eylemlere dönüşüyor. Bir yürüyüş gerçekleşmiş ve çok ses getirmiş. Maden ruhsatlarının holdinge verildiğini öğrenen halkın dinmeyen öfkesi bu karara neden olmuş. “Pilarget havzası” olarak bilinen yerde toplanmışlar.. Söz ettiği tarih Ağustos ayı sonları. Dinliyoruz o yürüyüşe dair söylediklerini; “Oradan Arhavi merkezine kadar tam 17 kilometre yürüdük. Her yaştan insan katıldı. Çok kalabalıktık. O gün büyük bir yağmur yağdı o sırada. Yaşı ileri dediğimiz, sağlık olarak etkilenebilecek kadınlar o sağanakta bir of demediler. Öyle tepkili bağırdılar ki ‘Arhavi’yi, deremizi, ağacımızı size vermeyeceğiz’ diye. Her yanından yağmur suları akarken, “ıslana ıslana kazanacağız” diye bağıranlar da oldu”.

‘Kordelit Köyü’ne temelli geldim’

Onu tanımak istiyoruz. Bu yöndeki sorularımızı yanıtlıyor; “Annem de, babam da Arhavili. Babaannemler Kordelit köyü’nde hayatlarını sürdürüyormuş. Annemin ailesi de buradaymış. Babamla annem evlenme kararı alınca İstanbul’da yaşamayı düşünüp, oraya yerleşmişler. Fakat Arhavi’yle bütünleşmiş bir yaşamları olduğu için memleketlerinden kopmuyorlar. Hep gelirdik okul tatillerinde. Ben ve kız kardeşim üniversitede okuduk. Ben işletmeyi bitirdim. Yazlarımız hep köyümüzde geçti. Fakat yıllar önce buralarda HES projeleri başlayıp topraklar, ormanlar tehlikeye girince, sürekli gelmeye başladı ailem. Eski bir köy evimiz vardı, onu yıkıp yeniden inşa ettiler. Böylece yılın büyük bir çoğunluğunu Kordelit’te geçirmeye başladık. Ben ise geçen sene buraya temelli taşındım”.

İmza kampanyası da sürüyor

Arhavili köylüler, ilçe merkezinde yaşayanlar, büyük şehre göç etmiş ama bir eli hâlâ burada olanlar ve çevreci sivil toplum grupları hep birlikte bir mücadele veriyor. Tüm halk madencilik planlarının başlamadan durdurulması için örgütleniyor Arhavi’de. Dile getirilen endişeler çok büyük. Bu eşsiz tabiatı yok edecek faaliyetlere tepki olarak ayrıca bir imza kampanyası da başlatmışlar. Yaklaşık altı aydır yüzlerce imza toplamışlar. Nazlı, o köylerin yaşanmaz hale dönüşeceğini, para hırsı yüzünden her yerin adeta kemirileceğini söylüyor ve ekliyor; “Arhavi’yi madene gömeceklere izin vermemiz mümkün değil. Evimize, köyümüze yönelik bu tehlikeye karşı kenetlendik. Buralardaki köylerin insanları aynı zamanda dağlardan getirdikleri suları içiyorlar. Maden, doğal su kaynaklarını da tamamen kurutacak. En önemlisi siyanür doğaya karışınca bahçelerimizi, bütün yeşilimizi zehirleyecek ve buralarda hayat bitecek”.

Karadenizin bu yemyeşil ilçesinde kalbi doğa sevgisiyle çarpan insanların şifresi “vaminon”. Kadınların yoğun katılımı ve kararlılığı da umudu arttırıyor. Cengiz Holding’e böyle kol kola yanıt veriyorlar. “Maden çıkarılan hiçbir yerde hayat yeniden filizlenmiyor, bunun başka yerlerde örneklerini çok gördük. Arhavi halkı ‘vaminon’ demeyi sürdürecek” cümlesiyle sözlerine noktayı koyuyor Nazlı Demet Uyanık.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Cennet, Yörük kökenli bir kadın… Aydın Çine’ye bağlı Topçam köyünde yaşıyor. Bir yandan günlük işlere koştururken diğer yandan kuruyan pınar, kesilen fıstık ağaçları için acı çekiyor. Çok sevdiği köyünü maden talanından kurtarmak için mücadele eden Cennet, çığlığı artık duyulsun istiyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!