Ayla Önder onderayla@gmail.com
Aysel Karaarslan Metin, Karadeniz Ereğli Halk Eğitim Merkezi’nde arıcılık mesleğine dair kurs veriyor. Üniversitede arıcılık okumuş. Bu yıl kursiyerlerin tamamen erkek. Kübra Öztürk ise bölgede arıcılık yapan bir kadın. Erkekler kadınların arıcılıkla uğraşması fikrine alışamamışlar. Ama kabul etmeleri gerekiyor, başka yolu yok.
“Arıcı olmak o kadar basit değil”. Ereğlili Kübra Öztürk söze böyle başlıyor. “Önemli nokta, kovanın tüm özelliklerini bilmek ve arılarla uzun yıllar birlikte zaman geçirmeye hazır olmak”. Eşinin kuzeni arıcılık yaparken tanık olmuş ve heves etmiş. Her şeyi o kuzenden öğreniyor genç kadın. “İnternette de videolar var. Arıcılık ve bal üretimi ile ilgili binlerce bilgiye ulaşmak mümkün. Hepsinden yararlandım” diyor. Tabii ki bilgi edinme imkanları çok geniş ama gerçekten öğrenmek için gözlemlemek, denemek gerekiyor. Ayrıca, her arıcının kendine özgü küçük sırları var. Kübra’nın sırrı arıları çok sevmek. Sevgisini konuşarak belli ediyor. Kovanlarının başına gittiğinde, onlara “Nasılsınız güzel kızlarım benim”le başlayıp devam eden birçok kelam ediyor.
Köyün tek arıcı kadını
Haziran ayının başından temmuz sonuna kadar geçen zaman dilimi “Bal Hasadı” dönemi. Kovanlarından kilolarca kokulu, lezzetli bal alan Kübra, hasadından dolayı mutlu. Zonguldak’ın Alaplı ilçesinin Yenidoğanlar köyünde yaşıyor. Bölge yüzlerce kestane ağacıyla çevrili. Köyün sessiz sakin bir alanına ve kestane ağaçlarına yakın olan bir yere kovanlarını yerleştirmiş. Kovan yerleri, konutların arka bahçelerinden çayırlara ve tarlalara ve hatta binaların çatılarına kadar uzanıyor. Kendisine kavanoz kavanoz bal veren arılarına şimdi konfor sağlamaya çalışıyor. Arılara sonbaharda ve kışın iyi bakarsa, ilkbaharda gidip en güzel çiçeklere konacaklar. Bölgedeki arıcılara göre gelecek bahar daha fazla zengin çiçeklerle kaplanacak. Köyün tek arıcı kadını Kübra Öztürk doğanın meraklı bir öğrencisi. Çünkü bunlar balcı kadınlar için önemli ayrıntılar.
‘Köyde bana bu işi kadının yapamayacağı söylendi’
Arıların bal topladığı çok çeşitli nektar türleri onlarca “kır çiçeği”nde mevcut. Tabii ki bunlar yetmez. Kaynaklar arasında kestane, çam ve ıhlamur ağaçları da var. Kübra Öztürk Yenidoğanlar köyünde arıcılığı ilerletti ve çok sayıda kovana sahip oldu. Hem süzmesini hem de filtresiz doğal balını üretip satıyor. Şu an 30 kovanla çalışıyor. İşini genişletmeyi planlıyor. O’na göre arıcı asla durmaz. Kovanlara tüm yıl boyunca bakılmalı ve denetlenmeli. Bu arada başarısı alkışlanmak yerine eleştiri konusu olabiliyor bazı zamanlarda .. “Köyde bana bu işi kadının yapamayacağı söylendi” diyor. Kovanlar genellikle ıssız yerlerde olduğu için bu bölgelere kadınların gitmeleri tehlikeli görenler olabiliyor. Kübra oraya eşiyle gidiyor, o durumda dedikodular kesiliyor!
Bal işçisi olmak kolay değil
Arıların hem sağlığı hem de üreme süreçlerinin hangi noktada olduğunu anlamak için hayvanları sık sık gözlemlemek gerekiyormuş. Denetlemeler önem taşıyor. Bal işçisi bize şu bilgiyi veriyor: ” Arılar fazla çoğalırlarsa bal depolayacak yer kalmayabilir. Bu durumun kontrol edilmesi gerekir. Arıcılıkta her kovana ait bir kayıt defteri tutulmalı. Gerekli tüm bilgiler deftere kaydedilmeli. Ana arının hangi tarihte yumurtlamaya başladığı, bal ve polen miktarının ne kadar olduğu ve yavruların durumu gibi tüm bilgileri not ediyoruz. Yaz döneminde havaların kuru olması petek kararmasına neden olur. Kararmanın önüne geçmek için ikindi saatlerinde yağmurlama yapılmalı. Ya da kovanların etrafına ıslak bezler asılabilir. ”
Balcılıkla harçlığını çıkaran kadınlar
Soru işaretlerinin giderilebileceği, birçok teorik bilginin verildiği Halk Eğitim Merkezi Kursları ücretsiz. Aysel Karaarslan Metin, Karadeniz Ereğli Halk Eğitim Merkezi’nde arıcılık dersi veriyor. Emekli veya çalışmayan kadınların arıcılık yaparak ek gelir elde edebileceğini anlatıyor; “Bu kurslarda balcılığı öğrenmek, hayata geçirmek mümkün. Bu şekilde harçlığını çıkaran kadınlar var.” Arıcılık eğitimi hakkında şu bilgiyi paylaşıyor; “Kursumuz 72 saat sürüyor. Arıcılıkla ilgili insanları eğitiyoruz. Arının tüm yaşamı, beslenmesi, mevsimsel bakımı ve arı ürünleriyle alakalı birçok konuya değiniyoruz. Dört senedir kurs veriyorum. Arıcılık hakkında merak ettikleri tüm soruları yöneltiyorlar. Bal, polen, arı sütü ve üretim gibi konular çok ilgi çekiyor son yıllarda. Ama maalesef bu sene kadın öğrenci gelmedi. Ciddi bir merak istiyor bu konu. Kovan içindeki dünya, bir mühendislik harikası. Arı sütü ve propolis gibi ürünler, Allah’ın lütfu olarak insanoğluna sunulan mucize ürünler. Sağlığa önemli etkileri olan bu sektörde, üretimin bilinçli yapılması gerekir. İnsan sağlığını olumsuz etkileyebilecek uygulamalardan kaçınmak, doğal yollarla organik ürünler üretmek son derece önemli.”
‘Erkek öğrencilere ders vermeme şaşırdılar’
Aysel Karaarslan Metin, Mersin Üniversitesi’ne bağlı Arıcılık Yüksek Okulu’nda eğitimini tamamlamış. O bölgede kadınların bu mesleğe ilgisi var fakat henüz sayı sınırlı. Çevredeki ilginin yansımasından olacak, bu yıl kursta kadın öğrenci yok, kursiyerler tamamen erkek bu sezon. Genç kadın, eşinin arkadaşlarıyla dönem dönem aile toplantısı çerçevesinde bir araya geldiklerini söylüyor. Aysel Hoca’ya en çok sordukları soru şu; “Hocam eşiniz nasıl izin veriyor!” Ereğli, çalışan kadın fikrine yabancı değil. Fakat kadın arıcılık öğretmeninin erkek öğrencilere ders verme fikrine hala alışamadılar! Toplumsal çevrede yaşanan, daha doğrusu kendini dayatan değişimler… Cinsiyet rollerinin farklılaşarak birbirinden ayrıldığı alanlar… Cinsiyete dayalı geleneksel işbölümü kadınları daha çok hane içine iteliyor. Ama sınırları aşıp, yaşam alanlarını kendi varoluşuna göre tanımlayan kadınlara da işte bu kez o hain soru geliyor; “Eşiniz izin veriyor mu!”