‘Artık saatlerce temizlik yapmak zorunda kalıyorum’

Mersin’de kapatma kararına rağmen hâlâ çalışan geri dönüşüm tesisleri, plastik atık yakma fabrikaları halk sağlığını tehdit ediyor. Kentte geçtiğimiz günlerde eylem yapan kadınlar, astım, kanser ve çocuk hastalıklarının yaygınlığına dikkat çektiler. Kadınların altını çizdiği diğer mesele de tozdan ev içi emek yükünün artması oldu.
Avrupa’nın ‘çöp cenneti’ Mersin’den kadınlar anlatıyor:
Paylaş:

Geçtiğimiz günlerde, Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’ta gerçekleştirilen 78’inci Genel Kurulu’nda bir konuşma yaptı Cumhurbaşkanı Erdoğan. Dedi ki; “İklim değişikliği ve çevre kirliliği krizleriyle mücadelemizi çok boyutlu bir şekilde devam ettireceğiz. Türkiye olarak, gelecek kuşaklara karşı görevlerimizi hakkıyla yerine getirmenin peşindeyiz. 2053 yılında hedefimiz, net sıfır emisyona ulaşmaktır. Diğer hedeflerimiz gibi inşallah bunu da başaracağız. Buradan, küresel ısınmada tarihi sorumluluğu fazla olan ülkeler başta olmak üzere herkesi harekete geçmeye çağıyorum. Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sürecin buralara gelmesinde emeği geçenleri canı gönülden tebrik ediyorum.”

Fotoğraf: NTV

“Can-ı gönülden tebrik ettiği kişi”, eşi Emine Erdoğan’dı. Cumhurbaşkanına New York’ta eşlik eden Emine Erdoğan da, eşinin bu “güzel sözlerini” karşılıksız bırakmadı; “Geçen sene BM Genel Sekreteri (Antonio) Guterres ile imzalanan Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’nı küresel imzaya açtığımız bugün, Sayın Cumhurbaşkanımız ilk imzayı atarak yine en güçlü desteğini bizlere gösterdi. Kendisine, tüm sıfır atık ve çevre gönüllüleri adına teşekkürlerimi sunuyorum. Hareketin, ‘ortak evimiz dünya’ için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi. (1)

New York’ta aşk başka muhtemelen. Çünkü bu karşılıklı flörtöz açıklamaların yapıldığı gün (19 Eylül), Mersin’in bir kenar mahallesinde, hükümetin atıkları asla “sıfırlamaya” niyeti olmadığının tanığı olarak bir düzine çocuk ve kadın, “Kanser olmak istemiyoruz” isyanıyla bir eylem gerçekleştiriyordu. Avrupa’dan Türkiye’ye ithal edilen çöplerin yarısını barındıran Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı Şevket Sümer Mahallesi ile Toroslar ilçesine bağlı Yalınayak Mahallesi sınırında kalan bu bölgede, haklarında kapatma kararı olmasına rağmen asla kapatılmayan geri dönüşüm tesisleri, plastik atık yakma fabrikaları, hurda depoları “iyi niyetsiz” şekilde çalışmaya devam ediyordu. Hem de yerleşim yerlerine yalnızca elli metre mesafede…

Mersin: Sebze-meyve cennetinden ‘çöp cennetine’

Ülkenin “sebze-meyve cenneti” olarak bilinen Akdeniz’in liman kenti Mersin, artık Türkiye’nin plastik atık ithalatının yaklaşık yüzde 50’sinin gerçekleştirildiği, havası ve toprağının yanı sıra tonlarca plastik çöpün denetimsiz bir şekilde denizine dökülmesinden kaynaklı denizi de kirletilen bir yer haline geldi. Mersin’de buna kaynaklık eden yer de evlerin ve denetimsiz şekilde plastik atık yakan fabrikaların bir kısmının Şevket Sümer, diğer kısmının da Yalınayak Mahallesi sınırlarında kaldığı bölge.

Fotoğraf: Artı Gerçek

Üç yıl önce bu bölgeye yerleşen ve eşi astım olan Fadile Demir, bu fabrikaların havaya saldığı kara dumanlar ve kötü kokular nedeniyle evlerinin pencerelerini dahi açamadıklarını söylüyor. Evlere sadece yüz adım mesafede olan fabrikalar yüzünden belediyeyle, bakanlıklarla sürekli tartıştıklarını, dilekçeler verdiklerini söyleyen Fadile, “Topu birbirlerine atıyorlar sürekli. Belediye, bakanlığa atıyor, bakanlık cevapsız bırakıyor” diyor. Daha önce de eylem yapmalarına rağmen yanıt alamadıkları için yeniden eylem yaptıklarını anlatıyor.

“Mesela ben çok sık hasta olan biri değildim. Ama artık her sene üç-dört kez ağır hastalanıyorum. Ve sürekli öksürüğüm, nefes darlığım var. Soluduğumuz havadan dolayı böyle oluyor. Eşim astım hastası oldu…”

Fadile Demir

‘Çok vaat veriliyor ama hiçbiri yerine getirilmiyor’

Plastik geri dönüşüm tesisi çalışanlarının ve bu tesislerin yakınlarında yaşayanların, geri dönüşüm işlemi sırasında yayılan zehirli toz ve dumanları soluduklarında zararlı kimyasallara maruz kalabildiklerini, bunun da onların sağlıklı bir yaşam sürme haklarını tehdit ettiğini ortaya koyan çok sayıda araştırma mevcut.(2) Burada çalışanlar ve bölge sakinleri; solunum, kanser ve üreme sistemi bozuklukları da dahil olmak üzere yaşam boyu sürecek hastalıklara yakalanıyorlar. Kullanılmış plastiğin geri dönüştürülebilmesi için tasnif edilmesi, küçük parçalara ayrılması, eritilmesi ve son olarak da yeni ürünler yapmak için kullanılabilecek hale getirilip yeniden biçimlendirilmesi gerekiyor. Asla denetlenmeyen bu süreç halk sağlığını, özellikle de çalışanlar ile bölgede barınıp sürekli bu havaya maruz kalan kadın ve çocukların sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor.

“Mesela ben çok sık hasta olan biri değildim. Ama artık her sene üç-dört kez ağır hastalanıyorum. Ve sürekli öksürüğüm, nefes darlığım var. Bu neden dolayı oluyor? Soluduğumuz havadan dolayı böyle oluyor. Çocuklarımız da bu kokuya maruz kalıyor. Bundan dolayı bu fabrikalardan rahatsızız. Eşim astım hastası oldu” diyen Fadile’nin sözleri de bunu doğrular nitelikte.

Hastalıklara yol açmasının yanı sıra, kadınların gündelik yaptığı ev içi iş yükünü de artırıyor bu durum:

“Hepimiz insanız. Hava alma ihtiyacı duyarsın. Bir pencereye çıkarsın veya pencereni açar; balkona, dama çıkarsın. Biz bunu yapamayız. Balkona da dama da oturamayız. Bazen bizim damın yerleri o kadar siyah oluyor ki… Gören sürekli, yaz-kış kömür yakıyormuşsun sanır. Her gün aynı şey… Günde yarım saat, bir saat temizlik yapıyorsam, bunlar yüzünden artık saatlerce temizlik yapmak zorunda kalıyorum. Mesela bazen böyle bir gün geliyor, tam oturuyorsun. Öyle bir koku, öyle bir lastik kokusu geliyor ki… Diyoruz, acaba bir yer mi yanıyor?”

Emine ve RT Erdoğan’nın “sıfır atık” projesinden bahsedince, Fadile Böyle bir şey yaparlarsa memnun kalırız ama şimdi bunu görmeden de bir şey diyemem” diyor ve devam ediyor:

“Çok söz veriliyor. Çok vaat veriliyor. Ama hiçbir söz yerine getirilmiyor. Şimdi bununla ilgili adım atmadan bu tür sözler verilmesi çok da samimi durmuyor.”

‘Fabrikalar içinde yaşam savaşı veriyoruz’

Dört seneden beri mahallede yaşayan ve geldikten kısa bir süre sonra astım hastası olan Kader Onaran, buradaki fabrikalar hakkında bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kapatma kararı verildiğine ama fabrikaların çöp yakmaya devam ettiğine dikkat çekiyor:

“Her daim şikâyetlerimizi zabıtaya, belediyeye bildirdik. Dediler ki ‘ceza yazıyoruz.’ Ama bakıyoruz ki, akşam bizim yatmamızı bekliyor fabrikalar. Sonra sabaha karşı çöp yakmaya başlıyorlar. Astım olduğum için sabaha karşı öksürerek uyanıyorum. Bu fabrikaların yaktığı çöpler kanser ediyor. Bu yüzden kanser olan ve iki memesi de alınan bir kadın arkadaşımız var mahallede. Geçen gün eylem yaptığımızda bu arkadaşımızın kızı konuştu, ağlayarak ‘Annemin ölmesini istemiyorum. Ben ölmek istemiyorum’ dedi. Burada fabrikalar içinde bir yaşam savaşı veriyoruz.”

Kader Onaran

Bu durumun, gündelik yaşamın yükünü nasıl artırdığını anlatıyor Kader, anlattığı şeyler içerisinde ev içi iş yükü dışında kadın sağlığı açısından oldukça tehlikeli ve ciddi sorunlar da var:

“Şimdi her gün temizlik, tamam normaldir ama biz her dakika temizlik yapıyoruz. Mesela bugün çocuklarımızın çamaşırlarını asıyoruz. Bakıyoruz simsiyah olmuş dumandan. Bir çamaşırımızı rahatlıkla asamıyoruz. Zaten çocuklarımız hastalıklı doğuyor, hemen bronşit oluyorlar. Hepimiz bu havayı soluyoruz. Buradaki bütün kadınlar, hepimiz, devamlı baş ağrısından şikâyet ederiz. Gözlerimiz kapanır, vücudumuzda hep bir ağırlık var gibi. Psikolojimiz bozuldu. Şikâyet ediyoruz ama bununla ilgilenen bir birim yok.”

Erdoğanların “sıfır atık projesi”ni televizyonlardan duymuş Kader; ama bu, ona da çok inandırıcı gelmemiş:

“Şimdi bu proje çok güzel bir proje. Ama bu projeyi öncelikle siz kendi halkınız için hayata geçirmeniz gerekmez mi? Emine Erdoğan sıfır atık projesi için konuşurken, biz burada bu atıkların dibinde yaşıyoruz. Söylemlerle yapılanlar bir olmuyor burada.”

“Ben kendi gözümle şahit oldum, bir tekstil bölümü var bu fabrikaların. Yedi yaşındaki kız çocuğu çalıştırılıyordu burada. Baktım, pijamaları katlıyor. Çok fazla Suriyeli çalıştırılıyor, küçük yaşta çocuklar çalıştırılıyor.”

Kader Onaran

‘Fabrikalarda çocuk işçi çalıştırılıyor’

Kader, bu fabrikalardan sadece mahalle halkının değil, fabrikada çalışanların da ciddi şekilde etkilendiğini söylüyor. “Kanser olanlar var aralarında” diyor ve fabrikada göçmen ve hatta çocuk işçilerin çalıştırıldığını belirtiyor:

“Ben kendi gözümle şahit oldum, bir tekstil bölümü var bu fabrikaların. Yedi yaşındaki kız çocuğu çalıştırılıyordu burada. Baktım, çamaşırları katlıyor, pijamaları katlıyor. Çok fazla Suriyeli çalıştırılıyor, küçük yaşta çocuklar çalıştırılıyor. Hani böyle Afrika’da bir sömürge bölgesi olur ya, burada çocuklar dahil herkes bir dolara çalıştırılır.”

Avrupa’dan, özellikle de İngiltere’den gelen çöplerin kansere neden olan granüre dönüştürüldüğü bu tesisler hem mahalle halkını hem de işçileri zehirlemeye devam ederken, konunun uluslararası arenaya taşındığına da dikkat çekiyor Kader. Bu tesisleri ekranlarına taşıyan İtalyan televizyonu, bölgeye gelip belgesel çekerek İngiltere’yi çöplerini Türkiye’ye gönderme konusunda Avrupa Birliği Parlamentosu’na şikâyet etmişti. Son olarak, İspanya televizyonu konuyu ekranlarına taşıdı. Ama bu konu hâlâ ne meclisin gündemine girebilmiş ne de halk bu atık anlaşmalarının içeriği konusunda tam anlamıyla bilgilendirilmiş durumda. Sadece Mersin’e bakınca bile ‘Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’nı imzaya açanların niyet ve samimiyetini görmek mümkün!

Nedir sıfır atık meselesi?

Geri dönüşüm, özelde de plastiğin geri dönüşümü, çevre dostu bir uygulama olarak lanse edilir. Tarih boyunca dünyada üretilen plastiklerin yalnızca yüzde 9’unun geri dönüştürebildiği göz önünde bulundurulduğunda, plastik atıkların çoğunun çöplüklerde, çöp toplama alanlarında ve doğal çevrede biriktiğini hesaplamak zor değil. Bu çöplerin doğada kendiliğinden yok olmasının yüz yıllara vardığı ve yakıldıklarında ise zararlı toksinler ve sera gazları saldığı da bilinen başka bir gerçek.

Oysa plastik üretiminin en aza indirilmesi ve kolaylıkla geri dönüşebilecek şekilde üretilmesi daha gerçekçi bir çözüm. Bunların kâr marjını düşürmesinden korkan ve bu çözümlerden uzak duran kapitalist şirketler, geri dönüşüm üzerine yoğunlaşmış durumdalar. Yoğunlaşma derken de, geri dönüşümün nasıl geliştirilebileceğine dair bir beyin fırtınasından bahsedildiği düşünülmesin. En ucuza gelecek şekilde ve “temiz, beyaz, dolgun ve erkek ellerini” asla kirletmeyecekleri yöntemler üzerine yoğunlaşıyor, bahsini ettiğimiz kapitalist şirketler. Bu yöntemlerden biri ve en önemlisi; plastik çöplerin para karşılığında yoksul ülkelere gönderilip buralarda “dönüştürülmesi”! Yöntemin ağırlıklı olarak Kuzey Avrupa ülkeleri tarafından kullanıldığını ve mülteci sorununda olduğu gibi “parasını verdikten sonra” nasıl yapıldığının zerrece önemsenmediğini, bilmem söylemeye gerek var mı?

Önceleri Çin’e yolluyorlardı

Bahsettiğimiz ülkeler,  yıllarca bu çöplerini Çin’e gönderdiler. Ancak Çin’in emperyalistleşme hayaliyle attığı adımlar sonrası bu ülkelerle iletişimi sınırlaması ve bu kapsamda plastik atık ithalatını yasaklaması, bu ülkelerde yeni arayışları doğurdu. Türkiye, bu ülkelere coğrafi yakınlığı, AB ile ticari ilişkileri, bir OECD  ülkesi olması ve de açgözlü bir hükümet ve sermaye grubuna sahip olması dolayısıyla Çin yerine alternatif oluverdi. Hem de ne alternatif! 2020 yılında yaklaşık 450 bin ton ithalatla AB’nin en büyük plastik alıcısı oldu. Bu da yetmedi. Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) verilerine göre, 2021’de 14,7 milyon tonla Avrupa Birliği’nden en çok çöp ithal eden ülke haline geldi. Yani AB’nin ihraç ettiği toplam 33 milyon atığın neredeyse yarısı, 2021’de Türkiye’ye geldi. Verilere göre Türkiye, 2,4 milyon tonla AB’den en çok çöp alan ikinci ülke Hindistan’ın yaklaşık yedi katı kadar ithalatla başta plastik atıklar olmak üzere Avrupa sermayesinin çöplerinin ilk adresi oldu.

(1) https://www.ntv.com.tr/turkiye/cumhurbaskani-erdogan-kuresel-sifir-atik-iyi-niyet-beyanina-ilk-imzayi-atti,Iilzahqq4UKEQlgaslmSYA

(2) https://www.hrw.org/tr/report/2022/09/21/382799

*Manşet fotoğrafında Mersinli kadınların eylem videosundan bir ekran görüntüsü kullandık.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!