Asen Metal’de işten çıkarılan kadınlar: ‘Regl günlerimiz daha sancılı geçiyordu’

Birleşik Metal- İş Sendikası’nda örgütlenen Asen Metal işçileri yetki sürecinde iken işten atıldılar. Fabrika önünde direniş başlatan işçilerden sekizi kadın. Düşük ücretle çalışmaya, aşağılanmaya, ağır malzeme kaldırmaya itiraz eden kadınlar, sendikalaşma hakkının yanı sıra regl izni ve dertlerini anlatacak bir kadın temsilci istiyor…
Paylaş:
Bahar Gök
Bahar Gök
bihargok1982@gmail.com
Bahar Gök  bihargok1982@gmail.com

Birleşik Metal- İş Sendikası’nda örgütlenen Asen Metal işçileri yetki sürecinde iken işten atıldılar. Fabrika önünde direniş başlatan işçilerden sekizi kadın. Düşük ücretle çalışmaya, aşağılanmaya, ağır malzeme kaldırmaya itiraz eden kadınlar, sendikalaşma hakkının yanı sıra regl izni ve dertlerini anlatacak bir kadın temsilci istiyor…

Asen Metal fabrikası işçileri bir süredir sendikada örgütlenmeye çalışıyordu. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube ile çalışma yürüten işçiler çoğunluk tespiti için bakanlığa başvurmuştu. Çoğunluk tespitinin fabrikaya ulaşmasıyla Asen Metal patronu 11 Mayıs’tan itibaren işçileri işten atmaya başladı. Eski işçilerin tazminatsız atıldığı fabrikada, işten atılma saldırısına karşı direniş başlatan işçiler fabrika önünde çadır kurdu. Atılanların sayısının 60 kişiye ulaştığı fabrikada çalışan 15 kadından 8’i de işten atılmış durumda. Kadınların yarısının atılmış olduğu fabrika önünde her gün buluşan kadın işçiler, içerdeki çalışma arkadaşlarına seslenerek mücadele çağrısı yapıyor.

Anayasal haklarını kullandıkları için hukuksuz biçimde işten çıkarılan işçilerin direnişinin üçüncü gününde yanlarına giderek yaşadıkları süreci anlatmalarını istedik. Çalışma koşullarının oldukça ağır olduğu fabrikada kadınlar hem fiziksel hem de psikolojik olarak oldukça rahatsızlar. Karşılarında muhatap bulamayan, erkek amirlerle sorunlarını çözemeyen kadınların talepleri dikkate alınmıyor, düşük ücretlerle çalıştırılıyor, regl günleri işkenceye dönüşüyor.

Rapor almam gerekirken çalıştırıldım

Çadırda yalnız kalarak sohbet ettiğimiz kadınlar en önemli sorunlarının ağır malzemeleri tek başına kaldırmak olduğunu anlattılar. Gün içerisinde en ağırı 36 kg olan yükleri sürekli kaldırmak zorunda olduklarından bel, boyun, bilek ve kas ağrılarına katlanarak çalışıyorlar.

Üç çocuk annesi 49 yaşındaki Derya en eski çalışanlardan. Yedi yıldır sevkiyatta paketleme işinde çalışırken birçok sağlık sorunu edinmiş. Yeliz, Türkan ve başka bir kadın arkadaşları Bilgisayar Destekli Nümerik Kontrol (CNC), kesim ve testere bölümlerinde çalışıyorlar. İş kazası riskinin çok fazla olduğu bu bölümlerde günde birkaç işe bakmak zorunda kalıyorlar. Bu koşuşturma içerisinde, malzemeleri artık kaldıramaz duruma gelen Türkan, ayağına malzemeyi düşürerek çatlatıyor. Raporu bitmeden şefi tarafından işe çağrılan Türkan henüz iyileşmeden çalıştırıldığı gün ne yaşadığını anlatıyor. “Rapor alma, işe gel, ben seni oturtarak çalıştıracağım dedi. İşe geldim ama oturarak çalışmadım. O gün ayağım iyice şişti. Çağırdım gösterdim, eve gideceğim dedim. İzin vermek istemedi. Beni söylene söylene eve gönderdi. Bir daha rapor kullandım. Doktor da kızdı bana. Niye işe gittin diye. İşi birkaç kişiye bölüştürsek daha rahat çalışabiliriz aslında. İçerde gezen İş güvenliği uzmanı da yok. Her yer kablo. Takılıp düşmemek için çok dikkat ediyoruz.”

Ağır yük sağlığı tehdit ediyor

Halden anlamayan ustalar ve şefler yüzünden bunun gibi pek çok sorun yaşadıklarını anlatan kadın işçilerin zorlandıkları ve döne döne anlattıkları; regl günlerini ağır geçirmeye başlamaları. Utandıkları için erkek ustalara ‘özel’ günlerini söylemeyen işçilerden Gülten, Asen Metal’e başladıktan sonra daha ağır geçirmeye başlamış günlerini. Hatta bir gün bayılmamak için tutunacak bir yerler aramış. “Otursam gelip kızacaklar. Ağrı ayaklarıma belime vuruyor. Ayakta duracak halim yok. Utanıyorum, söyleyemiyorum. Öteme berime bakıyorum hep erkek. Başımızda bir kadın amir de yok. O günü unutamıyorum hiç.” Başka bir kadın, işe girdikten sonra ayda iki defa regl olmaya başlamış ve daha sancılı geçiyormuş regl günleri.

Bunun kaldırdıkları ağırlıklardan kaynaklandığını söyleyen işçiler, bu şekilde kadınların hamile kalmasının da mümkün olmayacağını söylüyorlar. Bu arada, Gülten, işten çıkarıldığını ve direnişte olduğunu eşine henüz söylememiş. Akşam söylemeyi planlıyor. Kendisinin sendikal meselelerle ne işi olduğunu sorarak kızacağını bilen Gülten, eşi kabul etmek istemese de sonuna kadar devam edeceğini söylüyor. Zaten eşinin çalıştığı işyerinde de sendika varmış. Çalışma şartlarından memnun olmadığı halde, maaşı iyi diye çalışıyormuş.

Sarma makinesinde çalışan kadın işçi, malzemelerin genelinin çok ağır olduğunu anlatıyor. “Erkeklerin bile zorlandığı işleri tek başımıza yapıyoruz. Özel günlerimizde iki kişi yapalım dediğimizde ‘eleman yok’ deniliyor bize” derken Gül karışıyor söze. “Bu iş kadınlara göre değil elbette ama mecburen çalışıyoruz işte.” Yeliz ise yaşadığı sakatlığı anlatarak örnekliyor. “Eski çalıştığım işyerinde lif yırtılması olmuştu bende. Fizik tedavi gördüm ve iyileşti. Buraya başladıktan sonra diğer kolumda da aynı ağrıları yaşamaya başladım. Omuzumdan parmaklarıma kadar uyuşma yaşıyorum.”

.

Kadınlar çalışıyorsa iş ağır değilmiş

Fabrikanın önceden ağır sektör kategorisine girdiğini söyleyen Derya artık orta ağırlıkta olduğunu belirtiyor. Yaptıkları iş değişmemiş ama sektörü değiştirmiş patron. Aslında bu nedenle kadın almış. İşçilere de bu şekilde kanıksatılmış. Ağır sektör olsa kadınlar çalışamaz, kadınların çalıştığı işler ağır sektör olarak geçemezmiş. Tam da burada, tüm kadınların altını çizdiği nokta, kendilerinin ucuz işgücü olarak kullanılıyor olması. Ağır sektör olduğunda maaşlar da yüksek olmak zorunda olduğu için, hem sektörü değiştiriyor, hem de görüntüyü, kadın işçi sayısını artırarak kurtarıyor. Erkeklerin maaşları da düşmüş oluyor. Ancak kadınlar yine aynı ücretleri alamıyor. Her bölümde, aynı işi yaptıkları erkek işçilerle aralarındaki ücret farkı belirgin. Aradaki farkı tam olarak söyleyemeseler dahi kendi aldıkları ücret 4700 TL. Bir defasında nedenini sormuş Derya. Emeğinin değersizleştirildiği cevaplarla karşılaşmış bu anda. “Yoldan geçen de paketlemeyi yapıyor zaten.” Burada yine Gül giriyor söze. “Şu an işe yeni girenler, içerde streç bile atamıyormuş paletlere. Yoldan geçeni çağırıp yaptırsınlar bakalım.” Bir de bu cevaplar yalnızca kadınlara veriliyormuş. Erkeklerle bu şekilde konuşmuyorlarmış amirler. Başta ücret olmak üzere cinsiyet ayrımcılığının keskin olduğu fabrikada, sadece sorun olduğu zamanlarda değil genel olarak dinlenilmediklerini ve muhatap alınmadıklarına değiniyor kadınlar.

Tek çalıştığımızda korkuyoruz

Servis ve vardiyalar konusunda problem yaşamıyorlarmış yalnızca. Kadınların vardiya dönmediği Asen Metal’de, talep eden kadınların üç vardiya çalıştırıldığını anlatıyorlar. Üç vardiya çalışan kadınların gece vardiyasında tek kadın olarak çalıştırılmalarından rahatsızlar. Korkarak çalıştığını anlatan kadın işçi “Yalnızca gece vardiyasında değil, gündüz vardiyasında da bölümde tek kadın olarak çalışmamamız gerekiyor” diyor. Tek çalışmak zorunda kaldığında yaşadığı tacizi anlatan Derya, kadınların çekincelerinin bir kısmına değinmiş oluyor haliyle. “İzinli olduğum bir dönemdi. İşe çağırdılar. İhracat yapılacak bir iş var. Benim elimden çıkması gereken bir malzemeydi. İki erkek bir de ben geldim. Arkadaş önce sözlü taciz etti, uyardım. Biraz zaman geçti. Daha sonra elini yakama uzatarak ‘sana burada saldırsam kim ne yapabilir?’ dedi. Öyle deyince baktım ikimizden başka kimse yok, sessiz kaldım. Sonrasında eşimi çağırdım geldi beni aldı fabrikadan. Gittim. İznim bittiğinde geldim. Direkt müdürle görüştüm. Mesajlarını da gösterdim. Sorgusuz sualsiz işten çıkartıldı eleman. Burada bir tek benim başıma geldi. O olaydan sonra erkeklerin küfürlü konuştuğunu bile duymadım. Çalışma arkadaşlarımız bize çok saygılı davranıyorlar.”

Erkekler izin alıyor, kadınlar vardiya değiştiriyor

İşe ilk başladıklarında, farklı işlerde çalıştırılacakları söylenmeyen kadınlar, iş güvenliği eğitimi dahi almamışlar. Yemekler yenilemeyecek kadar kötü olduğundan çoğunlukla aç çalışmışlar. Oruçluyken dahi bu durum yaşanmış. Soğuk ve kalitesiz yemekler için sürekli tartışmışlar. Kendileri işten çıkartıldıktan sonra yemek sorununu çözmüşler. Bir de iki aydır alışveriş yapmak için kullanılan Ticket’ları devamsızlık yaptıklarında kesiyorlarmış. Yeni işçilere 250 TL olarak verilen ticket eski işçilere 350 TL olarak veriliyormuş. İzin almaları gereken acil bir durum olduğunda izin verilmeyen kadınlara ‘vardiya değiştirin’ diyormuş ustalar. Erkeklerin aynı durumda izin alıp gittiklerini bilen kadınlar, ayrımcılığın her biçimde uygulandığına dikkat çekiyorlar. Türkan, çocuğu rahatsızlandığında izin almak için konuştuğu ustasının izin vermek istememesi üzerine tartıştığını söylüyor. “Çocuğumuz hasta olduğunda izin almakta sorun yaşıyoruz. Vardiya değiştirerek hallediyoruz ama erkekler aynı vardiyada izin alıp gidip geliyor. Oğlum hastalanmış bir gün. Gittim ustaya söyledim, ilgilenecek kimse yok, gitmem lazım diye. ‘Vardiyanı değiştir’ dedi bana ama o gün gitmem lazım. Baktım ki dikleşiyoruz ‘günümü kes’ dedim. O zaman git dedi bana. İzin konularında çok sorun yaşıyoruz.”

Soyunma odalarında ayna olmadığı için başını bağlayamayan kadınlar olduğunu söyleyen Gül, ustaların, kadın işçiler arasında da ayrım yaptığını ve en çok da buna kızdığını nedenleriyle anlatıyor. “Kadınların her işte dönüşümlü olarak çalışması gerekiyor bence. Ben buraya yeni girdim. Paketlemeciyim. Benden sonra gelip başkası öğrenecek. Ama kadınların sabit çalıştığı yerler oluyor. Oturarak çalışıp bant atıyorlar mesela. Ama ben ayakta, ağır malzemeleri kaldırıyorum bütün gün, her gün. Bu da hak değil, doğru değil. Bizi karşı karşıya getiriyorlar.”

Bizi dinleyen kimse yok

İstenilen sayı çıkmadığında sözlü olarak uyarıldıklarını söyleyen kadın işçiler, haksız yere tutanaklarla da karşılaşmışlar. Herhangi bir sorun yaşadıklarında, konuşup itiraz etme şanslarının olmadığını anlatan Yeliz, bu durumu ustaların sorumlusunun daha çok yaptığına dikkat çekiyor. “Ustaların sorumlusu yapıyor bunu. ‘Ben geç dedim mi geçeceksiniz, burayı sabitleyeceğim sana, ben ne dersem o olacak, bana itiraz etmeyeceksiniz’ diyor. Ne diyorsa onu yapıyoruz ama insan halinden anlamıyorlar. Derdimizi anlatamıyoruz. Karşımızda bizi dinleyen kimse yok.”

Çalışırken erkeklerin arkasını topladıklarını da anlatan kadın işçiler, ustaların kendilerine “kadınsın topla ne olacak, zaten evinizde de aynı işi yapmıyor musunuz”  söylemlerinden de oldukça rahatsızlar. Sendikal sürecin tanınarak, işe geri başlamaları gerektiğini söyleyen kadınlar, işbaşı yaptıklarında artık eskisi gibi çalışmak istemediklerini özellikle dile getiriyorlar. Taleplerini de bir çırpıda sıralıyorlar. “Daha iyi şartlarda çalışmak, sosyal haklarımızı almak, kadınlar için düzenlenmiş işyeri istiyoruz. Ağır malzemelerle çalışmak istemiyoruz. Regl günlerimizi rahat geçirmek istiyoruz. Bir günlük izin istiyoruz. Dönüşümlü çalışmak istiyoruz. Kadın ustalarımız, sorumlularımız olsun istiyoruz. Kadın temsilci istiyoruz.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

70 gündür fabrika önünde direnen Polonez işçileri kadın örgütlerini ve feministleri dayanışmaya çağırıyor. Bu çağrıyı ilettiğimiz ve iletimize cevap veren kadın örgütleri “boykot ve dayanışma eylemleri yapalım” fikrinde ortaklaşıyor. O halde gelin Polonez’de kadın işçilerin taleplerini yaygınlaştırıp, seslerine ses katalım…
Türk-İş dün 81 ilde “Zordayız, geçinemiyoruz” diyerek eylem çağrısı yaptı. Ancak işçiden habersiz, fabrika ve işyerlerinden uzak bir eylemden beklenileceği üzere zayıf görüntüler ortaya çıktı. İstanbul’daki eylem bunun en sarih örneği oldu.
CarrefourSA Esenyurt depo direnişinin ikinci gününde kadın işçiler Gülşah, Emel, Perizade ve Esra ile konuştuk. Esra “Bugün onlara olanın bize de olacağını biliyoruz,” Gülşah “İçeride can güvenliğimiz yok” Emel “Bir beyaz yakalı bir kadın çalışanı taciz edebilir mi?” Perizade ise “Biz illallah ettik buradan, sesimizi duymaları gerekiyor” diyor.
Bizlerin bütçesine daha ‘uygun’ market raflarında sıkça gördüğümüz, işlenmiş et ürünleri markası olan Polonez, bir süredir işçi ve sendika düşmanlığıyla anılıyor. Fazla mesai dayatmasıyla ev yüzü görmeden çalışan kadın işçilerin sendikalaşma mücadelesini tanımayan Polonez’de kadınlar, düşük ücretlerle ağır işlerde hakarete maruz kalarak çalışıyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!