Asgari ücretin kadın yüzü:
“Asgari ücret tek maaş bir de bekar bir kadınsan…”

Kadın işçiler asgari ücret ile geçinmediğini vurguluyor. Hele evi tek geçindiren sizseniz ya da çocuklu çocuklu bir kadınsanız haliniz duman. Aynur’un dediği gibi; “Asgari ücret tek maaş bir de bekar bir kadınsan ya savaşçı olacaksın ya pes edip bir erkeğe muhtaç olduğunu kabullenip kişiliğinden vazgeçeceksin.”
Paylaş:
Yadigar Aygün
Yadigar Aygün
yadigaraygun93@gmail.com

Türkiye’de uzun süredir devam eden ekonomik kriz ve geçim zorluğu kadın işçi ve kadın emekçileri oldukça zorluyor. DİSK/Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) Haziran 2024 Açlık ve Yoksulluk Sınırı Raporunu açıkladı. Asgari ücret açlık sınırı karşısında erimeye Haziran ayında da devam ediyor. Dört kişilik bir aile için açlık sınırı 19 bin lirayı, yoksulluk sınırı 65 bin lirayı geçti. Tek başına yaşayan bir kişi için ise yoksulluk sınırı 30 bin liranın üzerine çıktı.

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) harcama gruplarına göre endeks rakamları, 2003 yıllı madde fiyatları ile İstanbul Halk Ekmek, zincir market cari ay internet fiyatları ve BİSAM Beslenme Kalıbı üzerinden yapılan hesaplamaya göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Haziran 2024 için 19 bin 44 lira olarak hesaplandı.

Kadın işçiler ile yaşadıkları geçim zorluğunu, asgari ücrete neden zam beklediklerini konuştuk.

“Erkek olmadığımız için hep vasıfsız görünüyoruz”

54 yaşındaki Aynur Kapusuz, ön muhasebe elamanı ama şu anda mesleğini yapamıyor. Dört yıldır ofis temizlemede çalışıyor. Asgari ücret ile geçinemediğini vurguluyor. Kapusuz; “Görev tanımım farklı bile olsa kadın olduğum için çok şeyin beklendiğini ve ne kadar çok çalışırsan çalış göze görünmediğini öğrendim. Vergiler, ürün fiyatları bu kadar sık artarken asgari ücretle geçinmek mümkün değil, çocuk okutmak çok zor. Hayatta kalabilmek için yok pahasına emek harcıyoruz. Erkek olmadığımız için hep vasıfsız görünüyoruz. Belki koca fabrikanın temel direği durumundayız ama en ufak bir eksiklikte ‘Bir de kadın olacak şunu yapmamış’ lafına maruz kalıyoruz. Ev sahibiyle mahkemelik olduk, kirayı istediği gibi artırmadığımız için çıkmanızı istiyor. Ev ararken de yalnız bir kadın olunca, çocuğunuzla aile olsanız da başınızda bi erkek yok diye aile sayılmıyorsunuz ve ev kiralamak istemiyorlar. Asgari ücret tek maaş bir de bekar bir kadınsan ya savaşçı olacaksın ya pes edip bir erkeğe muhtaç olduğunu kabullenip kişiliğinden vazgeçeceksin. Normal ihtiyaçlarımız lüks oldu, ölmeyecek kadar kazanıp yaşamaya çalışıyoruz” diye belirtiyor.

“Bir bardak suyu kadından bekliyor erkek ”

Kapusuz, iş yerlerinde kadın işçilerin cinsiyetçi söylemlere ve ayrımcılığa maruz kaldığına şu sözlerle dikkati çekiyor; “Kadının işyerindeki konumu önemli değil, o işyerindeki erkek sayısı önemli artık. Herkesin kendisinin yapması gereken işler kadının görevi olarak algılandığı için bir bardak suyu kadından bekliyor erkek zihniyeti. İşyerinde kadınsan amirin erkekse hem güzel hem becerikli güler yüzlü ve her daim onları mutlu etmeye, memnun etmeye odaklı çalışman isteniyor. Erkek amir seninle flört etmek ister, taciz eder, ona yakın olacaksın başka bir erkekle sohbet etmek gibi ‘ahlaksızlıklar yapan’ bir çalışan olmayacaksın onların gözünde böyle çünkü.”

“Her alanda sömürülen emekçi bir kadınım”

Gıda işçisi Halime, asgari ücretten biraz yüksek maaş alamasına rağmen aldığı ücretin ihtiyaçlarına yetmediğini belirtiyor. Halime, sağlıklı beslenemediğini, sosyal aktiviteler yapamadığını ve tatil yapamadığını söylüyor. “Her alanda evde, işte, sokakta, toplumda sömürülen emekçi bir kadınım. Ben bir gıda işçisiyim. 11 yıldır da çeşitli fabrikalarda işçi olarak çalışıyorum. Asgari ücretin üzerinde sendikalı bir iş yerinde çalışıyorum. Maaşım asgari ücretin üzerinde olmasına rağmen tam olarak geçinemiyorum. Asgari ücretle geçinmek yaşamak için yemekse evet buna bir nebze yetiyor ama ne ruhumu doğurabileceğim ne de tam olarak sağlıklı bir şekilde yaşamama yetmiyor. İnsanın bu dünyada var olduğunu bilmesi ve mutlu bir şekilde yaşamını sürdürebilmesi için asgari ücret asla yeterli değil. Senenin bir döneminde ne tatil yapabiliyoruz ne izin günlerimizde sosyal aktivitelerimize yetiyor. Hele bir de çocuklarınız varsa kesinlikle yeterli bir ücret değil. Bakmakla yükümlü olduğunuz insanlar için yeterli değil. Her aile bireyinin de çalışması gerekiyor.”

“Gerçek enflasyona göre maaş düzenlenmesi yapılması gerekiyor”

Halime, asgari ücretin yeniden belirlenmesi gerektiğini vurguluyor. Her gün yeni vergiler ve zamlar ile iğneden ipliğe her şeye zam geldiğini belirtiyor. Halime; “Asgari ücret yeniden değerlendirilmeli. Çünkü her gün yeni vergiler ve zamlarla karşı karşıyayız. Ortada bir adaletli düzen yok. Yükselen enflasyon karşısında asgari ücret eriyor. Ne kiraya ne de faturalara yetiyor. Hiç durmadan çalıştığımız, kazanmak için emek döktüğümüz maaşlarımızdan bir de vergi kesintisi oluyor. Ama Türkiye gibi enflasyonun her geçen gün arttığı, paranın değerini kaybettiği bir ülkede bırakın asgari ücreti üç katını alsanız bile yeterli değil geçinmek için. Bu yüzden yapılması gereken çok şey var. Gerçek enflasyon rakamlarına göre maaş düzenlenmesi yapılması gerekiyor” diye ekliyor.

“Mobinge maruz kalıyoruz”

Halime, kadın işçilerin iş yerlerinde mobbinge maruz kaldığına dikkati çekiyor. Kadın işçilerin güvenceli çalışma ve güvenceli bir yaşam için mücadele etmesi gerektiğini söylüyor. “Kadın emekçiler olarak her alanda yaşadığımız sorunlar burada da var. Mobinge maruz kalıyoruz. Ataerkil bir toplumda yaşadığımız için söz hakkımız erkek işçilere göre düzenleniyor. Çalıştığım iş yerinde sigortam yatıyor. Süt izni de var ama regl izni ne yazık ki yok. Toplumsal cinsiyet sömürüsü her alanda vardır. Bariz bir şekilde her iş yerinde var diyemem ama yine de kadına biçilen roller belli. Çalıştığım fabrika daha önceki çalıştığım yerlere göre daha iyi durumda.”

“Pazar alışverişi yapamaz hale geldik”

Tekstil işçisi Berna Özçelik, bir aydır pazar alışverişi yapamaz hale geldiğini söylüyor. Özçelik, aldığı ücretin ancak kirayı karşıladığını vurguluyor. Özçelik, yaşadığı geçim zorluğunu şu sözler ile anlatıyor; “Makineci olarak konfeksiyonda çalışıyorum. 13 yıldır bu iş kolunda çalışmaktayım. Asgari ücretle geçinmekte çok zorlanıyoruz iki kişi çalıştığımız halde maaş çok zor yetiyor. Bir aydır pazar alışverişi yapamaz hale geldik, meyve sebzeler çok pahalı. Alım gücümüz çok düşük. Kira ödemek zorundayız mecburen geciktirmeden ödüyoruz fakat kirayı ödemekten temel ihtiyaçlarımıza önem veremiyoruz. Faturalar çok yüksek geliyor, maaş aldığımız gibi eriyor. Ciddi anlamda market alışverişi yapamıyoruz çünkü çok pahalı. Üç parça bir şey alsan paranın tamamı gidiyor. Süt-balık-et bunlar girmez oldu evlerimize çünkü yanaşamıyoruz. Asgari ücrete zam önemliydi çünkü hiç bir şey yerinde saymıyor, gözümüzü zamla açıyoruz. Sürekli hesap kitap yapıyoruz ama öbür aya uymuyor. Zam zam zam her gün her şeye zam ama işçiye gelince zam yok. İnsanlar yağmalamaya mı başlasınlar açlıktan her yeri, aç insanlar ne yapsın. İşverenler de işçileri işe girerken özellikle tembihliyor kimse kimseye aldığı ücreti söylemiyor. Ücretlerimiz performansa göre veriliyor. Tüm gün yarışta gibi çalışıyoruz biraz daha fazla ücret alabilmek için” diye belirtiyor.

“Ulaşamadığımız her şeyi biz üretiyoruz”

Özçelik, kadın işçilerin erkek işçilere göre iş yerlerinde daha fazla sorun ile karşı karşıya olduğunu söylüyor. Özçelik, işçilerin gelecek kaygısı yaşadığını dile getiriyor. Özçelik, “Tekstil sektöründe kadın olmak bir hayli zor. Kadın olduğun için çoğu zaman aşağılanıyorsun küçük görülüyorsun. Son yıllarda daha büyük fabrikalarda bunlar daha sınırlı gibi görünse bile kadın olmaktan kaynaklı birçok zorlukla boğuşmak zorundayız. Üstlerimizden baskıyı hep yaşıyoruz üstlerin illa erkek olması da gerekmiyor bazen bunlar hem cinsimiz de olabiliyor. Ve bunu erkek eğemen zihniyetle yapmış oluyor. Yer yer ustabaşlarının sözlü tacizlerine de boyun eğmek zorunda kalıyor. Bu bazen giydiğimiz bir kıyafet, bazen yaptığımız iş, bazen de konuştuğumuz bir cümle üzerinden gerçekleşiyor. Şunu söyleyebilirim biz işçiler çok umutsuzuz, gelecek kaygısı hepimizde var. 58 yaşında emekli olacağım ve bu kadar yorucu tempoda daha ne kadar çalışabilirim diye sürekli düşüyorum. Eminim tüm kadın işçiler bu şekilde yaşıyor. Ulaşamadığımız her şeyi biz üretiyoruz. Bizler olmazsak hayat durur bunun bilincinde olabilirsek her şey değişmeye başlayacak.”

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş:

Benzer İçerikler

Van’daki çağrı merkezlerinde çalışan kadınlar, işyerlerinde cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığın acı verici gerçekleriyle yüzleşiyor. Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve mobbing kadın çalışanların sıradan bir iş gününü özetliyor. Van’da kadınlar genellikle asgari ücretin altında ücretlerle çalıştırıldığından bu koşullara razı oluyorlar.
Kınıklı domates üreticileri geçtiğimiz günlerde domatesteki düşük alım fiyatlarını protesto için eylem yaptı. Domates üreticisi Selma ile sorunlarını konuştuk. Önceleri tütün ekiyorlarmış. Devlet tütünü bitirdikten sonra domatese yönelmişler. Bu yıl ondan da geçim yok, “Fiyatı çok düşük, domatı ne alan var ne satan” diyor.
Bornova’da üretim yapan Kristal Yağ işçilerinin asgari ücrete tepkileri sert oldu. TİS masasından kalkan işçiler bir ayı aşkın süredir grevdeler. Emekçilerin market alışverişlerinde yaşadıkları adeta bir trajedi. Poşetleri neredeyse boş. Kristal Yağ Fabrikası işyeri temsilcisi Gülnaz’la görüştük.
Mersin Serbest Bölgesi’nde çalışan Menekşe, çocukluğundan beri çalışmasına rağmen 49 yaşında ilk kez sigortalı olabilmiş. “Gündüz iş, akşam iş. Sadece yaşamak, nefes almak için çalışıyorum” diyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!