Cumhur İttifakı’na seçim sürecinde dahil olan Yeniden Refah ve AKP listelerinden seçime giren HÜDA PAR; aileyi kutsal gören, eşitlik karşıtı, ataerkil ve kadın düşmanı söylemleriyle uzun süredir gündemimizde. Millet İttifakı’nda olan Saadet Partisi de kadın ve aile söylemleri açısından bu partilerle benzerlik gösteriyor, İstanbul Sözleşmesi’ne karşıtlık noktasında ortaklaşıyor. Seçim sürecinde ve sonrasında sıkça tartışılan bu söylemlerle ilgili olarak, partilerin programlarını, basın açıklamalarını ve seçim bildirilerini ayrıntılı inceledik. Kadına, LGBTİ+’lara ve aileye nasıl bakıyorlar? Kadına yönelik şiddet, nafaka, çalışma hayatı gibi konularda önerdikleri politikalar neler? Bu partilerin seçmeni olan kadınlara yönelik politika geliştirirken bu söylemleri analiz etmemizin ve tartışmaya açmamızın önemli olduğunu düşünüyoruz.
YENİDEN REFAH
1. Aile
Yeniden Refah’ın parti programının[1] geneline baktığımızda, aile çok merkezi bir yerde duruyor. Programın girişindeki temel kavramlar kısmında, “Ailenin ve Neslin Korunması” başlığında meseleye dair bakışın kısa bir özetini görüyoruz. Toplumun temeli olarak görülen ailenin korunmasına dair gerekli tedbirlerin alınması, partinin önüne koyduğu başlıca hedeflerden.
“Sosyal ve ahlaki düzenimizin teminatı ve toplumun temeli olan aile yapısının ve neslin korunması ve devamlılığı için gerekli bütün tedbirler alınmalı, aile huzurunu ve saadetini olumsuz etkileyecek dış etkenler ortadan kaldırılmalı…”
Daha sonra ‘Sosyal Hayat’ başlığı altında aile konusundaki daha ayrıntılı görüşlere yer veriliyor. Burada, toplumdaki sosyal ve ahlaki sorunların önemli sebeplerinden birinin aile kurumunun zayıflaması olduğu iddia ediliyor ve bu yüzden devletin “aile yapısını tehdit eden her türlü yıkıcı maddi ve manevi tesirlerin önlenmesi için gerekli tedbirleri almakla yükümlü” olduğu savunuluyor. Ayrıca ailenin devamlılığı için evlilik, özendirilecek ve teşvik edilecek bir durum olarak ele alınıyor.
22 Haziran 2023’te yapılan bir açıklamada[2] ise ailenin korunması bir beka meselesi olarak tanımlanıyor:
“Batı’dan ithal yuva yıkan aile sosyal politikaları ıslah edilmeli. İHA’ların, SİHA’ların, hızlı trenin, savaş gemilerinin yerlisini yapıyoruz. Niye beka meselemiz olan aile yasalarını da yerli ve milli yapmıyoruz?”
2. Kadın
Programın ‘Sosyal Hayat’ başlığı altında bir ‘Kadın’ alt başlığı var. Bu bölüm, İslami kaynaklara referansla kadına verilen değerden bahsederek başlıyor. Kadının hak ve hürriyetlerine dair bakış da yorumlanıyor. Burada, soyut bir kadın üzerinden soyut bir hak tanımının çerçevesi çiziliyor:
“Kadın Allah’ın yarattığı bir varlık olarak insanlığın değişmez bir üyesidir. Bir insan olarak tüm hak ve hürriyetlerine doğuştan sahiptir. Kadınların sahip olduğu haklar hiçbir şekilde gasp edilemez.”
Kadınların “sadece dünyaya çocuk getiren ve evde çocuğuna bakan bireyler” olmadığına değinilirken, kadınların “fıtratına uygun şekilde hayatın her alanında sorumluluk alan bireyler” olduğuna vurgu yapılıyor. Burada geçen fıtrat ifadesi önemli. Kadınların hayatın hangi alanlarında olup olamayacağı, hangi işlerde çalışıp çalışamayacağı ‘fıtrata uygunluk’ açısından değerlendirilmeli bu bakış açısına göre. Fıtrat kavramının genellikle dini yorumlamayı kendi tekelinde gören ve ataerkil din yorumlarını kadınlara dayatan erkekler tarafından cinsiyet eşitsizliğinin bir kılıfı olarak yorumlandığını akılda tutmakta fayda var.[3] Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde Müslüman feministler uzun yıllardır, Kuran’ın ve İslam’ın ataerkil yorumlarına ve bu yorumlar üzerinden kadınların baskılanmasına karşı mücadele ediyor.
Eşitlik yerine “tamamlayıcılık”
Programda, yine İslami referanslara dayanarak, kadın ve erkeğin birbirine karşı ‘tamamlayıcı’ bir rol üstlenmesi gerektiğini savunuluyor. Bu bağlamda, kadın-erkek eşitliğinin kabul edilmediğini söyleyebiliriz.
“Toplumsal hayatın her alanında kadın ve erkeğin birbiri ile çatışma ve üstünlük mücadelesi içinde değil, menfaat paralelliğine dayalı işbirliği ve dayanışma içinde görevlerini yerine getirmesi için gerekli zihinsel dönüşüm eğitim ve medya yoluyla sağlanacaktır. Kadın ve erkek arasında ‘tamamlayıcılık’ unsuru ön plana çıkarılacaktır.”
Bu çıkar ortaklığının içerik ve kapsamının erkekler tarafından belirlendiğini, sınırların dışına çıkmaya çalışan kadınların da parti politikaları aracılığıyla hizaya getirildiğini görüyoruz. Partinin önerdiği kadın politikalarına baktığımızda, kadına yönelik şiddet bağlamında İstanbul Sözleşmesi’ne ve 6284’e yönelik karşıtlık ön plana çıkıyor. Kadınlar üzerinde bir yapı olarak etki eden, kendi deyimleri ile onların “toplumsal hayatın her alanına” çıkışını engelleyen kadına yönelik şiddetin özellikle incelenmesi gerekiyor.
Kadına yönelik şiddet
Parti programında, “kadına yönelik şiddet, taciz, negatif ayrımcılık, maddi ve manevi istismar, töre cinayetleri, evliliğe zorlanma” gibi sorunların çözümüne dair politikalar geliştirileceği söyleniyor. Parti, kadına yönelik şiddetin, cezai müeyyidelerin artırılması ile değil, ancak “aile içi eğitim ve toplumsal bilinçlenme” ile son bulacağını iddia ediyor. Bu yüzden kurulması hedeflenen Kadın ve Aile Bakanlığı’nın, Diyanet ile koordinasyonlu bir şekilde aile içi eğitime ve bilinçlenme konusuna eğileceği vurgulanıyor.
Bakanlığın bünyesinde şiddet konusunda şikâyet ve takip merkezlerinin kurulması, özellikle aile içi şiddete yönelik çalışmalar yürütülmesi gibi hedefler var. Feminizme şiddetle karşı olan partinin, kadına yönelik şiddete karşı feministler tarafından yıllardır önerilen yasal tedbir ve yapıları dile getirmesi ise erkek egemenliğinin bürüneceği şekilleri göstermek açısından dikkate değer bir durum.
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 meselesi
Yeniden Refah, İstanbul Sözleşmesi’ne ve 6284 sayılı Kanun’a şiddetle karşı çıkıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi için de uzun süre yoğun bir çalışma yürüttüler. Fesih kararının ardından 20 Mart 2021’de yapılan açıklamada[4], İstanbul Sözleşmesi”kadını koruma adı altında, kadına eş olma ve anne olmayı yük olarak gören ve gösteren” ve “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği başlığı altında eşcinselliği meşrulaştıran ve koruma altına alan” bir sözleşme olarak görülüyor. Sözleşmeyi fesih kararı nedeniyle Erdoğan’a teşekkür ediliyor ve bu kararın alınmasında Yeniden Refah Genel Başkanı’nın rolü vurgulanıyor.
Partiye göre fesih kararından sonra yapılması gereken ise 6284 sayılı Kanun’un da yeniden düzenlenmesi. Ayrıca, “milli-manevi değerlere bağlı” yeni bir sözleşmenin hazırlanması için çağrı yapılıyor. Bu çağrının içerisinde idam yasasının tekrar gündeme alınması da var.
30 Eylül 2022’de parti tarafından “Aileyi ve Milletimizi Koruma” adı altında bir toplantı düzenleniyor. Burada yapılan açıklamalarda[5] İstanbul Sözleşmesi’nin uzantısı olarak görülen 6284 sayılı Kanun’un yürürlükten kaldırılması için çağrı yapılıyor. Bu kanun kapsamında erkeklere verilen uzaklaştırma kararlarından dolayı “yaklaşık 2 milyon ailenin mağdur olduğu” iddia ediliyor.
“2 milyon yuva yıkılma noktasına gelmiş, çoğu da yıkılmıştır. Boşanmalarda patlama yaşanmıştır. Bu kanun yüzünden kadına şiddet daha çok artmıştır. Bu uygulamalarda çünkü en çok kadın ve çocuklar mağdur olmuştur. Delilsiz beyana dayalı olarak babanın 6 ay 1 sene evden uzaklaştırılması babasız çocuklar büyümesine yol açmış, kadınlar da kendi başına tek başına kalarak çok daha fazla mağdur olmuştur. Bu verilere göre 6284 sayılı kanun kadına ve aileye ve çocuklara sadece yıkım getirmiştir.”
Son olarak Mart 2023’te özel olarak İstanbul Sözleşmesi’ne ve 6284’e dair bir bildiri yayımlanıyor.[6] Bu açıklama, partinin bu konudaki görüşlerini ve bakış açısını ayrıntılı yansıtması açısından önemli. Bildiride maddeler halinde partinin argümanları anlatılmış, göze çarpanlardan bazıları şunlar:
- İstanbul Sözleşmesi ve 6284 yürürlüğe konduktan sonra kadın cinayetlerinin azalmadığı, aksine arttığı iddia ediliyor. “İstanbul Sözleşmesi ve 6284 S. Kanun kadınlarımızı yaşatmıyor.”
- Sözleşme ve kanunu, boşanmaların artmasına, yuvaların dağılmasına sebep olan kanuni düzenlemeler olarak görüyorlar.
- Ailelerdeki şiddet gösteren erkeklere yönelik verilen uzaklaştırma kararlarının şiddet sorunlarına çözüm olamayacağı iddia ediliyor. Bu kararların delile değil, kadının beyanına dayanılarak alınmasının da kesinlikle yanlış olduğu vurgulanıyor.
- Parti, toplumsal cinsiyeti ve cinsiyetler arası eşitsizliği kabul etmediği için, ataerkil baskı ve şiddeti bir ahlaki seçime ve iyi-kötü insan olmaya indirgiyor ve aslında konuyu apolitize ediyor. “İstanbul Sözleşmesi kadını, fakir, ikincil, güçsüz ve aciz gösterirken erkeği güçlü, zengin ve zalim göstermektedir. Asıl cinsiyetçi bakış açısı işte budur. Bize göre iki tür insan vardır. İyi insan ve kötü insan. Kötü insanın kadın yahut erkek olmasının ne önemi vardır? Tek amacımız iyi insanları kötü insanlardan muhafaza etmek ve kötü insanı ıslah etmek olmalıdır.”
- Ekonomik, psikolojik, duygusal şiddet tanımlamalarında kadın ve erkek durumlarının yerleri değiştirilerek sözleşme maddelerinin mantıkdışı olduğu ispat edilmeye çalışılıyor. Şu tarz absürt örnekler var: “Bu sözleşmeye göre, evlilik arefesinde olan bir damat adayına, işinin ve kazancının sorulması bir psikolojik şiddettir. Aynı gelinin diğerlerinden bir miktar daha pahalı olan nişan yüzüğü istemesi ekonomik şiddettir. Bu örneklerdeki gelinin yahut gelinin ailesinin cezalandırılmasını vicdanınız kabul edebilir mi?”
Bildirinin sonunda bu konuya dair Yeniden Refah’ın çözüm önerisine yer veriliyor. Parti, CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi’nin “yıkıcı” etkilerini ortadan kaldırmayı kendine amaç edinmiş. Kadına yönelik şiddete dair ise “aile psikoloğu” önerisini sunuyor:
“Şiddet göstereni evden uzaklaştırma metodu değil; ıslah ve rehabilitasyon metodu devreye alınacaktır. Bu süreç partimizin ortaya koyduğu ‘Aile Psikoloğu’ modeliyle hasarsız bir şekilde nihayete erdirilecektir.”
Ayrıca evlilik öncesi çiftlere verilecek çeşitli eğitimlerin, aile içi şiddeti önlemeye yardımcı olacağı öne sürülüyor.
Eğitim
Parti programında kız çocuklarının eğitimi önündeki engellerin kaldırılmasından bahsediliyor. Kız çocuklarının eğitimleri için ailelerin teşvik edileceği, maddi sıkıntılar yaşayan aileler için masrafların devlet tarafından karşılanacağı söyleniyor.
Çalışma Hayatı
Programda, kadınların çalışma hayatına dair oldukça sınırlı bir bölüm var. Güvencesiz çalışmanın önleneceği ve yarı zamanlı çalışma olanaklarının artırılacağı gibi vaatlerin ötesinde bir politika yok.
“Kadınlarımızın zor şartlarda, istemedikleri işlerde ve güvencesiz olarak çalıştırılmaları önlenecek, erken emekli olma ve yarı zamanlı çalışma imkânları genişletilecektir.”
Ayrıca girişimci kadınlara faizsiz kredi ve vergi indirimi gibi kolaylıklar sağlanacağı belirtiliyor.
Nafaka
Yeniden Refah’ın 2023 Seçim Beyannamesi’ndeki[7] vaatlerinden biri “süresiz nafaka mağduriyetinin giderilmesi.” Süresiz nafakanın, nafakayı ödeyene ağır bir yük oluşturduğunu ve bu durumun kimi durumlarda boşanmayı geciktirerek aile huzurunu bozduğunu ve aynı zamanda gençleri aile kurmaktan uzaklaştırdığını iddia ediyorlar.
Parti, yoksulluk nafakasının 1 yılla sınırlandırılmasını istiyor.[8] Nafaka süresinin sonunda ‘mağduriyet’ devam ediyorsa “yardım nafakası” veya devlet desteği (maddi destek, istihdam) seçenekleri sunulsun, diyorlar. Aynı zamanda mahkemede eşit kusurlu bulunan eşlerin birbirine nafaka ödememesi seçeneğinin de olması gerektiğini savunuyorlar.
3. LGBTİ+
Parti programında LGBTİ+’lara dair bir bölüm yok. Basın açıklamalarında ve seçim beyannamesinde bu konuya dair parti görüşlerini görüyoruz. Örneğin 2023 Genel Seçim Beyannamesi’ndeki[9] vaatlerden biri “toplumun ahlak yapısını bozan LGBT derneklerinin kapatılması” ve eşcinselliğin “tedavisi” için rehabilitasyon merkezlerinin kurulması.
“Yeniden Refah iktidarında, başta LGBT dernekleri olmak üzere, toplumumuzu ahlaken çökertmeye yönelik dernek ve vakıfları kapatacağız. Eşcinsellikle ilgili psikolojik destek veren rehabilitasyon merkezlerini kuracak ve evlatlarımızı bu çukurdan çekip kurtaracağız.”
Seçim öncesi Fatih Erbakan, yaptığı bir açıklamada[10] tüm muhalefet partilerini “LGBT’ci” olmakla suçlamış:
“Bunların hepsi LGBT’ci… İYİ Parti’siyle, HDP’siyle ve CHP’siyle; hepsi de toplumun temeli ailenin yapısına, ahlakın ve maneviyatın yeni nesillerin temeline dinamit koymak olan dış güçlerin operasyonu LGBT akımlarına destek oluyor.”
Bu konuda parti “toplumsal cinsiyet kavramıyla cinsiyetsiz toplum inşa edilmesi, bunlara dernekleşme ve örgütlenme hakkının verilmesi, aile kurumunun ortadan kaldırılması, doğal ve sağlıklı yoldan üremenin, çoğalmanın durdurulması ve aynı zamanda toplumsal ahlakın sekteye uğratılması”na karşı mücadele yürütmek gerektiğini savunuyor.[11] Aile yapısının korunması en temel motivasyonlardan.
Sonuç
Yeniden Refah, söylem ve politikalarının merkezine aileyi alan bir parti. Kadınları sadece annelik üzerinden tanımlamadıklarını iddia etseler de, en temel öncelikleri “milli ve manevi” değerlere uygun aile yapısının korunması. Burada korumak istedikleri aile nasıl bir aile peki? Kadınların ücretsiz ev içi ve bakım emeğinin sömürüsüne dayanan, kadınların sistematik olarak fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kaldığı bir “aile”.
Bu şiddetin, şiddet göstereni uzaklaştırarak değil, ıslah metoduyla çözüleceğini iddia ediyorlar. Yani kadınlara, ölüm ve şiddet tehdidi altında yaşarken ailedeki erkeklerin ıslah olmasını, aile psikoloğu ile görüşmelerini beklemelerini öneriyorlar. Bu apaçık kadına yönelik şiddete göz yummaktır, aileyi korumak adına kadınların hayatını hiçe saymaktır.
İstanbul Sözleşmesi’ne, 6284’e, LGBTİ+’lara karşı şiddetli düşmanlıkları da yine bu “kutsal aile ideolojisi”nden kaynaklanıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini; ailenin altını oyan, muhafaza etmek istedikleri ailenin birliğini bozan bir şey olarak ele alıyorlar. Program ve bildirilerde kadına yönelik şiddet konusunda ‘Kadının beyanı esastır’ feminist ilkesi sanki Türk hukukunda yürürlükteymiş, erkeklere bunun üzerinden ceza veriliyormuş gibi anlatılıyor. Bunun dışında kaldırılana kadar hiçbir biçimde uygulanmayan ve uygulanması konusunda hiçbir pratik yapı kurulmayan İstanbul Sözleşmesi de yürürlükteymiş gibi anlatılarak, ideolojik bir çarpıtma üzerinden karşı argümanlarla politika üretiliyor. Evet, kadınların sömürüldüğü, şiddet gördüğü, katledildiği bu ailenin birliğini paramparça etmek, eşit ve özgür bir yaşam için gerçekten de çok önemli.
HÜDA PAR
1. Aile
HÜDA PAR’ın parti programı[12] temel hak ve hürriyetler ile başlıyor. Bu haklardan biri de “evlenme ve aile kurma hakkı.” HÜDA PAR, Yeniden Refah’a çok benzer bir şekilde, aile kurumunun korunmasını ve aile kurmanın teşvik edilmesini devletin görevlerinden biri olarak ele alıyor. Ailenin ancak bir erkek ve bir kadın arasında kurulabileceği belirtilerek de, LGBTİ+ evliliklerine dair tepki ortaya konuluyor:
“Aile, toplumun temel birimi olduğuna göre bütün kanun, karar ve ilgili plânlar, aile kurulmasının kolaylaştırılması, kutsallığının gözetilmesi ve ailenin korunması… yönünde olmalıdır. Aile bir erkek ve bir kadının evlenmesi ile kurulur. Bazı ülkelerde vuku bulan eşcinsel sapık ilişkililerle aile kurulmaz. Buna aile denemez. Aile kurumunun kutsallığını ortadan kaldıran bu tür sapık ilişkiler toplum ve devlet tarafından meşru kabul edilemez.”
Ayrıca bu bölümde HÜDA PAR, imam nikâhının suç olmaktan çıkarılarak buna resmi statü kazandırılması ve zinanın suç olarak tanımlanması gerektiğini savunuyor. Kendilerinin ürettiği bir zina tanımı üzerinden evlilik dışı ilişkiler, nesil emniyetini tehdit eden durumlar olarak ele alınıyor.
“Zinanın; toplumumuzun kahir ekseriyeti tarafından haram ve büyük bir ahlâksızlık olarak kabul edildiği, toplumu ifsad ederek ahlakını bozduğu, neslin karışmasına sebebiyet verdiği, huzur ve barış ortamını bozduğu kesin bir gerçektir. Bu nedenle toplumun ve neslin selameti için seküler anlayışın dayatmalarının sonucu suç olmaktan çıkarılan zina, yeniden suç olarak tanımlanmalıdır.”
Aile yapısını korumak adına boşanma oranlarının düşürülmesi de partinin hedefleri arasında yer alıyor. Arabuluculuk yapacak kurum ve şahısların çiftler arası sürece müdahale ederek eşleri barıştırması savunuluyor.
2. Kadın
Parti programında, kadın, “toplumu yetiştiren” kişi, bir diğer deyişle anne sıfatıyla ele alınıyor; kadınların yaşamına dair politikalar da kadının bu “asli” vazifesini en iyi şekilde yerine getirebilmesine dair şekilleniyor.
Kadına Yönelik Şiddet
Kadına yönelik şiddet ve istismarla mücadeleyi gündemlerine aldıklarını, bu konuda hukuki düzenlemeler yapılması gerektiğini söylediklerini iddia ediyorlar:
“Kadının cinsel ve ekonomik istismarının önlenmesi, ona yönelik her türlü şiddetle mücadele edilmesi ve hak ettiği hürmeti görmesi öncelikli politikalarımızdandır… Kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve sömürünün engellenmesine yönelik caydırıcı uygulamalar ve hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.”
2023 Seçim Vizyon Belgesi’nde[13] ise bir taraftan kadına yönelik şiddet ve istismarın önlenmesi için diğer taraftan 6284 sayılı Kanun’un değiştirilmesi için HÜDA PAR’ın Meclis’te olması gerektiği ileri sürülüyor. Partinin belgelerinde, İstanbul Sözleşmesi ve 6284’e dair ayrıntılı görüşler bulunmuyor; fakat HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Aynur Sülün’ün verdiği bir röportajda, 6284 sayılı Kanun’un “bazı maddelerinden ayıklanması ya da kaldırılıp daha ahlâki bir düzenlemeye gidilmesi gerektiği” de savunuluyor.[14] Yeniden Refah ile bu konuda görüş birliğinde olduklarını söylemek mümkün. Aynur Sülün, uzaklaştırma kararında sadece kadının beyanının esas alınmasının hukuksuz olduğunu, şiddet uygulayan erkeklerle suçsuz erkeklerin birbirinden ayırt edilemediğini söylüyor. Ayrıca kanunun, hedefine aykırı olarak, şiddetin azalması yerine artmasına sebep olduğunu iddia ediyor.
Sülün, parti olarak İstanbul Sözleşmesi’ne de kesinlikle karşı olduklarını, toplumsal cinsiyet eşitliği söyleminin “cinsel sapkınlıkları normalleştiren” bir söylem olduğunu söylüyor:
“İnsan fıtratına aykırı cinsel sapkınlıkları biz kabul etmiyoruz. Bunlar bir toplumun kökünü kazıyacak ahlâksızlıklardır, aile kurumuna zarar verir. Bizim inancımıza göre insan, kadından ve erkekten oluşur. 3. bir cinsiyet yoktur. İnsanın yaradılışına aykırı sapkınlıkların topluma İstanbul Sözleşmesi ile dayatılmasını kabul etmiyoruz. Bu anlaşmaya göre bütün topluma, bu ideoloji dayatılmış olacaktı. Toplumun gerçekliği ve ahlâkı ile taban tabana zıt olduğuna inanıyoruz, yeniden yürürlüğe girmesine kesinlikle karşıyız.”
Eğitim
Kadınların okuryazarlık ve eğitim düzeyinin artırılması, parti hedeflerden biri. Bunun için eğitimin önünde bir engel olan başörtüsü yasaklarının tamamen kaldırılması ve öğrencilerin diledikleri şekilde örtünebilmesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca zorunlu karma eğitimden vazgeçilmesini savunuyorlar.
“Zorunlu karma eğitimden vazgeçilmeli, isteyen aileler çocuklarını yükseköğrenim dâhil eğitimin her kademesinde erkek veya kız okullarında okutabilmelidir.”
Çalışma Hayatı
Kadınların çalışma hayatına dair yapılacak düzenlemelerde partinin temel motivasyonu “kadınların çocuklarını ve ailesini ihmal etmemesi”ni sağlamak. Örneğin, çalışan çocuklu kadınların çalışma koşullarının düzeltilmesi ve “insan haysiyeti”ne uygun hale getirilmesi gerektiği belirtiliyor. Çalışma koşullarının düzeltilmesini kadınların sosyal hakları açısından değil ama çocukların iyi bakımı açısından ele alıyorlar. Kadınlar çalışma yaşamının özneleri değil bu bakış açısına göre…
Öte yandan, Yeniden Refah’ın programında olduğu gibi, burada da kadınların “fıtratına uygun işlerde istihdam edilmesi”ne dair özel bir vurgu var. Fıtrata uygun işlerin ise kadınların evde yaptığı ev-bakım işlerini aksatmayacak işler olduğunu söylemeye gerek yok sanırız.
Ayrıca, kadınlara hizmet veren kurumlarda tamamen kadınların istihdam edilmesi gerektiği savunuluyor. Burada kadınlara güvencesiz ve kısa süreli işleri uygun gören patriyarkal bir emek rejiminin, kadınları ucuz ve sömürüye daha yatkın işgücü olarak gören neoliberal emek rejimi ile ne kadar uygunluk içinde olduğunu da görüyoruz.
Sosyal Yardım ve Nafaka
HÜDA PAR, eşi ölmüş veya eşinden boşanmış, eşi çalışamayacak durumda olup çalışmak istemeyen kadınların nafakasının devlet tarafından karşılanması gerektiğini vurguluyor:
“Eşi olmayan (eşi ölmüş veya boşanmış) dul kadınlar ile eşi çalışamayacak durumda (engelli, tutuklu, hükümlü veya kayıp) olan kadınlardan çalışmak istemeyenlerin nafakaları devlet tarafından karşılanmalıdır. Sosyal güvencesi bulunmayan dul ve yetimlerin infak, ibate ve iaşeleri devletçe karşılanmalıdır.”
Ayrıca, Seçim Vizyon Belgesi’nde belirtildiği üzere, süresiz nafaka uygulamasına son verilmesini ve 25 yıldan fazla süredir evli olan kadınlara emekli maaşı bağlanmasını savunuyor.
Medyada son zamanlarda HÜDA PAR ile ilgili “yalnız kadınların sahiplendirilmesi” mevzusu gündem oldu. Parti programında, mal ve mülkiyet hakkı kısmında “yalnız kadınların sahiplenilmesi için fon oluşturulması”na dair bir kısım var. Bu konuyla ilgili parti üyesi Aynur Sülün bir açıklama yaparak, yalnız kadınlar için maddi destek oluşturulmasını kastettiklerini söyledi. HÜDA PAR’ın politikalarına karşı çıkmak için programdaki provakatif cümlelere ihtiyacımız da yok aslında.
Sonuç
HÜDA PAR, lafı hiç dolandırmadan kadını ‘toplumu yetiştiren kişi’ olarak, yani anne kimliği üzerinden tanımlıyor. Kadın politikaları da kadının anneliği üzerinden belirleniyor. Partinin çalışma hayatına dair önerileri, kadınların ailelerini ve çocuklarını ihmal etmemeleri üzerine kurulu.
HÜDA PAR’ın aile konusundaki görüşlerinin, Yeniden Refah’a göre daha radikal bir çizgide olduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü açıktan imam nikâhının resmi statü kazanmasını yani çok eşliliğin resmi bir hak olmasını savunuyorlar. Ayrıca her türlü evlilik dışı ilişkinin zina olarak tanımlanıp yasaklanmasını istiyorlar. Bu da tüm kadın-erkek ilişkilerinin, özel alan dâhil olmak üzere, ahlakçı bir zihniyete göre devlet tarafından kontrol edilmesi ve baskı altına alması anlamına geliyor.
Bu savunulan görüşlere baktığımızda HÜDA PAR’ın, erkek egemenliğinin hâkim olduğu, kadınların ikincilleştirildiği ve baskı altına alındığı bir toplum için siyaset yaptığını söyleyebiliriz. Bu siyasetin söylemini oluştururken de, savundukları ataerkil ideolojiyi İslami referanslar üzerinden meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Fakat biliyoruz ki, Türkiye’de ataerkiyi dinle meşrulaştırmaya, dini kadınlar üzerinde baskı aracı olarak kullanmaya çalışan erkeklere karşı Müslüman kadınlar da yıllardır eşitlik ve özgürlük mücadelesi veriyor.
SAADET PARTİSİ
Millet İttifakı’nın bir parçası olan Saadet Partisi de Cumhur İttifakı partileri gibi İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkan bir parti. Bu yüzden, Saadet’in parti programını ve bildirilerini de bu bağlamda inceledik.
1. Aile
Aile konusunda partinin görüşleri, Yeniden Refah ve HÜDA PAR ile büyük ölçüde benzerlik gösteriyor. Aileyi önceleyen ve her türlü tehdide karşı korumayı hedefleyen politikaları savunuyorlar. Hatta aile kurumunun güçlendirilmesinin “milli bir görev” olarak benimsenmesi ve bunun için “Milli Aile Stratejisi”nin benimsenmesi gerektiğini öne sürüyorlar. İşsizliği aile yapısını bozan bir problem olarak ele alıp, işsizliğin ortadan kaldırılması ve refah seviyesinin yükselmesiyle aile kurumunun güçleneceğini iddia ediyorlar.
Kadınların ücretsiz ev içi emeğinin “itibarının sağlanacağı ve korunacağı” belirtiliyor. Ayrıca, ev işçisi kadınların sosyal güvence altına alınması için yasal düzenlemelerin yapılacağı vurgulanıyor.
Boşanmalara dair ise, HÜDA PAR’ın arabuluculuk önerisinin bir başka versiyonunu öneriyor Saadet. “Hakemlik müessesi” ile aile büyüklerinin, akil insanların aile içi sorunlara müdahale ederek bunları çözebileceğini savunuyor.
2. Kadın
Kadının toplumsal konumunu ve haklarını temel bir toplumsal problem olarak görüyorlar. Cinsiyet temelli ayrımcılık ve şiddetin varlığını insanlık sorunu olarak tanımlıyorlar. Fakat yine YRP ve HÜDA PAR’da olduğu gibi, kadın ve erkek arasındaki eşitliğe değil, tamamlayıcılık rolüne vurgu yapılıyor.
Kadına Yönelik Şiddet
Şiddet ve tacize karşı gerekli tedbirlerin alınacağı söyleniyor. Kadınların maruz kaldığı psikolojik ve ekonomik şiddet de özel olarak belirtiliyor. Fakat yapılacak hukuki düzenlemelere, çözüm önerilerine dair herhangi bir ayrıntı yok. 6284’e ve İstanbul Sözleşmesi’ne dair de bir görüş bulunmuyor. Fakat, altılı masanın hazırladığı mutabakat metninde Saadet’in itirazıyla İstanbul Sözleşmesi’nin yer almadığını biliyoruz.[15]
Çalışma Hayatı
Kadınların çalışma hayatında maruz kaldığı sözel, fiziksel, psikolojik tacize ve mobbing uygulamalarına değinilmiş; bunlara karşı mücadele edileceği ifade ediliyor.
Ücretli çalışan kadınların aile ve iş dengesini kurmada yaşadığı sorunlar gündem ediliyor ve bunun için çalışma hayatının aile birliğini koruyacak şekilde düzenlenmesi gerektiği savunuluyor:
“Çalışma hayatı kadın için adalet ilkesi çerçevesinde düzenlenecek, annelik hakkı ve aile birliğinin korunması için gerekli yasal düzenlemeler yapılacaktır.”
Doğum yapan ücretli çalışan kadınlarla ilgili nispeten ayrıntılı bir politika geliştirilmiş; fakat bu politika kadının anneliğini ve aile huzurunu önceleyen, kadının mümkün olduğunca evde kalmasını sağlamaya yönelik bir politika:
“Doğum yapan çalışan annelere, istemeleri halinde, (en fazla) üç yıl olmak üzere doğum izni verilecektir. Bu süre zarfında sosyal sigortalı sayılacak ve çalışma akitleri güvence altında kalacaktır. Bu süre zarfında anneler, istedikleri zaman işyerlerine kazanılmış hakları mahfuz kalmak şartıyla dönebilmeleri temin edilecektir. Çalışmayıp çocuğuna baktığı süre boyunca annelere her ay ‘İşsizlik Maaşı Miktarı’ üzerinden ‘Çocuk Bakım Ödeneği’ verilecektir. Yapılacak düzenlemelerle uygun iş kollarında anneye evde çalışma tercihi sunulacaktır.”
Sonuç
Saadet Partisi’nin aile konusunda diğer partilerden ayrıştığı bir nokta neredeyse yok. Yeniden Refah aileyi korumak için “beka meselesi” derken, Saadet “milli bir görev” diyor. Ücretsiz ev içi emeğe ve kadın işçilerin maruz kaldığı taciz ve mobbinglere yapılan vurgular önemli olsa da, bu konudaki politika önerileri ayrıntılandırılmamış durumda. Sadece çocuklu kadınların çalışma koşullarına ve doğum izinlerine dair ayrıntılı bir politika önerisi geliştirilmiş. Ayrıca, Saadet’in de diğer partiler gibi, kadını öncelikli olarak annelik üzerinden ele aldığını söyleyebiliriz. İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkmalarında, sözleşmenin cinsiyet eşitliği kavramını merkeze almasının ve sözleşme maddelerinin aileye yönelik tehdit olarak algılanmasının etkisi olduğunu söylemek mümkün. Bu konuda da diğer partilerle (YRP, HÜDA PAR) aynı çizgiyi savunuyorlar.
Üç partinin kadın politikaları için son söz
Sonuç olarak, İslam’ı referans alan hem Cumhur hem de Millet İttifakı bileşeni partilerin ataerkil, kadını birey olarak görmeyen, aileyi önceleyen bir ideolojik hattı açıktan savunduğunu görüyoruz. Kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için kadın hareketinin çabalarıyla oluşturulan yasalara bu partiler olumlu yaklaşmıyor, onları değiştirmeyi hedefliyor.
Kadın emeği politikaları ise patriyarka ile kapitalist emek rejiminin ortasında bir yerde şekilleniyor. Aile birliğini devam ettirmede kadınlara özel görev yüklenirken, ücretli çalışmanın da buna göre şekillenmesi isteniyor. Bu tür işler ise ücretli emek piyasasında düşük ücretli ve güvencesiz işler oluyor. Kapitalizmle sorunları olmayan bu partilerin önerdikleri katı patriyarkal rejim, onları ev içinde olduğu gibi iş yaşamında da savunmasız bırakıyor.
AKP içindeki kadın milletvekillerinin dahi İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ü savundukları için bu partiler tarafından linç edildiğini düşündüğümüzde, bu partilerin radikalliğinin tam da bu muhafazakâr aile ideolojisi ve ev içi emek sömürüsüne sınırsız imkân tanıyan patriyarkal rejimden kaynaklandığını söylemek abartı olmasa gerek.
[1] https://yenidenrefahpartisi.org.tr/page/parti-programi/14
[2] https://yenidenrefahpartisi.org.tr/page/ailenin-korunmasi-bir-beka-meselesidir-/2581
[3] Bu tartışmalara ilişkin şu yazılara bakılabilir:
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2019/03/07/fitrat-nedir-esitlik-fitrata-aykiri-mi
[4] https://yenidenrefahpartisi.org.tr/page/genel-baskan-yardimcimiz-zafer-emanetoglu-39-nun-aciklamasi/1715
[5] https://yenidenrefahpartisi.org.tr/page/-6284-kaldirilmalidir-bu-gunaha-ortak-olmayin-/2326
[6] https://yenidenrefahpartisi.org.tr/page/6284-sayili-kanun-ile-ilgili-goruslerimiz/2464
[7] https://yenidenrefahpartisi.org.tr/page/2023-genel-secimleri-beyannamemiz/2501
[8] https://yenidenrefahpartisi.org.tr/page/6284-sayili-kanun-ile-ilgili-goruslerimiz/2464
[9] https://yenidenrefahpartisi.org.tr/page/2023-genel-secimleri-beyannamemiz/2501
[10] https://yenidenrefahpartisi.org.tr/page/iyi-parti-39-siyle-hdp-39-siyle-chp-39-siyle-bunlarin-hepsi-lgbt-cidir-/2542
[11] https://yenidenrefahpartisi.org.tr/page/-6284-kaldirilmalidir-bu-gunaha-ortak-olmayin-/2326
[12] https://hudapar.org/parti-programi.html
[13] https://hudapar.org/haberler/12-04-23.html
[14] https://t24.com.tr/haber/huda-par-dan-6284-aciklamasi-daha-ahlaki-bir-duzenlemeye-gidilmeli,1110510
[15] https://www.evrensel.net/haber/477154/altili-masanin-hukumet-programinda-istanbul-sozlesmesi-icin-gorus-birligi-saglanamadi
*Bu söyleşi, Rosa Luxemburg Stiftung tarafından desteklenen ‘Solun Kadın Emeği Politikaları: Sorunlar ve Çözümler’ başlıklı çalışmamız kapsamında yayımlanmıştır.