Necla Akgökçe nakgokce@gmail.com
Bangladeş, Dakka’daki Hashem Food meyve suyu fabrikasında çoğu çocuk en az 52 işçinin çıkan yangında hayatını kaybetmesi fabrika güvenliğinin ülkede önemli bir sorun olmaya devam ettiğini gösteriyor.
8 Temmuz Perşembe akşamı Bangladeş’te meyve suyu, ambalaj malzemeleri ve plastik ambalajların yapıldığı yedi katlı bir binada yangın çıktı. Binada tahminen 200 işçi vardı. Üçüncü katta en az 49 işçi yanarak, üç işçi de binadan atladığı için öldü. Çatıya çıkan 25 işçi kurtarıldı. Yanan işçilerin akrabaları, fabrikaya ait tek yangın çıkışının kilitli olduğunu iddia ediyor.
En az 16 çocuk kayıp. Fabrikada 11 yaşından küçük çocukların çalıştığına dair iddialar var.
“IndustriALL Küresel Sendika Genel Sekreteri Valter Sanches konuyla ilgili bir açıklamada bulundu: “Güvensiz bir fabrikaya kapatılan işçilerin ve özellikle de çocuk işçilerin ölümü yürek burkan çok üzücü bir olay. Bu korkunç endüstriyel cinayet bazı Bangladeş fabrikalarındaki insanlık dışı koşulları ve güvenlik zafiyetini gözler önüne seriyor.” Fabrika sahibinin tutuklandığını ve işçilerin yakınlarına tazminat verileceğinin bildirildiğini söyleyen Sanches “Hükümetin ceza ve tazminata odaklanması, kaybedilen hayatları geri getirmeyecek.” dedi.
Yangın ve Bina Güvenliği Anlaşması sayesinde Bangladeş’te tekstil ve hazır giyim sektöründe güvenlik açısından yıllar içinde önemli bir ilerleme kaydedildiğini de sözlerine ekleyen genel sekreter şöyle devam etti; “Bangladeş’te tedarikçilerle çalışan markalar ile sendikalar arasında yasal olarak bağlayıcı hale gelen bir anlaşma yoluyla gelecekte de her türlü güvenlik sağlanmalı.”
Buna kayıtsız kalamayız
UNI Küresel Sendika genel sekreteri Christy Hoffman ise Rana Plaza yangınından sekiz yıl sonra böyle bir trajedinin yaşanmasını şok edici bulduğunu vurgulayarak başladığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bu durum Bangladeş’teki fabrikalarda ölümcül çalışma koşullarının sürdüğünü gösteriyor. Bangladeş Anlaşması sayesinde hazır giyim endüstrisi güvenliğinde önemli adımlar atılmış olmasına rağmen bu felaket bize güvenli çalışma koşullarını uygulayacak sağlam ve bağımsız sistemler kurulmadıkça çok kötü şeylerin olabileceğini hatırlatıyor.”
Yangın çıkışının kilitli olmasının felakete davetiye çıkarmak olduğunu buna kayıtsız kalamayacaklarını belirten Hofmann “Bangladeş’te üretim yaptıran şirketlere güvenilir ve uygulanabilir taahhütler için baskı yapmaya devam etmeliyiz – çünkü işçilerin yaşamları buna bağlı.” dedi.
Bangladeş, büyük bölümü hazır giyim sektöründe olmak üzere uzun süredir ölümcül fabrika kazaları geçmişine sahiptir. Kasım 2012’de Tazreen Fashions’ta çıkan yangında 112 işçi binada kilitli kaldı ve fabrikadan çıkamadığı için yanarak öldü. Nisan 2013’te Rana Plaza çöktüğünde ise çoğu kadın olmak üzere bin 133 kişi yaşamını kaybetti.
Rana Plaza faciasından sonra kazaların gerekli sağlık ve güvenlik önlemleriyle önlenebileceği bir ortamı yaratmak üzere Bangladeş Yangın ve Bina Güvenliği Anlaşması hazırlandı. Anlaşma, Bangladeş’te üretim yaptıran moda markaları ile sendikalar arasında güvenli bir hazır giyim ve tekstil endüstrisi için yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmaydı.
Anlaşma zamanla sınırlıydı ve onun bir halefi anlaşma şu sıralar müzakere ediliyordu. 2020’den beri sektördeki güvenlik, yerel üçlü bir yapı olan Hazır Giysiler Sürdürülebilirlik Konseyi (RSC) tarafından koordine ediliyor. Yerel imalat endüstrisinin, anlaşma tarafından belirlenen standartlara uygun olmasına çalışılıyor. Sendikalar yeni anlaşmanın başat aktörleri olmalıdır.
120 marka, ilk anlaşmanın süresini uzatmak için bir anlaşma imzaladı. Markaların ve sendikaların kolektif gücü, Bangladeş hükümeti ve yerel fabrika sahipleri üzerinde güvenliği ciddiye almaları için muazzam bir baskı oluşturuyor.
Anlaşma sadece hazır giyim sektörünü kapsasa da fabrika güvenliği için önemli bir örnek teşkil ediyor.
http://www.industriall-union.org/bangladesh-factory-fire-deaths-demonstrate-need-for-new-accord