Barda kasiyer olarak çalışan Tuğba: “Bir nevi “birader” modunda geziyorum”

Hangi işte çalışırsa çalışsın bir kadın her zaman mücadele etmek zorunda kalıyor. Barmaid olarak çalışan kadınlara alıştık. Fakat buraları aynı zamanda erkeklerin “erkeklik hallerinin” de en kolay açığa çıktığı alanlar. Bu durumdan ise en çok bar emekçisi kadınlar etkileniyor.
Paylaş:
Ferhan Petek
Ferhan Petek
ferhan.petek@gmail.com
Ferhan Petek ferhan.petek@gmail.com

Hangi işte çalışırsa çalışsın bir kadın her zaman mücadele etmek zorunda kalıyor. Barmaid olarak çalışan kadınlara alıştık. Fakat buraları aynı zamanda erkeklerin “erkeklik hallerinin” de en kolay açığa çıktığı alanlar. Bu durumdan ise en çok bar emekçisi kadınlar etkileniyor.

Bursalı Tuğba Yaman turizm okumuş. Lisede aldığı servis ve bar bölümü eğitiminin ardından kendi alanında çalışmak istemiş ve iş tercihlerini bu yönde yapmış. Şimdi çalıştığı yerde önce barmaid olarak başlamış şu anda ise kasada duruyor. Pandemi öncesinde bir yıl kadar barda çalışmış. Önceleri bir arkadaşı aracılığıyla ara sıra destek vermek için gittiği işyerinde kendini sevdirmiş ve patronların isteği üzerine kasada daimi olarak çalışmaya başlamış. Alkollü mekanlarda çalışmanın bilindiğinden daha büyük zorluklar taşıdığını belirten Yaman şöyle anlatıyor: “Öncelikle iş çıkış saatlerimiz asla belli olmuyor. Küfür duymadan geçirdiğimiz bir gün bile yok. Hele ki ortamda çalışan tek kadınsan bazen varlığın bile unutuluyor. Sen yokmuşsun gibi davranan bir sürü erkek yeterince içip varlığını daha doğrusu bir kadın olduğunu fark ettiklerinde ise işler değişiyor.”

Geçmişteki deneyimlerine oranla şu an çalıştığı yerde oldukça üst düzey bir koruma sistemi içinde olduğu için halinden memnun Yaman. Nihayet kendini gerçekten “güvende” hissedebilme imkanına kavuşmuş. “Şu an çalıştığım mekanda çok büyük bir sıkıntı ile karşılaşmadım. Fakat tabii ki alkol bazen erkekleri değiştirebiliyor. İçip içip sapıtarak, bakışları ile yiyecek seviyeye gelen insanlar var tabii ama dediğim gibi güvenlik üst seviye olduğu için şu an çalıştığım yerde her durumda kendimi güvende hissediyorum.”

Karafla üstüme yürümüştü

Her an olay çıkabilir hissiyle işini yapmaya devam etmeye çalışan Yaman, bu hissin ister istemez bu alanda çalışmanın gereği bir tür refleks haline geldiğini söylüyor. “En büyük sıkıntı her an olay çıkabilir hissi. Kapıdan beyefendi / hanımefendi giren birçok insan gece sonunda ceketlerini çıkartıp efendiliği şişenin dibine atıyorlar. İşte o an diken üstünde oluyorum. Çok çok kötü bir olay yaşadım diyemem belki ben şanslı olanlardandım fakat daha önce çalıştığım mekanda önceden de bildiğimiz tanıdığımız bir “er” kişi elinde karaf ile gelip üstüme yürümüştü. Kolumdan tuttuğu an çok korktum fakat çalışma arkadaşlarım sayesinde ufak bir temas ile atlattım.”

Alkollü mekanlarda çalışan kadınların kendince aldığı bazı önlemler varmış. Örneğin ilk yapmak zorunda hissettikleri şey olarak “kadınlığını bir kenara bırakmak zorunda kalmaları” sizce kimin suçu? Ya da şöyle soralım: Hangi cinsiyetin?

İçinde bulunduğu durumu “Bulunduğum mekanda kadınlığımı bir köşeye bırakıyorum diyebilirim. Buna mecburmuşum gibi hissediyorum. Sanki bunu yaparsam bana kimse dokunamaz. Hal ve tavırlarıma çok dikkat ediyorum. Bazen bakışları üzerimde hissettiğim de ya sert bir tavır takınıyorum ya da güvenliğe haber veriyorum. Genel olarak da erkekleşmiş olarak bir nevi ‘birader’ modunda geziyorum.”

Olması gerekenin bu olduğunu onlara anlatmak

Tuğba Yaman hemcinslerine ve de meslektaşlarına da şu mesajı veriyor: “Kadınlar olarak bu zamana kadar hep erkek işlerinde çalışamaz erkek işlerinden anlamaz damgası yedik. Daha doğrusu bu etiketi bize yapıştırmaya çalıştılar. Evet, erkek dünyasında olmak, sanki çok matah bir şeymiş gibi oraya girmek zor oluyor. Çünkü her zaman her şeyi en iyi onlar biliyor. Kadınlar olarak yapmamız gereken şey belli. Bu altı boş gerekçeleri reddetmek, erkeklerin boyunduruğu altına asla girmemek ve başımızı dik tutmak. Kendimizden emin bir şekilde çalışmaya, üretmeye, var olmaya devam edersek anlayacaklar. Belki daha çok zaman var ama bunu kabullenecekler. Olması gerekenin bu olduğunu onlara anlatmak ancak bizim yapabileceğimiz bir şey. Çünkü biz kadınız ve erkeklerin kendilerine ait kurallarını üzerimizde uygulamalarına izin vermeyecek kadar güçlüyüz!”

Paylaş:

Benzer İçerikler

ILO’nun 3.007 kişinin katılımı ile gerçekleştirilen “İşyerinde Şiddet ve Taciz Algıları ve Deneyimleri” araştırması sonuçlarının açıklandığı toplantıya katılan kadın sendikacılar, şiddetin tırmandığına dikkat çektiler: “Şiddetin azalması için sendikalaşmanın, örgütlemenin önündeki her türlü engelin kalkması lazım. Araştırma sonucu da bunu ortaya koyuyor.”
CarrefourSA Esenyurt depo direnişinin ikinci gününde kadın işçiler Gülşah, Emel, Perizade ve Esra ile konuştuk. Esra “Bugün onlara olanın bize de olacağını biliyoruz,” Gülşah “İçeride can güvenliğimiz yok” Emel “Bir beyaz yakalı bir kadın çalışanı taciz edebilir mi?” Perizade ise “Biz illallah ettik buradan, sesimizi duymaları gerekiyor” diyor.
Başakşehir’e bağlı Şahintepe mahallesinde, 400 günü aşkındır bir nöbet sürüyor. Çevre Bakanlığı ve bölge belediyesinin halkı mahalleden sürme girişimleri sonuçsuz kaldı. Kurdukları “Barınma Hakkı Meclisi” içinde örgütlenen Şahintepelilerin, fiili mücadelesinde kadınlar en önde. “Mahalle içindeki ve dışındaki kirli eller çekilene kadar oradayız” diyorlar.
Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nı değerlendiren feminist sosyolog Berfin Atlı “Esnek çalışma modeli kadınların yoksulluk döngüsünü kırmak yerine, bu döngünün derinleşmesine neden olacak” diyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!