‘Berran’ın yaşadığı iş kazası münferit değil’

PTT emekçisi kadınlar, İzmir’in sıcağında dağıtım yaparken beyin kanaması geçiren Berran Kırmızıgül’ün yaşadığı olayın münferit olmadığını vurguluyor. Kurumda dağıtıcı kadınların sağlığı ve iş güvenliğinin yok sayıldığını söylüyorlar: “Çok ağır kargoları üst katlara çıkarıyoruz, tuvalet bulamıyoruz, tacize ve şiddete maruz kalıyoruz…”
PTT EMEKÇİSİ KADINLAR ANLATIYOR:
Paylaş:
Öznur Kaya
Öznur Kaya
oznurr.kayaa@gmail.com

İzmir’in Bayraklı ilçesinde Posta ve Telgraf Teşkilatı’nda (PTT) dağıtıcı olarak çalışan 42 yaşındaki Berran Kırmızıgül’ün dağıtım yaptığı sırada kendisini kötü hissetmesi üzerine bildiği bir hukuk bürosunun tuvaletini kullanması ve burada fenalaşarak hastaneye kaldırılmasının üzerinden günler geçti.

Berran Kırmızıgül

Beyin kanaması geçiren ancak kalbinin attığı belirtilen Berran, 24 Temmuz gününden bu yana yaşam mücadelesi veriyor.

Hava sıcaklığının 45 dereceleri gördüğü il ve köylerde öğle vakitlerinde dahi dağıtım yapmaya devam eden PTT çalışanları için bu iş kazası şaşırtıcı değil.

PTT’de 16 yıldır 399’lu kadrolu dağıtıcı olarak çalışan ve şu an Çanakkale’nin Biga ilçesinde köylere dağıtım yapan Haber-Sen Çanakkale İl Temsilcisi Nurcan Türk’ün anlattıkları, kurumdaki çalışma koşullarının kadınları oldukça zorladığını net bir biçimde gözler önüne seriyor.

Nurcan sözlerine, sendikalı olduğu için baskı ve sürgüne maruz kaldığını belirterek başlıyor. Kurumda sık sık iş kazası yaşandığını belirten Nurcan, şahit olduğu iş kazalarını aktarıyor. Acele Posta Servisi’nde (APS) görev yapan bir dağıtıcının motorla trafik kazası geçirerek yaşamını yitirdiğini, kurumda tek çalışan bir kadın işçinin kalp krizi geçirdiğini ve bu sebeple doktor müdahalesinin de geciktiğini, zorlaştığını söylüyor.

‘Kargolar kaç kilo olursa olsun çıkarmak zorundayız’

Çalışma koşullarının kadınlar için ekstra zorlayıcı olduğunu vurgulayan Nurcan, şubelerde tek çalışan kadınların ya da dağıtıcıların şiddete maruz kaldığını, kendilerini koruyacak bir mekanizma olmadığını belirtiyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatında dağıtıcı olarak çalışmanın ‘az riskli’ kabul edildiğini ve bu nedenle yıpranma payı alamadıklarını belirten Nurcan, “Dağıtıcıların sağlık sorunları hiçbir şekilde ciddiye alınmıyor. Şeker, tansiyon, bel fıtığı artık meslek hastalığımız oldu. Berran’ın yaşadığı olay münferit değil” diyor.

Erkek vatandaşların kapıya donla hatta çıplak çıktığı bile oluyor. Rahatsızlığımızı dile getirdiğimizde de tersliyorlar. Kadın olduğumuz için tebligat yaparken ya da kargo teslim ederken imza vermek istemeyenler oluyor…”

Nurcan

Nurcan, şöyle devam ediyor:

“Özel kargolarda bu durum geçerli değil ama PTT kargoda dağıtımda kilo sınırı yok. Çamaşır makinesi, buzdolabı, traktör lastikleri, kamyon lastikleri… Kargolar kaç kilo olursa olsun, bunları yüksek katlara taşımak zorunda bırakılıyoruz. Dağıtıcıların sağlığını ve iş güvenliğini sağlayacak hiçbir mekanizma yok. Bir çalışma arkadaşımız baş müdüre yağış sebebiyle performansının düştüğünü söylemişti ve aldığı cevap ‘Senin için güneş mi açtıralım’ olmuştu.”

Nurcan Türk

‘Hastalığım zatürreye çevirdi’

Nurcan, kadın dağıtıcıların hijyen problemi yaşadığına dikkat çekerek, kendisinin köylerde tuvalet bulmakta dahi zorlandığını belirtiyor:

“Özellikle pandemi döneminde elimizi yıkayacak, tuvaletimizi yapacak yer bulamıyorduk. Ben köylerde temiz tuvalet ihtiyacımı karşılayamıyorum. Birçok kez idrar yolu enfeksiyonu geçirdim. Biga’daki tek kadın dağıtıcıyım. Para bahane edilerek kuruma ayrı bir tuvalet yapmıyorlar.

Ayrıca regl dönemlerim çok ağır geçmeye başladı. Motosikletle dağıtım yaparken yağmura maruz kaldığım günler regl ağrısından mutlaka acillik oluyorum. İş arkadaşlarım defalarca beni acile taşıdı. Aşırı soğuklar sebebiyle soğuk algınlığı hastalığım zatürreye çevirdi.”

‘Erkek müdürler, süt iznine ayrılan kadınları suçluyor’

Nurcan, kadın olduğu için kurumda ve sahada maruz kaldığı ayrımcılığı ise şu ifadelerle dile getiriyor: 

“Erkek yoğun bir alan olduğu için sürekli fiziksel tacize, küfürlü konuşmalara maruz kalıyoruz. Rahatsız olduğumuzu söylediğimizde ‘Sen kulağını kapat, duymayıver’ diyorlar. Erkek bir müdürün süt iznine ayrılan kadın işçiyi ‘Mama vererek büyüt’ diyerek suçladığı olmuştu.

Sahada da kadın olduğumuz için birçok şeyle karşılaşıyoruz. Dağıtım esnasında erkek vatandaşların kapıya donla hatta çıplak çıktığı bile oluyor. Rahatsızlığımızı dile getirdiğimizde de tersliyorlar. Yani erkekler bu konuda kendilerini hiç sorunlu görmüyorlar. Kadın olduğumuz için tebligat yaparken ya da kargo teslim ederken imza vermek istemeyen vatandaşlar oluyor. Kimlik numarasını paylaşmak istemeyen oluyor. Vatandaşın sert tepkisine çok daha fazla maruz kalıyoruz.”

Tuvalet bulamayacağımızdan korkup su içmediğimiz oluyor. Bir de regl dönemlerimiz var. Şartlar çok zor; yağmur, kar, sıcak hiçbir şeyi değiştirmiyor. PTT bizi idari izinlerde bile çalıştırıyor.”

Özlem

‘Tuvalet bulamamaktan korkup su içmiyoruz’

Urfa’da dağıtıcı olarak görev yapan Özlem de, Nurcan ile aynı sorunları yaşayan bir başka PTT emekçisi.

Berran’ın taşeron olduğuna dikkat çeken Özlem, “Çalışma şartlarımızın kötü olması yetmiyormuş gibi taşeron olduğu için Berran özlük haklarını da alamadı” diyor. Özlem de kurumdaki erkeklerin kadınlara uyguladığı baskıdan şikâyetçi. Erkek işçilerin kendilerine “Bu iş kadın işi değil, sizi içeride çalıştırsınlar” dediğini söylüyor.

Özlem de sahada çalışırken temiz tuvalete erişemiyor:

“Dağıtım alanlarımız o kadar büyük ki yaya ya da araçla hiç fark etmiyor. Tuvalet bulamayacağımızdan korkup su içmediğimiz oluyor. Eğer dağıtım yaptığımız mahallede resmi bir kurum varsa şanslıyız. Bir de regl dönemlerimiz var. Şartlar çok zor; yağmur, kar, sıcak hiçbir şeyi değiştirmiyor. PTT bizi idari izinlerde bile çalıştırıyor.”

Daha önce dağıtım sırasında bir iş arkadaşının kalp krizi geçirdiğini ancak kurumun bunu iş kazası değil, ‘doğal ölüm’ olarak kayıtlara geçtiğini belirten Özlem, dağıtıcıların harcadığı efora “İşimiz sürekli çaba gerektiriyor, sürekli yürüyoruz” diyerek dikkat çekiyor.

‘Sürgün edilmekle tehdit ediliyoruz’

Dağıtıcıların iş yüküne de değinen Özlem şunları söylüyor:

“Kurumda dağıtıcı olarak çalışmak inanın çok zor. Ortada bir tebligat kanunu var 7201 sayılı; ama kurum bunu tanımıyor, gönderi dayatması yapıyor. Bir dağıtıcının günde 70 tebligatı yapması dahi olanaksızken 90 teslim isteniyor. Kurum, kanunda üç gün verilen süreyi bir günle sınırlıyor. Bu sebepten ötürü soruşturma yiyen, yargılanan yüzlerce dağıtıcı var. Bu sayı dayatması sebebiyle kurumda sürekli bir mobbing durumu söz konusu ve sürekli sürgün edilmekle tehdit ediliyoruz.”

Özlem, kurumdaki liyakatsizlikten de oldukça şikâyetçi:

“Kurumda liyakatsizlik almış başını gidiyor. Bir memur, şef olmadan müdür ya da müdür baş müdür olabiliyor. Siyasi gücü olan yükseliyor, torpil üst safhada. Bunu dile getiren arkadaşlarımız hızla sürgün ediliyor.”

Özlem, kurumdaki sorunlara ilişkin çözüm önerilerini ise şöyle sıralıyor:

“Kurum 399’lu* personelin önünü açmalı. Görevde yükselme getirmeli. Aynı statü ile görevde yükselmelerde sınav getirmeli. Liyakatsiz atamalara dur demeli. Müşteri zihniyetinden vazgeçip kamusal hizmet vermeli ve çalışanlarının çalışma şartlarını düzenlemeli. Performans sistemine bir son verilmeli, taşeron ve İHS’li (idari hizmet sözleşmeli) ayrımına son verip, eşit işe eşit ücret vermeli. Kadınlar için kreşler açılmalı, dağıtıcılara ağır yükler taşıtılmamalı ve eleman eksiği giderilmeli.”

“Bir PTT işçisi kilolarca yük ile her gün en az 20 bin adım atıyor. Yaz başlayalı iki ay olmasına rağmen yaz kıyafetleri daha yeni verildi; işçiler sıcaklarda hiçbir koruyucu ekipman verilmeden kışlık kıyafetlerle çalıştırılıyor.”

Neslihan Acar

16 bine yakın taşeron işçi güvencesiz

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi bileşenlerinden DGD-Sen’in başkanı Neslihan Acar, PTT’de çalışan 16 bine yakın taşeron işçinin hiçbir iş güvencesinin olmadığına ve İSİG önlemlerinden yoksun çalıştırıldığına dikkat çekiyor.

Neslihan Acar

“Berran Kırmızıgül’ün bu koşullarda beyin kanaması geçirmesi hiç tesadüfi değil” diyen Acar, şunları söylüyor:

“PTT taşeron işçilerinin çalışma alanı sokaklardır. Sadece yazın değil; kışın da soğukta, karda ve sağanak yağmur altında işçiler, performans dayatması ile aralıksız çalışmaya zorlanıyor. PTT taşeron işçilerinin yasal olarak dağıtması yasak olan tebligatlar, usulsüz dayatma ile hiçbir önlem alınmadan güvencesiz işçinin omuzlarına yığılıyor.

Bir PTT işçisi kilolarca yük ile her gün en az 20 bin adım atıyor. Yaz başlayalı iki ay olmasına rağmen yaz kıyafetleri daha yeni verildi; işçiler sıcaklarda hiçbir koruyucu ekipman verilmeden kışlık kıyafetlerle çalıştırılıyor.”

Acar’a göre, Berran Kırmızgül’ün beyin kanaması geçirmesinin nedeni, hiçbir kural ve denetim olmadan işçilerin sağlıklarından ve hayatlarından olma pahasına çalıştırılması; hız, usulsüz dağıtılan tebligatlar, performans dayatması ve sendikal güvenceden PTT eli ile yoksun bırakılması.

“Berran, beyin kanaması geçirdiği gün de taşeron işçiye dağıttırılması yasak olan tebligatları dağıtıyordu. Bu çalışma koşulları ile Berran şu an hastanede yaşam mücadelesi veriyor. PTT’de çalışan 16 bine yakın taşeron işçi hiçbir iş güvencesi ve İSİG önlemi olmadan taşeron şirketlerin insafına terk ediliyor. PTT’de çalışan kadın işçiler, bu çalışma şeklinden en çok etkilenen kesim olmakla birlikte; performans dayatması ile aralıksız uzun süre çalışma, yeterli sıvı ve gıdaya ulaşamama, mobbing ve baskıların erkeklere oranla daha çok kadın işçilerde yoğunlaşması hem fiziksel hem de ruhsal bir dizi sağlık sorunu ile karşılaşmalarına neden oluyor.”

‘Sendikaların acil gündemi olmalı’

“Türkiye genelinde sıcaklıklar artarak devam ederken daha yoğunluklu olarak çalışma alanı sokaklar olan işçi ve emekçilerin iş cinayetlerinde hayatlarını kaybettikleri haberlerini daha sık görür olduk” diyen Acar, bu cinayetlerin önlenmesi için yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor:

“İş yasası ve İSİG önlemleri açıktır: İşçi sağlığını tehdit eden sıcak ortamda ya da işyerlerinde çalışan işçilerin işten kaçınma, kendini korumaya alma hakları vardır. Örgütsüz işçilerin işten atılma korkusu ile bu hakkını kullanması pek mümkün olmuyor. Çalışma Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın kışın soğukta ve yaz dönemlerinde sıcaklığın arttığı zaman dilimlerinde ücretli izin, uzun mola ve koruyucu ekipmanların sağlanmasını caydırıcı cezalarla ve denetleyerek güvence altına alması zorunludur. Bakanlık işçilerin sağlığını güvenceye almıyorsa, eylemlilikleri artırarak işçiyi koruyan ve sağlığını önceleyen yasal düzenlemelerin ve denetimlerin yaygınlaştırılmalarını sağlamak, sendikaların ve meslek örgütlerinin acil gündemleri olmalıdır.”

*PTT’de üç farklı statüde personel çalışıyor. Bunların bazıları taşeron, bazıları kamu personeli, bazıları da 399 KHK’lı memur.

Manşet fotoğrafı: DHA

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!