‘Bir damacanayı kaldıramıyorsun, nasıl mühendis olacaksın!’

Kadınlara uygun olduğu varsayılan meslekler arasında makina mühendisliği yok! Bu mesleği seçenlerin sadece yüzde 10'unun kadın olduğuna dikkat çeken Ezgi Kılıç anlatıyor: “Özellikle makina mühendisliği toplumda erkek mesleği olarak görülüyor. Mesleğe tutku derecesinde bağlı olan kadınlar dahi çevreleri ve rehberlik öğretmenleri tarafından negatif birçok yorum duyuyorlar, engellemelerle karşılaşıyorlar. Ben de bölümü kazanıp okula ilk gittiğim gün tek olmadığımı gördüğümde çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. 70 kişilik sınıfta sadece 6 öğrenci kadın vardık!'
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com
Ayla Önder         onderayla@gmail.com

Kadınlara uygun olduğu varsayılan meslekler arasında makina mühendisliği yok! Bu mesleği seçenlerin sadece yüzde 10’unun kadın olduğuna dikkat çeken Ezgi Kılıç anlatıyor: “Özellikle makina mühendisliği toplumda erkek mesleği olarak görülüyor. Mesleğe tutku derecesinde bağlı olan kadınlar dahi çevreleri ve rehberlik öğretmenleri tarafından negatif birçok yorum duyuyorlar, engellemelerle karşılaşıyorlar. Ben de bölümü kazanıp okula ilk gittiğim gün tek olmadığımı gördüğümde çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. Ama tabii tablo çok iç açıcı değildi. 70 kişilik sınıfta sadece 6 öğrenci kadın vardık!’

Kadınların mühendislik alanında var olmasına karşı cinsiyetçi bir bakış söz konusu. Özellikle makina mühendisliğinde bu duruma tanık olan kadın sayısı çok fazla. Mesleğin “fiziki güç” gerektirdiği ve kadının da bu güce sahip olmadığı anlayışı, üniversite sınavlarında bölüm seçerken dahi etkili oluyor. Kadının başarılı olamayacağı, hatta istatistiksel verilerde de bu meslekte kadınların “azınlıkta olduğu” fısıltı gazetesi halinde yayılıyor. Seçecek olsa dahi sadece bu nedenle vazgeçenler var. Algı böyle olunca iş dünyasında da işe alımda kadınların önüne set çekiliyor. Akademik olarak erkeklerden daha fazla başarılı da olsalar, “kadın mühendis” algısında bir değişim söz konusu olmuyor! Kendini iş hayatında sürekli kanıtlamak zorunda kalmak beraberinde stresi de getiriyor.

Daha CV’leri okunduğunda eleniyorlar!

Erkekler daha fazla iş fırsatlarına sahip olunca doğal olarak kadın bu noktada pes etmiyor. Çünkü zaten hayatın pek çok alanında sosyoekonomik tüm zorluklarla karşılaştığı için bu olumsuz bakışla mücadeleye yabancı değil kadın mühendis. Örneğin işe başvuru esnasında dahi CV’leri görüldüğünde sadece kadın oldukları için hemen eleniyorlar. Cinsiyetçi bakışla işte istenmeyen kadın makina mühendisleri için bu tutum tam tersi motivasyon yaratabiliyor. “Ben mesleği bırakayım o zaman” noktasına kolay kolay gelmiyorlar. Tam tersi, donanımlarını sürekli yükseltme çabası içinde oluyorlar.

‘Askerliğini yapmış bay mühendis aranıyor!’

Bütün bu konuları konuştuğumuz makina mühendisi Ezgi Kılıç, şantiyelerde, fabrikalarda yaşananları anlatıyor. Gazete ilanlarında şirketlerin teknik eleman ararken, “askerliğini yapmış” ve “bay mühendis” talepleri zaten mevcut durumu açıklıyor. Genç kadına lisedeyken veya daha önce ailesi bir yönlendirme yaptı mı, merak ediyorum. Daha doğrusu makina mühendisliğinin her daim hayalindeki meslek olup olmadığını… Şu yanıtı veriyor:

“Açıkçası Türkiye şartlarında meslek seçimi konusunda çok küçük yaşlarda karar verip, bunu gerçekleştirebilmek büyük bir lüks diye düşünüyorum. Çünkü bildiğiniz gibi gençler eğitim sistemindeki değişikliklere ayak uydurmaya çalışırken kendilerini bir at yarışının içerisinde buluyorlar. Sınav sonuçlarınız geldikten sonra ancak meslek seçimi konusunda karar verebiliyorsunuz!”

‘Farkındalığım küçük yaşlarda gelişti’

Fakat yine de mühendislik mesleğine yatkınlığı ve yeteneği olduğunun altını çiziyor. Ki en önemli etken babasının makina mühendisi olması. Babasının ailesinin memleketi, Sivas’a bağlı Divriği. Fakat babası 7 yaşlarında İstanbul’a gelmiş. Annesi ise Ankara’da yaşıyormuş. Bir şekilde tanışıp evlenmişler. Demokrat ve özgürlükçü bir aile ortamında yetiştiğini vurguluyor. Bir sorum üzerine, hayatının hiçbir alanında ailesi tarafından engelleme veya kısıtlamayla karşılaşmadığını söylüyor ve ekliyor: “Hatta kadınların yaşadığı ayrımcılığın farkında olan ve böyle bir durum söz konusu olduğunda, hayatın her alanında mücadele eden bireylerin bulunduğu bir aile yapım var. Bu mücadele ruhunu ve farkındalığı bize çok küçük yaşlarda aşılamışlardı. Dolayısıyla bu seçimi yapmam benim açımdan doğalında gerçekleşti. Fakat herkes açısından durumun böyle olduğunu söyleyemeyiz.”

Makina mühendislerinin sadece yüzde 10’u kadın

MMO İstanbul Şubesi Kadın Mühendisler Komisyonu, yaptığı açıklamalarla, bu mesleğin herhangi bir cinsiyetin tekelinde olmadığının altını birçok kez çizdi. Kadınların sadece hemşire, öğretmen, avukat olarak değil; bilim, teknik ve mühendislik alanlarında da var olduğunu anlattı.

Ezgi Kılıç da MMO İstanbul Şubesi’nde yönetici. MMO’daki tüm kadınlar gibi bunu sağlayacak gücün çoğalarak, örgütlü bir biçimde mücadeleden geçtiğine inanıyor. “Toplumun bakış açısında kadın öğretmenlik, hemşirelik, erkek ise mühendislik ve doktorluk gibi mesleklere daha uygun görülüyor.   Mesleklerin cinsiyetlere ayrılması durumundan mühendisliğin de nasibini aldığını söyleyebiliriz. Genel olarak mühendislikte oran yüzde 80 erkek, yüzde 20 kadın iken, makina mühendisliğinde bu oran yüzde 90 erkek, yüzde 10 kadın!” diye konuşuyor.

Fakültede 70 kişilik sınıfta 6 kadın

Mühendislik mesleğini icra edebilmek için sanki “kas gücüne” ihtiyaç varmış gibi yerleşen algı, genç mühendisi şaşırtıyor: “Sanki elimize kaynak makinasını alıp kaynak yapıyormuşuz, ekipmanları sırtımızda taşıyıp montajlarını yapıyormuşuz gibi bir algı var. Bizler ilköğretimden, liseye ve üniversiteye kadar hayatın her alanında kadınların var olduğunu ve mesleklerin cinsiyetlere göre şekillenemeyeceğini anlatıyoruz ve anlatmaya devam edeceğiz. Mühendislik ve özellikle makina mühendisliği, toplum açısından ‘erkek mesleği’ olarak görülmekte. Kız çocukları da çevreleri ve rehberlik öğretmenleri tarafından bu mesleğin seçimi konusunda birçok negatif düşünce ve engellemelerle karşılaşıyorlar. Makina mühendisliği bölümünü kazanıp okula ilk gittiğim gün, tek olmadığımı gördüğümde çok mutlu olduğumu hatırlıyorum. Ama tabii, tablo çok da iç açıcı değildi. 70 kişilik sınıfta sadece 6 kadın vardık!”

Üniversiteyi kazanınca işyerindeki şefi rahatsız oldu! 

Üniversiteye başlamadan önce bir işyerinde çalışıyormuş Ezgi Kılıç. Makina mühendisliğini kazandığı gün, çalıştığı işyerindeki şefinin kendisine “Daha bir damacanayı kaldıramıyorsun, nasıl mühendis olacaksın?” dediğini aktarıyor. Bu ve bunun gibi yaklaşımların, kız çocuklarının istediği mesleği seçmesine engel olabildiğini vurguluyor ve ekliyor: “Okulu kazanıp gittiğimizde hocalardan, işyerlerinde yöneticilerimizden benzer söylemleri duymaya devam ediyoruz.”

Bu anlamda yöneticisi olduğu MMO Kadın Komisyonu’nda mümkün olduğu kadar bu konulara eğilmeye çalıştıklarını söyleyen Kılıç, “Liselerde meslek seçimi öncesi bilgilendirme seminerlerine katılıyoruz. Üniversitelerde kadın öğrencilerin iş hayatında karşılaşacakları sorunlarla nasıl mücadele etmeleri gerektiğini mümkün olduğunca anlatmaya çalışıyoruz” diyor.

Kız başına bu çamurun içinde ne işin var!’

Çalışma dönemlerinde elbette bu erkek egemen meslekte birçok olumsuzluk yaşadığı aşikâr. En olumsuz deneyimini anlatmasını istediğimde hemen söze giriyor: “İş hayatımın 1 yılını Konya’da şantiye şefi olarak geçirdim. Gerçekten kış koşulları oldukça ağır geçiyordu ve sürekli dış ortamda çalışmak durumunda kalmıştık. Bu koşullar beni yıldırmaktansa daha da güçlendirdi diyebilirim. Fakat hiç unutamadığım bir anımı paylaşmak isterim. Yağmurlu bir günde sahada çalışırken başka bir firmanın proje müdürü bana, ‘kız başına bu çamurun içinde ne işin var, git temiz ofisinde çalış’ demişti. Fakat ne mutlu ki bana her seferinde durumun böyle olmadığını kanıtlama fırsatım oldu. Şantiyede işçiler benim çıkamayacağım yerler olduğunda hemen merdiven uzatırlardı. Sahada ulaşamadığım, müdahil olmadığım yer kalmazdı.”

Kendilerini kanıtlayabilmek için aşırı efor harcıyorlar

Kadın makina mühendisinin meslek yaşamında karşılaştığı ayrımcılıklar, sorunlar çok fazla. Ama en önemlisi, erkeklerden 2 kat fazla performans göstermek zorunda kalmaları. Genç kadın ilk işe başladığı döneme dair şu bilgileri veriyor: “İş hayatına atılırken satış, proje, ar-ge, şantiye, imalat alanlarından birisini seçmemiz gerekiyor. Bu noktada da kadınlar daha çok dış görünümlerinden dolayı satış bölümlerine yönlendiriliyorlar! Ben de çalıştığım yerde benzer bir durumla karşılaşmıştım. İş hayatıma satış bölümüyle başladım. Daha sonradan proje bölümüne geçiş yapabildim. Aslında birçok işkolunda olduğu gibi kadınlar kendilerini kanıtlayabilmek için 2 kat performans göstermek durumunda kalıyorlar. Duygusal oldukları düşünülüyor, yönetim kadrolarında yer bulmakta zorlanıyorlar.”

Esmer olduğu için ‘çikolata’ diye seslenmişler! 

Stajyer olarak çalıştığı zamanlarda hayal kırıklığına uğratacak durumlar da yaşamış. Özellikle bir işyerinde arkasından esmer olduğu için “çikolata” sıfatıyla seslenilmesi, kadın mühendislere karşı cinsiyetçi tutumu gözler önüne seriyor! Şöyle anlatıyor Ezgi Kılıç: “İmalat stajım vardı. İmalata gidip yapılanları gözlemlemem gerekiyordu. Sorumlu mühendisim, ‘Burası senin için çok uygun değil. Seni rahatsız ederler’ diye engelledi. Esmer olduğum için bana ‘çikolata’ diye lakap takmışlar. Arkamdan böyle seslendiklerini duymuştum sonradan. İşin ilginci staj bitiminde vedalaşırken başmühendis bana ‘Biraz girişken olman lazım, böyle bu mesleği yapamazsın’ diye ders vermişti. Gerçekten benim için ciddi bir hayal kırıklığıydı.”

Bunların hepsinden de mesleğine olan sevgisi daha da artarak çıkmış. Şimdi yaklaşık 12 senedir endüstriyel soğutma alanında proje taahhüt işleri yapan bir firmada çalışıyor. 3 senedir proje müdürlüğü yapıyor. “Yaptığım işi seviyorum fakat istediğim olanaklara sahip olduğumu söyleyemem. Kurumsal olmaktan uzak aile şirketi yapısı çalışma koşullarımı zorluyor” diyor.

Şantiyede çalışmak

Ezgi Kılıç, “Sen nasıl makina mühendisi olacaksın yağın, kirin, pasın içinde” yaklaşımına çok kez tanık olmuş. İşini çok seven bir makina mühendisi için saha çalışmasını önemsiyor; “Ofis ortamında tasarladıklarınız hep teoride kalıyor. Sahada pratiği deneyimlemek bizim işimiz açısından çok önemli” diye konuşuyor. Sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Her seferinde bu ‘zor’ dedikleri şantiye, imalat gibi görevleri yapma konusunda daha istekli oldum. Hatta o duyduğum olumsuz yorumlara rağmen. Başardıkça da kendime güvenim geldi ve bu yolda devam etmekten hiç vazgeçmedim. Fakat bu noktada bir konuya değinmeden edemeyeceğim. Öğrenciliğimden beri üyesi olduğum Makina Mühendisleri Odası’nın bana kattığı dayanışma duygusu ve desteği inkâr etmem mümkün değil. Orada karşılaştığım insanlar hep arkamda itici güç olmuştur. Ben de onlardan öğrendiklerimle, benden sonraki nesle destek olmaya ve bu dayanışmayı büyütmeye devam ediyorum ve edeceğim.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

Özel sektörde çalışan kadın öğretmenlerin sorunları saymakla bitmiyor. Evli kadınlara maaşlarının daha geç ödendiğini, her gün fönlü gelmelerinin istendiğini, reklam yüzü olarak kullanıldıklarını söylüyorlar. İş bölümünde ayrımcılığa maruz bırakıldıklarını, erkeklerden daha düşük ücretlerle çalıştıklarını anlatıyorlar.
Alphindi fabrikasında Şeker-İş’e üye oldukları için işten atılan kadın işçiler, kötü çalışma koşulları nedeniyle sağlığını yitirmiş. Artık demliği bile kaldıramıyorlar, elleri kesik izleriyle dolu. Erkek işçilerin daha yüksek ücret aldığını belirten işçiler, “Sendikalı olmanın önemini daha iyi anladık. Her işçi hakkını savunsun, örgütlensin” diyor.
Sendikalı oldukları için işten atılan, üç haftadır direnişte olan Lezita işçisi kadınlar, bugünlerin geride kalacağından ve kazanacaklarından emin. Kölelik koşullarında çalıştırıldıklarını, şiddete ve cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldıklarını anlatan kadınlar, “Hiçbir kadın kendini ezdirmek zorunda değil. Biz bu ezilmeye ses çıkardık, çıkarmaya da devam edeceğiz. Yalnız değiliz” diyor
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!