Bir oy erkeklik ittifakını devirir

Öldürülen, yoksulluğa mahkûm edilen, özgürlükleri gasbedilen, emekleri sömürülen biz kadınlar için hesap sorma zamanı. Erkeklik ittifakına karşı verdiğimiz oylarla dolduralım sandıkları. Her zarf bir isyan olsun erkek ittifakına karşı. Kadınları evlere mi kapatacaklarmış? Görsünler bakalım, kimin kime gücü yetiyor.
Paylaş:
Gülfer Akkaya
Gülfer Akkaya
akkayagulfer@gmail.com

Geçen hafta yazımda kadınları 1 Mayıs alanlarına çağırmıştım. “Haydi kadınlar” demiştim. Ücretli ücretsiz emeğimizin sömürüsüne karşı sesimizi yükseltelim, gücümüzü gösterelim. Örgütlü ve ısrarlı mücadelemizle sömürenleri rahatsız edelim demiştim.

Bu hafta yazının başına geçince aklıma gelen ilk şey yine “Haydi kadınlar” ifadesi oldu. O kadar çok saldırı altındayız ki. Canımızdan malımıza, emeğimize, özgürlüğümüze dek…

Haydi kadınlar!

Bu kez sandıklara, oy kullanmaya…

Kadınlara vaatleri aile

Yıllardır yükselttiğimiz feminist/kadın mücadelemiz ile kadın düşmanlarına öyle korku salmışız ki Cumhur İttifakı’nın yani erkeklik ittifakının adeta açık hedefi haline geldik.

Bu seçimlerde kadınlara vadettikleri ana şey aile. Kadın emeğinin bedavaya sömürüldüğü kurum olan aile. Eş ve annelik alanında “kariyer” yapın dedikleri aile. Kadınları görünmezleştiren, erkeklere mahkûm eden aile.

AKP, HÜDA PAR, Yeniden Refah Partisi kadınlar için aile vadederken çıtayı yükseltmeyi ihmal etmiyorlar. Devletin aileyi koruması gerektiğini söyleyerek evlerimizin içine devleti sokmayı hedefliyorlar. İlişki ve duygu dünyamızı devletin müdahalesine açmayı amaçlıyorlar. Bunun bir sonraki adımı şeriat olacak. Bu seçimleri kazanırlarsa neyin geleceği belli. Böylece en ağır bedel kadınlara ödettirilecek. İdeolojisi, dünya görüşü fark etmeksizin tüm kadınlar hedefte.

Zina yasaklansın, evlilik dışı ilişkiler yasaklansın diye muhafazakâr ve dindar çevrelere sesleniyorlar. Bunu da hep olduğu gibi değerlerimiz, gelenek ve göreneklerimiz sosuna bulayarak yapıyorlar. Yaptıkları ahlakçılık. Yaptıkları kadın düşmanlığı. Amaçları, kadınların şimdiye dek mücadele ederek kazandıkları hakları yok etmek. Kadınların bedenlerini, arzularını, yaşamlarını, emeklerini erkeklerin kontrolü altına almak. Kadınları erkeklerin emrine ve insafına bırakmak.

Yetişkin insanların cinsel hayatları da seçtikleri yaşam biçimleri de kendilerini ilgilendirir. Herhangi bir kadının ya da erkeğin nasıl yaşayacağına ne Fatih Erbakan ne siyasi partiler ne de devlet karışabilir. Herkes ancak kendi hayatı üzerinde söz sahibidir, kararlarını kendisi verir. Siyasi partilerin işi insanların hayatına, yaşamına, haklarına çökmek değil, kazanılmış hakları hedefe koymak değil,  evrensel insan haklarını yok etmek değil.

Ülkede işsizlik, yoksulluk, açlık, pahalılık gündemken nedense bu beylerin gündemlerinde bu konular yok.

Olmadığı gibi kadınlara karşı adeta savaştalar.

Seçimlerde kadın adayların fotoğraflarını seçim araçlarının üzerine koymaktan kaçınacak kadar kadın düşmanlığı yapanların seçildiklerinde ne yapacaklarını tahmin etmeye gerek yok.

Parti binalarında kadın-erkek yan yana oturulmasından rahatsız olanların seçimi kazandıklarında ne yapacaklarını öngörmek imkânsız değil.

İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede “çıkanların” kadınları evlerden, aileden çıkarmamak için bir gecede daha kaç karara imza atacaklarını tahmin etmek zor değil.

İmkânsız hiç değil; çünkü yaptıkları, yapacaklarının garantisi.

Ülkede erkeklerin işlediği kadın cinayetleri devam ederken onlar kadınları ve LGBTİ+’ları hedef haline getiriyor, nefret üretmekten çekinmeden her gün Anayasa’nın 10’uncu maddesini çiğniyorlar. Suç işliyorlar.

Sandıklara, oy kullanmaya

Ayan beyan karşımızda erkeklik ittifakı var. Kadınların özgürce, insanca yaşamalarına karşılar. Şucu bucu değil, tüm kadınların özgürleşmesine karşılar. Bakanlık yapan, aynı partide yer alan kadınları dahi hedefe koyan, linç eden kadın karşıtı erkeklik ittifakından bahsediyoruz.

Biz kadınlar erkeklik ittifakına karşı seçimlerde sandıklara gidelim. Eşimizi, dostumuzu, çoluğumuzu çocuğumuzu, sınıf arkadaşımızı, iş arkadaşımızı, akrabamızı alıp sandıklara gidelim.

Öldürülen, yoksulluğa mahkûm edilen, özgürlükleri gasbedilen, emekleri sömürülen biz kadınlar için hesap sorma zamanı.

Erkeklik ittifakına karşı verdiğimiz oylarla dolduralım sandıkları. Her zarf bir isyan olsun erkek ittifakına karşı. Kadınları evlere mi kapatacaklarmış? Görsünler bakalım, kimin kime gücü yetiyor.

14 Mayıs’tan itibaren derin bir nefes alıp yaşam enerjimize dört elle sarılalım. Yolumuz uzun ama patriyarka ile mücadelede de önemli bir etabı şanımızla geride bırakmış olacağız.

O yüzden “Haydi kadınlar sandıklara”; çünkü bir oy erkeklik ittifakını devirir.

Paylaş:

Benzer İçerikler

“Yeni Meclis” manzarası, bize önümüzdeki sürecin epey zor olacağını gösteriyor. Haklarımıza ve varlığımıza yönelik yeni saldırıların geleceğine ilişkin politik söylemler havalarda uçuşuyor. Haklarımızı kaybetmemek için safları sıklaştırmamız gerekiyor. Her zamankinden daha örgütlü ve daha ısrarcı olmaktan başka yol yok.
Bu seçimlerde Erdoğan sandığımız kadar güçlü değil. Kim daha çok çalışırsa, kim inatla sandığa giderse, kim sandıklara ve oylara sahip çıkarsa o kazanacak. Unutmayalım, 1 oy rejim değiştirir. Haydi kadınlar, sandıklara!
AKP gibi bireysel çıkarlar üzerine kurulmuş ve bu kadar çürümüş partiler, böyle tarihsel anlarda dağılıp yok olurlar. Yalan dolan, hile hurda ile buraya kadar. 21 yıldır her türlü yolsuzlukla TOGG olanlara, biz patates soğan diyeceğiz. Kimsenin kuşkusu olmasın, kazanacağız.
İster iktidarınız, ister şimdiden kaybettiğiniz seçim için nasıl, kimle, hangi ittifakı kurarsanız kurunuz, 8 Mart alanındaki ittifaktan daha güçlü olamazsınız. Buraya kadarmış, yenildiniz.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!