Bir sendika kızı: Vicky Starr

ABD'ye Polonya’dan göç etmiş bir işçi ailesinin kızı olarak dünyaya geldi. Hem sanayi işçilerini hem de büro çalışanlarını örgütledi. Sendikalar içinde de cinsiyetçilik ve ırkçılıkla mücadele etti.
Paylaş:
Fitnat Durmuşoğlu
Fitnat Durmuşoğlu
fitnat.d@hotmail.com

Vicky Starr, 1916 yılında Doğu Avrupalı ​​göçmen bir ailenin çocuğu olarak ABD’de dünyaya geldi. Babası kömür madeninde işçiydi. Vicky’nin ailesi, babasının sosyalist ilke olarak benimsediği “İş yoksa yemek de yok” şiarıyla yaşamını sürdürüyordu.  

1933’te Chicago’nun güney yakasına gitti. Oraya paketleme yapan işçileri örgütlemek için gelen Genç Komünistler Birliği (YCL) aktivistleri Herb ve Jane March’la tanıştı. Bir süre sonra o da bir et paketleme fabrikasında çalışmaya başladı. Vardiyalı bir işyeriydi, çalışma saatleri uzun ve ücretler yetersizdi.  

Büyük et ve kemikleri doğruyor, çok yoruluyor ve akşam bitap yatıyordu. Yaptığı bir söyleşide, o günleri şöyle anlatıyordu:

O sırada hükümet kuraklıkta ölen sığırları satın almış, bunları konserve haline getirerek insanlara yardım olarak dağıtıyordu. Et büyük parçalar halinde kesilir ve buharda pişirilirdi. Sonra bir araya getirilerek masanın üzerine dökülürdü. Kadınlar masanın etrafında eti keser, kıkırdak ve kötü kısımlarını çıkarırdı. Devlet müfettişi gelir, bozuk etin konserve yapılmaması için kontrol ederdi. Ama arkasını döner dönmez, ustabaşı bunları konserve yapılması için geri alırdı. Bu arada naylon eldivenler, hamam böcekleri etle harmanlanırdı.

Et o kadar sıcak olurdu ki parmaklarımız kabarırdı. Yaz mevsiminde sıcak ortamda seri biçimde çalışmaktan kadınların çoğu bayılırdı. Kadınlar tuvaleti alt kattaydı, bu kadınların dikey merdivenlerden tuvalete taşınmasına yardım ederdim.”

İş kazasına karşı oturma eylemi

Diğer bölümlerde de koşullar çok kötüydü. Sosisli sandviç yapılan bölümde kadın işçilerden biri et doğrama makinesine ürün koyarken parmaklarını kopardı. Bu olayın üzerine Starr, kadınları oturma eylemi yapmaya ikna etti. Altı katın tamamı eyleme katıldı. 

“Otur, dur dedik. Ve bir oturma eylemi yaptık. Hızı ve güvensiz koşulları protesto etmek için çalışmayı bıraktık. İnsanların parmaklarının makineye girmemesi gerektiğini, bunun rezalet olduğunu söyledik.”  

Kadınlar sendikaya ilgi göstermeye başlamıştı. Oturma eylemi, şirketi güvenlik cihazları takmaya zorladı. Eylemden kısa bir süre sonra amirler araştırarak, işin içinde kimin olduğunu öğrendi. Vicky Starr dâhil herkesin işine son verdi. Vicky öncülük yaptığı için kara listeye alındı.

Sonrasında haftada dört dolara ev işi yapmaya başladı. İzin günleri belirsiz olduğu için bu işten nefret ediyordu. Arkadaşı Helen Ellis’in kimliği ile kovulduğu işe geri döndü. 

“Eve geldim, Herb ve Jane ile konuştum. Güzellik salonuna gitmem gerektiğine karar verdik. Saçlarımı çok kısa kestirdim ve kına yaktım. Kaşlarımı inceltip kurşun kalemle çizdim, bolca ruj sürdüm ve tırnaklarımı boyadım. Çalışmadığım için güneşlenmiştim. Sandalet giydim ve daha önce hiç yapmayacağım şekilde ayak tırnaklarımı boyattım. Bir taşralı kızı gibi görünmüyordum, bu yüzden doğrudan geçtim ve aynı işe Helen Ellis olarak alındım.

Birkaç gün sonra, kendisi de Polonyalı olan şef Mary yanıma geldi ve ‘Tamam Helen, senin Stella olduğunu biliyorum. İşi sürdürmek istiyorsan hiçbir şey söylemeyeceğim, sadece sessiz kal’ dedi. Ona Lehçe, işin uzun sürmeyeceğini bildiğimi söyledim ve teşekkür ettim. Sendika yanlısı olduğumu biliyordu ve sanırım o da öyleydi, bu yüzden işten atılana kadar Helen Ellis olarak görevimi sürdürdüm.”

Fotoğraf: De Gruyter

Ücretli görevlere erkekler getiriliyordu

1937’de Packaginghouse İşçi Sendikası (PWOC) kurulduğunda, Starr düzinelerce kadından isim ve adres toplamıştı. PWOC’yi örgütleyen üç kadın ve 14 erkekten biriydi. Vicky, binlerce işçi için toplu sözleşmelere katıldı; ancak sendikal hareket içinde ilerleyemedi. Erkekler kadınları ciddiye almıyor, onların flört etmek için sendikaya üye olduklarını düşünüyorlardı.

“Bazıları sendikada olmamızın anlamsız olduğunu düşünüyordu. Erkekler çıkma teklif etmek için yanıma gelirdi ve bana neden sendikada olduğumu sorarlardı, ben de onlara sosyalizm yanlısı olduğumu söylerdim.”

Starr ve diğer sendikalı kadınlar, genellikle erkeklerin yapamayacağı ya da yapmayacağı görevleri yerine getirirdi. Starr, gece geç saatlere kadar broşürlerin, bildirilerin daktilo edildiğini ve elle çevrilen teksir makinelerinde basıldığını anlatır. Kadınlar işte, evde çalışıp sendika faaliyetlerini de yürütürken, ücretli görevlere hep erkekler getirilirdi. Starr kadın gruplarını, genç kadın gruplarını örgütledi.

“Dans etmeyi severlerdi ve ben de dans etmeyi severdim, bu yüzden birlikte dans etmeye giderdik ve onlarla sendika hakkında konuşurdum. Kadınlar bir süre sonra sendikanın kendileri için bir şeyleri değiştirebileceğini düşününce üye olmaya başladılar.”

Vicky Starr (Takma adıyla Stella Nowicki), kendisiyle 1973 yılında yapılan bir söyleşide, “Şimdi geriye dönüp baktığımda, çok cesaretli olduğumuzu düşünüyorum. Ama o sırada bunun hiç farkında değildim. Yapılması gerekenler vardı. Bir hedefimiz vardı. Hissettik ve yaptık” diyordu.

30’larda bir örgütçü, 40’larda da bir UPWA çalışanı olarak ırkçılık ve cinsiyetçiliğe karşı mücadele etti. 1940’ların ortalarında Vicky Starr, bir süre UPWA’nın 1’inci Bölge Eğitim Müdürü olarak görev yaptı. Afrikalı Amerikalıların profesyonel sporlardan dışlanmasına son vermek için çalıştı. 

Starr, 1945’te et paketleme işini bıraktı, evlendi. McCarthy döneminde bir süre yeraltında kaldı, dört çocuk büyüttü. 1963’te Chicago Üniversitesi’nde sekreter olarak çalışmaya başladı. Vicky o sırada gazete söyleşileri yapıyor, röportajlarında işverene ifşa olmamak için “Stella Nowicki” ismini kullanıyordu. Burada da büro işçilerini örgütledi.

Mücadeleyi hiç bırakmadı

Vicky, sendikanın tanınmasından sonra on yıl daha çalıştı. Emeklilik Vicky’yi yavaşlatmadı. Ateşli bir briç oyuncusuydu ve aynı zamanda yeni nesil aktivistler için ilham verici bir konuşmacıydı. 1980’lerde ve 90’larda 1 Mayıs etkinliklerinde sık sık yer aldı, konuşmalar yaptı.  Vicky, yeni nesil sosyalistlere yaptığı konuşmalarda, amirlerin cinsiyetçiliğine katlanan fabrikadaki kadın işçilerin karşılaştığı özel zorluklardan bahsetti. Ayrıca sendika örgütleyicilerinin ırkçılığı nasıl ele aldıklarını anlattı ve Polonyalı göçmen işçilerin, bir Afro-Amerikan sendika militanının kendileriyle kendi dillerinde konuşabildiğini görünce ne kadar şaşırdıklarını ifade etti. 

Sonraki yıllarda Vicky Starr kocasından ayrıldı ve kadın özgürlüğünün ateşli bir savunucusu oldu. “Stella Nowicki”, 1977’de gösterime giren ve 1930’larda CIO’daki sendikacı kadınların hayatlarını anlatan Union Maids isimli belgeselin üç yıldızından biriydi. Bu belgesel, Vicky Starr’ı ünlü yaptı. 1930’ların mücadeleci ruhuna, komünistlerin savaşlarda oynadıkları merkezi role, ırkçılık ve cinsiyetçiliğe karşı işçi sınıfı içinde verilen mücadeleye dikkat çekiyordu.

Vicky Starr’ı işçi sınıfı, özellikle de sanayi ve büro işçileri için yaptıklarıyla hatırlamak önemli. Ve onun hayatı ve işi üzerine düşünceler, bugün hâlâ sosyal adalet için mücadele eden aktivistleri bilgilendiriyor. 

Vicky Starr, Chicago’nun kuzeyindeki Evanston Hastanesi’nde Kasım 2009’da yaşamını yitirdi.

Kaynaklar

https://libcom.org/article/november-we-remember-vicky-starr

http://theragblog.blogspot.com/2010/01/vicky-starr-of-union-maids-working.html

https://www.historyisaweapon.com/defcon1/starrbackyards.html

https://www.nps.gov/articles/000/places-of-women-s-labor-activism-in-chicago.htm

https://socialistworker.org/2009/12/09/a-fighting-union-maid

Manşet fotoğrafı: estatesales.org

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!