Bir Sendikada şube başkanı kadın olmak:
İmtiyazları paylaşmak istemiyorlar

Kadınlar yıllardır sendikalarda taleplerini dile getirip, bunların sendikal politikalara yansıtılması için mücadele veriyorlar. En önemli sorunlardan biri yönetim kademelerine gelememeleri ve seçilen kadınların da cinsiyetleri nedeniyle buralarda fazla barınamamaları. Tez Koop İş’te bir oyla seçim kaybettirilen Nejla Önder’le, şube başkanı olmayı konuştuk.
Paylaş:
Necla Akgökçe
Necla Akgökçe
nakgokce@gmail.com
Necla Akgökçe

Kadınlar yıllardır sendikalarda taleplerini dile getirip, bunların sendikal politikalara yansıtılması için mücadele veriyorlar. En önemli sorunlardan biri yönetim kademelerine gelememeleri ve seçilen kadınların da cinsiyetleri nedeniyle buralarda fazla barınamamaları. Tez Koop İş’te bir oyla seçim kaybettirilen Nejla Önder’le, şube başkanı olmayı konuştuk.

Kadın sektörlerinde örgütlü işçi sendikalarında bile kadınlar genel olarak ancak şube yönetimlerine gelebiliyorlar, daha üst yönetimler onlara tamamen kapalı… Bir sendikanın cinsiyetçilik derecesini ölçebileceğimiz temel göstergelerden biri de kadınların yönetim düzeyindeki temsiliyet oranıdır. L. Briskin şube ve bölgesel yönetimlerin kadın temsiliyeti ve kadınların sorunlarının sendika politikalarına aktarılması için önemli yerler olduğuna vurgu yapar. Mevcut sendikal hiyerarşiler içinde ara kademe diye adlandırabileceğimiz, şube yönetimlerinin merkez yönetimleri gibi işçi ile bağlantısı tam kopmamıştır, hem de merkez yönetimleri ile iletişim olanakları, bir iş yeri temsilcisine göre fazladır. O nedenle çeşitli sendikalarda şube başkanı olan kadınlarla konuşarak onların deneyimlerini aktaralım istedik. Bunların bazıları olumlu bazıları olumsuz…  

Başkanlık sistemine göre yönetilen Türkiye sendikalarının genelinde şube başkanları ne yazık ki pek de özerk değiller, çoğu zaman Arçelik bayisi gibi çalışmak zorunda kalarak, merkezin emir ve direktiflerinin dışına çıkamıyorlar. İstisnalar yok mu elbette var. Onlar geleceğe dair umutlanma sebeplerimizden biri. Sendika ne kadar anti- demokratikse şube başkanları üzerindeki bu denetim ve engellemeler o kadar fazla oluyor.  Görevden almalar, olağanüstü genel kurulla uzaklaştırmalar devrimcisinden muhafazakarına her sendikada rastlanan gündelik pratikler esasında.

Kadın şube başkanlarının deneyimlerine ayırdığımız bu yazı dizimizde ilk konuğumuz Tez- Koop İş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube başkanıyken, merkezin direktiflerine uymadığı için olağanüstü genel kurulla 1 oyla seçim kaybettirilen Nejla Önder. Nejla Hanım aynı zamanda sendikasının tek kadın şube başkanıydı, şu anda bir kadın dergisi çıkaran yüzde 40’ın üzerinde kadın üye potansiyeline sahip sendikada hiç kadın şube başkanı yok…

Dört sene sonra temsilci

Önder 20 yıl aralıksız Carrefour işçisi olarak çalıştıktan sonra sendika işyerine girer girmez hemen üye olup kendini sendikal faaliyet içinde buluyor. 2003- 2007 yılları arasında sendikanın örgütlenme uzmanları olan Sinan Kahraman ve Hazal Hanım’la* birlikte iş yerinde örgütlenme çalışmalarını yürütüyorlar. “Dört yıllık bir mücadeleden sonra sendikayı içeriye aldık. Ben 2006 yılında atamayla temsilci oldum” diyor…

Temsilcilerin atamayla göreve gelmesi elbette ciddi bir demokrasi eksikliği. Bu konudaki tepkimi dile getirdiğimde, sendika tüzüğünde atama yönteminin yer aldığını, başlangıçtan itibaren seçimi savunduğunu ve atanan 9 temsilci arasından seçilerek baş temsilci olduğunu anlatıyor. 2010 yılında şube yönetimine geliyor fakat baş temsilcilik görevini de bırakmıyor, 2014 yılına kadar ikisini de aynı zamanda yürütüyor. 2014 yılında ise şube başkanı seçiliyor ve 2018’e kadar ilk dört yıllık dönemini tamamlıyor ve 2018’de yapılan şube genel kurulunda oyların yüzde 75’ini alarak tekrar şube başkanı seçiliyor. Sonrasında tatsız şeyler oluyor ama oraya gelmeden önce bir sendikada şube başkanının ne tür görevleri olduğunu soruyoruz, Nejla Önder’e: “Şube başkanı şube yönetimi ile birlikte sendikanın genel politikası dışına çıkmadan iş yerindeki sorunların çözümü için çalışır. Bu bir yemek sorunu da olabilir herhangi bir üyemizin uğradığı bir haksızlıkla da, işçilerin kendi aralarında ve işverenle olan anlaşmazlıklarla da şube yönetimi şube başkanları ilgilenir” diyor. Ayrıca eğitimler, paneller düzenlemek, 1 Mayıs veya 8 Mart gibi günlerde yapılan etkinliklere üyelerin katılımını sağlamak ve bunu örgütlemek de yine şube başkanlarının görevleri arasında yer alıyormuş.

20 saat çalıştığım oldu

Dana sonra merkez yönetiminden farklı olarak şube başkanlarının üyelerle devamlı temas halinde olduğunu ya da olması gerektiğini sözlerine ekliyor. Tabandan pek çok erkeğin arasından sıyrılarak geldiği şube başkanlığı görevini kendisine arkadaşlarının verdiğini, o nedenle bu görevi yapmaktan mutluluk ve sevinç hem de sorumluluk duyduğunu belirten Önder, bazen 20 saatin üstünde çalıştığını sözlerine ekliyor. Sendikası başka pek çok sendika gibi kadınların yönetim mekanizmalarında yer almasını destekleyen bir sendika değildir. Kadınların şube yönetimlerine gelmesi için dört kat daha fazla çalışmaları gerekiyor, ben de öyle yaptım, erkeklerin yönettiği sendikalarda kadınların şube başkanlığına gelmeleri çok zor, ciddi bir rekabet var, diyor. Evet, şube başkanlığı işçi sendikalarında profesyonel yöneticiliğe adımın atıldığı bir görev ve erkeklerin paralı görevleri kadınlara pek kaptırmadığını kendi deneyimlerimizden de biliriz. Ev işleri çocuk bakımı zorlamış mı onu? Aile apartmanında oturduğu için aile içi kadın dayanışması ile bu sorunu çözmüş.

Kadın üyeleri destekledim

Hizmet sektöründe perakende alanı kadın ağırlıklı bir alan, sendika üyelerinin büyük bir bölümü de kadın, niçin kadın yönetici yoktu sendikanızda, sorusunu şöyle cevaplıyor: “Çok basit yönetici olmanın sağladığı imtiyazlar var, bunları kadınlarla paylaşmak istemiyorlar. Erkekler bu işleri kendi meslekleri gibi görüyorlar. Ömürlerinin sonuna kadar o koltuklarda kalmayı düşünüyorlar.  Kadınların yönetime gelmek istemedikleri ise bir safsata. İlk seçildiğimde başkanlar kurulunda konuşmak istemiştim, başkanlar kurulunu sorunlara çözüm üreten bir yer sanıyordum. Herkes göz kaş işareti yapıyordu bana, sus diye… Adet buymuş, şube başkanları pek konuşmazmış, bir süre sonra ben de konuşmamaya başladım”.

Kadın şube başkanı olarak kadınların yönetime gelmeleri için çaba sarf ettiğini söylüyor. Temsilcilerin kadınlardan seçilmesini sağlamış, delegelerin de… 2018 Şube Genel Kurulu seçimlerinde erkeklere karşı büyük oy farkı ile kazanmışlar. Delegelerin büyük bölümü kadınlardan oluşuyormuş. Halay ve marşlarla kendilerini sahneye atarak dans eden genç ve dinamik kadınlar. “Salona kadınlar hakim oldu, bu benim unutamadığım bir manzaraydı” diyor.

Salonlara, sahnelere kürsülere kadınların hakim olmasını erkek yöneticiler de pek unutmazlar. Bundan sonrası bilindik olaylar. Önce olağanüstü genel kurul söylentileri çıkıyor, sonra Nejla’yı genel merkeze çağırıyorlar, ona sen iyisin de birlikte çalıştığın şu arkadaş kötü onu listenden çıkart,  filan diyorlar. Kabul etmiyor, yani etmesin de…

Olağanüstü genel kurula gidiliyor, bu sırada pek çok sendikada olan usulsüzlükler burada da vuku buluyor, yapılan seçimde 1 oy farkla genel merkezin desteklediği liste kazanıyor.

Şube başkanı değil personel

Peki bu iş nasıl oldu, diye sorduğumda şu cevabı alıyorum: “ Delegelerimiz gelemedi korkutuldu. Onların ellerindeki imkan çok fazla, para onlarda.  Bana resmen ya arkadaşlarından vazgeç ya da seni düşüreceğiz, dediler. Ben de arkadaşlarımı satamayacağımı, mücadelemi vereceğimi, söyledim.  Onlar şube başkanı değil, müdür, personel istiyorlar. Onlar otur dediğinde oturacağım, kalk dediklerinde kalkacağım. Olmazdı”

Böylece kadın şube başkanı alaşağı edilip, yerine bir bıyıklı kardeşimiz daha getiriliyor.  Yirmide yirmi, cinsiyetler arası demokrasi kavgasında erkekler bir kez daha ipi göğüslüyor. Tabii demokrasi var, ülkede de var, sendikalarda da… Sandıktan kim çıkmışsa o (!)

Bu arada koronaya karşı mücadelede öyle bir varlık göstermeyen (Türk-İş Sendikalarının hemen hemen hepsi böyleydi)  işverenin bastığı broşürleri dağıtmakla yetinen sendika, çoğu muhalif olan mücadeleci kadın temsilcileri birer ikişer görevden alarak “arazi temizliği” yapıyor, “ Hakaret, kavga, mobbing, baskı bunlar uygulanarak arkadaşlarımız görevden alındı. Bir kadın arkadaş koronaya yakalanmış cenazesi var, hastanede yatıyor, mağazadan haber geliyor, sendika temsilciliğinden alınmış. Düşünebiliyor musunuz?” diyor.

Düşenebilirim ve şaşırmam erkeklerin iktidar mücadelesinde başvurmayacakları yol ve yöntem yoktur. Bu konuda meşruiyet, etik, metik hiçbir şeyi göz önünde bulundurmadıkları da malumumuzdur.

Usulsüzlük nedeniyle olağanüstü genel kurulun iptali için mahkemeye başvuruyorlar. Dava bir süre devam ediyor, 26 Eylül’de yapılan duruşmada, Nejla’lar aleyhine çıkıyor karar. Feministler “erkek adalet değil gerçek adalet” diyorlar bu, esasında adaletin her alanı ve aşamasında karşılaştığımız bir durum… Karara itiraz ediliyor, bakalım itiraz kabul edilip, yanlıştan dönülecek mi?

Paylaş:

Benzer İçerikler

TABİB yeni bir oluşum. Platformdaki kadınlarla konuşalım istedik, karşımıza Kadıköy Mor Liste’den arkadaşlarımız çıktı. Ülke çapında örgütlenmişler, içlerinde her sendikadan işçi var. Kadro başta olmak üzere tüm taşeron belediye işçilerinin sorunlarını görünür kılıp çözüm üretmeye talipler. Kadın talepleri içinde sendikalarda eşit temsil başı çekiyor.
Fransız kozmetik tekeli Yves Rocher şirketine Flormar’da sendikal örgütlenme hakkının çiğnenmesi ve 132 işçinin işten atılmasındaki sorumluluğu nedeniyle açılan dava başladı. Dosya üzerinden görülen ilk duruşma, mahkeme tarafından arabuluculuk sisteminin uygulanması için 15 Eylül’e ertelendi.
Yoksulluğa Feminist İsyan, Acarsoy Tekstil’in üretim yaptığı tekstil devi Inditex’in Etik Komitesi’ne mektup yazdı, sendikalaştıkları için işten atılan 4 kadın işçiye yaşatılanları ve fabrikadaki hak ihlallerini tek tek anlattı. İşlem yapılmasını isteyen kadınlara komiteden “Talebinizi inceleyeceğiz” yanıtı geldi.
Smart Solar fabrikasında sendikalaşmaya öncülük eden kadın işçinin işten atılması üzerine yaklaşık 300 işçinin kendilerini fabrikaya kapatarak başlattığı eylem, kazanımla sonuçlandı. İşe geri alınan kadın işçi, “İçeride arkadaşlarımız, dışarda biz… Gurur duydum. İnananlar başardı” diyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!