Nuran Gülenç
Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye kadın işçiler İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından, işyerlerinde yaptıkları eylem ve etkinliklerle kararı protesto ettiler. Merkez ve şube binalarına asılan “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” yazılı dev pankartlarla, sendika yönetimi de sözleşmeye sahip çıkarak, protesto eylemlerine destek verdi.
Geçtiğimiz hafta DİSK sendikaları içinde bir süredir kadın çalışmalarıyla öne çıkan Birleşik Metal- İş Sendikası’nın, İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasına yönelik, işyerlerinde yaptığı protesto gösterilerine şahit olduk. 20 Mart tarihinden itibaren işyerlerinde eylemler örgütleyen Kadın Komisyonu üyesi, sendika baştemsilcisi kadınlarla bir haftalık süreci, İstanbul Sözleşmesini, eylemlerini ve Birleşik Metal-İş Sendikası’nın İstanbul Sözleşmesi’ne vermiş olduğu desteği konuştuk.
Söz konusu olan bizim hayatlarımız
Baştemsilci Meltem Yıldız
İstanbul Sözleşmesinin bir gece, baskın yapar gibi ortadan kaldırıldığının ilan edilmesi asla kabul edilemez. Bir haftadır pek çok şeyi tartışıyoruz. Ama İstanbul Sözleşmesinin tam olarak uygulandığında kadınların hayatlarını kurtaran bir sözleşme olduğu gözden kaçırılıyor. Bir taraf homofobik bir çıkışla sözleşmeyi karalamaya çalışırken, diğer tarafın da oy kaygısı ile sözleşmeden çekildiği söyleniyor.
Kadınları, kız çocuklarını, şiddet mağduru herkesi koruyan ve korumayı hedefleyen bir sözleşme özünden uzaklaştırılarak, kutuplaşma malzemesi olarak kullanıyor. Sürekli bu konuşuluyor. Bizlerin hayatlarının siyasete malzeme edilmesi çok can sıkıcı. Şiddete karşı, kadın cinayetlerine karşı eşitlikçi bir yaşamı savunmalıyız. Cinsiyetine, cinsel kimlik veya yönelimine bakılmaksızın kim şiddet görüyorsa onun yanında yer almalıyız. İstanbul Sözleşmesi bunun için çok önemli. Bizler de fabrikalarda bu zeminden yürüyen tartışmalara tanıklık ediyoruz. Arkadaşlarımıza sürekli İstanbul Sözleşmesi’nin öneminden, yaşamak ve yaşatmaktan daha önemli hiçbir şeyin olmadığından söz ediyoruz. Kadınların bu sözleşmeye kavuşmak için verdikleri mücadeleyi anlatıyoruz.
Çekilme haberi sabahın erken saatlerinde komisyon grubumuza düştü. Hükümetin sürekli sözleşmeyi tartıştırdığını biliyoruz ama gene de haber hepimizi şok etti. Telefon trafiği, yazışmalar hızlıca değerlendirdik. İşyerlerinde bir eylem örgütleyebileceğimizi yönetim kuruluna ilettik. Aynı gün, kadın komisyonu olarak bir basın metni hazırladık. Sendikamızın sosyal medya hesaplarından duyurduk. Sendikamızın yönetim kurulu da aldığımız bu kararın hayata geçmesi için şubelerle gerekli yazışmaları yaptı. Sonrasında “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” pankartlarımız, işyerlerinde kadın temsilcilere, temsilcinin olmadığı yerlerde işyeri kadın komitesindeki arkadaşlarımıza ulaştırıldı. Bizler de temsilcilik odalarımızda dövizlerimizi hazırladık. Vardiya giriş çıkışlarında, molalarda eylemlerimizi yaptık. Videolarımızı çektik. Sesimizi duyurmaya çalıştık. Merkez ve şube binalarımıza kararı protesto eden “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” yazılı büyük pankartlarımızı astık. Sendikamızın diğer sendikaların aksine almış olduğu bu tavizsiz ve net tutumdan dolayı kadın işçiler olarak çok mutluyuz.
Baştemsilci olarak örgütlediğim ilk eylemdi
Baştemsilci Dilek Türen
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırmasına ilişkin olarak atılan bu adımı, seçime yönelik bir manevra olarak düşünüyorum. Yaklaşık 10 yıldır yürürlükte olan bir sözleşmenin bugün kaldırılması tesadüf olamaz. Elbette bu süreçte uygulanıp uygulanmadığı da çok tartışıldı. Ama sözleşme başta kadınlar olmak üzere şiddet gören herkes için bir güvenceydi. Uygulayın diye baskı yapıyorduk. Bu sözleşmenin devamı olarak hazırlanan 6284 sayılı yasanın akıbeti ne olacak, uygulanacak mı belli değil. Ankara sözleşmesi diye bir şey icat ettiler, sırf tepkileri yatıştırmak için, biz buna inanmıyoruz. Kadını koruyan yasalara yapılan bu saldırı ile kadınları korumasız ve güvencesi bırakmak, ne yaşarsa yaşasın boyun eğeceği bir ortam yaratılmak isteniyor.
Bu hafta işyerimizde toplu sözleşmemizin bitmesinin ardından temsilci seçimlerini yeniledik. Ben bu seçimle işyeri baştemsilcisi oldum. Kendi işyerimizin tarihi açısından bu bir ilkti. İşyerinde baştemsilci olarak yaptığımız ilk eylem de İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına yönelik protesto eylemi oldu. Bundan da bir kadın temsilci olarak ayrıca gurur duydum.
Sendikaların kadın üyelerini yakından ilgilendiren bir konu üzerindeki bu sessizliği oldukça düşündürücü, her gün kadınların katledildiği böylesi bir dönemde sessiz kalmak taraf olmak anlamına gelir. Metal işçisi kadınlar olarak çok şanslı ve gururluyuz, kadınların yaşamından yana tutum almış, bizlerin sesine kulak veren bir sendikanın üyesiyiz. Bunu da bu hafta boyunca işyerlerinden yaptığımız eylemlerimizle gösterdik.
Sözleşmeyi ayrıntılı anlatan eğitim de yapacağız
Baştemsilci Betül Özer
İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasına karşıyım. Ama hem işyerlerimizde hem de etrafımızda birçok insanın kaldırılmasından yana tavır aldığını görüyoruz. En üzücüsü de, kadınların İstanbul Sözleşmesi’ne karşıyım demesi, bilmeden, kulaktan dolma bilgilerle karşıyım diyorlar. Sendikamızın kadın komisyonundayım, çalışmaların içindeyim, istediğim bilgiye ulaşabiliyorum, ayrıca sosyal medyadan birçok kadın örgütünü takip ediyorum. Bana karşıyım diyenlere oraları takip etmeyi öneriyorum. Hatta İstanbul Sözleşmesine karşıyım, çünkü sürekli kadını yüceltiyor diyen birinin, önerdiğim sitelere baktıktan sonra, yanılmışım, dediğini bile duydum. Biliyorum sözleşme bir cinsiyeti, diğer cinsiyete göre üstün tutmak için değil, kadınların kız çocukların, şiddete uğrayan herkesin korunması için var. Sözleşmede eşitlik var. Ama gel de bunu herkese anlat. Şubemiz tarafından bizlere ulaştırılan bütün bilgilendirici notları arkadaşlarımıza ilettik. Bir yandan eylemelerimizi hayata geçirmeye çalışırken diğer yandan önyargıları silmek için çaba harcıyoruz.
Sendikamızın eylem kararları bizler için çok önemli. Sendika merkez yönetimine ilettiğimiz eylem yapma kararımızın hayat bulmasından dolayı çok mutluyuz. Sendikaların kadınlar için de hareket etmesi, eşitliğin sağlanması için gerekli. Birleşik Metal-İş Sendikası’nın hayata geçirdiği kadın çalışmalarıyla diğer sendikalardan ayrıldığını düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde işyerimizdeki kadın işçilere yönelik toplumsal cinsiyet eşitliği ve İstanbul Sözleşmesini anlatan bir eğitim yapmayı düşünüyoruz. Böylece önyargıları ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Bu konuda sendikamızın yanımızda olması ve çalışmaları hayata geçirecek koşulları yaratması biz kadın işçileri güçlendiriyor ve sendikamıza olan inancımızı arttırıyor.