Haber Merkezi
Ev işlerini kadınlar yaparken, erkekler bu işleri paylaşmaya yanaşmıyorlar. Daha az uyuyan ve kendine daha az vakit ayıran evli çocuklu kadın işçi, kas iskelet sistemi hastalıklarına daha fazla yakalanıyor ve kendini sağlıksız hissediyor.
Birleşik- Metal İş Sendikası bir ilke imza attı. Kadınların yoğun olarak bulunduğu ve montajda çalıştığı bir elektrik-elektronik fabrikasında, toplumsal cinsiyetin kadınların genel sağlığına ve ağrılarına etkilerini bir vaka analizi üzerinden araştırdı. Araştırma Koordinatörlüğünü Nuran Gülenç’in yürüttüğü, raporlama ve analizi F. Serkan Öngel’in çalışma, Türkiye’de işçi sağlığı ve iş güvenliği çalışmalarına ilk kez toplumsal cinsiyet ögesini ekledi.
Yaşları 21 ila 48 arasında değişen 78 kadın işçiyle yapılan anketin yanı sıra 12 kişilik odak grup çalışmasının destekleyici olarak kullanıldığı araştırmada, kullanılan yöntemlerden biri de ağrı raporlamalarıydı. Sendikalara feminist hareket aracılığıyla gelen bu yöntem 2000’li yılların başından beri özellikle kadın işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerinde kullanılıyor.
Çalışma bulgularına değinmeden, araştırmacıların toplumsal cinsiyet etkisini belirlemek açısından kadınların evlerde ve işte çalışma yükünün artmasına sebep olan evlilik ve çocuk sahibi olma hallerinin de çetelesini tuttuğunu söyleyelim. Katılımcı kadınların 49’u evli, 29 bekar ya da boşanmış kadınlar. Kadınların yüzde 52’si evli ve çocuk sahibi. Çocuk sahibi işçi kadınların yüzde 26.9’u evli değildir ve kendisini bekar anne olarak tanımlamaktadır. Bu tanım kadın işçiler arasında feminizmin etki düzeyini göstermesi açısından önemlidir.
Kendilerine zaman ayıramıyorlar
Kadınların kendilerine zaman ayırması, kendi üzerinde düşünmeleri onların hem sağlığını hem de toplumsal hayatta yer almalarını etkiler. Araştırmaya göre; katılımcı kadın işçilerin yüzde 17’si kendine zaman ayıramadığını ifade etmiş. Evli olan ve olmayan işçiler arasında kendine zaman ayırma açısından evli olanlar aleyhine gözle görülür bir fark var. Evli olan 48 kadın işçiden 37’si kendine zaman ayırdığını ifade ederken, evli olmayan 28 kadından 26’sı kendine zaman ayırabildiğini ifade etmiş.
Araştırmaya göre ev içi cinsiyetçi işbölümü kadın sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Evde işlerin planlamasında ortak karar alanlar (yüzde 44) almayanlara göre (yüzde 38), evli olup eşi ile ev işlerinin planlanmasında ortak karar alanlar (yüzde 57) almayanlara göre (yüzde 37), kendine zaman ayırabilenler (yüzde 49) kendine zaman ayıramayanlara göre (yüzde 23) ev içi yükleri paylaşanlar (yüzde 47) paylaşmayanlara göre (yüzde 39) kendilerini daha sağlıklı hissetmektedir. Buradan evli ve çocuklu işçi kadınların bekarlara göre daha sağlıksız olduğu söylenebilir.
Kadınlara dair meslek hastalıkları diye de tanımlanabilecek olan bazı hastalıkların görülme sıklığına göre de farklar ortaya çıkıyor. Araştırmada, kas iskelet sorunları açısından evli olan kadın işçilerle evli olmayan kadın işçiler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edildi. Evli olanlarda kas iskelet sorunu oranı yüzde 39 iken evli olmayanlarda bu oran yüzde 14’lerde seyrediyor.
Ağrı raporlamasının sonuçları da ilginç. Buna göre; oransal olarak da evli olanlar arasında parmaklarda ağrısı olanların oranı yüzde 35 iken, evli olmayanlarda bu oran yüzde 10’dur.
Bel ve boyun ağrıları
Çalışılan işin niteliği de ağrıları etkiliyor. Montajda çalışan 56 işçiden 48’inin (yüzde 86) boyun ağrısı şikayeti varken, operatör olarak çalışan ya da diğer işleri yapan 22 işçiden 13’ü (yüzde 59) boyun ağrısının olduğunu ifade etmiş. Ayrıca montaj ve üretimde çalışanlarla, operatör ve diğer işleri yapanlar arasından bel ağrısı açısından da istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuş. Operatör olarak çalışan ya da diğer işleri yapan 22 işçiden 12’si (yüzde 54) bel ağrısının olduğunu ifade etmiş. Bu bel ağrısının da yapılan işle bağlantılı olabileceğini gösteriyor.
Farklı sektörlerde montaj işinde çalışan kadınlarla yapılacak olan bu tür bir kadın işçi sağlığı ve iş güvenliği araştırması (ları) da benzer hastalıklara yakalanıldığını gösterdiği taktirde, bel ve boyun fıtıklarının bir kadın meslek hastalığı olarak saptanabilir.
Araştırmanın öne çıkan sonuçları da şöyle sıralanıyor:
- Evli olan kadın işçilerin üçte ikisi işlerin planlamasını tek başına karar veriyor
- Kadın işçilerin tamamı iş günlerinde evde yemek temizlik çocuk bakımı ev toplama bulaşık, çamaşır, ütü gibi ev işlerinden en az birini yaptığını ifade ediyor.
- Kadın işçilerin yarısı ev içi yüklerin paylaşılmadığını söylüyor
- Ev içi yüklerin paylaşıldığını söyleyenler toplamın yarısı iken, evli olanlarda bu oran dörtte bire gerilemektedir.
- Evli olmayan beş kadın işçiden dördü kendilerine haftada 8 saat ve üzeri zaman ayırırken evli olanların yarısı ayırabiliyor.
- Toplumsal cinsiyet rolleri kadınların sağlığını etkiliyor.
- 49 kadın işçinin 14’ü kayınvalide ya da anne desteği alıyor.
- Altı saatin altında uyku uyuyan kadın işçilerin sağlıkları daha kötü
- Kadın işçiler, evli olup işleri planlanmasında ortak karar alanlar, almayanlara göre, kendine zaman ayıranlar, ayıramayanlara göre, ev içi yükü paylaşanlar, paylaşmayanlara göre kendini daha sağlıklı hissediyor.
- Kadın işçilerin üçte ikisi kas iskelet sorunu yaşıyor. Bunu nörolojik sorunlar izliyor • Kadın işçiler yüzde 78 boyun, yüzde 76’sı bel, yüzde 61,5’i sırt ve yüzde 69’u baş ağrısı yaşıyor
- Fazla mesai yapan kadın işçilerde kas iskelet hastalığı oranı yüzde 38 iken yapmayanlarda yüzde 14’tür.
- Toplam çalışma süresi 8 yıl ve üzeri kadın işçilerde kas iskelet hastalığı yaşayanların oranı yüzde 41 iken altında yüzde 20’dir.
Umarız Birleşik Metal- İş’in bu raporu diğer sendikaları da harekete geçirir. Kadın işçi sağlığı ve iş güvenliğinin spesifik sorunlarına karşı onlar da çözüm arayışına girerler.