Ferhan Petek ferhan.petek@gmail.com
Geçtiğimiz günlerde tekstil sektöründen güzel bir haber geldi. Dokuma fabrikasında çalışan bir kadın işçi, kendisiyle aynı işi yapan erkeklerden daha düşük ücret aldığı için verdiği hukuk mücadelesini kazandı. Biz de bu vesileyle TEKSİF’ten Gizem Küçükkömürler ile tekstil işçisi kadınların durumunu ve sendikanın kadın işçiler için ne yaptığını konuştuk
Bu ayın başında ajanslara düşen bir haber, cinsiyetçi ücret ayrımcılığına karşı yargı yoluyla elde edilen bir kazanımı müjdeliyordu. Bursa’da bir dokuma fabrikasında devereci olarak çalışan bir kadın, kendisiyle aynı işi yapan, aynı kıdemdeki erkek deverecilerden daha az ücret aldığı için açtığı davayı kazandı. Yıllarca süren davada son sözü söyleyen Yargıtay, ‘eşit işlem’ ilkesini ihlal eden patronun kadına, diğer işçilere ödediği ücret farkının yanı sıra ayrımcılık tazminatı ve kıdem tazminatı ödemesi gerektiğine hükmetti.
Bu karardan yola çıkarak Türkiye Tekstil, Örme, Giyim ve Deri Sanayi İşçileri Sendikası (TEKSİF) Eğitim Uzmanı Gizem Küçükkömürler ile tekstil sektöründe çalışan kadınların durumunu konuştuk. Aynı zamanda Kadın Komitesi’nde raportörlük yapan Küçükkömürler, kadın emeğinin çok yoğun olduğu bu sektörde sendika ve komite olarak yaptıkları çalışmaları anlattı.
Yargıtay’ın kararı yerinde
TEKSİF Kadın Komitesi olarak emsal niteliğindeki Yargıtay kararlarını, özellikle kadınlarla ilgili olanları yakından takip ettiklerini söyleyen Küçükkömürler, söz konusu kararı şöyle değerlendiriyor: “Uygulamada çeşitli ihlallere şahit olsak da Yargıtay’ın kararı yerinde. Temelde baktığımızda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan bir sorun bu; cinsiyete dayalı ücret farkı ve eşit değerde işe eşit ücret uygulanmaması. Burada toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığının oluşup dönüşümün başlaması belki uzun yıllar sürecek, fakat biz sendika olarak kendi üyelerimizle bu sürecin parçası olmaya devam ediyoruz.”
‘Eşdeğer işe eşit ücret’ için uluslararası arenada yapılan çalışmalara da değinen Küçükkömürler; Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), BM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi (UN Women) ile Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) öncülüğünde oluşturulan Uluslararası Eşit Ücret Koalisyonu’na dikkat çekiyor:
“Bu koalisyon ‘eşit değerde işe eşit ücret’ prensibiyle ilgili çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda 18 Eylül ‘Uluslararası Eşit Ücret Günü’ olarak kabul edildi ve geçen sene ilk defa kutlanmış oldu. Konuyla ilgili farkındalık yaratmak, ülkelere bu yönde çağrıda bulunmak ve 2030 yılına kadar cinsiyete dayalı ücret farkının kapanmasına dair politika geliştirmek hedefleniyor.”
Kadın komitesi 3 yaşında
Peki, Türkiye’de 50 bine yakın üyesiyle dokuma, hazır giyim ve deri işkolunda örgütlü en büyük sendika olan TEKSİF, kadın işçiler için ne yapıyor?
Bu 70 yıllık sendikada yalnızca 3 yıldır Kadın Komitesi var. Küçükkömürler, komitenin kuruluşunu şu sözlerle anlatıyor: “Kadın emeğinin yoğun olduğu bir işkolunda örgütlüyüz. Dolayısıyla kadın çalışmalarının yürütülmesi ve kadın üyelerin temsiliyetini sağlamak için bir ‘Kadın Komitesi’ kurulması gerekliydi. Daha önceki yıllarda buna yönelik girişimler olsa da Genel Merkez Kadın Komitesi resmi olarak 2018’de kuruldu. Bu kadın işçiler platformunun kuruluşuna dair yönetmeliğimiz de mevcut.”
Küçükkömürler, komitenin yapısı, işleyişi ve yürüttüğü çalışmalara ilişkin şu bilgileri veriyor: “Komitede benim de raportör olarak bulunmamla beraber 6 kadın temsilcimizle farklı bölgelerden temsiliyet sağlanıyor. Komite üyelerimiz şube yönetim, denetim ve disiplin kurullarında da görev alan baştemsilciler. Aralarında şube başkan vekilliği ve şube sekreterliği görevini yürütenler de var.
Kadın komitemiz yılda üç kez toplanıp gündeme dair durum değerlendirmeleri yapıyor. Toplantıların çıktıları raporlanarak Genel Yönetim Kurulu ile paylaşılıyor. Ayrıca Komite ile örgütlü olduğumuz fabrikaları ziyaret ediyor, kadın üyelerimizle birebir görüşüp sorunları değerlendiriyoruz.”
Uluslararası örgütlerle işbirliği
Komitenin üyeler dışındaki kadın emekçiler için de çalışan bir oluşum olduğunun altını çizen Küçükkömürler, “Talepler doğrultusunda çalışmalarımıza yön veriyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği, genel temsilci eğitimlerimizin konusu haline geldi ve bu konuda farkındalık yaratmak da misyonlarımız arasında. Toplu sözleşme tekliflerimizde kadın üyelerimize yönelik maddeler var. Bu maddeler çoğunlukla evde veya işyerinde şiddet ve tacize maruz bırakılan kadın çalışanların elde edebileceği haklarla ilgili” diyor.
Başta TEKSİF’in de üyesi olduğu IndustriALL olmak üzere uluslararası örgütlerle de işbirliği içinde olduklarını söyleyen Küçükkömürler, şöyle devam ediyor:
“IndustriALL Küresel Sendika tarafından hazırlanan ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Tacize Hem İşyerimizde, Hem de Sendikamızda Hayır! Taahhütnamesi’ 2018’de imzalandı. Küresel Çerçeve Sözleşme imzacısı uluslararası markalarla (H&M, Asos, Inditex, Tchibo, Esprit gibi) ortak kadın hakları eğitimleri düzenliyoruz. Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Ofisi’nin kadın çalışanlar ile ilgili projelerinde de işbirliği içindeyiz. Bu konuda gelecek çalışmalarımızdan birisi de uluslararası sendikalarla ortak projeler yürütmek. Kadınlara yönelik sendikal çalışmaların fikir alışverişi ve iyi örneklerle daha fazla geliştirilebileceğine inanıyoruz.”
Özellikle kadınlar örgütlenmeli
Küçükkömürler’in verdiği bilgilere göre, özellikle konfeksiyonda çalışan işçilerin yarısından fazlası kadın. Kadınların sendikasız, güvencesiz çalışması, şiddet, taciz ve ayrımcılığa maruz kalması en önemli sorunlardan. Bu sorunların önüne geçmek için kadın işçilerin örgütlenmesinin önemine vurgu yapan Küçükkömürler, “Kayıtdışılık ve sendikal örgütsüzlük, işyerlerinde şiddet, taciz, ayrımcılık, güvencesiz çalışma gibi pek çok soruna karşı kadınları savunmasız bırakıyor. Bu yüzden özellikle kadınların örgütlenmesi gerekiyor. Ayrıca hakları konusunda kadın çalışanların bilgilendirilmesi de çok önemli” diye konuşuyor.
Peki, kadın işçilerin sendikal örgütlülüğü nasıl artırılabilir? Küçükkömürler, şu yanıtı veriyor: “Kadınların sendikal faaliyet yürütebilmesinin önünde evde bakım sorumlulukları engel teşkil ediyor. Mesela kadınların sendikal eğitimlere katılımını kolaylaştırmak önemli bu noktada da. Eğitime kolay erişimi sağlamak adına, pandemi sürecinde alıştığımız uzaktan eğitimler de tercih edilebilir. İşçi-işveren örgütleri, kadın örgütleri, diğer sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, üniversiteler birlikte hareket ederek kadın haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yürütebilir. Sendika yönetimlerinin, kadınların sendikalarda daha çok söz sahibi olmasını desteklemesi de oldukça önemli.”
ILO 190 onaylanmalı
ILO’nun 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’ne de değinen Küçükkömürler, Türkiye’nin bu sözleşmeyi bir an önce onaylanması gerektiğini belirtiyor. Küçükkömürler, bu konuda yürüttükleri çalışmaları şöyle anlatıyor:
“Ülkemizin sözleşmeyi onaylaması ve bir an önce iç hukukumuza işleyerek hayata geçirmesi için sosyal medya kampanyaları düzenliyoruz. Üyelerimizi sözleşme ile ilgili bilgilendiriyoruz. ILO Türkiye Ofisi’nden uzmanların katılımıyla, 190 Sayılı Sözleşme konusuna kadın üye eğitimlerimizde de değiniyoruz. Sözleşme, herkes için şiddet ve tacizden arınmış bir çalışma hakkını gözetiyor. Bu açıdan işyerlerimizde de sözleşmede tanımlanmış fiziksel ve psikolojik şiddet ve taciz eylemlerini hiçbir şekilde kabul etmiyor, bunu önlemeye yönelik politikalar geliştirip eğitim çalışmalarına ağırlık veriyoruz. İşyerinde şiddet ve taciz konusunu işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında değerlendirmek gerektiğine inanıyoruz.”
İstanbul Sözleşmesi yaşatır!
Son olarak TEKSİF Eğitim Sekreteri Gizem Küçükkömürler’in hemcinslerine mesajı ise şöyle: “Birlikte daha güçlüyüz, sesimiz daha gür çıkıyor. Kadınlar daha fazla örgütlensin, haklarının bilincinde olsun. Aleyhimizde olan her adımda sesimizi çıkarabilelim. Temennimiz 190 Sayılı ILO Sözleşmesi’ni onaylayan yedinci ülke biz olalım. Bir de son olarak: İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!