Boşanırken hak kaybınız olmasın!

Ailenin kadını baskı altına alan, onun özgürlüklerini kısıtlayan yapısı ve erkek şiddeti nedeniyle pek çok kadın bugün boşanmayı tercih ediyor. Mevcut yasalar boşanma nedenlerini, boşanmadan doğan hakları nasıl tanımlıyor? Kadınlar bu süreçte hangi kurumlara başvurabilirler? Avukat arkadaşımız Bengü anlatıyor...
Paylaş:
Bengü Uçarol
Bengü Uçarol
ucarolbengu@gmail.com

Kadın ve erkeğe yüklenen cinsiyet rolleri açısından aile ve evlilik kurumu, geleneksel tutum ve davranışların en yoğun olarak yaşandığı yerdir. Burada kadına yüklenen geleneksel sorumluluk ve görevler, onun eşit haklara sahip birey olmasına engel olur.

Eşitlik ve ayrımcılık yasağı insan haklarının temelini oluşturmasına rağmen, ailede eşitlik dengesi kadın açısından bozulmuştur. Patriyarkal tahakkümün en yoğun olduğu kurumlardan biri olan ailede, kadınların eşit haklar mücadelesi sonucunda bazı yasal düzenlemeler yapılmıştır. Fakat bu düzenlemeler yetersizdir, uygulama hataları vardır ve ağır işlemesi nedeniyle çoğu zaman işlevsizdir.  

Yasaların yetersizliğinin yanı sıra Türkiye’de 2002 yılından itibaren uygulanan aileci sosyal politikalar da kadının tek başına bağımsız birey olarak değil, ailenin bir parçası olarak ele alınmasını destekler nitelikte olduğu için boşanma süreci daha da içinden çıkılamaz bir hale geliyor.

Fakat Türkiye’de gelişkin bir kadın hareketi var. Verilen mücadeleler sayesinde kadınlar zaman içinde maddi ve düşünsel açıdan güçlendikçe ailedeki pozisyonlarını sorgulamaya ve kendilerine yük olan evlilikleri sonlandırmaya başladılar.    

2022 Adli Sicil İstatistikleri, boşanma davalarının bir önceki yıla göre yüzde 5 oranında arttığını gösteriyor. Aile mahkemelerine her yıl ortalama 384 bin 398 dava açılıyor. Bunların 229 bin 260’sını boşanma davaları oluşturuyor. Davaların uzun sürmesi ve geç sonuçlanması kadın yönünden mağduriyetleri artırıyor.

Kadının ayrılık kararı alırken veya boşanma sürecinde boşanma hukukundan doğan haklarını bilmemesi, çoğu kez de sürdürülmesi imkânsız evlilikleri devam ettirmesine sebep oluyor. Bu yazımızda boşanmayı, nelerin geçerli neden olarak kabul edildiğini, boşanmadan doğan hakları ve boşanma sürecinde yardım alabileceğimiz kurumları ele alalım istedik.

BOŞANMA NEDENLERİ

Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanmak için geçerli bir nedenin olması gerekir. Evlilik bazı nedenlerden dolayı sürdürülemez hale gelir. Kanunda sayılı boşanma nedenlerinin başında şu durumlar yer alır:

Zina                               

Türk Medeni Kanun’un (TMK) 161’inci maddesinde tanımlanmıştır. Yasa, sadakati evlilik yükümlülükleri arasında sayar. Eşlerden birinin bir başkası ile bilerek cinsel ilişkiye girmesi boşanma nedenidir. İki kişi arasında olan cinsel ilişkinin kanıtlanması zor olsa da gebe kalmak, zührevi hastalıklara yakalanmak, fotoğraflar, iletişim araçları, tanık anlatımları deliller arasında sayılabilir.  

Zina davasında hak düşürücü süre vardır. Boşanma nedeninin öğrenilmesinden itibaren 6 ay ve zina eylemi üzerinden 5 yıl geçmesiyle dava hakkı düşer. Zina mutlak bir boşanma nedeni olmasına rağmen diğer eşin affı ile de dava hakkı düşmüş sayılır.

Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış

Ev içi şiddete maruz kalan kadınların yararlanabileceği bu boşanma gerekçesi TMK 162’de tanımlanmıştır. Eşlerden her biri, diğeri tarafından hayatına kastedilmesi ya da kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Bu madde, özellikle ev içi şiddete karşı hak düşürücü süreye tabidir.

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme

Eşlerden biri, küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürerse, bu sebepten ötürü diğer eşten onunla birlikte yaşaması beklenemez; bu eş her zaman boşanma davası açabilir. (TMK. m.163)

Ortak konutu terk etme

Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla bir eş, diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde, ayrılık en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ise, hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmışsa, terk edilen eş boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın onun ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Kimse eşinin ailesi ile oturmaya zorlanamaz. Eş, birlikte yaşamak için ayrı bir ev açmak zorundadır.

Akıl hastalığı

Evlendikten sonra eşlerden birinin akıl hastalığına yakalanması nedeniyle ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek şartıyla bu eş TMK’nın 165’inci maddesine dayanarak boşanma davası açabilir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması

Evliliğin temelinden sarsılması, genel boşanma nedenleri arasında yer alır.  Medeni Kanun’un 166’ncı maddesinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması, “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir” biçiminde açıklanmıştır.

Anlaşmalı boşanma

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte boşanmak için başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.

BOŞANMA DAVASINDAN DOĞAN HAKLAR

Kusur, boşanma davalarının önemli bir unsurudur. Duygusal, ekonomik, cinsel, fiziksel, sosyal şiddet uygulayan eş kusurlu sayılır.

Maddi ve manevi tazminat talebi

Boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen eş, kusursuz veya daha az kusurlu olması koşuluyla zarara uğraması halinde kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Tarafların yaşları, evlilik süreleri, ekonomik ve sosyal durumları, çalışma hayatları, fiziksel ve bedensel sağlık durumları tazminat miktarını belirlerken ölçüt sayılır.

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. (TMK.m.174)

Tedbir nafakası

Boşanma davası açıldıktan sonra eş veya 18 yaşından küçük çocuklar ekonomik açıdan zor duruma düşecekse mahkeme, onların geçimini sağlamak üzere dava kesinleşinceye kadar tedbir nafakasına hükmedilebilir. Talep olmasa dahi hâkim doğrudan bu kararı verebilir. Ayrıca boşanma davası açılmadan önce de eşlerden biri, ayrı yaşamada haklı olduğunu ispatlarsa, ayrılık davası kesinleşinceye dek diğer eşten nafaka isteyebilir. Tedbir nafakası geçici bir tedbir olduğundan tarafların kusuruna bakılmaz. (TMK. m.169)

Yoksulluk nafakası

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.  Bu hak TMK’nın 175’inci maddesinde yer alır. Kadınları her açıdan erkeklere bağımlı kılmaya ve ev içinde kadının yaptığı işleri değersizleştirmeye çalışan ataerkil zihniyet, yoksulluk nafakasının kaldırılması için kampanyalar açmıştır. Nafakanın kaldırılması şu anda Meclis’te bulunan muhafazakâr partilerce desteklenmektedir. Kadın örgütlerinin konuya ilişkin hukuk savaşı hâlâ devam ediyor.   

Geçici önlemler

Boşanma ve ayrılık davası boyunca maddi açıdan zor duruma düşecek eşe hâkim tedbir nafakası bağlayabilir, ortak konutu tahsis edebilir ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri  alır.

Ziynet eşyası

Genel olarak düğün sırasında kadına takılan altın ve ziynet eşyaları, kişisel mal olarak kabul gördüğünden, diğer tarafta kalması halinde boşanma davası ile birlikte talep edilir. Evlilik sırasında ziynet eşyaların bozdurulması, borçların kapatılması, ev ihtiyaçlarına kullanılması hibe olmadığı sürece tazminat olarak iadesi istenir.

Soyad

Boşanma ile kadın eski soyadını kullanır. Ancak çeşitli nedenlerle boşanmasına rağmen kocasının soyadını taşımak istiyorsa, dilerse boşanma davası içinde soyadı kullanımı için karşı taraftan izin talep eder veya boşanma davası bittikten sonra aile mahkemesinde dava açmak yoluyla boşandığı kocanın soyadını kullanma izini için dava açabilir.

Ücretsiz hak / Adli yardım

Adli yardım, mali gücü yetersiz olan tarafın (kadınların) dava açma hakkından yoksun kalmaması için dava harç ve masraflarından, icra takip giderlerinden muaf tutulması ve kendisi için baro tarafından ücretsiz avukat görevlendirilmesidir.

Maddi durumu yetersiz kişi, barolar bünyesindeki adli yardım bürosuna müracaat ile ücretsiz avukat tutma ve yargılama giderlerinden geçici olarak muaf tutulma haklarına sahiptir.

Adli yardım ile bireylerin hak arama özgürlüklerinin önündeki engelleri aşmak ve kullanımında eşitliği sağlamak üzere, avukatlık ücretini ve yargılama giderlerini karşılama olanağı bulunmayanların avukatlık hizmetlerinden yararlandırılması amaçlanmaktadır.

Görsel: Canva

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!