Çalıştığı yatta cinsel tacize maruz bırakılan Kaptan Gamze: “Susmayacağım!”

Öfkesi ve şaşkınlığını uzun süre atamamıştı üzerinden. Ama "kol kırılır, yen içinde kalır" diye düşünmedi. Yat kaptanı Gamze, cinsel tacize maruz bırakılmış, ardından gece yarısı yattan sokağa atılmıştı! Bavulu ve yere saçılan özel eşyalarıyla, üzerinde pijamasıyla teknenin demirli olduğu kıyıda uzunca bir süre şok içinde bekledi, sonra polise gitti.
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com

Gamze Çekim, genç bir gemi kaptanı. Denizciliği yat turizmi alanında yürütüyor bir süredir. Ağırlıklı rotaları Marmaris, Bodrum, Rodos… İTÜ Deniz Ulaştırma ve İşletme Mühendisliği mezunu. Boşnak, İzmir doğumlu. Ailesi halen orada yaşıyor.

Gardiyan bir baba ve terzi bir annenin kızı Gamze. Anne ve baba çalıştığı için anneanne ve dedesi tarafından büyütülmüş. Aile içinde hiç baskı yaşamadığını söylüyor. Her kararının iyi de olsa kötü de olsa desteklendiğini, hiçbir konuda kısıtlamayla karşılaşmadığını anlatıyor. Babasını 1999 yılında kaybetmiş.

Ailede denizciler var, sevdası oradan aslında. İki dayısı da uzak yol süvari kaptanı. “Denizci bir ailenin içinde büyüdüğüm için hep istemiştim kaptan olmayı. Onların denizde yaşadığı olayları, hikâyeleri çocukken o kadar çok dinledim ki” diyor.

Üniversiteden mezun olup, kaptanlığı tescillenince önce uzak yol gemilerinde çalışmış ama alışamamış haftalarca süren yolculuklara. Sonra turizme hizmet veren yat kaptanlığına yönelmiş. “Yatları seviyorum, küçük kız çocukları gibi…” ifadelerini kullanıyor. O da sülaledeki tek kız çocuğu. Hep erkekmiş yeğenleri, kuzenleri. Evin de tek çocuğu.

Yapamazsın diyenlere inat

32 yaşındaki gemi kaptanı, “Deniz tutkumu Metin Dayım’a borçluyum” diyor. İlk başlarda çevresinden destekleyici tavırlar görmüş. Ama kadın ve denizciliği bir arada düşünemeyenlerle de karşılaşmış. Ailesi bu konuda her zaman destek olmuş. Şunları söylüyor Gamze Kaptan:

“Denizciliği yapamazsın diyenlerin sayısı da az değildi tabii ki. Özellikle ‘Denizde kadının ne işi var?’ düşüncesindeki o kesim… Oysa bunun cinsiyetle ilgisi yok, yürek işi. Ben yapamazsın diyenlere inat hiç vazgeçmedim. Aksine daha da çok benimsedim, aşk ile işime sarıldım.

Maalesef hâlâ kadın-erkek ayrımı yapıyorlar. Denizcilik öğrencisi kadınların hâlâ staj yeri bulamama sorunları devam ediyor. ‘Kadın çalıştırmıyoruz’ diyenler yine var. ‘Sen evinde otur ne işin var denizde?’ düşüncesine sahip olanlar çıkıyor karşımıza. Bizi sektörde nedense kabullenemiyorlar. Bir kadın gemiciye, ‘Senin gücün yetmez, erkek gibi halat bağlayamazsın’ dahi denilebiliyor.

“Fakat iyi gelişmeler de oluyor. Benim okuduğum dönemde kadın denizci şu anki kadar çok değildi. İşini harika yapan kadın denizcilerimiz var. Tutkun olduğumuz denizden bizi kim uzak tutabilir ki? Kim bizi engelleyebilir? Tüm sorunlara, söylenenlere inat ben mesleğimden hiç kopmadım.”

Mobbing ve taciz yaygın

Kadınların sektörde karşı karşıya kaldığı ayrımcılığı her fırsatta eleştiriyor Gamze. Stresli iş koşulları nedeniyle psikolojik sorunların da yaşanabildiği bir alan bu. Gamze, mesleki yıpranmalarla ilgilenen mesleki bir sivil toplum oluşumunun, Denizcilik Psikolojisi Derneği’nin de üyesi.

“Meslekte var olan kadınlar olarak aslında sadece yatlarda değil, tüm denizcilik sektöründe mobbinge uğruyoruz. Gerek sözlü gerek fiziksel olarak tacizler yaşanıyor. Ben bu konuları ele alan bir blog oluşturmayı planladım. ‘Denizcilikte taciz ve tacizin psikolojik etkileri’ çerçevesinde bir yazı dizisi hazırlayacaktım buraya. Tabii bunları yaşayanlarla konuşarak… Ama çoğu kadın anlatmadı, çekindiler ne yazık ki.”

Dövme tutkusu

Gamze, denize olan bağlılığının her şeyden üstün geldiğini vurguluyor ve ekliyor:

“Bundan dolayı karaya uyum sağlamak zor oluyor. İş dışında zamanımın geri kalan kısmını ailemle veya arkadaşlarımla geçiriyorum.”

Gamze Çekim

Bu arada genç kaptanın bir diğer tutkusu da dövme. Onlarca dövme yaptırmış. Genelde pusula, gemi çapası, kelebek, çiçek gibi desen dövmeleri var bedeninde. Bu noktada kendisine yönelen olumsuz bakışlardan söz ediyor. Dövmelerine bile laf edip, onu işe almak istemeyen patronlar olmuş!

“Bu kadar çok dövme niye?” diye soruyorum; “Biraz marjinal bir yapım var, o yüzden seviyorum. Farklı olmaya eğilimliyim aslında” yanıtını veriyor. Ardından da ekliyor:

“İlk dövmelerde güzel oluyor, fakat sonra sıkılabiliyor insan. Sanırım daha da yaptıramayacağım. Çünkü yerim kalmadı artık!”

‘Güler yüzlülüğü bile kullanıyorlar’

Gamze, sakin görünümünün ardında aslında biraz da sinirli bir yapısı olduğunu dile getiriyor. “Bazen ‘Senin yerinde olsam’ diye başlayan nasihatlerle karşılaşırım. Böyle yaklaşanları genelde hep ‘Benim yerinde olamazsın’ diye terslerim” diyor.

Söz bir kez daha bu alanda çalışan kadınların maruz bırakıldığı ayrımcılık ve tacize geliyor. Erkek egemen yapıda her şeyin malzeme yapılabildiğine değiniyor Gamze:

“Biraz güler yüzlü biriyseniz bundan bile mana çıkartanlar var. Siz o sırada patrona karşı asık suratlı olmama gayreti içindesiniz ama o başka yere çekebiliyor bu özelliğinizi.”

Zabite hayır dediği için

Denizcilik sektörü erkek egemen. Kadınlar çok fazla mobbingle karşılaşıyor. Örneğin stajı için gittiği gemide zabitlerden birinin çıkma teklifine hayır demesinin ardından, mobbinge maruz olan çok genç kadın var. Bu tip olaylardan sonra, zabitin uyarılması söz konusu olmayıp, fatura kadına kesiliyor. Kontratı bitmeden gemideki işinden ayrılması isteniyor!

İstihdamda cinsiyet eşitliği hemen hiç yok. Sadece reklam için, çağdaş bir görüntü imajı adına, kadın çalıştıran bazı gemi ve tekne patronları var. Taciz vakaları ise gizlendiği için açığa çıkmıyor çok fazla.

Gamze’nin de yaşadığı tacizler söz konusu. Bunları dosdoğru aktarıp sadece kendi tanıklığını değil, hemcinslerinin yaşadıklarını da görünür kılmak istiyor.

Teknenin patronu video yolladı

Peki neler oluyor, yaşadıklarını aktarmasını istiyoruz. Şunları paylaşıyor:

“Anadolu yakasında bir yatta çalıştım 2 sene önce. Teknenin patronu bana, gece saat 3 sıralarında kamaramda uyumaya çalışırken, 4 adet porno videosu yolladı! Cevap vermedim, yaşlı adam, belki yanlış attı diye düşündüm. Silecek diye beklerken şöyle bir mesaj gönderdi arkasından: ‘Ama fazla naz aşık usandırır. Gel yukarı. Uyuma, bir şeyler içelim. Kafanı kullan.’

Şoke oldum! Ben de bu mesajı tüm ailesinin de olduğu whatsapp grubuna gönderdim. Ekran fotoğrafı alıp bana attıklarını ilettim. Yani ispatlı bir şekilde… Tepki bile vermeyip beni gruptan çıkardılar! Hiç olmazsa bir özür dileyin değil mi? O da yok. İşi bıraktım ben de. Nelerle karşılaşıyor kadınlar… Bazen de patron asılmıyor, kaptan art niyetli yaklaşımlarda bulunuyor!”

Hem taciz etti hem de sokağa attı!

En son çalıştığı Marmaris’te bir yatta başına gelenler de çok sinir bozucu. Şöyle anlatıyor:

“Patron içen bir tipti. Bir akşam gene sarhoş. Ekim ayının 1’i ya da 2’siydi. Gece saat 00.00’ı geçmişti. Ben dış dinlencede oturuyorum, o da orada. Bana dedi ki, ‘Gel birlikte yatalım! Sen de bir şansını dene.”  Parasını kullanarak kadınlara yanaşmaya çalışan biri. Ben de “Siz isterseniz yatın” dedim, çıktım oradan. Teknenin üst kısmına gittim. Beynim yandı o an.

Hemen başka iş bakmaya başladım. Midem bulandı ya bir kere, duramam orada diye düşündüm. Ne var ki iş bulmadan ayrılma lüksüm de yok. Neyse ki başka bir iş buldum. 3 gün sonra işten ayrılacağımı söyledim. ‘Ama turumuz var, eğer tur erken bitecekse sizi idare ederim, birkaç gün daha kalırım’ dedim.

Bana ‘Senin yaptığın terbiyesizlik’ diye mesaj attı. 15 dakika sonra yanıma geldi. Üstümde pijama şortlu bir takım var. Uyuyacağım diye giymiştim. Bana ‘s..r git’ diye bağırarak önce valizimi sokağa fırlattı. Kamaraya indim üstümü değiştirmek için. Oraya da geldi, hâlâ bağırıyor; ‘s.ktir git. o..u’ diye. Giyinmeme izin vermedi. Beni öylece gecenin bilinmezliğinde pijamalarımla dışarı attı.”

Polise şikâyet etti, adam kaçtı

Hani bazen gazetecilerin kaçırdığı olaylar meydana gelir. Gamze, anbean böyle bir haberin içinde yer almıştı. Olayı yaşayan taraf olarak hâlâ öfkesi ve şaşkınlığı üzerindeydi. Diğer taraftan “kol kırılır, yen içinde kalır” şeklinde düşünmeyecek, tacizi anlatacak ve destek isteyecek kadar da bilinçliydi. Hem suçlu hem de güçlü bir adamla karşı karşıyaydı.

O gece yere fırlatılmış bavulu ve özel eşyalarıyla, üzerinde pijamasıyla teknenin demirli olduğu kıyıda uzunca bir süre şok içinde kaldığını söylüyor Gamze. Bir an kendine gelip Muğla Emniyeti’ni aradığını, ardından polisleri beklediğini belirtiyor. Fakat onlar gelene kadar adam kaçmış. Ama polisler gecenin geç saatlerinde bir şekilde adamı bulup karakola ifade için götürmüşler. Devamını şöyle anlatıyor:

“Kendisi polise kamera kayıtlarını vermiş. ‘Ben teknede yatmadım, ona bir şey yapmadım’ diye. Zaten ben sözlü taciz yaşadığımı anlatmıştım. Bana yaptıklarını tacizden saymıyordu! Emniyet’e yaptığım şikâyetimin sonucunu ise şu an bilmiyorum.”

Feministlerden destek bekliyor

Gamze Çekim, üyesi olduğu Yat Kaptanları Derneği’ne de şikâyet etmiş faili. Olayı anlatmış. Failin bunu öğrendiğini ve kendisini arayıp “Sana dava açacağım” dediğini aktarıyor.

Yani şahıs, nüfuzunu kullanarak tacizin üstünü kapatma gayretinde. Gamze’nin şikâyetlerinden bir sonuç çıkmazsa amacına ulaşacak. Ama Gamze de pes edecek bir kadın değil. Feminist kadınlardan, kadın hakları savunucularından destek isteyip istemediğini soruyorum. Ona henüz vakit bulamamış. “Ama haberde yazarsanız, feministlerden destek istediğimi belirtirseniz sevinirim” diye konuşuyor.

Çoğu kadın sessiz kalıyor

Peki, yatçılık endüstrisinde bu tür suiistimaller çok oluyor mu? Bunlar lüks yatlar mı? Buradaki mürettebat kadınlar da cinsel tacizle karşılaşıyor mu? Yatlarda bizim bilmediğimiz daha neler oluyor? Yanıtı kısa ve net, “Evet oluyor” diyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Milyonluk yatlar bunlar. Ama hepsinde bunlar olmuyor elbette. Düzgün, karakterli insanlar da var. Kadın kaptanlar ve gemi hostesleri daha çok tacize uğruyor maalesef. Ne var ki iş bulma açısından sıkıntı yaşamamak için çoğu kadın buna sessiz kalıyor. Genelde ya erkek kaptan ya da mal sahibi bu çirkin olayların öznesi oluyor. Burada da altını özellikle çizeceğim: Bütün yat kaptanları için elbette bu söz konusu değil.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

Malatya’da BİRTEK-SEN’in örgütlenme faaliyetini yürüten tekstil işçisi bir kadın arkadaşımızla konuşuyoruz. Depremden sonra da kayısı fabrikalarında, düşük yevmiyeyle çalışan kadınların çoğu kayıtdışıymış. 16 yaşında koca koca kasaları taşıyarak işe başlayan arkadaşımızın en fazla şikâyet ettiği konulardan biri de işyerinde cinsel taciz.
O iki çocuklu bekâr güvenlik elemanı bir kadın. Erkek ağırlıklı bu sektörde, cinsel tacize, mobbinge, şiddete maruz kaldı fakat elinden geldiği ölçüde geri durmayıp, bedenine ve emeğine sahip çıktı. Kadınlar sessiz kalmamalı ama seslerini ortaklaştıracakları bir yer de olmalı, diyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!