CarrefourSA işçisine dün polis saldırısı, bugün resmi tebligat

Depo önünde topluca taleplerinin arkasında durmaya devam eden CarrefourSA Esenyurt depo işçileri arasından dört kadın işçiyle konuştuk. Hemen hepsi ailesinin maddi sorumluluğunu taşıyan bu kadınların tümünün söylediği, bu depoda çok ağır çalışma koşullarına ve uzun mesaili çalışma saatlerine karşın aldıkları ücretin çok düşük olduğu ve yetmediği... Bu nedenle taleplerinin arkasında durmaya devam ediyorlar.
Paylaş:

İstanbul’un Esenyurt ilçesindeki CarrefourSA deposunda ara zam talep ettikleri için 10 Ağustos’ta aralarında DGD-SEN temsilcisi ve üyelerinin bulunduğu altı işçi işten çıkartılmış, devamında depoda taşeron firmalar DGR ve Onur bünyesinde çalışan işçiler işten çıkartılan arkadaşlarının işe iadesi, maaşlara 5 bin TL zam ve İSİG önlemlerinin alınması talebi ile iş bırakmışlardı. İşçiler İSİG önlemlerinin alınmadığı koşullarda yasal çalışmama haklarına dayanarak önce bahçede, daha sonra işyeri önünde toplanarak direnişlerini sürdürürken; işveren de işyeri servislerini çalıştırmayarak, yemek çıkarmayarak depodaki çalışmayı fiilen durdurmuş ve bir haftalık idari izin uygulamıştı.

İşçiler dün de Küçükçekmece Armoni AVM ve Zeytinburnu Olivium AVM’ye giderek yurttaşlara seslenirken, eylemin ardından işçiler ve örgütlenme uzmanları “kafalarına basılarak ve dövülerek” polis tarafından gözaltına alınmıştı.

Bu sabah ise işçilerin bazılarının adreslerine DGR Grup adına yapılmış resmi bir tebligat ulaştı.

Tebligatta, ulaştırıldığı muhatabın 28 Ağustos 2024 tarihinde (yarın) mesai saatleri içerisinde işe davet edildiği bildiriliyor.

Deponun önünde bekleyişlerini sürdüren depo işçileri arasından dört kadın işçiyle* konuştuk.

“Vaatler inandırıcı değil”

Bahar 19 yaşında ve 7 aydır depoda çalışıyor. Carrefour depo Bahar’ın ilk işi, daha önce bir güzellik merkezinde staj yapmış. Astım hastası olan Bahar dün Zeytinburnu’nda AVM içerisindeki bir Carrefour mağazasında, alışveriş yapan halka seslendikleri eylemdeymiş. Gazlı müdahaleden kötü etkilenmiş. “İlaç falan sıktılar. Benim astımım var. Astımdan dolayı rahatsızlandım, fenalaştım orada. Çok sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz” diye anlatıyor.

Bahar aslında üniversite okumak istiyor ama maddi sıkıntılardan dolayı bunu gerçekleştiremiyor. Ailenin borçları olduğu için çalışmak zorunda. Bir ablası ve o, babası ve babaannesi ile yaşıyorlar. Ablası da çalışıyor.

“Zam talebimize karşılık vermiyorlar, bir açıklama yapmıyorlar, ne olacak bilmiyoruz, belirsizlik yoruyor” diyor.

Buradaki işin ağır bir iş olduğunu ve karşılığını asla alamadıklarını düşünüyor. Ağır yükler kaldırdıklarını, bazen bir işi iki kişinin yapmak zorunda kaldıklarını söylüyor ama “ona da izin vermiyorlar” diyor.

Bu sabah kapı çalmış ve tebligat ulaştırılmış. “Korktum açıkçası” diyor. Tebligatı alıp depo önündeki toplanma alanına getirmiş.

Tebligatta işbaşı yapma çağrısı dışında “İşbaşı yapan personel için CarrefourSA Carrefour Sabancı Ticaret Merkezi A.Ş. tarafından kadroya alma çalışmalarının başlatılacağı” da yazılmış.

Bahar’a bu kadroya alma vaadini soruyoruz. Depoda, veri girişçiler, stokçular gibi kimi işçiler kadrolu, yani Carrefour personeli olarak çalışıyormuş.

“Kadroluya çoğu kişi geçmek istemiyor. Kadroluda ücreti az veriyorlar ilk başta. Deneme süresi falan oluyor diye biliyorum” diyor.

Dolayısıyla resmi tebligat öncesinde mesajlar yoluyla da ulaştırılan, kadroya geçme ve zam taleplerinin karşılanması vaatlerini inandırıcı bulmuyorlar.

Kadınlar reglken bile ağır kaldırmak zorunda

Nur da 19 yaşında ve depoda 7 aydır çalışıyor. Lise mezunu, önümüzdeki ay üniversiteye başlayacak. Sivil Havacılık ve Ulaştırma Yöneticiliği okuyacak olan Nur hostes olmak istiyor. Okul açılacağı için aslında bu ay çıkışını vereceğini ama direniş başladığı için burada arkadaşları ile kaldığını anlatıyor.

Nur, burada regl oldukları dönemde dahi ağır kaldırmayı da içerecek şekilde çalışmak durumunda olduklarını hatırlatıyor. Kendisinin de çalışırken ayağına transpalet çarpmış. Ayağı şişmiş, ayakkabı giyemeyecek durumda olduğu halde hastane rapor bile vermemiş. Hastaneye iş kazası olduğunu söylemiş ama “Bu şekilde kayda geçirip geçirmediklerini bilmiyorum” diyor.  Ayrıca rapor alamadığı o günler için ücreti kesilmiş.

“Zoruma gidiyor”

Gaye 33 yaşında, 10 aydır Esenyurt depoda çalışıyor. En küçüğü 1,5 yaşında olan üç çocuğu var. Eşi cezaevinde, kayınvalidesi ve kayınpederinin evinde yaşamak ve çalışmak zorunda. Daha önce yine bir başka depoda ve kuyumculuk sektöründe imalatta çalışmış. İlk kez böyle bir ortak mücadele içerisinde yer alıyor.

“İlk başta bir acemilik çektim. Ama buradaki birlik beraberlik, insanların birbirine olan bağlılığı beni çok şaşırttı. Gurur duydum bununla. Şu andaki durumdan da çok memnunum, arkadaşlarımla bir aradayım.”

“Evde çocuklarımdan feragat edip 50-60 saat mesaiye kaldığımı biliyorum” diyen Gaye fazla mesai sonrası dokuz buçuk onda eve ulaşabiliyormuş. “Eşim yok zaten, tek başıma mücadele ediyorum. Mesaiye kalıyorum ama elime geçen para yok. Zoruma gidiyor” diyor. 

“20 bin lirayı nereye gitsem alırım” diyen Gaye “hakkımızı verene kadar buradayız, arkadaşlarımlayım” diye ekliyor.

“İstediğimiz tek şey zam”

Arzu da 10 aydır bu depoda çalışıyor. Eşinden ayrılmış. 17 ve 20 yaşında eğitimlerine devam eden iki kızıyla yaşıyor ve kirada oturuyorlar. Aldığı ücretle geçinemediğini anlatıyor. “Ben yetiştiremediğim için eyleme katıldım” diyor. Ağır bir işte çalıştıklarını o da vurguluyor; “Kalçası çıkan oldu, fıtık olan oldu” diye aktardıktan sonra “İstediğimiz tek şey zam” diye ekliyor.

Gelen mesajlarda ve yapılan tebligatta söylenenler ise sorgulanıyor.

“Madem taşeron çekiliyor, neden bize taşerondan mesaj atılıyor? DGR’den, Onur’dan mesajlar atılıyor? CarrefourSA’dan bize mesaj gelmedi” diyor.

* Kadın işçilerin isimlerini istekleri doğrultusunda değiştirerek kullanıyoruz.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Sarar mağazalarında geçinemedikleri için greve çıkan kadın işçiler, düşük ücretin yanı sıra cinsiyet temelli saldırılarla da boğuşuyorlar: “Erkeklere göre daha az kazanıyorum. Yöneticiler genelde erkek kadın işçilerin önü kapatılıyor. Regl izni yok, ağır işler sağlımızı bozuyor. Tüm kadınlardan destek bekliyoruz” diyorlar.
TOMİS 2015 Metal Fırtına döneminde kurulan bağımsız bir sendika. Geçtiğimiz günlerde sendika yöneticisinin işten atılması karşısında AYM’de açtıkları davayı kazandılar. Bu önemli bir kazanımdı. Davayı yürüten kadın işçilerin açtıkları davalarda da başarı sağlayan sendikanın, örgütlenme uzmanı Elif Alçınkaya ile Metal sektöründeki kadınları konuştuk.
70 gündür fabrika önünde direnen Polonez işçileri kadın örgütlerini ve feministleri dayanışmaya çağırıyor. Bu çağrıyı ilettiğimiz ve iletimize cevap veren kadın örgütleri “boykot ve dayanışma eylemleri yapalım” fikrinde ortaklaşıyor. O halde gelin Polonez’de kadın işçilerin taleplerini yaygınlaştırıp, seslerine ses katalım…
İşçilerin hoşnutsuzluğu, ağırkanlı konfederasyonları da eylem süreçlerine zorluyor. Daha önce Türk-İş bir eylem takvimi açıklayıp harekete geçerken DİSK de “Gelirde, Vergide ve Ülkede Adalet” diyerek bir eylem planı oluşturdu. 25 Eylül’de İstanbul’da gerçekleşecek büyük işçi buluşması öncesi konuştuğumuz DİSK’li kadınlar, bu eylemi ve sendikaların tutumlarını yetersiz ama önemli buluyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!