Çay üreticisi kadınlar: Emek bizim, söz de bizim olacak!

Çay üreticisi kadınlar, 7 TL olarak açıklanan yaş çay fiyatına da kota uygulamasına da tepkili. “Ellerine hiç çay makası almayan kişiler çaya fiyat biçiyor, kota koyuyor, her şeye karar veriyor. Kazancımız elimizde eriyor. Emek bizim, söz de bizim olacak” diyorlar.
Paylaş:
Yadigar Aygün
Yadigar Aygün
yadigaraygun93@gmail.com

Doğu Karadeniz’de çay sezonu açıldı. Sezonun vazgeçilmez emektarı olan kadınları yine zor bir dönem bekliyor. Dikiminden hasadına kadar geçen süreçte çayın tüm zahmetini çeken, yükün çoğunu sırtlayan kadınlar, yalnız çay bahçelerinde değil evde de ter döküyor. Ev içindeki emekleri karşılıksız. Peki, çaya verdikleri emeğin karşılığını alabiliyorlar mı? Ne yazık ki hayır.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 gün önce Rize-Artvin Havalimanı’nın açılışında yaptığı konuşmada, bu yıl yaş çay alımlarında uygulanacak taban fiyatını 6 lira 70 kuruş olarak açıkladı. Erdoğan, kilogramda 13 kuruş olan destekleme fiyatının ise 30 kuruşa yükseltildiğini duyurdu.

Çay üreticisi kadınlar, giderek derinleşen ekonomik kriz ve artan enflasyon rakamları karşısında yaş çayın kilosuna toplam 7 TL fiyat biçilmesine tepkili. Çünkü üretim maliyetleri sürekli artıyor. Yalnızca gübre alımı için yılda harcadıkları tutar 8 bin lira. Buna durmadan artan benzin ve gıda fiyatları, kabaran faturalar, iğneden ipliğe gelen zamlar da eklenince üreticilerin kazancı günden güne eriyor.

Diğer yandan, günlük kota uygulaması üreticileri özel sektöre mahkûm ediyor. Özel firmalar yaş çayı üreticiden çok düşük fiyatlara alıyor. Çay üreticileri, uzun süredir çayda uygulanan kotaya ve özelleştirmelere itirazını dile getiriyor ama iktidara sesini duyuramıyor.

Çay üreticisi kadınlarla sorunlarını ve taleplerini konuştuk.

Giderler artıyor, kazanç azalıyor

Çay üreticisi Sevil, maliyetler bu kadar artmışken açıklanan alım fiyatının son derece yetersiz olduğunu dile getirdi:

“Biz en az 9-10 TL talep ediyorduk ama yapmadılar. Yaş çay alım fiyatına zam yapıldıktan sonra kuru çaya da yüzde 43 zam geldi. Yani bir şekilde yaş çayın parasını kuru çaydan çıkarmaya çalışıyorlar.”

Bu yıl gübre fiyatlarının yüzde 200 arttığına dikkat çeken Sevil, “Geçen yıl bir ton gübreyi 2 bin 500 TL’ye alırken bu yıl 7 bin 500-8 bin TL’ye aldık. Çoğu çay üreticisi az gübre alabildi. Gübreleri az döktüğümüz için çay bu yıl verimsiz olacak. Çayımızın kilosu düşük gelecek” dedi.

Sevil, günlük çay alımında uygulanan kota-kontenjan sınırlamasının kendilerini özel şirketlere mahkûm ettiğini belirtti: “Özel şirketler çayımızı daha düşük fiyata, 4 TL’ye alacak. Çayımızı özellere sattığımızda kaybımız artıyor. Kazancımız elimizde eriyor.”

Kota nedeniyle bir dönümde 20 kilo yaş çay verebildiklerini söyleyen Sevil, “Bu yüzden her gün çaya gelmek zorunda kalıyoruz. Bir çuval çay toplayıp gidiyoruz. Gelip tarladan istediğimiz kadar çay toplayıp satamıyoruz. Limit çok düşük. Şehirde yaşıyoruz, her gün 20 kilo çay için köye git gel, ekstra masraf. Benzin çok pahalı” ifadelerini kullandı.

‘Ellerine hiç çay makası almayanlar her şeye karar veriyor’

Sevil, çay üreticilerinin emeğinin sömürülmemesi ve özel sektöre peşkeş çekilmemesi için çayda özelleştirme ve kota sınırının bir an önce kaldırılması gerektiğini vurguladı. Devletin şirketleri değil üreticileri koruması gerektiğinin altını çizen Sevil, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu an yağmurda çay topluyoruz.  Yarın öbür gün yaş çayda kota sınırlaması olacak ve çayımızı satamayacağız. Yağmur da olsa güneş de olsa kotaya takılmamak için çayımızı topluyoruz. Özel şirketler, bu durumu fırsat biliyor. Çayda özelleştirme kaldırılmalı ya da en azından bu şirketler için devletin verdiği fiyata yakın bir taban fiyat belirlenmeli. Üreticiyi korumaları gerekiyor.

Günlük kota sınırı uygulanmaması için fabrikaların kapasitelerini artırmasını talep ettik.  Bunun için imkânlarının olmadığını söylediler. Rize-Artvin arasına denize dolgu yaparak havalimanı yaptılar ama 3-4 tane çay fabrikasının kapasitesini artırmaya imkânları yokmuş!”

Bu duruma tepki gösterip eylem yaptıklarında da “terörist” ilan edildiklerini söyleyen Sevil,

“Ellerine hiç çay makası almayan kişiler çaya fiyat biçiyor. Çaydaki kotaya, kontenjana, fabrikaların ne kadar kapasiteyle çalışacağına karar veriyor. Üretici ne diyor, ne istiyor, hiç sormuyorlar” dedi.

Artık çayın parasını kadınlar alıyor

Karadeniz’de yükün çoğunun kadınların omzunda olduğunu belirten Sevil, “Ne ev işimiz bitiyor ne tarla işimiz. İşten yıllık izinlerimi ayarlıyorum çay toplayacağım diye ama erkeğin böyle bir derdi yok. Keyfi isterse çay topluyor” diye konuştu.

Öte yandan Karadeniz’de yavaş yavaş değişimin başladığını dile getiren Sevil, “Feminizm sayesinde oldu bu. Feminist bilinç arttıkça erkek egemenliği azaldı. Artık çayın parasını kadınlar alıyor” ifadelerini kullandı.

Çay üreticisi kadınlar olarak eşitlik için, emeklerinin karşılığını alabilmek için mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Sevil, son olarak şunları söyledi:

“Durmayacağız. Her sene eylem yapıyor, hakkımızı savunuyoruz. Bize ne derlerse desinler. Terörist değiliz, üreticiyiz. Emek bizim, söz de bizim olacak. Sokağa çıkmamızı istemiyorlar. Ama biz sözümüzü sokakta söyleyeceğiz. Ben sokağın gücüne inanıyorum. Emeğin gücüne, kadın dayanışmasına inanıyorum. Hiç kimse mücadeleden vazgeçmesin.”

Bu fiyatı belirleyenleri çaylığa sokacaksın…

.

Gamze Nur ise “Ev hanımıyım. Bir yıl boyunca yazın topladığım çay parası ile geçinmeye çalışıyorum. Ama olmuyor. Bir dahaki yaza asla param yetmiyor” dedi.

Çay alım fiyatına çok az zam yapıldığını söyleyen Nur, “Gübresi, mazotu derken elimizde bir şey kalmıyor. Onlara sorsan bize çok iyi para veriyorlar. Ama çayın zahmetine göre çok gideri var. Özel şirketlere 2 TL’den çay satmak zorunda kalıyoruz. Hepimiz birlik olalım. Kota uygulaması da çayda özelleştirilme de kaldırılsın” şeklinde konuştu.

Bir diğer çay üreticisi Belma da “Her şeyin fiyatı almış gidiyor ama bizim emeğimizi gören yok” diyerek tepkisini dile getirdi. Kuru çaya yüzde 43 zam yapılırken üreticiye hakkının verilmediğini söyleyen Belma, şunları kaydetti:

“7 TL çok düşük bir fiyat. Aslında çayın fiyatını belirleyenleri çaylığa sokacaksın, al topla diyeceksin, 7 TL’ye değiyor mu? Şu an çaylıkta 8 kadın, 1 erkek çay topluyoruz. Sabahın beşinden akşamın 6-7’sine kadar… Sonra tükenmiş halde eve gideceğim, 3 çocuğum var, onlarla uğraşacağım, ödevleri vesaire… Yemek yapacağım bir yandan. Kota uygulaması başlayınca alım kapısında çayımızı parça parça satacağız. Gece 10’lara kadar çay satmak için beklediğimiz oluyor. Bize bunca emeğimizin karşılığını versinler. Emeğimizi sömürmekten vazgeçsinler.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

Yemek sektöründe çalışan kadınlar, cinsiyet ayrımcılığına maruz kalıyor. Bu sektörde çalışan kadınların yükselmesine erkekler engel oluyor. Erkek egemen baskılar yüzünden kadınlar belli alanlara sıkıştırılıyor. Ama “mutfak erkek işidir” şeklindeki cinsiyetçi önyargıyı kıranlar var. Onlarla konuştuk.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!