Tekstil sektörü dediğimizde akla ilk gelen kadın işçiler ama metal işkolunda da, tamamen erkeklerin yer aldığı düşünülüyor. Daha doğrusu geçmişte böyle bir gerçeklik vardı. Metal sektörü her ne kadar bir zamanlar kadınların cesaretini kırarak ve erkek istihdamını tercih etse de zamanla bu değişti. Sendikaların sektördeki varlığı, istihdamda cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadelede büyük bir ilerleme kaydedilmesini sağladı. Sektörde kadınların işe girmelerinin önünde gizli bir engel olsa da, son yıllarda bakış açısı değişti. Bu fabrikalarda kadınların da başarılı olma potansiyeli, deneyimle sabit olunca birçok kadın sektörün emekçisi oldu. Tabii ki sayı yine az. Ama pek çok fabrikada bugün işçilerin yaklaşık yüzde 20’si kadın. Bazı işyerlerinde ise bu sayı çok yükselebiliyor.
Çinli işverenin kadın istihdamı
Gelişmiş, adı bilinen şirketlerde üretimde kadın çalışanların olması bazı değişiklikleri mümkün kıldı. İstihdamda cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadelede ilerleme kaydedildi. Kadın işçiyi bu işte düşünmemekte ısrar eden firmalar kadın başarılarına tanık oldukça, uluslararası alandan cinsiyet eşitliği ile ilgili teşvikler almaya başladıkça fikir değiştirdiler. Bin 500 işçi çalıştıran Haier Group bunlardan biri. İşveren Çinli. İş yerinde kadınlara iş anlamında fırsatlar verilse de, eşit istihdam sağlanmıyor. Onlar da erkeklerin yaptığı gibi metal işliyor ama çalışan sayısı çok düşük. Haier’de çalışan kadın işçilerin sayısı 40. Eskişehir’de bu sayı “başarı” sayılıyor.
Metal kadınları
Kadınlar, metal parçaların kesilmesi, preslerin çalıştırılması veya beyaz eşya parçalarının kaynakla monte edilmesi gibi ağır işçiliği yapabildiklerini kanıtladı. Metal işçisi Duygu Yeşil onlardan biri. Haier Group Metal Fabrikası’nda beş yıldır çalışıyor. Üye olduğu Birleşik Metal-İş Sendikası bütün işçileri yıllık yaptıkları sendikal eğitimlerle eğitiyor. Sendikada kadınları güçlendirmeye yönelik kadın işçi eğitiminin yanı sıra toplumsal cinsiyet eğitimleri de veriliyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası bünyesindeki bu eğitimlerde, ayrımcılığa karşı ve cinsiyet eşitliğine yönelik birçok konu ele alınıyor. Genel anlamda iş koşullarını iyileştirme çabaları da var. Kadın üye sayısının artmasını önemseyen bir şube Eskişehir Birleşik Metal-İş. Elbette ki kadın çalışanlarının sayısının artmasının bir yolu da, tüm çalışanlara eşit fırsatlar yaratılması için önemli değişikliler sağlamak. Kadın işçi sayısı arttıkça bunların söz konusu olabileceğini ifade ediyor komisyon üyesi.
Kadın komisyonu içinde yer almak
Birleşik Metal-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, bünyesinde bir değişiklik yaptı ve bir “Kadın Komisyonu” kurdu. Bu Eskişehir’de, metal sektöründe bir ilkti. Kadın komisyonu üyeleri, iş yerlerinde karşılaştıkları sorunları konuşmak üzere geçtiğimiz günlerde bir toplantı gerçekleştirdi. Örgütün şube binasında toplanan kadınların hepsi Haier Group Metal işçileriydi. Fabrikadaki problemlerin yanı sıra, birçok konu ele alındı. İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet, taciz ve kadın cinayetlerini de konuştular. Haier kadın işçileri için “Kadın komisyonu” içinde yer almak bir yana, böyle bir komisyonun varlığı da çok önemliydi. Bundan böyle kadın toplantılarının daha sık devam etmesini istiyorlardı. Bunu sendikalarına ilettiler. Sendika da olumlu yaklaştı.
‘Sesimizi duyurmak istiyoruz‘
Haier işçisi olan Kadın komisyonu temsilcisi Duygu Yeşil şöyle diyor; “Biz komsiyon toplantılarında aldığımız kararları ve karşılaştığımız sorunları sendikamız genel merkezine taşıyoruz. Bu toplantımızda da aldığımız yeni kararları genel merkezimize bir dosya halinde sunacağız.” Beş yıldır Haier’de çalışan kadın komisyonu temsilcisi Duygu, Eskişehir’de kadın işçilerin sesinin eylemlerde duyurulmasını önemsiyor. “Örneğin biz Haier kadın işçileri olarak hiç 8 Mart Eylemi yapmadık Eskişehir’de. 25 Kasım Şiddetle Mücadele Günü’nde de bir eylemimiz olmadı. Bunu sendikamıza ilettik. Ayrıca 8 Mart günü biz kadın emekçiler izinli almak istiyoruz.” Yeşil, kadın komisyonu kurulunca çok heyecanlandıklarını, birçok kadın sorununu bu komisyonda ele aldıklarını anlatıyor, “Örneğin bizim özel günlerimizde yaşadığımız çok problem oluyor. O dönemler bir işçi kadın, erkek şefe fabrika içinde bir özgül sorun yaşadığını elbette anlatamaz. Böyle bir durumdan dolayı izin almamız gerektiğinde, bunu erkek temsilciye soramıyor, talebimizi de dile getiremiyorduk “
‘Hamile kadın işçiler haklarını bilmiyordu’
Kadın temsilcisi Duygu Yeşil evli. 15 yaşında çocuğu var. Çinli işverenin eski fabrikalarını devraldığını söylüyor. O devirden sonra her şey değişmiş. Sendikalı olmaları da bu işyeri dönemine denk geliyor. Peki daha önce nasıldı? Şu şekilde yanıtlıyor bu soruyu; “Sendikamız yoktu. Buna zaten engel de olurlardı. Baskılar çoktu. Biz kadın işçiler sayımız az olduğu için bir sorun olduğunda susmak zorunda kalıyorduk. Kesinlikle hamilelik döneminde izin vermiyorlardı. Çocuğun doğumunda da erken çıkmak imkansızdı.” Sendikalı olmadan önce yaşadıklarını ve kadın işçi olarak zor dönemlerden geçtiklerini vurguluyor; “Kadın çalışanların gebelik ve doğum dönemleri böyle sıkıntılı geçerdi. Yeni anne olan kadının evde olması gereken zamanlar oluyor. Bunlara hep ‘hayır’ yanıtı alırdık. Sendikamız Birleşik Metal-İş, yasal standart neyse o konularda bütün haklarımızı aldı. Yapılan sözleşmelere hamile kadınlarla ilgili maddeler konuldu. Artık doğum iznimiz de garantiydi. Ayrıca doğum izninin ardından çocuk emzirme vs. gibi haklardan da faydalandığımız bir sistem de hayata geçirildi. “
‘Her şey değişti’
Kadın Komisyonu’nun bir başka üyesi ise Selime Orcan. O da Haier Beyaz Eşya fabrikası Emekçisi. Temsilci Orcan, beş yıldır bu fabrikada. 34 yaşında. Sendikaya üye olmalarıyla her şeyin değiştiğini söylüyor. Şunları ifade ediyor; “Örgütsüz olduğumuz daha önceki fabrikamızda hiçbir hak talep edemiyorduk. Çok az ücret alıyorduk. Bir problemden dolayı şeflere şikayette bulunamazdık. Sendikaya üye olunca yasal olan bütün haklarımızı öğrendik ve aldık. Yılda iki kere genel merkezde eğitim toplantısı yapılıyor, biz kadın temsilciler katılıyoruz. Bu toplantılarda yasal sendikal talepler hakkında da çok şey öğrendik. Biz de gelip diğer işçi kadın arkadaşlarımızla paylaşıyoruz.”
‘O dönemler her kız baskı yaşadı burada’
Selime Orcan evli ve iki çocuğu var. Evlenmeden önce, yaşının henüz küçük olduğu dönemlerde ailede durumların nasıl olduğunu soruyorum. Anadolu’da her ailede kızlara yönelik ‘sen kızsın’ şeklindeki bir takım baskıları… Onları yaşamış mı? “Evet” diyor ve ekliyor; “Olmaz mı? Tabii ki çok oldu öyle baskılar. ‘Sen kızsın şunları yapamazsın’ denildi. O anlamda çevredeki bütün kızlar hep uyarı alırdı. Belli bir saatten sonra eve gelme mümkün değildi. Biz kızlar hava kararmadan evin kapısından içeri girmek zorundaydık. ‘Aman adı çıkmasın, aman başına kötü bir şey gelmesin’ kaygısı içindeydi annem babam. Dışarıdan korunma amaçlı.”
16 yaşında liseyi bitirir bitirmez işçi olmuş Selime. Önce temizlik sektöründe çalışmış sonra bir döşemeciye girmiş. Annesi de emekçiymiş, yıllarca çocuk bakmış. Çalışma yaşamı ile birlikte kadınların hayatının dakika dakika planlı olduğunu söylüyor; “İşten eve geldiğimizde her şeyi belli bir saate kadar bitirmeye ve dakik olmaya mecburuz. Plansız asla olmuyor. Örneğin bulaşık varsa onu bugün yıkaman lazım. Çamaşırlar kirliyse o gün yıkanıp asılmalı. Yarına bırakma şansı yok, çünkü yarın iş var! O nedenle haftalık izin günümüzde de fabrikadaki makinalar gibi harıl harıl evde çalışıyoruz.”
‘Yıllık izinde beş-altı gün ev işi yaparız’
Peki yıllık izin? Her fabrikada işçilerin kullandığı yıllık izinlerde şöyle bir nefes alıp, işi düşünmeden 10-15 gün dinlenebiliyor mu? Çocukları ve eşiyle işi, evi düşünmeden evden uzakta tatil yapabiliyor mu? Şu cümleleri sıralıyor; “Evet izin alıyoruz ama onda da başka durumlar ortaya çıkıyor. Bir kere biz kadınlar yıllık izinde beş-altı günü evin yıllık temizliğine ayırırız. Her evde olur bu ‘genel temizlik’. Evi didik didik elden geçiriyoruz. O nedenle 15 gün senelik izin alsak bile bir haftası bu işlerle geçiyor maalesef”. O da, sendikalı olmadan önce eski işyerinden söz ederken yakınıyor. Sendika ile değişen ve onların lehine olan çok nokta var. Kadın Komisyonu kurulmasıyla da birçok açıdan rahatlamışlar.
Selime de Eskişehir’de işçi kadınların, kendi öznel sorunlarını dile getiren eylemler yapmadığına değiniyor; “Burada kadına şiddet olayları var. Hergün bir kadının başına kötü bir olay geldiğini gazetelerde okuyoruz. ‘Kadın cinayetlerine hayır’ diyeceğimiz bir eylem yapamadık. Bundan rahatsızız. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ise hiç kadın eylemine katılamadık işçiler olarak. Bunu için işten izin almamız gerekli çünkü o gün. Sendikamıza ilettik. O gün kadın işçilere iş tatil olsun istiyoruz. Bunu hak olarak kazanırsak 2023 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde açık alanda taleplerimizi dile getiren eylem yapmak istiyoruz.”