Nilgün Kutal nilgunkutal@gmail.com
HPV kadınlarda görülen erkeklerin de taşıyıcısı oldukları bir virüs. Bazı tipleri kadınlarda kansere yol açabiliyor. Çoğu kadın günlük hayatını aksatacak hale geldiğinde ancak hastanelere başvuruyor. Oysa aşısı var. Yakınanlar arasında kadın işçiler de bulunuyor. İşyerlerinde bu konuda eğitim de verilebilir, toplu aşı da yapılabilir.
Kadın sağlığı ve hastalıkları tarih boyunca kadınların bedenine dair bir mesele olarak ele alınmadı. Erkekler, çocuklar üzerinden araçsallaştırılarak, kadın bedenine yönelik ciddi müdahalelerde bulunuldu.
Kadın Sağlığından Sesler’in 2. Cildinde yer alan bir örneği paylaşmak istiyorum sizlerle; “1. Dünya Savaşı sırasında 30 bin kadının göz altına alındığı ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların olup olmadığının test edildiği tahmin ediliyor. Testleri pozitif çıkan on beş bin civarı kadın yasalar dikkate alınmaksızın tutuldu ve kendi iradelerine rağmen ‘tedavi ‘ edildi.”
Kendi iradelerine rağmen tedavi edildi, cümlesi çok önemli, çünkü bu örnekte kadınlar savaşın devamını sağlayacak askerlerin sağlığına ilişkin bir sorun olarak ele alınıyor. Erkek yöneticilerin kadın vatandaşları vatandaş olarak görmemesinin de tipik örneği esasında.
Kadınlar suçlu kabul edildi
Kadınların vatandaşlık haklarının ihlal edilmesinin ardında ordudaki görevlerini en iyi şekilde yerine getirmeleri beklenen askerleri bulaşıcı hastalıklardan korumaktı. Askerler kurban olarak tedavi edilirken, cinsellik yaşadıkları partnerlerinin neden suçlu kabul edildiklerinin ise mantıki bir açıklaması yoktu. Ya da tek neden erkek egemenliğiydi.
Bu örnek bize 21. yüzyılın ilk yarısında kadınların cinsel yolla bulaşan hastalıkların nasıl sanığı olarak kabul edildiğini gösteriyor. Kadına dair toplumsal ve tıbbi yaklaşım hakkında da bir nebze de olsa bilgi veriyor. Kadın sağlığı ve cinselliği kadın hareketi tarihinde de bugün de en az üzerinde durulan ve o nedenle de en az bilinen konulardan biri.
Teknolojik gelişmelerle doğal olarak hayatımıza giren bir kaç şey dışında bugün kadın sağlığının yer yer beden tahakkümü üzerinden kadınlara dayatıldığını biliyoruz. Örneğin kürtaj meselesi hala ülkemizde yasak bir mevzu olarak değerlendirilip, tartışılıyor.
Toplumsal farklılıklar içermekle birlikte cinsel yolla bulaşan hastalıklar kadınlar için hala aşılamamış, çözüm aranan hastalıkların başında yer alıyor. Ve en güncel dertlerimizden biri de HPV.
Koruyucu sağlık hizmetleri alamayan toplumlarda cinsel yolla bulaşan hastalıkların oranı gelişmiş ülkelere göre daha yüksek. Kadınların çoğu belirtilerin gündelik ve cinsel yaşamlarını aksatacak hale gelmesi ile sağlık kuruluşlarına başvuruyorlar. Ülkemizde kadınların yüzde 26. 5’inin smaer aldırdığı biliniyor. Kadınların rutin yapılması gereken kadın doğum muayene alışkanlıkları bu yüzdenin de altında. Yıllardır sağlık hizmetleri alanında çalışan sağlık görevlisi bir kadın olarak, hastaneye başvuran veya çevremde benimle konuşan kadınlardan birkaç alıntı yapmak istiyorum.
F.D (34) “Kanamam olduğu için hastaneye geldim. Genelde hastalığım olmadıkça kadın doğuma gelmiyorum.”
C.B (41) “İlaç yazdırmak için aile hekimime gitmiştim. Sıra beklerken aile hekimimin hemşiresi bedava HPV için smear alındığını söyledi. Onun üzerine ilk kez smear aldırdım. Daha önce akıntı vs şikayetlerim olurdu. Sağlık ocağına gider ilaç yazdırırdım. Sonucum yüksek çıktığı için hastaneye sevk ettiler.”
S.A (28) “Çok düzenli olmamakla birlikte son bir kaç yıldır kadın doğum muayenesi yaptırıyorum. Fakat aile sağlığı merkezlerinde smear 30 yaşın altına bakılmadığı için aldırmadım. Özellerdeki fiyatları biliyorsunuz .”
Ş.K (50) “Kadın doğuma hamile kalmadan önce hiç gitmedim.”
HPV nedir?
Bu alıntılar bir sürü iş, güç arasında bölünmüş kadınların kendi sağlıkları için bir türlü zaman bulamamasını, son anda hastaneye başvurduklarını gösterirken, diğer yandan sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesinin genç kadınları nasıl da vurduğunu gözler önüne seriyor.
Son zamanlarda güncelliğini koruyan cinsel yollarla bulaşan hastalıkların başında ise HPV yer alıyor. Zaman zaman hepimizin yaşadığı ve birbirimizden yer yer sakladığı HPV nedir?
HPV (Human papilloma virus) kadın ve erkeklerin genital bölge ve mukozalarında enfeksiyona neden olan siğil şeklinde kitlelerle görülen bir DNA virüsüdür.
Kadınlarda ve erkeklerde kansere neden olabilir. Erkekler daha çok taşıyıcı durumundadır. Kadınların kanser olma oranı erkeklerinkinden yüksektir. İlk olarak 1970 yılında adlandırılmıştır. Virüs temel olarak cinsel yolla bulaşır ama bulaş için cilt ve mukozal bulaşın olması yeterlidir. HPV virüsü hiç bir belirti vermeyebilir. En sık görülen belirti genital bölgede görülen siğillerdir (vulva, vajen, serviks, anüs, penis skrotum). Düz lezyonlar, karnabahar şeklinde çıkıntılar ve şişikler şeklinde görülebilir.
HPV kansere yatkınlıklarına göre düşük ve yüksek riskli olarak sınıflandırılır.
Düşük riskli en sık görülen HPV tipleri: 6, 11, 40, 42, 43, 54, 61, 70, 72, 81
Kansere sebep olan yüksek HPV tipleri: 16,18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52,56,58, 59, 66, 68 .
Saydıklarımız arasında tip 16 ve 18 en fazla serviks kanserine sebep olan tiplerdir.
HPV enfeksiyonu cinsel yolla ve temas ile bulaştığı için cinsel aktif olan herkes HPV enfeksiyonu açısından risk taşır. Penis ve vajen temasını önleyen kondom riski azaltır fakat bütüncül olarak korumaz.
HPV virüsünü nasıl tespit ederiz?
Jinekolojik muayene sırasında tespit edilen siğillerden parça ya da servikal veya vajinal akıntıdan sürüntü alınarak, alınan sürüntü ve parçada HPV virüsüne ait DNA incelemesi ile teşhis konulur. Ve HPVnin tipine göre yüksek ya da düşük riskli olup olmadığı tespit edilir.
HPV virüsünün ilaçla tedavisi yoktur. Bağışıklık sistemi sorunsuz çalışan insanların yüzde 80’nin virüsü vücudundan temizleyebileceği bilinir. Ancak lezyon varsa ona göre tedavi planlanmalıdır. Bir kadın doğum uzmanı tarafından siğillerin yakılması, dondurulması vb. işlemler yapılabilir ayrıca kanser öncüleyen lezyon ve bulguların da vakit kaybetmeksizin tedavisi planlanmalıdır.
Bu işin bilimsel tanım kısmı. HPV virüsü taşıdığını öğrenen kadınların toplumsal travma ve bilgi eksiliğinden kaynaklı yaşadıkları zorluklar çoğu zaman göz ardı ediliyor.
35 yaşında HPV virüsü taşıyan N.Ç şöyle anlatıyor. “Sonuçlarımın yüksek olduğunu duyduğumda çok korktum. Doktorum bana cinsel yolla bulaşan bir hastalık olduğunu söylediğinde eşimin beni aldatmış olduğunu düşündüm. Aile arasında duyulmasını istemediğim için basit bir kistim olduğunu söyledim. Kanser yapan bir tür olmadığını duyduğumda içim rahatladı. Ama hala aldatılmış olduğum zaman zaman aklıma geliyor. İçimden küsüyorum.”
32 yaşındaki F. Y’nin anlattıkları da bize prezervatifin de koruyucu olamayacağını gösteriyor, “Cinsel ilişki sırasında prezervatif ile korunuyorum. Evli değilim. Bir kaç farklı kişi girdi hayatıma. İlk öğrendiğimde sevgilime söylemedim. Benimle ilgili olumsuz düşünmesini istemiyorum. Ayrıca kadın doğuma geliyor olmak benim için yeterince zor. Yakın çevremde birkaç kişiden başka kimse ile paylaşmak istemiyorum. Ailemle böyle konuları konuşmak istemiyorum.”
HPV ile mücadelede kullanılan en önemli araçlardan biri de aşı…
Peki nedir bu HPV Aşısı?
Günümüzde kullanılan üç çeşit HPV aşısı mevcut. Bunlar;
Bivalan (2’li aşı): Serviks kanserlerinin yüzde 70’nin sebebi olan tip 16 ve 18’e yönelik aşı
Kuadrivalan (4’lü aşı): En sık genital siğillere neden olan tip 6 ve 11’ i de, 16 ve 18’ i de kapsayan aşı
Nonavalan(9’lu aşı): Tip 6, 11,16, 18, 31, 33, 45, 52, 58’ e yönelik aşıdır.
Henüz ülkemizde 9’lu aşı uygulanmıyor. HPV aşısı için önerilen uygulama yaşı cinsel aktivitenin başlamadığı 9 -14 yaş aralığı olarak saptanmış. 45 yaşına kadar uygulama onayı vardır. Tipi’ne uygun aşının karşılaşması ile oluşacak hastalıktan yüzde yüze yakın koruma mevcuttur. Fakat 200’e yakın HPV türü olduğu da bilinmelidir.
Kadınların hayatını tehlikeye atıyorlar
21. Yüzyılın başarında da hayatın her alanında sırtında yükleri olan kadınlar cinsel yollarla bulaşan hastalıklarda tamamen biyolojik olarak erkeklerden farklı oldukları için daha çok acı çekiyorlar. Penis ve vajina dokusu başka olduğu için erkeklerin kansere yakalanma oranı kadınlara nispeten çok düşük. HPV onlar için kadınlara kıyasla hayati önem arz etmiyor. Çoklu cinsel hayatları toplumsal olarak yadırganmıyor ve kadınlara bulaştırmaya onların hayatlarını riske atmaya devam ediyorlar…
Tıbbın ticarileştiği, kadın bedenlerinin meta olarak algılandığı günümüzde kadın bedenlerine ne yazık ki bütüncül yaklaşılmıyor, bu nedenle de çözümü çok basit olan hastalıklar bile zamanında doğru yaklaşılmadığı için tedavi edilemiyor. Bu gerçekten de dehşet verici bir durum.
İş yerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği dediğimiz ve bizim ısrarla kadın işçi sağlığı ve güvenliği olarak öncelensin istediğimiz mevzu da tam olarak bu. İş yerlerinde ve ev içinde görünmeyen kadın cinselliği, toplumsal yok saymalarla kadınların hayatını tehlikeye atıyor.
İş yerlerinde kadınlara verilmesi gereken cinsel sağlık eğitimleri, sağlık kontrollerinde kadın bedeninin kendine ait hastalıklarını tespit edecek test ve tahlillerin de var sayıldığı uygulamalar ve kadınların sağlıkları başta olmak üzere her türlü deneyimi paylaşacakları kadın meclisleri hayatlarımız için önem taşıyor. Bunun yanı sıra var olan sağlık politikalarının bu yönde güncellenmesi lazım.
Biz kadınlar hayatımızdan ve sağlığımızdan vazgeçmiyoruz. Bedenimiz bizim. Cinselliğimiz bizim.
Manhattan kadın sağlığı grubu (*)
Ayrıca kadınlar kendi aralarında toplanıp, cinsel ve bedensel sağlıklarını konuştukları gruplar oluşturabilirler. Mesela Amerika’da Manhattan’da bir lisede her alın dördüncü Salı akşamı toplanan böyle bir kadın grubu var. Buradaki kadınlardan Tara Greenway kendilerini şöyle anlatıyor: “Biz bilinç yükseltmek için bir araya gelen feminist bir grup değiliz. Cinselliğimizi keşfetmek için de burada değiliz. Aramızda genç, yaşlı kadınlar olduğu gibi iş kadınları, ev hanımları, bekârlar, boşananlar, anneler, dans seven kadınlar var. Genel olarak acılarımızı konuşmak için buradayız. Ama vajinamız hakkında da çok konuşuruz. Doktorlarımızdan, ilaçlardan, bitkisel yöntemlerden seksten kaçınma ve seks yapma yöntemlerimizden bahsediyoruz. Yaşadığımız acıların hayal ürünü olmadığını kanıtlamak için buradayız. Birbirimizi acılarımızdan çekip almak için buradayız.” * A Circle of Woman’dan alınmıştır. |
Sağlımızın için kadın meclisleri
Ülkemizdeki kadınların cinselliğe ve bedenine uzak olması siyasi iktidarlarla şekillenen kimlikler toplumsal cinsiyet ayrımcılıklarıyla katmerleniyor. Kadınların sağlıklarını bulundukları her yerde tartışabilecekleri bir yapı olarak, kadın meclislerini çevremizdeki kadınlara sorduk. |
R.P (40) “İş yerinde böyle rahim kanseri ile ilgili test yapsalar iyi olur ama cinsel hastalıklar iyi gözle görülmez. Doktorlar bilgi paylaşırlarsa yani o iş yerinde problem olabilir. Bizimki küçük bir atölye gerçi ama erkekler de var şimdi. Yanlış anlaşılır diye çekinebilir kadınlar. Adet olunca bile bir gergin oluyoruz biliyorsundur sen de anlaşılsın istemiyoruz. Kadın meclisleri çok iyi olur. Böyle ama dışarıya laf taşınmayan.” |
S.Y (38) “Kadın örgütlülüğü sayesinde birçok gündemde yer alabiliyoruz artık. Kadın meclisleri STK’ları sendikaları geliştiren dönüştüren dinamiklerden. İş yerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği dediğimiz şey patronun çıkarı üzerinden şekillenen temelinde işçiyi ki özellikle kadın işçileri düşünmeyen bir oluşum. Bu gerçekleşebilir bir şey. Mecliste HPV aşısını dile getiren kadın milletvekili var. Bu çok kıymetli ve hayati. İnanıyorum ben kadınların örgütlü gücü ve kadın dayanışması ile hayatın her alanında varız var olacağız.” |
N.Ç (35) “İş yerimde böyle bir tarama yapılsın ve daha önce haberim olsun isterdim. Aşısı olan bir şeyden insanların kanser olabiliyor olması kötü bir şey. Pahalı olduğunu duydum. Devletin birçok harcamasından daha ucuz olduğunu düşünüyorum, kişisel olarak bir köprü kadar kıymeti yok mu kadınların. Kadınların iş yerleri meclisleri olsa güzel olur ama bunu kendi irademizle kendi deneyimimizle kurarsak ancak. Ben bu konularda yargılanmaktan korkuyorum.” |
S.A (28) “Cinselliğin tabu olduğu ülkemizde kadınlar kendi dertlerini cinselliklerini deneyimlerini sadece kendine denk buldukları bir kaç kişiyle paylaşabiliyor ancak. Aile kavramı zaten sıkıntılı. Hala aile içi cinsel taciz ve tecavüz şiddet olarak değil görev olarak algılanıyor bizim toplumumuzda. O yüzden meclisler olsa kadınlar birkaç deneyim sonra fikir beyan ederler. Toplumsal dönüşümü de kadınlar inşa edecek, bu tabuları da yıkacak. Devlet kadın politikalarını geliştirmeli. Gerçi İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen bir politikadan çok da bir şey beklemiyoruz. HPV aşısı ücretsiz olsun bunu hak ediyoruz.” |