Çocukların hatırına bekliyorum

Bir benzin istasyonunda tanıştığımız Selma sessiz ve de sakin duruşunun aksine herkesin baş edemeyeceği zorlu bir hayatın içinde var olma savaşı veriyor.  Bir yandan ekmeğinin peşinde haftanın altı günü çalışırken diğer yandan da koca şiddeti ile boğuşmak zorunda. Şu sıralarda bir de çocuklarının hastalığı ile de uğraşıyor.
Paylaş:
Gülay Fırat
Gülay Fırat
glyfirat@gmail.com
Gülay Fırat      glyfirat@gmail.com

Bir benzin istasyonunda tanıştığımız Selma sessiz ve de sakin duruşunun aksine herkesin baş edemeyeceği zorlu bir hayatın içinde var olma savaşı veriyor.  Bir yandan ekmeğinin peşinde haftanın altı günü çalışırken diğer yandan da koca şiddeti ile boğuşmak zorunda. Şu sıralarda bir de çocuklarının hastalığı ile de uğraşıyor.

İstanbul Anadolu Yakası’nda yaşayan 58 yaşındaki Selma için hayat sabah 04.00’te başlıyor. Önce evin temizlik işlerini hallediyor sonra ailesi için kahvaltı masasını hazırlıyor. Evden çıkıp iş başı yaptığında ise saat 06.20’yi gösteriyor. Ve onun için mesaisi başlıyor. 13 senedir bir benzin istasyonunda temizlikçi ve çaycı olarak çalışıyor ve şu an için tek hedefi emekliliğini hak edeceği 2024’e kadar bu işe devam edebilmek. Bu onun ilk işi değil. Daha önce de uzun yıllar evlere temizliğe gitmiş ama o dönemlerde sigorta yapılmadığı için benzincide çalışmaya başlayana dek bir günlük bile sigortası işlememiş.

“Haftanın altı günü benzincide çay ocağındayım.  Şu sıralar havalar sıcak olduğu için işim yoğun değil fakat soğuk günlerde çay ocağında demliklerin biri biter, biri demlenir” diye konuşmaya başlıyor Selma ve şöyle devam ediyor, “Burada hem temizlik hem çay yapıyorum ayrıca pazartesileri hariç benzinliğin marketinde de mal dizme ve temizlik işi de bende. Akşam 17.30’a kadar burada çalışıyorum. Az evvel dediğim gibi sıcakta pek çay içen yok şimdi ama kışları çok yoğun oluyor. Yine de idare ediyoruz. 2024’e kadar bu iş böyle sürse bana yeter.”

İlk çocuğuma hamileyken bile çalıştım

Memleketi Tokat’tan İstanbul’a gelin gelen Selma “1989’da görücü usulü evlenip İstanbul’a geldiğimden beri çalışıyorum. İlk çocuğuma hamileyken bile çalıştım. Gençliğimde ev temizliği yapıyordum ve o yıllarda sigorta yapılmıyordu. Eğer o zamanlarda sigortam yapılmış olsaydı şimdiye kadar emekli olurdum. Ne zaman benzincide işe girdim, o zaman sigortam başladı. Bilseydim bu işlere daha erken başlardım. Kocam da temizlik görevlisi olarak yıllarca çalıştı. Altı yıl önce de emekli oldu ama geçim derdine o da çalışmaya devam ediyor. Bu benzincide 13 senedir çalışıyorum, benden memnunlar. Asgari ücret alıyorum. Buraya verdiğim emeğe göre bence maaşım düşük. Birkaç kez zam istedim, bunun kavgasını da yaptım ama olmadı. Ben de yaşım geçtiği için, bu yaştan sonra iş bulamam diyerek, sustum işe devam ediyorum, idare ediyorum” diye konuşuyor.

Yetişkin biri erkek, diğeri kız iki evladı olan Selma’nın ciddi sorunları var.  “Ben gün görmeyecek miyim, diyorum bazen kendime. Hem ev işleri, hem de buranın işleri benim üzerimde. Rahat etmek istiyorum ama çocuklarım çalışamıyorlar. 25 yaşındaki kızım eskiden bana ev işlerinde çok yardım ederdi sonra ne olduysa oldu, yardım etmeyi bıraktı. Hani yere bir şey düşse eğilip almıyor, ilgilenmiyor. Evdeki hiçbir iş için bana yardımcı olmuyor. Psikologa götürdüm, depresyon, dedi. Ayrıca kistleri var, ameliyat oldu. Üç ayda bir doktora götürüyorum. Ben de iş yüzünden çok ilgilenemiyorum. Oğlum da geçen gün doktora gitti, bütün beyin damarları tıkalı demişler. Ne yapacağım, çocukların hali ne olacak, bilemiyorum.”

Üç günlük gelinken bile dayak yedim

32 senelik kocasından şiddet gördüğünü de söyleyen Selma “Kocam ben üç günlük gelinken bile beni dövdü. İki, üç yıl önce kafamı yarmıştı ama onu şikâyet etmedim. Sekiz aydır aramız daha da bozuk. Annemin ölümünün ardından aramızda bir anlaşmazlık oldu, ileri geri konuştu. O gün bugündür konuşmuyoruz. Ona, ‘Kafamı yardığında onu şikâyet etmediğim için böyle yapıyorsun’ diyorum. Yanıt vermiyor. Sekiz aydır aynı çatının altında, ayrı odalarda yaşıyoruz.  Geçtiğimiz günlerde işe gelmeden önce buzdolabındaki su şişemden suyumu içtikten sonra önce genzim yandı. Su içerken ağzıma tortu gelmişti, su şişeme bulaşmış beyaz tozlar sonradan gördüm. Zaten hemen nefesim kesildi, fenalaştım. Çok kötü oldum. Kızım hemen ambulans çağırdığı için hastaneye yetişebildim. İki gece hastanede kaldım. Doktor, ‘zehirlenmişsin ama kana karışmadan hastaneye ulaştırılmışsın’ dedi. Bana ne verdiğini bilemiyorum ama kocamdan şüpheleniyorum. Şikâyet etmedim ama böyle davrandığı için yüzünü bile görmek istemiyorum çok tiksindim çünkü. Ama ne yapacağımı da bilmiyorum.”

Şu an iş yeri benim için daha güvenli

Polise başvurmasını söylediğimizde sessiz kalırken aile içindeki sorunlarını aktarmaya devam ediyor, “Kocam altı yıl önce emekli oldu ama hala temizlikçi olarak çalışıyor. Sekiz aydır da kendi kazandığını kendi için alıp kendi yiyor, bize bir şey vermiyor! Suyu, ekmeği, odası, her şeyi ayrı… ‘Herkes kendi başının çaresine baksın’ diyor. O kendisi için çalışıp yiyorken, ben buradan aldığım asgari ücreti evim ve çocuklarım için harcıyorum. Şu an gerçekten de iş yeri benim için daha güvenli, kafam dinleniyor. Bana ‘Psikologa git kafan rahatlasın’ diyenler oldu ama işten fırsat bulamıyorum. Buradan kazandığımı, eve götürüyorum. Emekli olunca da evde yaşamaya devam edeceğim başka nereye gideyim? Zaten kendi evimiz kira olsa hiç geçinemezdik. Çocukların hatırına bekliyorum.”

Paylaş:

Benzer İçerikler

Hükümete asgari ücret konusunda acilen gelir dağılımını gözeten bir politika izlemesi çağrısında bulunan 126 iktisatçıdan Elif, Çağla ve Gülbiye ile konuştuk.  Asgari ücretin eşitleyici bir yanının bulunduğunu düşünen arkadaşlarımız olduğu gibi bu uygulamanın kadın istihdamının yapısı nedeniyle cinsiyet temelli ücret açığını kapatmadığının altını çizen de var. Eşitlikçi bir politikanın ise bakım emeğini içine alması gerekiyor.
Kınıklı domates üreticileri geçtiğimiz günlerde domatesteki düşük alım fiyatlarını protesto için eylem yaptı. Domates üreticisi Selma ile sorunlarını konuştuk. Önceleri tütün ekiyorlarmış. Devlet tütünü bitirdikten sonra domatese yönelmişler. Bu yıl ondan da geçim yok, “Fiyatı çok düşük, domatı ne alan var ne satan” diyor.
Kadın işçiler asgari ücret ile geçinmediğini vurguluyor. Hele evi tek geçindiren sizseniz ya da çocuklu çocuklu bir kadınsanız haliniz duman. Aynur’un dediği gibi; “Asgari ücret tek maaş bir de bekar bir kadınsan ya savaşçı olacaksın ya pes edip bir erkeğe muhtaç olduğunu kabullenip kişiliğinden vazgeçeceksin.”
Bornova’da üretim yapan Kristal Yağ işçilerinin asgari ücrete tepkileri sert oldu. TİS masasından kalkan işçiler bir ayı aşkın süredir grevdeler. Emekçilerin market alışverişlerinde yaşadıkları adeta bir trajedi. Poşetleri neredeyse boş. Kristal Yağ Fabrikası işyeri temsilcisi Gülnaz’la görüştük.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!