Gülay Fırat glyfirat@gmail.com
38 yıl kuaförlük yapan Yıldız Özlütaş Tutal, tam 20 yıl boyunca kuaföre gidemeyen binlerce kız çocuğun saçlarını ücretsiz kesti. Emekli olunca fotoğraf sanatçısı olarak kariyerine devam eden Tutal, hâlâ ihtiyacı olan kızların saçlarını ücret almadan kesmeye devam ediyor
Felaketler, cinayetler, kazalar, hırsızlıklar, hastalıklar, adaletsizlikler ve daha neler neler… Her gün geleneksel ve de sosyal medyadan maruz kaldığımız trajik haberlerle bunalmışken, Yıldız Özlütaş Tutal’ın bireysel olarak ördüğü ve yıllarca sürdürdüğü dayanışmanın hikâyesi kalpleri ısıtıyor. Kuaför Tutal, yirmi yıl düzenli olarak Anadolu’da hiç kuaföre gitmeyen kız çocukların saçlarını ücret almadan keserek, kapitalist düzene rağmen insanlığın ölmediğini bir kez daha kanıtlıyor.
Her şey yirmi yıl önce ailecek gittiği piknikte köydeki çocukların saçlarının çok kötü durumda olduğunu fark etmesiyle başlıyor. İhtiyaç sahibi çocukları mutlu etmek için herkesin yapabileceği bir şeylerin olduğunu düşünen Tutal, o günü şöyle anlatıyor: “Anneleri ve babaları, çocuklarının saçlarını rastgele makaslarla kesmişlerdi. O günden bu yana gönüllü olarak, kent merkezine uzak köylerde özellikle kuaföre gitme imkânı olmayan, saçları bakımsız kız çocukların saçlarını kestim. Artık emekli oldum; ama hâlâ fırsat buldukça yine saç kesiyorum.”
Çırak olarak başladı
38 yıl kuaförlük yaptıktan sonra emekli olan Tutal, mesleğe nasıl başladığını dün gibi hatırlıyor: “Aslen Tunceliliyiz; ama ailem uzun yıllar önce Mersin’e yerleşmiş. İlköğretime Mersin’de başladım. Benim çocukluk dönemimde okul tatillerinde mutlaka bir yere çırak olarak verilirdik, benim tercihim de kuaför olmuştu. Ailemin onayıyla ilkokul beşinci sınıftan itibaren kuaförde çırak olarak çalışmaya başladım. 19 yaşımda evlendim. 20’li yaşlarımın başında kendi işyerimi açmıştım. Doğrusu hiç tam kurumsallaşmış bir yerde çalışmadım ve ben de kurumsallaşamadım. Küçük geliri olan bir işyerinde geliştirdim mesleğimi. Çıraklık ve kalfalık dönemimde sigortam bile olmadı.”
Bayram, tatil, özel gün yok
Mesleğimi çok severek yaptığını belirten Tutal, her iş gibi kuaförlüğün de çalışma şartlarının kolay olmadığını belirtiyor: “Mesela en basitinden hafta sonunuz yok, bayramınız yok, özel bir gününüz yok. Çünkü tüm bu özel günlerde siz herkesten daha çok çalışıyor oluyorsunuz. Kuaförlük geçmişte çok getirisi olan bir meslek değildi. Eskiden biz esnaf için söylenen bir söz vardı; denirdi ki, ‘Esnafın bir günü haftayı, bir haftası ayı, bir ayı yılı kurtarabilir!’ İşte tam da o yüzden dini ve milli bayramlar, yılbaşı, doğum günü gibi şeyler yoktu hayatımızda. Hep çalışmak zorundaydık, hep! Yoksa ay sonunu getirebilmek hiç mümkün değildi.”
Mesleğin getirdiği sağlık risklerine de dikkat çeken Tutal, “Saç boyaları kimyasal, tüm gün onu soluyoruz, ellerimiz o boyaların içinde!” ifadelerini kullanıyor.
Hem çalıştı hem çocuk büyüttü
Pek çok kadın gibi Tutal da ev dışında bir işte çalışırken çocuk büyütmenin güçlüklerini yaşamış. Kamusal bakım hizmetinin olmayışı nedeniyle çocuklarına işyerinde bakmak durumunda kalmış. Bu zorlu süreci şöyle anlatıyor:
“Çocuklarım hep benimle beraberdi. O zaman kreş olayı çok fazla yoktu, çocuklara bakabildiği sürede annem bakıyordu, günün kalan kısmında işyerinde ben bakmak durumundaydım. Bu inanılmaz yıpratıcı bir durumdu. Hem çocuklarım hem de benim için. Benim çocuklarım diğer çocuklar gibi evde mis gibi halıların üzerinde sürünerek yürümeyi öğrenmediler, direkt müşterilerin bacaklarının üzerinde sandalyelere tutunarak yürümeyi öğrendiler. Aynı koşullarda çalışan anneler ve çocukları için elimde büyük bir güç olmasını çok isterdim.”
Kızlar evlenip işi bırakıyordu
Bugün usta – çırak yöntemiyle iş sahibi olmaya kimsenin yanaşmadığını dile getiren Tutal, “Bizim zamanımızda, çocuklar okul tatillerinde kız-oğlan fark etmeden bir yere çırak olarak verilirdi. Tatilde çırak olarak girdiği mesleğe ilgisi olan, bu işi yapabileceğine inanan herkes, daha sonra devam ettirirdi” diye konuşuyor ve ekliyor:
“Şöyle de bir durum vardı tabii, kızlar evleninceye kadar çalışıp sonrasında mesleği bırakıyorken, oğlan çırak ve kalfalar mesleklerine devam ediyorlardı.”
Binlerce çocuğa ulaştı
İlkokuldan itibaren çalışma hayatına başlayan Tutal, çocukları doğduktan sonra onlarla zaman geçirebilmek için fırsatlar yaratmaya başlamış, “Özellikle köyleri gezmeyi, doğayla baş başa olmayı tercih ediyorduk” diyor. İşte o gezilerden birinde köydeki çocukların saçlarının kötü durumda olduğunu fark ediyor:
“Anneleri ve babaları, çocuklarının saçlarını makasla rastgele kesmişlerdi. Böylece köylerde hiç kuaföre gidemeyen insanlara ulaşma sürecimiz başlamış oldu. O günden sonra gönüllü olarak, kent merkezine uzak köylerde özellikle kuaföre gitme imkânı olmayan, saçları bakımsız kız çocukların saçlarını kesmeye başladım.
Çoğunlukla kız çocuklardı bana saçını teslim edenler ve zaman içerisinde eşimle birlikte bunu bir sosyal projeye dönüştürdük. Uzun yıllar boyunca (20 sene) sayısını bilemeyeceğim kadar çok insan tanıdım, saçlarını kestim. Hatta o saçını kestiğim çocukların yıllar sonra gelin saçlarını da yaptım. Şimdi onların çocuklarını seviyorum. Yaptığım şeyden çok mutlu oldum. Hiçbir zaman ‘ben bunları yaptım’ diye övünmedim ama örnek olması adına bu çalışmalarımı görünür kıldım. Benim bu projemi şimdi birçok belediye çok daha içerikli bir hale getirerek uyguluyorsa amacıma ulaşmışım demektir. Kendi payıma çok mutluyum.”
Artık belgesel fotoğrafçısı
Kuaförlük mesleğinden emekli olduktan sonra başka projelerle hayatına devam etme kararı alan Tutal, bu geçişi şöyle anlatıyor: “Bir gün fark ettim ki, bir elimden makas, diğer elimden de fotoğraf makinem düşmüyor. Yani hayatımın bir parçasıymış ama ben bunu çok geç fark ettim ve emekliliğime birkaç yıl kala eğitimin önemine inanan biri olarak fotoğraf eğitimlerine katılmaya başladım. Bu süreç hâlâ devam ediyor. Dokuz yıllık fotoğraf eğitimimin akabinde, ilk kişisel projem ‘Tütün’ belgesel tarzında üç buçuk yıl süren bir çalışmaydı. Sergi ve sunumunu gerçekleştirdik, ardından ‘inşaat’ projemi bitirdim. Bir inşaat sürecini işledim. Oradaki emeği göstermeye çalıştım. Şimdilerde de ‘Yörük Kadınlar’ projem üzerinde çalışıyorum. Birkaç aya onu da tamamlayacağım. Belki de emekçi biri olarak da yönümü ne tarafa dönersem döneyim hep kadının ve çocuğun olduğu yerde, emek gösteren tarafta duruyorum. Ben şu koca deryada bir zerre olabilmek derdindeyim…”
Herkesin yapabileceği bir şey var
Tek başına hayata geçirdiği bu güzel dayanışma faaliyetiyle bugüne dek binlerce kız çocuğunun hayatına dokunan Tutal, zaman zaman huzurevleri ve rehabilitasyon merkezlerine giderek aynı çalışmayı oralarda da yapmış. Artık fotoğrafçılık kariyerine yoğunlaşan Tutal, zaman buldukça yine ihtiyacı olan kız çocukların veya kadınların saçlarını kestiğini söylüyor. Tutal, “Kız çocuklar ve de kadınlar mutlu olduğunda ben de çok mutlu oluyorum. Çocukların mutluluğu, onların mutlu olduğunu gören anne babaların mutluluğu benim için milyarlara değişilmez. Ben bu zamana dek hiçbir karşılık beklemeden bu işi yaptım. Ve ihtiyaç sahibi çocukları mutlu etmek için herkesin yapabileceği bir şeylerin olduğunu düşünüyorum” diye konuşuyor.