Demiştik, bize gücünüz yetmez

İster iktidarınız, ister şimdiden kaybettiğiniz seçim için nasıl, kimle, hangi ittifakı kurarsanız kurunuz, 8 Mart alanındaki ittifaktan daha güçlü olamazsınız. Buraya kadarmış, yenildiniz.
Paylaş:
Gülfer Akkaya
Gülfer Akkaya
akkayagulfer@gmail.com

Nihayet seçim tarihi Resmi Gazete yayımlandı: 14 Mayıs 2023.

Ülke nefesini tutmuş seçimleri bekliyor.

İktidar ortakları ve yandaşlarının bu kez işleri çok zor. Hepsi yolun sonunun göründüğünü biliyor. Abbasgiller yolcu.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan o kadar sıkışmış ve güç kaybetmiş ki kıyıda köşede bulunan, adını hiç duymadığımız partileri yanına dizme çabası içinde.

Ancak ister Cumhur İttifakı’na katılma formülü, isterse ittifak dışında ama muhalefeti güçsüzleştirme formülü kullanılsın, sonuçta ya yapılan planların ömrü birkaç günü geçemiyor ya da kurulan ittifaklar Erdoğan’ı kurtarmaya yetmiyor.

Yıllardır HDP’nin, feministlerin, sosyalistlerin, işçilerin, demokratların, sekülerlerin kısaca eşitlik, demokrasi, özgürlük isteyenlerin direnerek var ettiği siyasi hat daha da güçlendi.

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayını belirlemesi de muhalif kesimlere moral olduğu gibi muhalefetin bir kısmındaki mevcut dağınıklığın toparlanmasına da vesile oldu.

Ne yapsa olmuyor

Muhalefet seçimlere güçlenerek yürümeye devam ediyor. İktidar sürekli güç kaybediyor. Güç kaybettikçe o panikle hata üstüne hata yapıyor. Örneğin depremzedelerden helallik isterken bunu kibirle yapması, helallik istemeyi lütuf sayması, özeleştiri vermekten kaçınması, lehte sonuç beklerken aleyhte sonuçlar almasına neden oluyor.

Eskiden attığı adımlar bu seçimlerde ayağına dolanıyor. Önceki seçimlerde destek aldığı HÜDA PAR gibi laiklik, eşitlik, özgürlük karşıtı siyasal İslamcı bir partiyi bu seçimlerde de ittifaka çağırınca durum yine aleyhine işlemiş oldu. Müslüman feminist Konca Kuriş’in katledilmesinden de sorumlu terör örgütü Hizbullah ile yakınlığı bir anda gündem oldu HÜDA PAR’ın. Hizbullah terör örgütünün 1990’lı yıllarda özellikle Kürtlere yönelik saldırıları, işledikleri politik suikastlar anımsandı.

İstanbul Sözleşmesi’nden inatla çıkan Erdoğan, kadın düşmanı, homofobik, ayrımcılıktan beslenen Yeniden Refah Partisi’ni de seçim ittifakına çağırdı. Eskisinin tıpkısı Yeniden Refah Partisi’nin davete katılma “koşulları”, zaten yıllardır Erdoğan’ın uyguladığı politikaların aynısıydı. “Ben naz yapıyor gibi görüneyim, sen anla” hamlesi, arkada yürüyen kişisel pazarlıklarla ilgili elbette.

Ülkede yoksulluk, açlık, işsizlik varken, ülke yolsuzluklarla, hırsızlıklarla soyulup boşaltılmışken, depremzedeler hâlâ çadırsız, konteynersiz iken ve hatta kimi deprem bölgelerinde hâlâ su yokken bunlardan asla bahsetmeyenlerin dillerine doladıkları şartlar cinsiyetçilik ve nefret oldu.

“LGBT dernekleri kapatılsın, 6284 yasası kaldırılsın, süresiz nafaka kaldırılsın, ahlak ve maneviyat eğitim sistemi getirilsin.”

Maddi olanlar ceplere indirilirken okullarda ahlak-maneviyat öğretmek nasıl da sorun çözücü değil mi? Üstelik bunu talep edenlerin de adları tamamen duygusal meselelere karışmışken…

Bugüne dek adım adım sürdürülen kadın düşmanı politikalardan anlaşıldığı üzere seçimlerde kadınlar için iki yol var: Ya kendilerine oy verecekler ya da patriyarkal seçim ittifakına yenilecekler.

8 Mart engellenemez

Adına Cumhur İttifakı denen patriyarkal ittifak, bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınların önüne devlettin kolluğunu yığdı. Depremde “Devlet nerede?” sorusunun cevabı 8 Mart meydanlarındaydı.

Önceki yıllarda kadınların 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nü engellemek için yasaklar, engeller koyan iktidar, bu yıl her zamankinden daha yoğun bir güçle kadınların karşısına çıktı. Ancak tüm çabalara rağmen 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşümüzü engelleyemediler. On binlerce kadın, yokuşları, yolları, engelleri, barikatları aşarak yan yana geldi. Coşkulu, kararlı, inatçı, öfkeli devasa bir kalabalık oldular.

Ne devletin ne iktidarın ne de erkeklerin kendilerini engelleyebileceğini ele güne gösterdiler.

Hep birlikte seslerini yükselterek “AKP’li son 8 Mart” dediler. Kendilerine sürtük diyen cumhurbaşkanına “Sürtük olarak katıldığımız son 8 Mart” dediler.

Eylem bittiğinde megafonun metalik sesi yankılandı.

“Seneye Taksim’deyiz!”

İster iktidarınız, ister şimdiden kaybettiğiniz seçim için nasıl, kimle, hangi ittifakı kurarsanız kurunuz, 8 Mart alanındaki ittifaktan daha güçlü olamazsınız.

Buraya kadarmış, yenildiniz.

Fotoğraf: cumhuriyet.com.tr

Paylaş:

Benzer İçerikler

23 yaşını kutlayan AKP zayıflarken feminizm güçlenmeye devam ediyor. Geleceğini, hayatını, kimliğini, benliğini sahiplenen kadınlar oldukça, kadınlar feminizme ihtiyaç duydukça bu dava sürecek. AKP bitip gidecek.
Bu seçimlerde Erdoğan sandığımız kadar güçlü değil. Kim daha çok çalışırsa, kim inatla sandığa giderse, kim sandıklara ve oylara sahip çıkarsa o kazanacak. Unutmayalım, 1 oy rejim değiştirir. Haydi kadınlar, sandıklara!
Öldürülen, yoksulluğa mahkûm edilen, özgürlükleri gasbedilen, emekleri sömürülen biz kadınlar için hesap sorma zamanı. Erkeklik ittifakına karşı verdiğimiz oylarla dolduralım sandıkları. Her zarf bir isyan olsun erkek ittifakına karşı. Kadınları evlere mi kapatacaklarmış? Görsünler bakalım, kimin kime gücü yetiyor.
Trollerin bile boşa düştüğü böyle bir dönemde her taraftan istifa sesleri yükseliyor. Bu sesin her gün daha artacağı belli. İktidarın sesi değil, ölmesi dahi önemsizleştirilmiş milyonların yükselen sesi duyuluyor. Onlarsa hâlâ seçim derdindeler. Oysa seçime gidebilecek takatleri bile yok.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!