Diken batmış elleriyle kokina yapan kadınlar

Şu an bütün çiçekçileri süsleyen kırmızılı yeşilli kokinaların gerisindeki kadın emeğini soruşturduk. Yılbaşı öncesi binlerce kadın evini geçindirmek adına bu çiçeği demetler halinde işliyor. Kokina emekçilerinin çalışırken karşılaştıkları güçlükleri ve günlük rutinlerini konuştuk.
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com

Altı kadın, tıkış tıkış bir arabanın içindeler. Kış ve soğuk. Ormanda, ağaçların arasında, engebeli bir yerde hızla yola devam ediyor araba. Bir yere gelince duruyor, hepsi iniyor. Ve dalların arasından, yaprakların hışırtısıyla dolu bir ormana doğru ilerliyorlar. Eldivenler ve sağlam botlar giymişler. Hepsi de ellerindeki ağaç kesme makaslarıyla dikenli bir alana doğru dağılıyorlar. Aradıkları küçük, estetik ama bol dikenli “yandak” olarak anılan çalılar… Bu bölgede hayli zorlandıklarını vurguluyorlar. Bu işin sonrasında günün mesaisi sona ermiyor. Atölyelerine geri dönüyorlar ve o diken demetleri ellerinde kırmızılı yeşilli şahane bir bukete dönüşüyor. Sözünü ettiğimiz kadınlar, geçimlerini bu dikenlerden ürettikleri bir yılbaşı çiçeğinden sağlıyorlar.

Kaynarca Kokina Emekçileri

Kırmızılı yeşilli yılbaşı ritüeli

İşçilerin en eskisi 42 yaşındaki Nagihan Kurcan. Fındık işçiliği yaparken bu yerel bitkileri işleyen bir aileyle tanıştı ve işi öğrendi. Tam bu dönem, senenin bitimine iki-üç ay kala yağmur, çamur demeden ormana gitmek zorunda olduklarını söylüyor ve şunları aktarıyor; “Bu çiçekleri el emeğiyle özel olarak bir buket haline getiriyoruz. Dikenleri bizim buradan, Kaynarca ormanlarından kesiyoruz. Kırmızı çiçeklerini ise başka bir bölgede yetiştiği için orada toplama yapan bizim gibi işçi kadınlardan alıyoruz. İşimiz dikenli dalları ve çiçekleri birleştirmek”. Sadece kasım ve aralık aylarında çalışıyorlarmış. Yılbaşı ritüeli olarak o kadar revaçta ki bu yeşilli kırmızılı süsler. “Şans getirdiğine” dair bir inanış da var. Nagihan, çok sayıda kadın için bu çiçeklerin bir ekmek kapısı haline geldiği bilgisini aktarıyor.

‘Yaşamayan, bu işi yapmayan anlayamaz’

Nagihan geçmişe doğru giderek daha farklı bir hayattan söz ediyor. Biz Kaynarca’nın bir köyünde yaşıyorduk. (Kaynarca, Sakarya’ya bağlı bir ilçe) O zaman gençtim ve yeni evlenmiştim. Kayınpederimin büyük bir tarlası vardı. Eşim ve ben burada tarım işleri yaptık. Zaten köyün geçimi hep buydu. Sadece biz değil diğer çocukları da aynı işteydi. Lahana ve buğday gibi birçok şey ekerdik. Ama hem gübre hem de mazot fiyatları çok fazla artınca eşimin babası tarım yapamamaya başladı. Bütün bu işleri bırakarak mecburen köyden Kaynarca’ya göç etmek zorunda kaldılar. Biz de köy yaşamını terk ederek onlarla birlikte geldik”.

Peki dikenlerle uğraşmak zor olmuyor mu? Kokina işçisi Emine’den dinliyoruz bu sorunun yanıtını; “Yaşamayan, bu işi yapmayan anlamaz, elimiz kolumuz çiziliyor” diyor ve şunları ekliyor; “Ormanda çalıların olduğu yerlere ulaşmak kolay değil. Dikeni bulunca, bir dalını eldivenli elimizle aşağı çekiyoruz, diğerini elimizdeki ağaç makasıyla kesiyoruz. Onları alıp diğer çalılıklara gidiyoruz. Bazı günlerimiz ormanda diken aramayla geçiyor. Çalının küçücük dikeni elimize girdi mi üç-dört ay orada kalıyor. Eldiven olsa dahi batıyor. Sonra kendiliğinden deri onu dışarı atıyor.” Bu aylarda o alanlarda hareketlilik hakim. Birçok Kaynarcalı kadın yıllardır geliyor buraya. “Nereden ve nasıl toplanacağını herkes bilmez ama ucu sivri yaprakları bizler elimizle koymuş gibi buluyoruz” diyor Emine.

Kokina işçisi Canan

Bir buket 20 lira

Kadınlar kokinaları oluşturmak için toplandıkları saat, onların deyimiyle akşam namazından sonraki zaman dilimi. Adeta bir sanat eseri gibi, birbirine bağlanmış katman katman dizilmiş yapraklar. Tasarım söz konusu olduğunda kuralları var. Kırmızı çiçekler ustalıkla aralara yerleştiriliyor. Süslenmiş buketin elle tutulan kısmı kocaman kırmızı bir kurdeleyle sarılarak çok daha çekici hale getiriliyor. Böylece ürün tamamlanmış oluyor. Canan da yeni yılın sembolü kokina çiçeklerine artan ilgiden memnun olan işçi kadınlardan biri. Onun için de her yılın son iki ayı emek, alın teri, dikenli eller ve kazanç demek. Sadece evin değil, ahırın da işini bitirip üretim kervanına öyle katılıyor. Saatlerce çalışarak fazla buket yapmaya çabalıyor. Bir demetten 20 lira kazanıyor.

Evi Canan geçindiriyor

35 yaşındaki Canan’ın inekleri de var. Günlük rutinini şu ifadelerle paylaşıyor; “Hayvanların beslenmesi, sütlerinin sağılması, ahırlarının temizlemesi de hayli vaktimi alıyor. Üç çocuğun bakımı da kolay değil. Evin işi, yemeklerin pişmesi, evlatlarımın karınlarının doyması hep bana bakıyor. Sonra doğru yılbaşı çiçeği yapmaya koşturuyorum”. Bir de içki içen eş sorunu var Canan’ın. İşyerine o halde geliyor, genç kadını oradan eve götürmeye kalkıyor! O anı anlatıyor bize. “O an bütün işçi arkadaşlarım benim çevremi sarıyor. O beni almak arkadaşlarım ise vermemek için mücadeleye girişiyor. Polis de çağırıyorlar ama polis bugün onu uzaklaştırsa, üç-beş gün sonra alkollü halde yine tepemizde bitiyor”. İnsan hem öfkeleniyor hem şaşırıyor. “İçki parasını nereden buluyor” diye soruyorum. Emekliymiş EYT’den. Bütün aylığı o şişelere gidiyormuş. O yüzden de evi geçindirme mücadelesi Canan’ın boynunda ağır bir zincir gibi asılı…

Gündüz tavuk yoluyor gece çiçek bağlıyor

Eşi bir nedenden dolayı ceza almış Mukadder’in, hapishanede. Oğlunun askerlik yaptığını öğreniyoruz. İki kızı var, en küçük çocuğu ise dört yaşında bir oğlan. Gündüz beyaz et fabrikasında çalışıyor gece ise ek iş olarak kokina yapıyor. Üç sene önce girmiş bu fabrikaya. 38 yaşındaki Mukadder kayınpederinin evinde kalıyor. O da daha önce kırsal bölgedeymiş; “Ben köylük yere gelin gittim. Tarlalarda güneşin altında kazma sallar, eker biçerdik eşimle beraber. Sonra hepimiz köyden ayrılıp ilçeye geldik”. Fabrikadaki işinden söz ediyor; “Ben kesimhanedeyim. Orada aslında kadın çalışmaz ama ben farklı bir kısımdayım. Tavuklar kesimhanede kesilir bize gelir tüylerini yolmamız için. Tam mesai işim olmasaydı evimin, çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamazdım”.

Kokina işçisi Mukadder

Mukadder’in ek işi

Peki ev işi, yemek, çocuklar, kokina bağlama. Bu kadar uğraşla nasıl başa çıkıyor? “Mecburum, bu dört çocuğun hem annesi hem babasıyım. Sabah 7’de fabrikada mesaim başlıyor. Akşam 6’da paydos ediyorum. Eve gidip çocukların yemeklerini hazırlayıp doyurduktan sonra buraya geliyorum. Bu işte gündüz çalışan kadınlar da var ama bizim gibiler ise gece mesaisine geliyor ‘ek iş’ olarak. Parayı yettiremiyoruz, hayat çok pahalı, mecburuz iki ayrı işte çalışmaya”. Kendi yolculuğunun erkeklerden çok daha zor olduğunu biliyor. “Ama dört çocuğumu aç açık bırakamam” diyor. Günün rutinini peş peşe sıraladıktan sonra şu yorumla bağlıyor konuşmasını; “Benim gücüm çok fazla olmalı. Yoksa hiçbirini yapamam. Bu kuvvet bana çocuklarımdan geliyor. Onların sorumluluğu, okulları, kitabı, defteri, yemesi, içmesi, ayakkabısı, paltosu hepsi bana bakıyor. O yüzden gücüm iki ise beşe çıkıyor! Kadın olmak çok meşakkatli. En zor durumlarla başa çıkmak için uğraşan hep bizleriz çünkü. Yoksa dağ gibi işleri bitirmek imkansız”. Mukadder, patriyarkayı tek paragrafta özetliyor…

Günde 50 demet bağlamak

Kadınlar günlük ortalama bin lira kazanç elde ediyor. Ama günde 50 demet bağlamak zorundalar hak edişi alabilmek için. Bunu hepsi yapamıyor tabii. Aylık olarak ellerine ortalama 20 ya da 25 bin lira dolaylarında bir para geçiyor. Ve bu parayı sadece iki ay boyunca kazanabiliyorlar. Yılın geri kalan 10 aylık süresinde ise başka işler bulmak zorundalar. Ya fındık toplama ya tarım işçiliği veya ev temizliği. Nagihan, kokina işçilerinin gece mesaisini daha çok tercih etmelerini şu nedenlerle ilişkilendiriyor; “Kadının yükü çok o dört duvar arasında. Evi silip, süpürüyor, yemeği pişiriyor, çamaşırları seriyor. Küçük çocuğu olan, emanet etmek için kocasının işten gelmesini bekliyor. Babaya emanet edince doğru kokina bağlamaya koşturuyor. Allahtan bizim iş evlerimize yakın, yürüme mesafesinde”.

Fotoğraf: Huriye Yapar

Gamze evde yapıyor sokakta satıyor

Kadıköy’e de yolum düşüyor. Akmar Pasajı’na giden yolu dikey olarak kesen Mühürdar Sokak’ta çiçekçi Gamze’yi ziyaret ediyorum. Kovalarında çeşit çeşit çiçekler istifli. Ama şimdi en önde kokinalar dizili. Parayı şu an onlardan kazandığını söylüyor. Ben de oradayken gelip soruyorlar. Gamze fiyatın 100 lira olduğunu söyleyince gerisin geriye dönüyorlar. 32 yaşında. Gaziosmanpaşa’dan her gün buraya geliyor. İki küçük çocuğunu evdeki kocasına bırakıyor. Genç kadına kulak veriyorum yine; “Ben yıllardır sokak çiçekçisiyim. Yılbaşı yaklaşınca herkes kokina soruyor. Demetini 100 liradan satıyorum. Bundan sadece kasım, aralıkta para kazanabiliyorum. Evde kırmızılarla yeşilleri buket buket bağlıyorum. Dikenden elim delik deşik oluyor”. Eline bakmak istediğimde uzatıyor. Özellikle sağ elinin rengi dikeninin rengi gibi koyu yeşile dönmüş. Derisi hasar içinde. Anlatmayı sürdürüyor; “Eşim müzisyen, her zaman geliri yok. Evin geçimi, çocukların ekmeği, yumurtası bana ait. Kokina iki ay benim hayatımı kurtarıyor. Daha önce tekstil işçisiydim. İşyerim kapanınca bu çiçekler şansım oldu”.

Bu kırmızı muhteşem buketin yeni yılda şans getireceğine inanıp çiçekçilerin yolunu tutanlar kokinaya elini uzattığında, onların yüzü gülüyor. Emek yoğun bir iş. Zamana, enerjiye ve güce ihtiyaç çok fazla. Yılbaşı hediyesi olarak kokina alın arkadaşlarınıza, yakınlarınıza. Eli diken içindeki kadınların hissettiği acıyı ancak böyle dindirebilmek mümkün.

Fotoğraflar: Kaynarca Kokina emekçileri Kaynak. Nagihan Kurcan
Ana Fotoğraf: Al Jazeera Turk

Paylaş:

Benzer İçerikler

Aralarında Kadınİşçi muhabiri Yadigar Aygün’ün de olduğu altı kadın gazeteci meslektaşları ile dayanıştıkları için gözaltına alınmış, darp ve cinsel tacize uğramıştı. Saldırganlara değil, kadın gazetecilere hapis cezası verildi. Kadınlar gözaltında kendilerine “size susmayı öğreteceğiz” denildiğini hatırlattı ve “Biz susmadık” dediler.
Türkiye nüfusun giderek yaşlandığı bir ülke artık. Ama ücretli emek alanında 40 yaş kadınların yaşlı, erkeklerin birikimli olarak görüldüğü yaş olmaya devam ediyor. Kadınlar pek çok sorunla baş başa kalıyor.  Yaşlılığın bir cinsiyeti var, diyerek hazırladığımız raporumuzu, bu alanda politika üreterek mücadele yöntemleri geliştirecek olan kadınlarla paylaştık.
“Bu kampanyayı ilerletirken kadın meclisimiz şimdiye kadar hep önüne koymuş olduğu komisyon kurma meselesini bu süreçte biraz daha ilerletecek. Kadın Meclisi’ne bağlı Kadın Emek Komisyonumuz, buralarda açığa çıkan, kadınların emek yaşamında yaşadığı sorunları bütünlüklü olarak ortaya koyacak bir çalışmayı gerçekleştirecek.”
Başakşehir’e bağlı Şahintepe mahallesinde, 400 günü aşkındır bir nöbet sürüyor. Çevre Bakanlığı ve bölge belediyesinin halkı mahalleden sürme girişimleri sonuçsuz kaldı. Kurdukları “Barınma Hakkı Meclisi” içinde örgütlenen Şahintepelilerin, fiili mücadelesinde kadınlar en önde. “Mahalle içindeki ve dışındaki kirli eller çekilene kadar oradayız” diyorlar.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!