Diyarbakırlı Gülten Arslan Ekinci herkesi düşünmüş: Çölyak hastalarına da vejeteryanlara da içli köfte var

Emekli olduktan sonra da bir şeyler yapmak isteyen Diyarbakırlı Gülten Arslan Ekinci, içli köfte üretimine girişmiş. Önce evde birkaç kadın yapmışlar. Sonra işi büyütüp dükkan açmışlar. Şimdi beş kadın çalışıyor işyerinde. Çok geniş bir ağları var artık. Sahibi de çalışanlar da kendi paralarını kendileri kazanmaktan memnun.
Paylaş:
Perihan Kaya
Perihan Kaya
perihan21kaya21@gmail.com

Diyarbakır’da 35 yıllık Kuran kursu eğitmenliği yapan 58 yaşındaki Gülten Arslan Ekinci, emekli olduktan sonra hayatında yeni bir sayfa açmak istemiş. Beş kadınla dört yıl ev ortamında içli köfte yapmışlar. Daha sonra ev ortamının çok uygun olmadığına kanaat getirip, imalathane açarak mantı, sigara böreği ve sarma yaparak işleri büyütmüş. Köftiş’e ilk girdiğimizde oturmuş hızlıca köfte yapan kadınları görüyoruz. Bazıları sigara böreği sarıyor. Bir diğeri temizlik yapıyor. Bazı kadınlar çocuklarına bakacak kimse olmadığı için çocuklarını da yanında getiriyor. Hepsinin hikayesi ayrı ortak noktaları ise ekonomik olarak kendi paralarını kazanıp kendileri için bir şey yapmak. Köftiş kuran Gülten’le serüvenini konuştuk.

Kendinizi tanıtabilir misiniz?

35 yıl Kuran kursu hocasıydım. Evde oturma alışkanlığım yoktur. Emekli olduktan sonra 2013 yılında “Köftiş” tescili alarak bu işi kurdum.

Bu işi yapmak için isim araştırması yaparken kızım bana dedi “sen köfte yapıyorsun bu bir iş” bizde işi ve köfteyi birleştirerek “Köftiş” yaptık. Sonra yeğenim grafiker tasarımcısı o da bana logomu tasarladı sonra marka tescili yaptık ve böylelikle işe başlamış oldum.

İçli köfte yapma fikri nasıl olgunlaştı?

Ev usulü ile başladık. Piyasaya girince işin aslının öyle olmadığını fark ederek, şartlara göre hareket etmemiz gerektiğini öğrendik. Doğu ve batı arasındaki yemek kültürü farkını gördük. Doğu’daki ürünleri batıya gönderince çok iyi sonuç alamadık. Ama batıdaki yemek kültürüne göre ürünleri hazırladığımızda çok güzel sonuçlar aldık. İlk günden beri damak tatlarına dikkat ettiğimiz için de güzel oldu her şey. Doğu’da baharat çeşitleri farklı ama batı daha az baharat kullanıyor. Ya da örneğin Batı kimyon seviyor burası başka bir baharat.

Bu işi yaparken zorlanıyor musunuz? 

Mutfak biz kadınlara yabancı değil. Yaptığım içli köfteleri herkes çok beğeniyordu. Oradan yola çıktım. Hazırlık, araştırma filan çok yapmadım. Olur mu? Olmaz mı? Başarma şansım var mı, yok mu diye düşünmedim. Diyarbakır’da sadece biz vardık ve başardık. Sonra içli köftenin yanı sıra mantı da yapmaya başladık. Yaptıkça içli köftenin farklı bir versiyonu olabilir mi, diye düşündük. Mesela çölyak hastaları var, onlar için yaptık. İşte et yemeyenler için sebzeli, mantarlı, kabaklı vejeteryan içli köfte ürettik. Hatta ton balıklı içli köfte bile hazırlamaya başladık. Sipariş üzerine çalıştığımızdan çeşit de arttı.

Emeklilikte evde oturup torun bakmak istemedi

Günlük ne kadar üretiyorsunuz?

Bu siparişe göre değişiyor. Günlük bazen 2 bin bazen 2 bin 500 taneye kadar çıkabiliyor. Talep çok olunca iki kadın, iki bin tane yapıyorsa, iki kadın daha getirip bunu dört bine çıkarabiliyoruz. Eğer biz tartma işi yapmasak günlük daha çok ürün çıkarma imkanımız var ama bütün ürünleri tartarak yapıyoruz. Şu an beş kadın var ama dediğim gibi talep çok olunca bu sayı da yükseliyor.

Kimlere nasıl satış yapıyorsunuz?

Dört sene evden üretim yaptık ama görünür olmamız gerekiyordu; dükkanı açtık. İşe ilk başlarken fason çalıştık. İlk kime vereceğimizi bilmiyorduk. Şu an Diyarbakır’da otel, düğün salonları, restoranlara, organizasyon yapan işyerlerine, Marketlere ve yine batıda bizden ürün alıp kendi ürünleriymiş gibi satan mekanlar var. Ürünlerimizi soğuk zincir sistemiyle gönderiyoruz. Kapıdan teslim alıp kapıya teslim ediyorlar.

İși büyütmeye dönük bir hedefiniz var mı?

Evet ama şimdilik bekliyorum. Dışarıda ücretli çalışan kadınlar, eve gidip sağlıksız yiyecekler yiyeceklerine, beş dakika içerisinde organik sağlıklı yiyecekler hazır etme imkanına kavuştular. Bizim markamız da hem doğal hem de sağlıklı yiyecek, diye geçiyor. Birçok yiyeceğin raf ömrünü uzatmak için kimyasal maddeler kullanılıyor. Bizde bu yok. Bizim yiyecekler -45’te dondurulduğu için raf ömrü bir yıla kadar olabiliyor. Tamamen doğal ürünler yapmaya çalışıyoruz. “Yemeğiniz beş dakikada hazır” diye bir sloganımız var. Denedik beş dakika içerisinde gerçekten yemek hazır oluyor.

Eşiniz aileniz sizi desteklememiş galiba…

-Kahkaha atarak- halen beni desteklemiyorlar. Eşim “uzun bir süredir çalışıyorsun evinde otur” dedi. Kızım da torunuma bakmam gerektiğini düşünüyordu. Toplumda emekli kadınlara verilen rolü kabul etmek istemedim. Yine gidip torunumuzu seviyorum ama bütün zamanımı onlara vermiyorum. Ben özgür ruhlu bir kadınım. Birçok işi yaparken eşime sormam. Kendi kararlarımı kendim veririm. Biliyorum çalışmadığım zaman, ben aslında yokum. Çalışmak beni dinamik ve diri tutuyor. Çocukluğumda bile okul okurken evde dantel, örgü ve boncuklu oya yapar satardım. Yolda yürüyen kadının üzerindeki örgüyü görüp evde onu yapardım. Kendime hedef koyardım üç gün içerisinde bitmesi gerekiyorsa o üç gün için de onu yapardım. İş dışında gezmeyi de severim. Avrupa’dan Dubai’ye her yeri gezdim. Kendi paranız olduğu zaman istediğiniz şekilde harcama şansınız oluyor. Paranız olunca kendi kararlarınız oluyor. Bağımsız olma şansınız oluyor.

Diyarbakır’da bu işi yapan ilk kadınlardık

Tülin Işık dükkanda çalışan kadınlardan biri. O da çalışan olarak kendi hikayesini anlatıyor:

Üç çocuk annesiyim. Yedi yıldır bu işi yapıyoruz. Gülten hanımla ilk günden beri birlikteyiz. Ben çalışmayı seven biriyim birlikte bu seviyeye kadar geldik. Daha önce hiç ücretli çalışmadım. Ev kadınıydım. Ama bazı kurslara gittim. Ancak ekonomik olarak ilk defa böyle bir girişimim oldu. Gülten, Kuran kursu hocasıydı. Emekli olduktan sonra “neden olmasın Diyarbakır’da dedik. Bu işi yapan ilk kadınlardan olduk.

İçli köfte çeşitlerini deneyerek, lezzetleri beğendirerek bu aşamaya geldik. Mardin, Antep ve Diyarbakır yöresine ait içli köfte yapıyoruz. Bunun yanında mantı, sigara böreği ve zeytinyağlı yaprak sarması gibi ürünler hazırlıyoruz.

Tane ile satıyoruz

Sabah 08.00’da işyerini açıyoruz akşam 17.30’da işi bırakıyoruz. Ortalama 8-9 saat çalışıyoruz. Beş kadın çalışıyoruz. Ama siparişler çok olunca bazen sayımız 10’a yükseliyor. İşin yoğunluk durumuna göre değişiyor bu. Bizimle çalışan kadınlar genelde ev kadınları. Hem dışarda hem de kendi evimizde çalışmaya devam ediyoruz. Kimse kimsenin ihtiyacını karşılamıyor. Ben kendi isteğimle çalışıyorum ve kendi hayatımı kazanıyorum. Birbirimize destek de oluyoruz. Burada el birliğiyle tüm işleri ortaklaşa yapıyoruz. Bütün kadınların bildiği bir iş esasında. Sadece evde yapıldığı gibi yapılmıyor. Müşterinin talebine göre değişiyor. Biraz daha titizlik istiyor. Çalışma azmi olduktan sonra başarı kendisi geliyor.

Kilo ile satmıyoruz. Tane ile satıyoruz. Bir de gramaj usulü çalışıyoruz. Bütün yaptığımız içli köfteler aynı boyutta değil. Bazı işyerleri daha küçük bazıları daha büyük istiyor. İçli köftenin tanesi dört TL, mantıyı kilo ile satıyoruz mantının kilosunu ise 60 TL’den veriyoruz. Mantıya da çok ciddi bir talep var. Bazen yetiştiremiyoruz.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!