Dr. Göğüsdere: Kadınların üzerindeki vergi yükü azaltılmalı

Vergi sistemleri de cinsiyetçilikten arındırılmış değil. Dr. Cahide Göğüsdere’ye göre, daha adil ve eşit bir vergilendirme için sistemin toplumsal cinsiyet bakış açısıyla revize edilmesi zorunlu. Kadınların çocuk, yaşlı bakımı ve ev işleri için harcadıkları zamanın sigorta ve vergi sistemlerine yansıtılması, ilk adımlardan biri olabilir.
Paylaş:
Zuhal Esra Bilir
Zuhal Esra Bilir
zuhalesra@gmail.com

Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelendirme bir süredir tartıştığımız konular arasında yer alıyor. Bütçenin temel geliri olan vergiler de cinsiyetçilikten muaf değil. Fakat toplumsal cinsiyete duyarlı bir vergilendirme sistemi oluşturma konusunda çok fazla adım attığımız söylenemez. Oysa vergi sistemleri de nötr değildir, toplumda var olan eşitsizlikleri ve ayrımcılıkları barındırır. Toplumsal cinsiyet ve vergilendirmeyi araştıran, bu konuda bir kitabı bulunan Dr. Cahide Göğüsdere ile vergi sistemlerinin cinsiyetçilikten arındırılması, kadın dostu bir vergi sisteminin inşası için neler yapılması gerektiğini konuştuk. 

Bugüne kadar daha çok toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelendirme (TCDB) hakkında konuştuk. Ancak sizin çalışmalarınızda toplumsal cinsiyete duyarlı vergilendirme (TCDV), toplumsal cinsiyet nötr vergilendirme, toplumsal cinsiyet aleyhine vergilendirme kavramları ile karşılaşıyoruz. Bize kısaca bu kavramları açıklar mısınız?

Dr. Cahide Göğüsdere

Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelendirme kavramı nedir? Öncelikle bir hatırlayalım. TCDB kavramı, en geniş tanımıyla bütçenin bütün aşamalarının, kadınların ve erkeklerin gereksinimleri ile haklarının ele alınarak yapılandırılmaya ve değerlendirilmeye çalışıldığı bir alan veya politikalar bütününü ifade eder. Makroekonomik politikaların önemli araçlarından biri olan bütçenin kadın bakış açısıyla analiz edilmesi, kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yöneliktir.

Vergi bütçenin önemli bir kalemi olup, bütçe gelirleri içerisinde yer almaktadır. Bu kapsamda bakıldığında, nasıl ki bütçeyi toplumsal cinsiyet açısından inceleyebiliyorsak bütçenin önemli bir gelir kalemini oluşturan vergi konusunu da toplumsal cinsiyet açısından inceleyebiliriz. Türkiye literatürüne baktığımızda bu konuda özgün bir çalışma olmadığını görürüz. Benim çalışmam bu konuda yapılan özgün bir çalışmadır.

Kadın yoksulluğunun azaltılması amacıyla vergi sisteminde de kadınlar lehine düzenlemeleri içerecek biçimde bir bütçeleme süreci öngörülmektedir. Bu bütçelemede, bütçe gelirlerinin toplanmasının ve vergi yapısındaki değişikliklerin, kadınların yaşamını erkeklerin yaşamından farklı olarak nasıl etkilediğinin gösterilmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede bütçenin gelir ve gider kalemleri, sistematik bir şekilde kadın ve erkeklerin farklılaşan ihtiyaçlarını ve gerçeklerini yansıtabilecektir.

Bu kapsamda toplumsal cinsiyete duyarlı vergilendirme kavramı; vergilendirmede kadınlar ve erkekler lehine olan düzenlemeleri ifade etmektedir. Örneğin; vergide basitleştirme, vergi tabanını genişletmek, vergi oranlarını azaltmak ve düzenlemek, KDV oranlarını tek basamağa indirmek gibi kadınlar ve erkekler için reformlar yapılıyorsa bu tür düzenlemeler toplumsal cinsiyete duyarlı vergilendirme olarak adlandırılır.

Toplumsal cinsiyet nötr vergilendirme kavramı, vergilendirmede kadınları ve erkekleri negatif ya da pozitif yönde etkilemeyen düzenlemeleri tanımlamak için kullanılır. Örneğin vergilendirmede kadın-erkek ayrımı yoksa, kadın-erkek ücretleri aynı oranda vergilendiriliyorsa, vergi reformu ile ilgili uygulamalar kadın ve erkeği aynı oranda etkiliyorsa bu, toplumsal cinsiyet nötr vergilendirmedir.

Toplumsal cinsiyet aleyhine vergilendirme kavramı ise; vergilendirmede kadınlar ve erkekler aleyhine olan düzenlemeleri ifade etmektedir. Örneğin vergi ödeme isteği azalıyor ve kayıtdışı ekonominin boyutu artıyorsa, vergi oranlarındaki indirimler evli kadınların ücretli istihdama girmeleri yönündeki cesaretini kırıyorsa, dolaylı vergiler doğrudan vergilere göre fazla ise toplumsal cinsiyet aleyhine vergilendirme söz konusudur.

Temel gıdada düşük vergi

Çalışmanızda vurguladığınız dolaylı vergiler (KDV, ÖTV) ve gelir vergisi gibi vergiler özelinde kadınlar aleyhine ortaya çıkan eşitsizliklerden bahseder misiniz?

  • Kadınlar aile sağlığı, eğitim, beslenme vb. ihtiyaçlar için gelirlerini harcıyorsa,
  • artan KDV ve ÖTV oranları, kadın girişimcilere daha fazla yük getiriyorsa,
  • kadın girişimcilerin ödediği KDV ile erkek girişimcilerin ödediği KDV sektörlere göre değişiyor ve kadın girişimcilerin ödediği KDV daha yüksekse,
  • kadın girişimcilerin ticaret sektöründe, erkek girişimcilerin üretim sektöründe olma olasılığı daha fazla ise,
  • kadın girişimcilerin kazançları daha düşük olduğundan, muafiyetlerden yararlanma oranları da daha düşükse,
  • yiyecek içecek gibi ana tüketim maddelerinden alınan vergiler, diğer harcama kalemlerine göre daha yüksekse,
  • su, elektrik, yakıt, taşımacılık, sağlık ve ilaç sektöründe de vergilendirme yüksekse,
  • yakıt vergileri, vergi yükünü artırıyorsa,
  • temel gıda maddeleri, temel kişisel bakım kalemleri, çocuk giyimi ve ev yakıtı kullanımı nedeniyle vergi yükü artıyorsa,

 dolaylı vergiler (KDV, ÖTV) açısından kadınlar aleyhine ortaya çıkan eşitsizlikler söz konusudur.

  • Dik artan oranlı gelir vergisi uygulaması yatırım yapma isteğini azaltarak istihdamı azaltıyorsa,
  • aynı düzey ve tek tip indirim, istisna ve muafiyetler olursa,
  • gelir vergisinde artış, vergi ödenecek dilimi ve vergi oranlarını yukarı çekerek ilave vergi yükü atışına neden oluyorsa,
  • vergi tarifelerindeki değişiklikler az gelirli kadınların yüksek oranlarda vergilendirilmesine neden oluyorsa,
  • yüksek vergi oranları kadınları emek piyasasına girmekten caydırıyorsa,
  • “adaletsiz ve yüksek oranlı vergi sistemi yanında kayıtdışılığın haksız kazançları beslemesi halinde”, 
  • ücret gelirlerinin vergilendirilmesi mümkünken ev içi üretim gelirlerinin vergilendirilememesi halinde,
  • evli kadınlara uygulanan vergi oranları evli erkeklere uygulanan vergi oranlarına göre daha yüksekse,
  • erkekler vergi indirimlerinden ve çocuk indirimlerinden daha fazla yararlanıyorsa,
  • vergi sisteminde uygulanmaya çalışılan pozitif ayrımcılığa rağmen kadınlar için yüksek vergi dilimi uygulanıyorsa,
  • kadınlar yarı zamanlı ve kayıtdışı olarak çalıştığından indirimlerden yararlanamıyorsa,
  • vergi kanunlarının karmaşık bir yapısı varsa,
  • evli çiftlere yapılan indirimler kadın istihdamını caydırıyorsa,
  • evli çiftler bekârlara göre daha az vergi ödüyorsa,

toplumsal cinsiyet aleyhine vergilendirme söz konusudur.

Kadınlara sigorta prim destekleri

Çalışmanızda belirlediğiniz kriterler ve ilk soruda bahsedilen kavramlar çerçevesinde;  Türkiye’deki vergi sistemini ve gelir vergisi uygulamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme ile ilgili altyapının oluşturulmasına yönelik olarak farklı kurumlar tarafından çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Ancak ilgili çalışmalar yetersiz düzeydedir. Özellikle toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme anlayışına, milli bütçede bir bütün şeklinde yer verilmemiştir. Zira toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerek ekonomik ve siyasi gerekse sosyal hayatın bütün kademelerine tesisi için gerekli siyasi irade bulunmamaktadır. Vergi sistemine de bu kapsamda baktığımızda, toplumsal cinsiyete duyarlı vergilendirme uygulamasının Anayasa ve yasalarda yer almadığını görmekteyiz.  

Toplumsal cinsiyete duyarlı vergilendirme açısından gelir vergisini değerlendirdiğimizde, bu konuda yapılan düzenlemeler bulunmakla birlikte bunların yetersiz olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin 2007 yılında Gelir Vergisi Kanunu’nda yapılan değişiklikle “Hane içinde kadınlar tarafından üretilen her nevi ürünlerin tertiplenen kermes, festival, panayır ile kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satılması sonucu elde edinilen gelirler vergiden muaf tutulmuştur.” Buna benzer kanun değişiklikleri yoluyla vergi kanunları ile ilgili toplumsal cinsiyet duyarlılığı artırılmalıdır. Bu kapsamda vergi kanunları farklı biçimlerde düzenlenerek toplumsal cinsiyete duyarlı hale getirilmelidir.

Türkiye’deki dolaylı vergileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Toplumsal cinsiyete duyarlı vergilendirme açısından dolaylı vergilerle ilgili düzenlemeler de yetersizdir. KDV, ÖTV vb. dolaylı vergilerde, kadınlar için muafiyet ve vergi indirimleri artırılmalıdır. Böylece kadın-erkek eşitliği sağlanarak vergi yükü azaltılmalıdır. Örneğin; düşük faizli ve uzun vadeli veya faizsiz krediler sağlama, işyeri açan kadın girişimcilere belirli bir yıl boyunca sağlanabilecek vergi muafiyeti ve aynı zamanda belli sektörlerde faaliyet gösteren girişimci kadınlara vergi teşvikleri sağlanması şeklindeki uygulamalar ile kadınların ekonomik hayattaki yerinin artırılması sağlanmalıdır.

Ayrıca devlet, toplumsal cinsiyet ayrımcılığını engellemek için kadın istihdamına yönelik vergisel düzenlemeler yapmalıdır. Devlet, özellikle kadınların ekonomik güçlerini artırmak için kadın istihdamı konusunda etkin bir çaba sarf etmelidir. Bu istihdam mali önlemler yoluyla desteklenmeli ve istihdamda kadınlara öncelik verilmelidir. Hem kamu sektöründe ve hem de özel sektörde kadın istihdamını artırmak için vergi indirimi, sigorta primi destekleri gibi teşvik edici ve özendirici sistemlerin geliştirilmesi gereklidir.

Eşit ve adil vergi sistemi için ortak çalışma

Çalışmanızda Hindistan, Meksika, Güney Afrika, Birleşik Krallık (İngiltere) ülkelerini inceliyorsunuz. Neden bu ülkeleri seçtiniz?

2000’li yıllardan itibaren toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemeye yönelik çalışmalar ve uygulamalar önem kazanmıştır. İlgili literatür incelendiğinde 40’dan fazla ülkede bu temelde örnekler görmek mümkündür. Avrupa’da ulusal düzeydeki uygulamalar Fransa, Belçika, İskandinav ülkeleri, İrlanda ve İngiltere’de; bölgesel düzeydeki uygulamalar ise İskoçya, İspanya’nın Bask bölgesi ve İtalya’nın Emilia-Romagna bölgesinde yapılmıştır.

Bu düzenlemeler Avrupa ile sınırlı kalmamıştır. Asya kıtasında Hindistan, Malezya ve Nepal’da; Afrika kıtasında Ruanda, Mozambik, Tanzanya ve Mauritus’da; Latin Amerika ülkelerinden Şili ve Meksika’da ulusal/bölgesel düzeyde çalışmalar yapılmıştır. Ülke uygulamaları genelde hükümet ve bürokratlar, parlamento, STK’lar, akademisyenler ve araştırmacılar arasındaki işbirliklerine dayanmaktadır. Örneğin İngiltere, İskoçya, Güney Afrika ve Uganda’daki uygulamalar bu tür işbirliği ile hayata geçirilmiştir. Bununla birlikte, hükümet ve bürokrat odaklı girişimler olarak Avusturalya, Avusturya, Fransa; STK’ların bağımsız çalışmaları açısından Meksika örneği de verilebilir.

Bu kapsamda bir Asya ülkesi olduğu için Hindistan’ı, hükümet ve bürokrat odaklı girişimler yapıldığı için Meksika’yı; toplumsal cinsiyet açısından ülke uygulamaları genelde hükümet ve bürokratlar, parlamento, STK, akademisyenler ve araştırmacılar arasında işbirliklerine dayandığı için Güney Afrika’yı ve son olarak Avrupa ülkesi olduğu için İngiltere’yi tercih ettim. Ayrıca seçtiğim ülkelerin toplumsal cinsiyete duyarlı vergilendirme konusunda önemli çalışmalarının bulunması da tercih nedenim.

Bu ülkelerle yaptığınız karşılaştırmalı analizinizde vardığınız sonuçlardan yola çıkarak, Türkiye için yapılması gerekenleri kısaca anlatır mısınız?

Türkiye’de TCDV ile ilgili gelişmelerin sağlanabilmesi için vergilendirmede birtakım reformlara gidilmesi gerekiyor:

  • İstihdam dostu büyüme için, istihdam vergilerinin düşürülmesi gerekmektedir. Kayıtdışılığın en önemli nedeni yüksek vergilerdir. Kayıtdışı ekonomiyle mücadelede vergi oranlarının düşürülmesi, vergilerin ödenebilir seviyeye çekilmesi ve bu yolla vergi tabanının genişletilmesi sağlanmalıdır. Ancak bütçelerde dolaylı vergilere yüklenildiği, verginin tabana yayılamadığı, kayıtdışı ekonominin büyüdüğü, vergide reform sözlerinin bir türlü gerçekleşemediği görülmektedir.
  • Dolaylı vergilerin oranının artırılması, vergi yükünün dağılımındaki adil olmayan yapıyı güçlendirmiştir. Emekçilerden toplanan vergiler, yerli ve yabancı mali sermaye gruplarına ve savaş tekellerine aktarılmıştır. Ayrıca vergi iadesinin kalkması, fiş verme yükümlülüğünden kurtulmasının yolu açılan sermaye kesimlerinin daha az vergi ödemelerine neden olmuştur. Bu yüzden de toplam gelir vergisi içinde kadın, işçi ve emekçilerin yüklendiği pay artmıştır.
  • Bütçe, gelir dağılımını bozucu değil, gelir dağılımındaki adaletsizliği giderici bir işleve sahip olmalıdır.  Kadınlar üzerindeki vergi yükü azaltılmalı, vergi kaçırmayı özendiren ve yüksek gelir gruplarının lehine olan vergi afları kaldırılmalıdır.
  • Asgari ücret yoksulluk sınırı dikkate alınarak belirlenmeli ve vergiden muaf tutulmalıdır.
  • Vergi kaçırma gibi suçlara ağır yaptırımlar getirilmeli, vergi denetimi artırılmalıdır.
  • Kadınların haklarını geliştirici gerçek bir reform için toplumsal katılım sağlanmalı, kadınların talepleri dikkate alınmalıdır. Bütçe süreçleri de bu demokratik süreçle işletilmelidir.
  • Daha önce de belirttiğimiz üzere, bütçe kalemleri içinde vergi gelirleri önemli bir kaynaktır. Vergi tahsilatı açısından da merkezi yönetim son derece önemlidir. Merkezi yönetim bütçeleri, vergilendirmede toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kullanılabilecek en etkili yöntemlerden biri olmasına rağmen, tam aksine eşitsizlikleri derinleştirici düzenleme ve uygulamalar devam etmektedir.
  • Türkiye’de TCDB konusunda az sayıda da olsa bazı çalışmalar yapılmış olmakla birlikte TCDV ile ilgili kapsamlı bir çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle vergilerin toplumsal cinsiyet açısından incelenmesi gerekmektedir.

Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik politikalar

Sonuç olarak;

  • Vergilendirmede toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için devletin bu eşitliği sağlama yönünde politikalar üretmesi gerekmektedir.
  • Mevcut vergi sisteminin eşitsizlikleri sürdürmemesi için yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
  • Toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için planlanan bütçeler, vergilendirme başta olmak üzere eğitim, sosyal güvenlik sistemi, istihdam gibi tüm alanlarda cinsiyetler arası eşitsizliği ortadan kaldıracak şekilde planlanmalıdır.
  • TCDV uygulaması yoksulluğu azaltıcı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayıcı bir araç haline getirilmelidir. Bununla birlikte vergi kanunlarımız cinsiyet ayrımı açısından gözden geçirilmeli, vergi yüklerinin farklı cinsiyetlere adil ve dengeli olarak dağıtılmasına özen gösterilmelidir.
  • Gelir vergisinden istisna tutulan ücretler arasına, kadın emeğine dayanan çeşitli ücret tipleri dâhil edilmelidir.
  • Kurumlar vergisi açısından, kurum kazancından indirilecek giderler arasına kadın istihdamını artıracak sosyal destekler dâhil edilmelidir.
  • KDV artan oranlı hale getirilerek özellikle temel ihtiyaçlar konusunda indirim, istisna ve muafiyetler getirilmelidir.
  • Kadınların çocuk, yaşlı bakımı ve ev işleri için harcadıkları zaman sigorta ve vergi sistemlerine yansıtılmalı; kadın çalışanı bulunan işyerlerine vergi indirimi, kadınların eğitim giderlerini karşılayan mükelleflere ek vergi indirimi gibi destekler sağlanmalıdır.
  • Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlikleri kaldırmaya yönelik politikalar hükümetler tarafından bir maliyet olarak değil, büyümeyi sağlayacak bir araç olarak ele alınmalıdır.

Aksi halde gerek vergilendirmede ve gerekse diğer alanlarda kadına karşı ayrımcılığın önüne geçmek mümkün olmayacaktır.

Manşet görseli: Canva, Fotoğraf: Evrensel

Paylaş:

Benzer İçerikler

Vergi dilimlerindeki adaletsizlik, işçilerin ve sendikaların gündeminde. Feminist iktisatçılar, düşük gelirli işlerde daha yüksek oranda çalışan kadınların bu adaletsizlikten daha çok etkilendiğini belirtiyor. “Topu topu üç ay düzgün maaş alıyoruz” diyen kadın işçiler ise bekâr anneler başta olmak üzere tüm kadınlar için pozitif ayrımcılık talep ediyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!