Dünyanın dört bir yanında sendikalar, işyerinde LGBTQI+ haklarını savunuyor

Dünya genelinde aşırı sağın yükselişe geçmesi LGBTİ+’ların haklarını tehdit ederken, birçok ülkede bu hakların savunulmasına sendikalar öncülük ediyor. 17 Mayıs Uluslararası Homofobi Karşıtlığı Günü’nde, Equal Times’ta dün yayımlanan, farklı ülkelerden sendikaların örnek mücadele pratiklerini ele alan bir makaleyi paylaşıyoruz.
Paylaş:

Lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel, queer ve interseks (LGBTQI+) bireylerin hakları konusunda son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedilmiş olsa da aşırı sağın dünya genelinde politik olarak yeniden yükselişe geçmesi, bu ilerlemeler üzerinde zararlı bir etki yaratıyor. Dünya genelinde halen 64 ülkede homoseksüelliği suç sayan yasalar bulunuyor ve bu yasalar, sırf cinsel yönelimleri ve/veya cinsiyet kimlikleri nedeniyle insanlara ayrımcılık, baskı, şiddet ve diğer şekillerde zarar verilmesine yol açıyor.

Son yıllarda pek çok ülkede LGBTIQ+ bireylere ve diğer azınlık gruplarına karşı işlenen nefret suçlarında büyük artışlar yaşanırken, giderek daha fazla ülke ayrımcı politikaları ve yasaları yürürlüğe koyuyor. Örneğin geçen mart ayında Uganda, eşcinsel davranışları suç sayan yeni bir yasa tasarısını kabul etti. Macaristan’da ise daha geçen ay insanların, çocuk yetiştiren eşcinsel çiftleri anonim olarak yetkililere ihbar etmelerine izin veren bir yasa tasarısı son anda engellendi.

Bu bağlamda, genel olarak dayanışmayı ve tüm insanların insan haklarına saygıyı temel ilkeler olarak benimsemiş sendikalar; ayrımcı yasalara karşı çıkma, iş yaşamında LGBTQI+’ları destekleme ve daha kapsayıcı, saygılı bir dünyada yaşamamızı sağlama konusunda önemli bir rol oynuyor.

Ancak ne yazık ki LGBTQI+ işçiler hâlâ iş yaşamında ayrımcılık ve tacizle, emek piyasasından dışlanmayla, kötü çalışma koşullarıyla ve düşük ücretlerle karşı karşıya kalıyor. Homofobi, LGBTQI+ işçilerin sendikal harekete dahil edilmesini ve katılımını sınırlıyor. Uluslararası Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu’nun (PSI) LGBTQI+ kaynak sayfasında da belirtildiği gibi: “Hâlâ çok az sayıda LGBT+ sendika lideri ya da LGBT+ çalışanlardan oluşan dahili gruplar var. Onur (Pride) mücadelelerine sendika katılımı da çok az.”

Bu zorluklara karşın, dünya genelinde sendikaların LGBTQI+ çalışanları destekleme konusundaki pratiklerine ilişkin pek çok iyi örnek de bulunuyor. Küresel Sendikalar Konseyi’ne bağlı sendikaların, sendikaları daha güçlü ve daha kapsayıcı hale getirmek için neler yaptıklarına dair güncel bilgiler sunan www.lgtiworkers.com sayfasından tutun da İspanyol sendikası CCOO’nun iş yaşamındaki translar için hazırladığı, cinsiyet geçiş süreci ve toplu sözleşme yoluyla hakların korunmasına ilişkin özel tavsiyeleri de içeren ayrıntılı kılavuza kadar, sendikalar LGBTQI+ haklarının savunulması ve geliştirilmesi konusunda her zaman ön saflarda yer almıştır.

Aşağıda, birbirinden çok farklı üç ülkeden (İtalya, Güney Afrika ve Brezilya) sendikaların vaka çalışmaları yer alıyor. Bu çalışmalar, sendikaların ‘birimizi yaralayan gerçekte hepimizi yaralar’ yaklaşımını nasıl benimsettirdiklerine dair bir bakış açısı sunuyor.

CGIL’in çalışmaları, 30 yıldan fazla bir zaman önce, LGBTQI+ işçiler için Yeni Haklar Ofisi’ni kuran dünyadaki ilk sendikalardan biri olmasıyla başladı. Yeni Haklar Ofisi, eşcinsel çiftlere heteroseksüel çiftlerle aynı hakları tanıyan bir dizi toplu sözleşmenin imzalanmasını sağladı.

CGIL İtalya: Aşırı sağa işçi dayanışmasıyla karşı durmak

Son yıllarda İtalya’nın en büyük ve en eski sendika konfederasyonu CGIL, LGBTQI+ haklarını destekleme konusunda giderek daha aktif hale geldi – bu görev, Eylül 1922’de aşırı sağcı başbakan Giorgia Meloni’nin seçilmesiyle daha da acil hale gelmişti.

CGIL’in ulusal Yeni Haklar Ofisi Başkanı Sandro Gallittu, “Bu tarihi anda, ülkemizde bile sağ kanat tarafından en çok saldırıya maruz bırakılanlara, yani homoseksüel ailelere ve trans insanlara daha fazla ilgili göstermek hayati önem taşıyor” dedi. Eşcinsel ailelere yönelik bir dizi saldırının sonuncusunda Meloni, İtalya’yı yönetmek için kampanya yürütürken düzenlediği bir mitingde destekçilerine şöyle seslendi: “Doğal ailelere evet, LGBT lobisine hayır!”

Ardından başbakan olarak Meloni, kısa süre önce Milano Belediye Meclisi’nden ‘eşcinsel ebeveynlerin çocuklarının kayıt altına alınmasını yasaklamasını’ istedi. Şimdi LGBTQI+ topluluğu arasında, haklarının bu yönetim altında daha fazla saldırıya uğrayacağına dair korkular var.

Savunuculuk grubu ILGA-Europe’a göre İtalya, LGBTQI+’lara yönelik yasal korumalar açısından Avrupa Birliği’nin 27 üye ülkesi arasında 22’nci sırada ve Batı Avrupa’da eşcinsel evliliği yasalaştırmamış yalnızca birkaç ülkeden biri. Bu bağlamda, CGIL’in LGBTQI+ haklarını korumaya yönelik çabaları özellikle önem taşıyor. CGIL, cinsel yönelim ve/veya cinsiyet kimliği temelinde ayrımcılık mağduru olan işçilere yardım sağlamak veya sözleşme türü anlaşmaların hazırlanmasında onlara destek olmak gibi birçok alanda çalışma yürütüyor.

Ancak CGIL’in çalışmaları, 30 yıldan fazla bir zaman önce, LGBTQI+ işçiler için özel bir hizmet olan Yeni Haklar Ofisi’ni kuran dünyadaki ilk sendikalardan biri olmasıyla başladı. Yeni Haklar Ofisi, cinsel yönelimleri ve/veya cinsiyet kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kalanlar hakkında farkındalığı artırmaya ve onları korumaya çalışmanın yanı sıra, kapsayıcı toplu pazarlık için de rehberlik sağlıyordu. Ofis, ulusal düzeyde böyle bir mevzuat yürürlüğe girmeden çok önce, eşcinsel çiftlere heteroseksüel çiftlerle aynı hakları tanıyan bir dizi toplu sözleşmenin imzalanmasını sağladı. Buna ek olarak, İtalyan yasaları aynı cinsiyetten ebeveynlere tam ebeveynlik hakkı tanımazken, CGIL bankacılık, gıda ve imalat sektörlerinde imzalananlar da dahil olmak üzere bir dizi toplu sözleşmede bunu başarabildi.

Örneğin 2019 yılında, 8 binden fazla işçisiyle Avrupa’nın en büyük yarı iletken üreticisi olan STMicroelectronics’te FIOM-CGIL, LGBTQI+ işçilere yönelik ayrımcılıkla mücadeleye destek olmak ve işçileri haklarıyla ilgili bilgilendirmek amacıyla fabrika içinde bir yardım masası oluşturmaya karar verdi. O zamandan bu yana 200’den fazla rehber yayımladı, 16 homofobi ve ayrımcılık vakasıyla ilgilendi ve eşcinsel aileler her iki ebeveyn için de ebeveyn iznine erişemediğinden özellikle çocuk bakımı konusunda çeşitli gökkuşağı ailelerine yardımcı oldu.

“Bu örnek çok önemli; çünkü tüm bu iyi pratikler diğer işyerlerinde de benzer örneklerin önünü açabilir” diyor Gallittu; “Bu ayrıca, şirketlerde delegeler tarafından oluşturulan sendikaların somut olarak varlığını hissettirmesi ve insanların ayrımcılıktan etkilendiği durumlarda müdahale edebilmesi nedeniyle de çok önemlidir.”

CGIL, özellikle dağıtım ve lojistik gibi sektörlerde ayrımcılığa maruz kalan trans işçilerin hakları için de mücadele ediyor. “Örneğin dağıtım sektöründeki translar, kişisel isimleri ile cinsiyet kimlikleri arasında uyumsuzluk olduğunda ayrımcılığa maruz kalıyor. Bu durum, müşteri tarafından potansiyel olarak agresif sonuçlara yol açabilir” diye açıklıyor Gallittu. “Buna karşılık, henüz seçilmiş bir ismin kullanılmasına izin vermeyen şirketlerin bu yöndeki kurumsal politikaları yürürlüğe koymasını sağladık, bunu başardık.”

CGIL, dün (16 Mayıs) kişinin yasal cinsiyetinin kamu kayıtlarında ancak cerrahi geçişten sonra değiştirilebilmesini öngören 1982 tarihli yasanın iptali için ulusal çapta bir toplantı düzenledi. Gallittu, CGIL’in aynı zamanda yeni belge bekleyen işçilerin, bu süre zarfında seçtikleri kimliğe uygun bir isim kullanabilmelerini sağlamak için de mücadele ettiğini söylüyor; “Bu modası geçmiş yasa, Dünya Sağlık Örgütü kılavuzlarıyla çelişiyor ve istihdam da dahil olmak üzere transseksüeller için büyük zorluklar yaratıyor” dedi.

COSATU, Mart 2023’te Uganda Konsolosluğu’nda ve Güney Afrika’daki Birleşmiş Milletler ofislerinde düzenlenen eylemlere katılarak, Birleşmiş Milletler üyesi olan ancak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile çelişen ülkelerden hesap sorulması çağrısında bulundu.

COSATU: Güney Afrika’da LGBTQI+ hakları için öncülük ediyor

Güney Afrika, 1994 yılında LGBTQI+ haklarını anayasasına koyan ve 2006 yılında eşcinsel evliliği yasallaştıran dünyadaki ilk ülke olarak, uzun zamandır dünya çapında LGBTQI+ hakları konusunda lider olarak kabul ediliyor. Transgender bireyler ameliyat olmadan yasal cinsiyetlerini değiştirebiliyor ve LGBTQI+’ları nefret söylemi ile nefret suçlarına karşı koruyan yasalar mevcut.

Ancak ilerici yasalara rağmen, yıllardır LGBTQI+ haklarının desteklenmesinde ön saflarda yer alan Güney Afrika Sendikalar Kongresi’nden (COSATU) Gertrude Mtsweni’nin açıkladığı gibi, Güney Afrika’daki LGBTQI+’lar hâlâ şiddet, ayrımcılık ve damgalanma ile karşı karşıya.

Toplumsal cinsiyet koordinatörü olarak çalışan Mtsweni, “Ülke çapında LGBTQI+’lara yönelik devam eden cinayetler ve şiddet nedeniyle federasyon, toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etmeye ve LGBTQI+ konularını tüm çalışmalarına dahil etmeye yönelik programlara acilen ihtiyaç olduğunu fark etti” diyor.

COSATU’nun LGBTQI+ haklarını savunmak için attığı adımlar arasında cinsel yönelim ve topluma karşı nefret suçları hakkında bir karar çıkarmak da yer alıyor. Bu karar aracılığıyla sendikalar, işyerinde ayrımcılık ve savunuculuk/farkındalık kampanyaları gibi LGBTQI+ meselelerini ele almaya zorlanıyor.

COSATU ayrıca, komşu Lesotho’da hazır giyim sektöründe faaliyet gösteren bir sendika ile iş yaşamında toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve tacizi ele almak üzere çalışıyor ve umut verici sonuçlar elde ediyor.

Mtsweni, “Lesotho’da, iş yaşamında LGBTQI+ hakları konusunu ilk kez açtığımızda gerginlik oldu; ancak atölye çalışmasına devam ettik ve iyi bir sonuçla bitirdik” diyor.

“Lesotho’daki bu sendika ilk kez LGBTQI+ hakları konusunda bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi ve Lesotholu işçiler de bizden LGBTQI+ işçilere yönelik, LGBTQI+ konularında özel bir atölye çalışması yapmamızı istediler” diye konuşuyor.

COSATU ayrıca, Mart 2023’te Uganda Konsolosluğu’nda ve Güney Afrika’daki Birleşmiş Milletler ofislerinde düzenlenen eylemlere katılarak, Birleşmiş Milletler üyesi olan ancak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile çelişen ülkelerden hesap sorulması çağrısında bulundu. Bu eylem, Uganda’nın eşcinsel ilişkilere ağır cezalar getirecek yeni bir yasayı yürürlüğe koyduğu haberinin ardından gerçekleştirildi.

COSATU tarafından atılan diğer adımlar arasında, liderlerini LGBTQI+ konularında eğitmek, (örneğin dokuz ilde toplumsal cinsiyet üzerine çalışan görevliler ve işyeri temsilcileri için kapasite geliştirme toplantıları düzenlemek) farkındalığı artırmak, kültürel klişeler ve normlarla mücadele etmek için Gay and Lesbian Memory in Action (GALA) arşivi ve eğitim merkezi ile işbirliği yapmak da yer alıyor.

CUT, 2022 yılında ILO ile iş birliği yaparak, Brezilya’da bir trans bireyin ortalama yaşam süresinin sadece 35 yıl olduğunu göz önünde bulundurup, özellikle translara yönelik PRIDE projesini başlattı.

CUT Brezilya: Çığır açan PRIDE projesi, işyerinde çeşitliliği ve kapsayıcılığı teşvik ediyor

Brezilya’da LGBTQI+’lara yönelik şiddet olaylarının arttığına dair haberler üzerine Birleşik İşçi Merkezi (CUT), LGBTQI+’ların iş yaşamında sıklıkla ayrımcılığa maruz kaldıklarını ve diğer çalışanların sahip olduğu fırsatlardan dışlandıklarını kabul ediyor. Bununla birlikte, LGBTQI+ hakları konusunda gerici adımların atıldığı bir ülkede (2019’da ülkenin o zamanki başkanı Jair Bolsonaro’nun LGBTQI+ konularını İnsan Hakları Bakanlığı’nın sorumluluklarından çıkarması ve defalarca aşağılayıcı açıklamalar yapmasının ardından) CUT bir dizi önemli eylemlilikte bulundu.

2021 yılında CUT, LGBTQI+ kişilerin korunmasına ilişkin Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmelerini ve ulusal mevzuatı özetleyen bir belgenin yanı sıra homofobik şiddet ve taciz vakalarının nasıl bildirileceğine dair bilgiler içeren bir belge yayımladı. Sendika ayrıca, LGBTQI+’ları koruyan ve onlara fırsatlar yaratan politikaların oluşturulması için hükümete baskı yapmaya çalışıyor.

CUT’un sosyal politikalar ve insan haklarından sorumlu ulusal sekreteri Jandyra Uehara, “Lula’nın zaferle çıktığı 2022 seçimlerinden önce, Halk Konseyi (editörün notu: Brezilya’da 2002’den bu yana, kamu politikaları oluşturulurken bakanlıklara bağlı ulusal konseyler aracılığıyla halkın katılımını sağlayan bir sistem var) LGBTQI+’ların korunması ve onlara fırsatlar yaratılması için gerekli tüm politikaları detaylandıran ‘Tüm Renklerin Brezilyası’ adlı bir belge yayımladı” diyor ve ekliyor:

“Lula hükümetinin zaferiyle birlikte İnsan Hakları ve Yurttaşlık Bakanlığı bünyesinde LGBTQIA+ Politika Sekreterliği oluşturuldu ve CUT’un da içinde yer almak istediği Ulusal LGBTQI+ Politikaları Konseyi yeniden aktif hale getirildi.”

CUT’un eğitim veren bir Ulusal LGBTQI+ Kolektifi var ve LGBTQI+’ları emek mücadelesine dahil etmek için Brezilya’nın tüm eyaletlerinde kolektifler kurmak için çalışıyor.

Sendika ayrıca, işyerinde çeşitliliğin ve transların kapsanmasının teşviki yönünde önemli bir adım attı.

CUT, 2022 yılında ILO ile iş birliği yaparak, Brezilya’da bir trans bireyin ortalama yaşam süresinin sadece 35 yıl olduğunu göz önünde bulundurup, özellikle translara yönelik PRIDE projesini başlattı. “Bu durum, bu projenin translara odaklanmasındaki temel faktördü. Sadece ayrımcılığa uğramakla kalmıyorlar, aynı zamanda yok ediliyorlar” diye uyarıyor Uehara.

Uehara, transların sadece iş bulmalarının daha zor olmadığını, aynı zamanda aileleri tarafından terk edildiklerini, eğitim alamadıklarını, sokaklarda yaşamak ve başka seçeneklerinin olmaması nedeniyle fuhuş yoluyla hayatını idame ettirmek zorunda kaldıklarını, bu nedenle çok sayıda kesişen ayrımcılık ve önyargı katmanlarıyla karşı karşıya olduklarını belirtiyor.

PRIDE projesi, işçi hakları ve sendikal haklar konusunda eğitim, mentorluk, iş ilanı ve yönlendirme hizmetlerinin yanı sıra, tüm işçilerin ve insan kaynakları departmanlarının, (örneğin cinsiyet ayrımı gözetmeyen tuvaletlerin kullanılması yoluyla) transların işyerinde kapsanması konusunda duyarlı hale getirilmesini içeriyor.

CUT, Bolsonaro’nun başkanlığı sırasında verilen zararı tersine çevirmek için gereken çabalara işaret etmenin yanında, Brezilya’daki sendikalarda LGBTQI+ liderlerinin temsilinde eksiklik olduğunu da kabul ediyor. Uehara, “Emek piyasasındaki güç dengesini değiştirmemiz gerekiyor ki bu sendikal harekete de yansısın” diyor ve sözlerini şöyle noktalıyor:

“Yapmamız gereken çok şey var; ancak bu esas olarak toplumun davranışını değiştirmeyi ve tüm insanlar için insan haklarını savunmayı içeriyor.”

Yazının orijinali için: https://www.equaltimes.org/around-the-world-trade-unions-are

Fotoğraf: Equal Times

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!