Haber Merkezi
El Salvador’da iflasını açıklayan Florenzi adlı maquila fabrikasına, patrondan haklarını alamayan kadın işçiler el koydu. Dört aydır fabrikada yaşayan 100’den fazla kadın, bu terk edilmiş tekstil fabrikasını feminist bir mücadele alanına dönüştürdü.
El Salvador’daki Industrias Florenzi adlı maquila* fabrikası, artık bir maquila fabrikası değil. Sahipleri yıllarca sömürdükleri kadın işçilere haklarını ödemeden fabrikayı kapatıp gidince, 113 kadın işçi 8 Temmuz’da fabrikayı işgal etti. O günden bu yana direnişteler. Yüzlerce kadının hayatından çalan bu işçi cehennemini feminist bir mücadele ve dayanışma alanına, bir okula dönüştürdüler.
GatoEncerrado’dan Carmen Valeria Escobar’ın haberine göre**, kadınlar bu fabrikada yıllarca asgari ücretle çalışarak Pierre Cardin gibi dünyaca ünlü markalar için giysi üretmiş. Ama artık fabrikadaki dikiş makineleri, iplikler, düğmeler ve kumaşlar, Pierre Cardin bluzları için kullanılmıyor. Bunlar, Industrias Florenzi’nin “yeni patronlarının” rehineleri. Fabrika, 113 kadın tarafından bir direniş kampına dönüştürülmüş durumda ve mal sahibi kıdem tazminatlarını, dört aylık ücretlerini ve diğer alacaklarını ödeyene dek de onların kontrolünde olacak. Aksi takdirde mahkemeye gidecekler ve fabrikada yasal şekilde kalmanın yollarını arayacaklar.
FLORENZİ’DE NE OLDU?
El Salvador Devlet Başkanı Nayip Bukele, 18 Mart’ta salgın nedeniyle 152 maquila ile çağrı merkezinin 4 ay süreyle kapatılmasına karar veriyor. Honduras ve Guatemala’dan farklı olarak, burada tekstil fabrikalarının çalışması gerekli görülmüyor; fabrikalar operasyonlarını durdurmaya, üretime ara vermeye ve bu acil durum sona erene kadar işçilerin ücretlerini ödemeye zorlanıyor. Ancak Florenzi de dahil pek çok maquila, ödemeleri yapmıyor.
San Salvador metropol bölgesindeki Soyapango’da 35 yıl faaliyet gösteren Florenzi, zorunlu geçici kapanma kararına direnmiyor. Bir fabrika yöneticisi 8 Temmuz’da 200’den fazla çalışana Florenzi’nin iflas ettiğini duyuruyor.
Florenzi’nin sahibi ve yasal temsilcisi, 12 Haziran 2020’de salgının ortasında hayatını kaybeden Roberto Pineda. Bu zat, yıllar önce elitlerin golf oynamak için buluştuğu, El Salvador’daki en seçkin kulüp olan Club Campestre Cuscatlan’ın da müdürüymüş. O öldüğünden beri şirket oğlu Sergio Pineda’nın elinde. Kendisi El Salvador’un en lüks bölgelerinden biri olan Lomas de San Francisco’da yaşıyor.
PARA YOK, DİKİŞ MAKİNESİ VERELİM?
200’den fazla çalışana dört aylık maaşını ve tazminatlarını vermeyen Pineda ailesi, bunun yerine işçilere Singer veya Brother marka bir dikiş makinesi teklif ediyor. Makine yeni olsa maliyeti yaklaşık 200 ABD doları olacak; ama yeni de değil, 10 yıldan uzun süredir kullanılan makineler bunlar. İşçilerin neredeyse yarısı çaresizce bunu kabul ediyor. Ama 113 kadın kabul etmiyor; çünkü kadınların yaptıkları hesaba göre, Florenzi’nin onlara son dört aylık çalışmaları için yalnızca maaş olarak 500 bin ABD dolardan fazla borcu var.
NEOLİBERAL SİSTEME DİRENİYORLAR
Bu 113 kadın yalnızca gasp edilen hakları için mücadele etmiyor. 1980-1992 yılları arasında süren sivil savaşın ardından dönemin iktidar partisinin en büyük projelerinden biri maquilalardı. Bu projenin anahtarı, tüm Orta Amerika hükümetlerinin kullandığı formatı yeniden üretmekti: Ucuz işgücü karşılığında istihdam yaratan vergi teşvikli tekstil fabrikaları. Plan uygulamaya kondu ve bugün El Salvador’da 56 binden fazla istihdam yaratmış, vergi muafiyeti olan 17 serbest bölge var. Bu maquilalar tarafından üretilen giysilerin çoğu ABD’ye ithal ediliyor. İşte Florenzi’nin hikâyesi, aynı zamanda yoksulların zenginlerin giysilerini diktiği bu neoliberal sisteme karşı savaşan bazı kadınların hikâyesi.
113’ÜN İLKİ: NERY RAMİREZ
40 yaşındaki Nery Ramirez, Florenzi’ye 7 yılını vermiş. Yıllarca Pierre Cardin bluzlarının yakalarını dikmiş; öğle molalarında fazladan gelir elde edebilmek için tatlı satmış. Şimdi 113 kadının lideri. Evine bir tek yıkanmaya ya da çamaşır değiştirmeye gidiyor. Geceleri Florenzi’nin koridorlarında diğer kadınlarla paspasların üzerinde yatıyor.
Maquilada yaşamak elbette kolay değil. Mobilya yok, plastik banklar ve sandalyeler var. Her gece 5 kadın nöbet tutuyor. Yemek menüsü neredeyse hiç değişmiyor; kaldırımda yaktıkları ateşte ve küçük mutfaklarda hazırladıkları kahve, yumurta, fasulye, pirinç ve tortilla ekmeği.
MÜCADELE KADINLARI DEĞİŞTİRİYOR
Florenzi direnişi 113 kadın işçinin gasp edilen hakları için başladı ve işçilerin feminist olarak tanımladığı bir mücadeleye dönüştü. Direnişin amacına toplumsal cinsiyet perspektifi kazandırmak için gelen Ormusa gibi feminist örgütlerin öncülüğünde haftalık söyleşiler yapıyorlar. Ramirez, “Şiddet kalıplarını kırmayı öğrendikçe artık birçok kadın, evde nesne veya köle olmadığını anlıyor” diyor.
Nery Ramirez günlerini fabrikanın dışında, kaldırımda geçiriyor; avukatlarla, gazetecilerle veya aktivistlerle konuşuyor; malzemeleri ve yardımları koordine ediyor. Ayrıca disiplinden de sorumlu, şaka yaparken bile 113’ün lideri olmanın getirdiği resmi ses tonunu asla kaybetmiyor. Sanki sürekli ifade veriyormuş gibi. Bu ses tonu 2006 yılından beri, başka bir maquailada sendika lideri olarak başladığı ve yine tazminat alamadan kovulduğu günden beri onunla. Üç yıl sonra ise başka bir tekstil fabrikasından kovulmuş. Ve 2020’de Florenzi’den…
Ramirez, eski sendikacı olarak meslektaşlarındaki değişimi görüyor: “En son birisi bana ilk defa ailesine artık kolera (ev işçisi) olmadığını söylediğini aktardı, kocası ona kıyafetlerini ütülemesini söyledi ve kadın reddetti.” Hikâyeyi anlattığında gururla gülüyor.
FEMİNİSTLER FLORENZİ’DE
El Salvador’da feminist hareket daha çok üreme hakları mücadelesine odaklanmış durumda; ama Amorales Kolektifi’nden Kayla Caceres, Florenzi’nin durumunu öğrendiğinde hemen harekete geçiyor. Caceres’in annesi ve kız kardeşi yıllar önce aynı maquilada çalışmış, hatta kız kardeşi maquilada çalışırken henüz çocukmuş.
Caceres hikâyeyi Amorales Collective’e götürüyor ve dava feminist gruplar arasında ilerlemeye başlıyor. Ormusa ve İnsan Hakları Savunucuları Ağı gibi örgütler, işçilerle dayanışmak için düzenli olarak maquilaya gitmeye başlıyorlar. Böylece 113 kadın işçi protestolarda organize olmayı, davalarını duyurmayı öğreniyorlar ve işbirliğinin önemini anlıyorlar. Yolları Kayla Caceres ile kesişmeden önce Florenzi’nin eski işçilerin çoğu feminizmi neredeyse hiç duymamış.
40 KADIN İŞÇİ TRAFİĞİ DURDURUYOR
İşçiler yalnızca fabrikayı işgal etmekle yetinmiyor. Yaklaşık 40 işçi 17 Ağustos’ta Çalışma Bakanı Rolando Castro’yu protesto ediyor. Bakanlıkların çoğunun, hükümet dairelerinin bulunduğu alanda, ülkenin en işlek caddelerinden birinde trafiği durduruyorlar. Bakanın işçilerin çıkarını değil, maquila sahibini koruduğunu söylüyorlar. Mikrofonlar ve pankartlarla bakanın istifasını talep ediyorlar. Basın geliyor ve otoyolun ortasında Nery Ramirez mikrofonu alıyor ve şöyle diyor: “Hak ihlalleri artıyor ve Bakan Castro görmüyor. Haklarımız nerede, sadece kitaplarda mı? Sadece zengin insanlara hizmet ediyorsunuz, bize hizmet edilmiyor. Sesimizi yükseltmediğimiz sürece kimse bizi görmeyecek.”
Ramirez, kendisine bu eylemi neden organize ettiği sorulduğunda ise şu yanıtı veriyor: “Beni motive eden ve bana cesaret veren şey adaletsizlik; çünkü içinde yaşadığımız koşullar oldukça acımasız ve bu yeni bir şey değil, yetkililer ise bunu saklıyor.”
Bakan Castro, Twitter hesabından işçileri manipüle edilmek ve yalan söylemekle suçluyor. Onları asla görmezden gelmediğini, sürecin zaten mahkemede olduğunu, yapabileceği bir şey olmadığını iddia ediyor.
MİLLETVEKİLLERİNDEN İŞÇİLERE DESTEK
28 Ağustos günü ise kadın işçilerin mücadelesinde bir dönüm noktası. Cacares, bir grup milletvekilinin önünde işçilere yapılanları protesto etmek için Yasama Meclisi’nin çalışma komisyonunda Ramirez’in yanına oturuyor. Farklı gruplardan milletvekilleri de işçilerin taleplerini dinlemek için onların yanına geliyor ve kendilerini komisyona davet ediyor. Komisyonda oybirliğiyle karar alarak, Çalışma Bakanının kadın işçilerin haklarını savunmasını tavsiye ediyorlar.
22 Eylül Perşembe günü, İskan Bakanı Michelle Sol, kamuoyu baskısının bir sonucu olarak 113 işçiyle buluşma, onlara yemek getirme ve onları dinleme sözü veriyor. Ama sözünü tutmuyor. Yalnızca sosyal medyada bakanlığının bağışta bulunduğu göstermek için fotoğraf çeken video ekipmanıyla birlikte 90 torba gönderiyor.
20 YILLIK İŞÇİ HAKLARINI ÖĞRENİYOR
Bir ay sonra, Florenzi’den birkaç metre uzaklıktaki bir komün evinde bir işçi, aynı bir öğrenci gibi eğitmenin iş kazaları hakkında dikte ettiği her şeyi yazıyor. Adı Elsa Chavez, 49 yaşında ve 1995’ten beri Florenzi’de çalışıyor. Şimdiye kadar işçi haklarını hiç duymamış. Florenzi’de çalıştığı 20 yılın ardından şimdi atölyeye katılıyor. Atölyede söylemiyor ama tüm sınıf arkadaşları biliyor: En küçük kızı 12 yaşındayken babasının tecavüzüne uğramış. Küçük kız Down sendromlu bir bebek dünyaya getirmiş. Böylece Elsa, kızının bebeğiyle dördüncü kez anne olmuş.
Florenzi’nin ona sekiz yıllık kıdem tazminatı borcu var, bu da kalan maaşları ve diğer alacakları hesaba katılmadan 2 bin 400 ABD dolarına tekabül ediyor. Chavez, bu parayla emekli olmadan önce torununa bakabilmek istiyor.
‘PATRİYARKA DÜŞECEK’
İşte Chavez gibi kadınların çabasıyla Industrias Florenzi bir maquila olmaktan çıkıp işçilerin haklarını öğrendiği bir alana dönüştü. Dernekler, eski işçiler için işçi hakları, toplumsal cinsiyet, eğitim ve cinsel sağlık üzerine atölye çalışmaları düzenliyor. Çoğu 40 yaşın üstünde olan kadınlar bu atölyelerin kendilerini güçlendirdiğini söylüyor ama kendilerine feminist demekten hâlâ çekiniyorlar. Bazı işçiler protestolarda “patriyarka düşecek” sloganı atıyor. Çoğu işçi bu sloganı atmıyor ama kendilerini feminist olarak nitelendirmeseler de maquilayı ele geçirmelerinin feminist bir mücadele olduğunu belirtiyorlar.
Atölyeler, birçok kişinin ilk defa kendilerini lezbiyen veya biseksüel kadın olarak tanımlayabileceği güvenli alanlar da yaratmış. Çoğu işçi maquilada kendi evlerinden daha rahat ve sevgi dolu bir alan bulmuş. Kadınlar şiddet içeren durumları tanımlayabilmeyi ve cinsel rızanın ne olduğunu öğrenmişler. Eğer eşleriyle seks yapmak istemiyorlarsa onlara hayır diyebileceklerini keşfetmişler. Bazıları reddetme gibi bir olasılığın olduğunu bile bilmiyormuş.
PES EDENLER OLSA DA MÜCADELE SÜRÜYOR
Bu dört ay içinde 113 kadın işçi Çalışma Bakanlığı’na ve savcılığa şikâyet başvurularını yapmış, devlet dairelerini ziyaret etmiş ve protestolar gerçekleştirmiş durumda. Florenzi işçileri için maquilaya el koymak, onunla kalmak ve savaşmak anlamına gelse de bu bir mücadele. Tüm işçiler Nery Ramirez’e güveniyor. Ama öte yandan faturalarını ödeyebilmek için kadınların işe ihtiyacı var. Buna maquila sahibinin sessizliği de eklenince kadınların cesareti kırılıyor. Bu yüzden bazıları pes etti. Onlar zaman zaman geliyorlar ve kazandıkları parayla arkadaşlarına meyve, tavuk veya et getiriyorlar. 113 kadından geriye 106 kadın kalmış durumda.
*Serbest ticaret bölgelerinde bulunan, çoğunlukla tekstil üretimi yapan, birçok vergiden muaf tutulan yabancı sermayeli fabrikalar. Orta Amerika’da 90’lı yıllarda yaygınlaşan bu fabrikalarda çoğunlukla ucuz iş gücü olarak kadın emeği kullanılıyor.
**https://gatoencerrado.news/2020/11/26/un-centenar-de-trabajadoras-toman-una-maquila-en-el-salvador-y-la-convierten-en-un-espacio-feminista2/