“Emeğin Kadın Halleri” kitabı tanıtıldı: “Akademiyle sınırlı kalsın istemedik”

Zehra Kosova Sempozyumu sunumlarıyla hazırlanan Emeğin Kadın Halleri kitabı Dipnot'tan çıktı. "Kadın emeği araştırmaları akademi ile sınırlı kalmasın" denilerek hazırlanan kitap, 11 Mayıs Cumartesi günü Kadıköy'de bulunan Genel-İş binasında tanıtıldı.
Paylaş:

Kadınİşçi tarafından 29 Nisan 2023 tarihinde düzenlenen Zehra Kosova Sempozyumu’nda sunulan metinlerden oluşan “Emeğin Kadın Halleri” kitabı, Dipnot Yayınları’ndan çıktı. Kitabın tamamlanışı, bilinçli bir tercihle; emeğin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’la başlayan mayıs ayına denk getirildi.

Kadınİşçi, kitabın tanıtımını 11 Mayıs Cumartesi günü, Kadıköy’de bulunan DİSK Genel-İş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube’de yaptı. Kitap editörlerinin, kitapta yer alan makale yazarlarının katıldığı tanıtımda ilk olarak kitap editörlerinden Feryal Saygılıgil konuştu:

“Mutlu bir günümüz aslında. Kitabımız elimizde. Biz buna sempozyumdan bir yıl önce karar vermiştik. Kadın emeğine ilişkin sempozyum yapmak, kadın emeğini gündemleştirmek, üzerine konuşmak, dikkat çekmek gibi bir düşüncemiz vardı. Sempozyum beklediğimizden de iyi geçmişti. Rağbet gördü. Feminist arkadaşlarımız, işçi arkadaşlarımız, akademisyenler… Cezayir toplantı salonunda yapmıştık ve son oturumda dahi epeyce kalabalıktı. Bizim derdimiz şuydu; Zehra Kosova’yı evet bizler tanıyoruz ama birçok insan onu bilmiyor. Zehra Kosova üzerine bir kez daha düşünmek, anmak elbette ki. Bundan sonra da görünmeyen, adı bilinmeyen, gölgede kalmış kadın işçi-emekçiler adına sempozyumlar düzenlemeye devam etmek gibi bir düşüncemiz var.”

“Akademi dışındaki feminist çalışmalara da yer verdik”

Feryal konuşmasına, kadınların artık gerçekten isyan ettiklerine dikkat çekerek devam etti: “Kaybedecek bir şeylerinin olmadığının farkındalar. Düşük ücret aldıklarının farkındalar. Farplas’taki Banu arkadaşımızın dediği gibi ‘ek ücret’ olarak görülmek istenmiyorlar. Mobbing, cinsel taciz, aşağılanma, kötü çalışma koşulları, meslek hastalıkları… bunlar artık biliniyor. Bunla ilgili mücadele ediyorlar, bir aradalar. Seslerini yükseltiyorlar. Yükseltmeye de devam edecekler.”

Kitabın editörlerinden Necla Akgökçe ise “Gerçekten çok sağlam makaleler vardı, benim de ilk kez okuyabileceğim alanlarda” dedi. Sempozyumu düşünürken, genel olarak akademinin dışında olan, emek üzerine feminist çalışmalar yapan bazı feminist araştırmacıların da makalelerine yer vermeyi hedeflediklerini vurgulayan Necla, “Genelde bu tür sempozyumlar vb. işler, akademi çevresiyle sınırlı kalıyordu. Bu kez öyle olsun, istemedik” dedi.

“Bu sempozyum ciddi bir emekle hazırlandı”

Kitapta yer alan “Sınırları Müzakere Etmek: 1960’larda Türk Basınında Göç, Emek ve Toplumsal Cinsiyet” başlıklı makalenin yazarı Özlem Akkaya, “Sadece üniversiteden değil; çalışma hayatından, STK’lardan, bağımsız feminist araştırmacılardan pek çok insanı bir araya getirmesi ve emek perspektifinde farklı konu başlıklarıyla kitaba dönüşmüş olması çok mutlu edici. Ben göçmen ve kadınlık meselesi üzerine çalıştım. Bugün de göçmen düşmanlığı, kadın düşmanlığı birlikte yürüyen süreçler. Doktora çalışmamda gazete taraması yaparken gözüme çarpan bir konuydu. Aklımın köşesinde hep vardı. Katkısı olan, emeği olan herkese teşekkür ediyorum” dedi.

İsmaco Direnişi: ‘Onlar korkuyordu, biz güçleniyorduk’” başlıklı makalede kendi deneyimlerini anlatan Fikriye Sarıgül, sempozyumun, başından sonuna kadar ciddi bir emekle hazırlandığını söyledi. “Bir kere düşünülürken sadece bir yerden bakmak değil, çok geniş ve yaşamın içindeki kadınları toparlayıp bir araya getiren bir düşüncenin üzerine kurulmuş olması çok değerli. Ben hala çalışan bir tekstil işçisi olarak buraya pek çok çevreden emek katan kadın arkadaşlardan, o sempozyumda çok şey öğrendim. Kendime sorumluluklar çıkardım. Herkesin emeğine sağlık.”

“Tanıklıklarla bilgilerimiz buluşmalı”

Tekstil Sektörü Özelinde Kadınların Yaşadıkları Cinsiyet Temelli Ayrımcılıklar ve Baş Etme Biçimleri” başlıklı makaleyi yazan Saniye Evren, kitabın en orijinal tarafının, kadın emeğini sadece ücretli emek alanlarından ibaret gören bir anlayışı, katkılarla zenginleştirmesi olduğuna dikkat çekti. “Tarih bağlamında, sanat bağlamında, beden-emek bağlamında bu tartışmaların zenginleştirilmesi bence çok önemli” diyen Saniye, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Ben de özellikle araştırmayı yaparken ücret meselesini feministler olarak yeteri kadar alabiliyor muyuz üzerine düşünceler içerisindeydim. Özellikle kapitalist-patriyarkal sistemde ücret bağlamında doğrudan ifşa olan bir şeydir ücret eşitsizliklerini araştırmak. Bu eşitsizliği en iyi ifşa eden konulardan biri olduğu için ücret meselesini araştırmak istemiştim. Saha çalışmalarını sürdürürken sadece bilmek yetmiyor, dinlemek ve doğrudan tanıklıklarla bilgilerimizin buluşmasının olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda kendimize görev ve sorumluluklar çıkartmamızı hem feminist araştırmalar kapsamında hem kadın emeğinin sokaktaki mücadelesini büyütme anlamında ücret eşitsizlikleri ve ücret politikalarıyla daha fazla ilgilenebiliriz.”

“Üretilen bilgi ve sözü, sokakla birleştirmeliyiz”

Saniye’nin ardından konuşan Sezen Yılmaz ise kitapta yer alan “Görünmeyeni Görünür Kılmak: 19. Yüzyıl Batı Anadolu Çiftliklerinde Kadının Görünmeyen Emeği” makalesinin yazarı. “Osmanlı’da emek, daha doğrusu çalışan kadın üzerine çalışmıştım. Memurlardan seks işçilerine kadar ücretli çalışınca, bu kez eviçine döndüm” diyen Sezen, eviçi emek meselesine dönmesinin kaçınılmaz olduğunu şu şekilde anlattı:

“Ben bağımsız feministim, sokaktan geliyorum, sokaktan akademiye yönelmiş birisiyim. Eviçi emek, ücretsiz emek, karşılıksız emek, ne diye adlandırıyorsak, hepimizin konuştuğu bir konu. Bir gün başıma patlayacağını biliyordum. Madem böyle bir şey var, bunun neden tarihine bakmıyoruz, diye düşündüm. Çünkü çok az çalışılmış bir şeydi eviçi emek. Şimdi yeni yeni dünya literatüründe çalışılıyor. Ben de doktora tezimi bunun üzerine yapmak istedim. Bu kitapla ilgili de çok bütüncül bir sempozyum olması benim için çok güzeldi. Hem teoriyi hem pratiği birleştiren bir şeydi. Bence zaten feminist hareket de böyle bir şey. Üretilen her bilgiyi ve sözü, sokakla bir araya getirmek. Bunu karşılayan bir sempozyumdu benim için.”

“Bu kitap sempozyumda eksik kalanı tamamlayacak”

Şifacı Kadınlardan Modern Zaman Cadılarına” makalesinin yazarı olan Şahika Hancı, “Buranın hedeflediği şeylerden biriydi, akademide olmayan çalışmalara ve kadınlara açık olması. Ben onlardan biriyim. Sağlık emekçisiyim” diyerek sözlerine başladı.

“Onun üzerinden tarih ile bağdaştırarak bir şey yapmaya çalıştım. Hem kendi ilgi alanım hem de emek alanında ilgi çekmeyen bir konu olarak düşünüyorum sağlık emekçilerinin durumunu. Daha çok sağlıkçı kadınlar ilgileniyor, diye görüyorum. O yüzden bunu, böyle paylaşabilmek çok iyi. Başka bir yerde yapamazdım zaten” diyen Şahika, sunumunun, yazılı istendiği zaman bunu yaparken de çok zorlandığını anlattı. “Hatta sonradan yazılı istendiğinde çok zorlandım. Çünkü ben akademik bir yazı nasıl yazılır, bilmiyordum. Sempozyumda çok kısıtlı süremiz vardı, çok sunum olduğu için. Hem diğer sunumları çok dinleyemediğim hem de daha fazla konuşamadığım için üzülmüştüm. O yüzden bu kitapla o eksik çok güzel tamamlanacak.”

Tanıtım etkinliğine katılanlar da sempozyum ve kitap hakkında düşüncelerini paylaştılar. Etkinlik daha sonra Kadınİşçi’nin çalışmalarının daha görünür olması için neler yapılabileceğine dair öneri ve sohbetlerle sona erdi.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gösterilecek içerik bulunamadı!
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!