Erkekler ordusu

“Yükselen ve vahşeti artan erkek şiddetine karşı mücadelede elbette en büyük ve ilk hedefimiz patriyarka oldu. Olmaya devam edecek. Ama onun iktidardaki işbirlikçisi ve destekçisi siyasal İslam, ırkçılık da daha ısrarlı şekilde feminist/kadın politikalarının gündeminde olmalı.“
Paylaş:
Gülfer Akkaya
Gülfer Akkaya
akkayagulfer@gmail.com

Ülke tam anlamıyla kadınlar, çocuklar ve LGBTİQ+ cehennemi. Kadın düşmanı politikaların, heteroseksist politikaların tam gaz yürütüldüğü, kadınların, eşcinsellerin, çocukların, transların erkeklerin her türlü şiddetine açık bırakıldığı ülkede adeta vahşet yaşanıyor.

Türk İslamcı iktidarın kendisini var ettiği düşmanlaştırma politikaları çoktan politik alanlardan taşıp günlük hayatı zehirledi. Ülke sadece kutuplaştırılmakla kalmadı Türk İslamcı iktidar taraftarlarının siyasi çöplüğüne dönüştürüldü. Uzun yıllardır bahsedilen “kayıp” silahlardan, iktidar yandaşlarının silahlandırılmasına, ülkenin dünya mafyasının buluştuğu yer olması sonucunda sık sık farklı kentlerde silahlı çatışmalardan silahlı saldırılara dek çok geniş yelpazede şiddet olaylarını film izler gibi izliyoruz.

AKP-MHP iktidarı erkek şiddetini arttırıyor

Erkeklerin tüm toplumu saran bu şiddeti elbette en çok kadınları ve çocukları etkiliyor. Gerçekten hemen her gün erkekler kadınları ve çocukları ya öldürüyor, ya yaralıyor. İzmir’de bir baba dört çocuğunu araziye götürüp öldürüyor, başka bir baba Ankara’da iki çocuğunu öldürüyor. Kırk günlük bebekten, iki yaşındaki çocuğa dek tecavüz olayları yaşanıyor. Erkekler kadınlara silahla, bıçakla saldırıyor sokakta, işyerinde, markette…

İrfanıyla övündükleri cinsiyetçi Anadolu’nun köylerinde yıllarca toplu tecavüze uğrayan çocuklar ve kadınlar hâlâ hatırda. Anadolu irfanı dedikleri mit bu suçların üzerini örtemiyor artık. Sık sık yaşanan çocuk istismarları ve tecavüz, kadınların yaşadıkları tecavüzler ve ensest iktidarın erkek egemen politikaları nedeniyle cezalandırılmadığı için yayılıyor, artıyor. Tüm bunlar yaşanırken iktidar bu alanlara dair istatistiki bilgiyi ya toplamıyor ya da kamuoyuyla paylaşmıyor. Bu suçlarda ülkenin geldiği durumu hepimizden daha iyi biliyorlardır. Öyle ya Aile Bakanı bu işlerle meşgul oluyordur değil mi?

Elimizde bu konularda somut bilgiler olmasa da çevremizden ve ülkenin genel gidişatından erkeklerin kadın, çocuk ve LGBTİQ+’lara yönelik saldırılarının arttığını söyleyebiliyoruz. Her şeyden önce bu suçların azalmasına ya da engellenmesine neden olacak cezalandırmaların olmaması bile bu sonuca ulaşmamıza neden olmakta. Cinayetlerden, yaralamalara, sakat bırakmalara dek çeşitli suçlarda mahkemelerden sokaklara, evlere salınan erkeklerin erkek şiddetinden vazgeçmeleri için bir neden var mı? Olmadığı gibi kendilerini daha güçlenmiş hissediyorlar.

Türk İslamcı iktidar erkek şiddetine yeni boyut kattı

Elbette erkek şiddeti mevcut iktidardan önce de vardı ve azımsanacak boyutta değildi. Çünkü erkek şiddetinin nedeni erkeklerin egemen olduğu patriarkal sistem. Ancak patriarkal sistemle arası sıkı fıkı olan Türk İslamcı AKP-MHP iktidarında erkek şiddeti yeni boyutlar kazanarak hem arttı hem sıradanlaştı.

Siyasal İslamcı Hüda-Par’ın iktidarla siyasi ortaklığının önemli nedenleri var. Seküler Kürtlere yönelik bu parti ile dincilik temelinde yapılan işbirliği, kadınların özgürlüğü için erkek egemenliğine karşı mücadele eden Kürt kadın hareketinin önünü kesmek, bölgeyi siyasi İslamcı ideoloji ile kontrol altına almak. Hüda-Par’ın iktidara yakın olması, böylece devletin de her türlü güç ve olanaklarından faydalanıyor olması sonuç olarak bölgedeki kadınlara erkek ve devlet şiddeti olarak geri dönüyor. Militarist politikaların erkeklere sağladığı güç, toplumda erkeklik kodlarının tartışılmaz olmasına neden oluyor. Kadınları etkisiz kılıyor. Bir siyasi erkin parçası da olunca yasal ya da yasa dışı şekilde kendilerine sunulan olanaklarla erkeklik daha güçlendirilmiş oluyor.

Arkasındaki siyasi güçle toplumsal ve maddi olarak ekstra güç kazanan erkekler bu gücü kadınlar ve çocuklar üzerinde yeniden yeniden kullanmaktan çekinmiyor. “Nasılsa arkam sağlam, bana bir şey olmaz!” diye düşünen aile içindeki, akraba, mahalleli, siyasi partili olup erkeklik suçları işleyenlerle, onlarla dayanışan erkekler ordusu ile baş başa kalıyor kadınlar.

Aralarındaki kirli ilişkiler iktidarda olmanın verdiği güçle gizlenmek bir yana medyada açık açık dillendirilecek boyutlara ulaşıyor.

Öyle ki bu erkeklik ağlarının içinde kendisine yer bulan siyasal İslamcı ve ırkçı kadınlar da erkeklik suçlarına ortak olabilmekte, erkekleri kollayıp koruyabilmekte. Aynı şey aile içinde de yaşanmakta.

Hep daha yükselen ve vahşeti artan erkek şiddetine karşı mücadelede elbette en büyük ve ilk hedefimiz patriyarka oldu. Olmaya devam edecek. Ama onun iktidardaki işbirlikçisi ve destekçisi siyasal İslam, ırkçılık da daha ısrarlı şekilde feminist/kadın politikalarının gündeminde olmalı.

Kadın ve çocuk cinayetlerinin durdurulmasını isteyen küçük büyük fark etmeksizin siyasi partilerin gündemi erkek şiddeti, ırkçılık ve siyasal İslam olmalı. Elbette AKP-MHP iktidarının neden olduğu yoksulluk, açlık çok önemli. Hep gündemde tutup mücadele etmeliyiz. Ama hiçbir şey hayattan koparılmaktan önemli olamaz. Zaten açlık yoksulluk da yine en çok kadınları vuruyor çünkü kadın emeğini ücretsiz alan olan evlerde erkekler, ücretli alan olan işyerlerinde patronlar sömürüyor.

Kadınlar, LGBTİQ+’lar ve çocuklar öldürülüyor. Aç ya da tok, işçi ya da patron, eğitimli ya da eğitimsiz, dinci ya da seküler erkekler tarafından öldürülüyor. Bir tek olayda bile çok fazla suçun ortaya saçıldığına tanıklık ediyoruz. Ve görüp duyuyoruz ki iktidardakilerin çocuk katilleriyle ve ailesiyle “dostluk” bağları var “bilip söylememeleri gereken şeyler var.”

Böyle bir ortamda erkeklerin kadınlara ve çocuklara karşı geçmişten bugüne işledikleri suçların üzerine gidecek, ucu nereye gidiyorsa korkmadan suçun üzerine yürüyecek cesaret ve ısrara sahip olmaktan başka çare yok.  İçinde yaşadığımız evlerden, siyasi partilere, atölyelere, ofislere, medyaya dek her yerde erkek şiddetiyle mücadele etmekten bir an vazgeçmemeliyiz.

Fotoğraf: Serra Akcan / csgorselarsiv.org

Paylaş:

Benzer İçerikler

“TBMM’de kadın vekile şiddet uygulandı. Hepimiz bu şiddetin organize şiddet olduğunu biliyoruz, nelere gebe olabileceğini de…  AKP’li kadın milletvekilleri de unutmasınlar erkek şiddeti adres sormaz. Siyasi parti, ideoloji tanımaz…”
23 yaşını kutlayan AKP zayıflarken feminizm güçlenmeye devam ediyor. Geleceğini, hayatını, kimliğini, benliğini sahiplenen kadınlar oldukça, kadınlar feminizme ihtiyaç duydukça bu dava sürecek. AKP bitip gidecek.
“Emek düşmanı politikaların tercih edilmesi sonucunda sadece ultra zenginlerin ve zenginlerin sayısı artmıyor, ultra yoksullar ve yoksulların sayısı da artıyor. Diğer bir deyişle onları zenginleştirmek için aktarılanlar bizden çaldıkları. Bunun herkes farkında. Sayıları her geçen gün artan yoksullar da.”
“Kelimenin tam anlamıyla nefes alamıyoruz çünkü ne hukuki ne sosyal ne toplumsal ne ekonomik açıdan dayanabilecek gücümüz kalmadı. İktidarı gönderme konusunda halk muhalefet partilerinin önünde. Muhalefet partilerinin daha güçlü muhalefet yapması için bekleyecek takat de zaman da yok. Geçinemiyoruz. Cüzdanımızda para yok ama öfke çok.”
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!