Erkekliği yakarsa dekolte yakar

Tüm ideolojilere sirayet eden patriyarka nedeniyle erkek giyim markası Kiğılı da tıpkı Diyanet gibi kadınlara nasıl giyinip giyinemeyecekleri konusunda cinsiyetçi kurallar dikte ediyor. Dekolte de bizim, basen de bizim! Kavgamız topyekûn erkekliğe karşı...
Paylaş:
Gülfer Akkaya
Gülfer Akkaya
akkayagulfer@gmail.com

Erkek giyim markası Kiğılı’nın kadın çalışanlarına gönderdiği kılık-kıyafet yönetmeliği sosyal medyaya düşünce tepkilere neden oldu.

Firmanın kadın çalışanlarına yolladığı mailde kadınlara direkt nasıl giyinecekleri “söylenmemiş.” Bunun yerine kıyafetlerinde nelere dikkat edecekleri belirtilmiş. Nazikçe… Özenle… Ünlü bir markaya yakışır dille…

Erkekçe… Seçkin erkekçe…

Cinsiyetçi uyarı ya da işyerinde cinsiyetçi baskı gibi kaba, nahoş kavramlar kullanmayalım. Daha seçkin, nazik bir dil kullanalım biz de, sonuçta karşımızda seçin erkekleri giydiren seçkin bir marka var. Kılık-kıyafet yönergesi bu.

Kadın çalışanlara kılık-kıyafet konusunda neler önerilmiş, hatırlayalım. Dekolte ve etek boyları konusunda aşırıya kaçmamaları, basen dikkat çekmeyecek şekilde giyinmeleri… Kadın çalışanlarına bunları önermelerinin nedeni mağazanın seçkin erkek müşterileri olamazdı elbette, nedeni mavi yakalı erkek çalışanlardı.

Kadın çalışanlarının namus bekçisi Kiğılı bu yönerge ile işyerlerinde kadın çalışanların kimler tarafından ve neden cinsel tacize maruz bırakıldıkları sorusunun yanıtını (!) ve sorunun çözümünü (!) sunmuştu.

Kadınları taciz edenler alt sınıftan erkeklerdi. İşçi sınıfından erkekler yani… Kiğılı’ya alışveriş için gelen, mavi yakalı olmayan erkekler veli nimetti çünkü.

Kiğılı bir tek yönerge ile patriyarkal sistemin sömürdüğü kadınlar sınıfından bahsettiği gibi, mavi yakalı erkek çalışanlara işaret ederek, kapitalist sistemin sömürdüğü işçi sınıfı içindeki kadın ve erkek işçilerin arasında bulunan patriarkal duvarlara dikkat çekmeyi başarmış! Sonuçta Kiğılı çok tepki alan bu yönerge nedeniyle özür dilemek zorunda kaldı.

Kadınları giyinme tarzı üzerinden makbul-makbul olmayan kadın diye ayrıştırmak yaygın kadın düşmanı politikalardan olduğu gibi, cinsel tacizin ata sporu olduğu memlekette kıyafeti cinsel tacize çağrı diye görüp (çünkü böyle düşünmek tacizci erkeklerin kendilerini halkı bulup yaptıklarını aklamalarına neden oluyor), bunu fırsata çeviren adamları kovalamak da biz kadınların feminist sporu.

Giyinmek erkeklerin kadın bedenini ve cinselliğini denetlemek amacıyla kadınlar üzerinde iktidar kurmalarının araçlarından biri olarak kullanılıyor. Tüm ideolojilere sirayet eden patriyarka nedeniyle birbirlerine zıt ideolojilerin bile kadınların kılık-kıyafeti üzerine “yönergeleri” bulunmakta. Bu nedenle marka olmuş giyim firması da tıpkı Diyanet gibi kadınlara nasıl giyinip giyinemeyecekleri konusunda cinsiyetçi kurallar dikte ediyor.

Cinsel saldırıların nedeni, erkeklerin kadınlar üzerinde istediği gibi davranma hakkını kendilerinde görmeleridir. Firmalar işyerlerinde cinsel saldırıları önlemek için kadın çalışanlara talimat yağdırmak yerine, erkek çalışanlara ve erkekliğe dönük çalışmalar yapmayı hedeflemeli.

Erkekliği erkekçe sahiplenmek

Gözlerden kaçmaması gereken önemli bir konu da, bir giyim firmasının kıyafete ve giyim sektörüne ilişkin algısı… Kapitalist sistemin en büyük sektörlerinden olan giyim sektörünü cinsiyetçi, ahlakçı politikaların parçası yapmak… Erkek giyim sektörü de olsanız bu genel olarak sektör açısından sorunlu bir bakış. Böylece sektörü zan altında bırakmış, erkeklik politikalarına destek çıkmış olursunuz.

Kadınlar açısından giyinmeyi ahlaki norma dönüştürerek kadın düşmanı siyasetle iç içe geçip kadınlara karşı iktidar ile ittifakta yer alınması başlı başına sorun. Bu, erkek giyim alanında çalışan bir firmanın ülkenin politik ikliminin altında kalarak erkekliği nasıl erkekçe sahiplendiğinin kanıtı.

Yönerge ile kadın çalışanları mavi yakalı erkek çalışanların cinsel saldırılarından “korumaya” çalışan firma, bu maille kadınlara işyerinde yaşadıkları cinsiyetçi saldırıların esas nedeninin teslim oldukları cinsiyetçilik olduğunu gösteriyor.

Kadınların kıyafetleri cinsel saldırılara davetiye değildir. Cinsel saldırıların nedeni, erkeklerin kadınlar üzerinde istediği gibi davranma hakkını kendilerinde görmeleridir. Firmalar işyerlerinde cinsel saldırıları önlemek için kadın çalışanlara talimat yağdırmak yerine, erkek çalışanlara ve erkekliğe dönük ‘cinsiyetçilik ve cinsel saldırılar nedir, nasıl önlenir’ gibi çalışmalar yapmayı hedeflemeli. Yoksa tacize maruz bırakılan kadınların kıyafetlerini tacizin nedeni sayıp onların bedenlerini denetlemeye çalışarak olmaz bu işler.

Erkekler patriyarkanın öznesidir!

Kiğılı’nın kadın çalışanlarına yolladığı yönergeye karşı gösterilen tepkiler arasında kimi kadın kurumlarının “hem sınıf hem kadın düşmanı yönergenin mavi yakalı erkek çalışanları cinsiyetçi gösterdiği” minvalindeki tutumları, erkeklerin sınıf zemininde sahiplenilmesi, cinsiyetçilik ve patriyarka ile mücadelede sorunlu bir zeminin oluşmasına neden olur. Erkekleri hangi sınıftan olursa olsun patriyarkanın öznesi olarak görmeyip, sırf kapitalist sınıflar zemininde ele alıp mavi yakalı erkek çalışanlara sahip çıkmak zaten feminist politikanın kapısından geçmez; ama sınıf dayanışması amacıyla yapılıyorsa bu amaca hizmet edemeyeceği de açık. İşçi sınıfı erkek ve kadınlardan oluşuyor ve unutmayalım ki sınıfı patriyarka bölüyor.

Ayrıca evet, mavi yakalı erkek çalışanlar kadınları işyerlerinde taciz ediyor. Bunu bilmeyen kaldı mı? Tıpkı erkek patronların, tıpkı beyaz yakalı erkeklerin taciz ettiği gibi…

Cinsiyetçiliğe karşı mücadele edenlerin işleri o sınıftan, bu kesimden erkeklere sahip çıkarak erkekliği güçlendirmek değil. Feminizm bize erkek egemenliğine karşı topyekûn mücadeleyi öğretti. Sendikalar, sermaye örgütleri zaten erkeklerin elinde ve oralarda işçi-patron erkekler kadınlara karşı organizeler. Özel alanda da, kamusal alanda da biz kendi işimize bakalım. Dekolte de bizim, basen bölgemiz de bizim. Kavgamız topyekûn erkekliğe karşı.

Paylaş:

Benzer İçerikler

Kıyafeti nedeniyle toplu taşımada, eğlence mekânlarında, iş yerinde, sokaklarda kadınların cinsel saldırıları göğüsleyerek yine de bildiği gibi giyinmekten vazgeçmeyişinin önünde şapka çıkarılır.
“Kısaca söylemek gerekirse markette kadın pedlerinin satıldığı rafın yanına siyah poşet konması ile HPV aşısının ücretsiz yapılmaması, kadınların ve kız çocuklarının menstrüasyon ürünlerine erişememesi aynı kadın düşmanı politikalardan kaynaklanıyor.
Ortada bir feminist/kadın hareketi olmasaydı da AKP’nin kutuplaştırıcı politikaları arasındaki büyük projesi yine kadın düşmanlığı olurdu. Çünkü AKP’nin fıtratı bu! Hayatlarından ve onurlarından taviz vermemekte ısrarlı olan kadınlar, tüm saldırılara karşı bir arada yürümeye devam edecek.