Eroğlu’nun tarihinde muhtarlığa aday ilk kadın: Nurhayat

Yerel seçimlerde sahada olanlar arasında en dikkat çekici yüzler kadın muhtar adayları. Erkekler için tasarlanmış mahallelerin yönetimine talip olmak hayli radikal bir karar çünkü… Manisa Eroğlu mahallesinde de herkesin bakışları muhtar adayı Nurhayat'a çevrilmiş durumda.
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com

Akhisar’ın bir beldesinde yaşayan insanların rutin yaşamında bugünlerde tek konu var; muhtar adayı Nurhayat Akkuş. Eroğlu mahallesinin tarihinde görülmüş bir vaka değil çünkü kadının yerel seçimde aday olması… İnsanların hayatlarının ezberlenmiş bir şekilde devam ettiğini sandığımız bu bölgelerde sizi şaşırtan insan hikayeleri sıkça çıkar karşınıza. Saman ve çamurdan inşa edilmiş kerpiç bir evde yaşayan Nurhayat’ın yaşamı da öyle. Zamanının çoğunu hasta eşine bakmakla geçiren 55 yaşındaki muhtar adayı, şimdi tek tek mahalledeki komşularının kapısını tıklatıyor; “Oyunuzu istiyorum” diyor gülümseyerek…

“Kökün kurusun tütün”

Çocukluğunu sorduğumuzda hafızası hızlı bir şekilde Kırkağaç mahallesine gidiyor. Dört çocuklu bir aile… Çok küçük yaşlarından bu yana tütün tarlasında geçmiş yaşamı.. O yörede asıl geçim kaynağı tütün ve pamuk. Çocukken zamanının çoğunu tütünlerin dibinde geçirdi. O yıllarda kız çocukları için mahalledeki birçok akranı gibi okula gitmek bir rüyaydı. Nurhayat biraz daha şanslıydı! İlkokula gönderildi ama sadece 2 ay… Okuma yazmayı sökünce, “bu sana yeter” diye aldılar okuldan. “Mecbur çıktım çünkü ben ve kardeşlerim olmasa tütün kırması bitmezdi. Sadece o da değil. Yaprakları tek tek iğneyle ipe gerip asmak da bizim işimizdi. Kızlar olarak tarlada çalışırken bizi okuldan, oyundan, arkadaşlarımızla sohbetten uzak tutan hayatımıza kızardık. Suçu tütünde bulup ‘kökün kurusun senin’ diye beddua ederdik.”

“Artık evlenme çağın geldi okula gerek yok”

Nurhayat bu köyde kızların okutulmamasını çok dert etmiş. Şunları söylüyor; “Ne bir mektup okuyabilirlerdi ne de eve gelen faturaları. Bir yakını uzakta olan kadın, gelen mektubu erkek kardeşine okuturdu. Yanıtı da yine onlara yazdırırdı. Yaşım biraz ilerleyince bu sorun üzerine çok kafa yordum”. Diyor ki; “Köyümüzde de okuma yazma bilmeyen birçok kadın var. Bir mucize gibi durum oldu, mahallenin ilkokulunda öğretim olmadığı zamanlar için bir ‘okuma-yazma kursu’ açtılar. Kursun başladığı bütün köye haber verildi. 10 yaşından 70 yaşına kadar herkes (sadece kadınlar) çağrıldı”. Nurhayat da gidecek tabii. Fakat babası; “Artık evlenme çağın geldi okula gerek yok” sözleriyle karşı çıkıyor ve göndermiyor…

Kerpiç evde yaşam

Nurhayat 20 yaşında evlendiriliyor. Bütün akranları gibi “babaevinden” kocanın mahallesine geçiş kaçınılmaz. Bir muhacir mahallesi olan Eroğlu’na, Kırkağaç’tan “gelin geliyor” kendi deyimiyle… Ne var ki, saman ve çamurdan inşa edilmiş bu kerpiç evde, hayatını bundan sonra geçireceği bu mahallede de durum çok farklı değil. Yine tütün ve pamukla sağlanıyor geçim. Bu evde bütün işler ona bakıyor. Keçileri de var, onları otlatması gerekiyor. Eşinin ailesi zeytin ağaçları dikmiş yıllar önce ve artık büyümüşler. Olgunlaşan zeytinlerin toplanması lazım, çıkıyor en tehlikeli dallara. Bahçe, tarla hasatlarında kadınlar başrolde. Her yerde olduğu gibi… Genç kadın oradan oraya koşturup duruyor.

“Eşim içine kapandı”

Hamile kalıyor bu arada bir kız dünyaya getiriyor. Eşinin ailesi ile beraber tarlalarda çalışıyorlar fakat çok fazla sürmüyor. Ekili olan ne varsa kurumaya başlıyor. İlaçlasalar da çözüm olmuyor. Bu arada eşi rahatsızlanıyor. Teşhis için hastaneye götürdüklerinde zihinsel bir hastalığı olduğu ortaya çıkıyor. Sonrasına dair şöyle bir paylaşımda bulunuyor; “Eşim hasta olduğunda kızım beş yaşındaydı. O zamandan sonra artık hiç insan içine çıkmadı, kendi içine kapandı. Hiç kimseyle konuşmadı. Ben de evi geçindirmek için bizim buradaki piknik çayırında gözleme yapıp sattım”. Eşinin anne ve babası erken yaşta yaşamını yitirince, her ihtiyaç Nurhayat tarafından karşılanıyor. Bazen mahallenin dışına çıkması gerekiyor. Akhisar’a alışveriş için gittiğinde “8 Mart Kadın Dayanışma Derneği” üyeleri ile tanışıyor. Derneğe üye oluyor. Bu andan itibaren de kadın hakları ilk dile getirdiği konulardan biri haline geliyor.

En ağır işler

Aday olması oldukça ses getiriyor. Çünkü Eroğlu’nun tarihinde şimdiye kadar adaylar arasında hiçbir zaman kadınlar yer almamış. Mahalledeki kadın sorunlarını biliyor. Her işin onların sırtına yıkıldığını anlatıyor; “Çoğu erkek eşine yüklüyor işi. Odun kırılacak iki tane kırıp bırakır, kalanını kadın keser… Soba için kömür lazım. O ağır kovalar hep kadınların elinde. Tarla işine zaten gitmiyor adamlar. Hayvan için ot getirilecek. O kocaman yığınlar hep onların sırtında. Kadınlar taşıyor en ağır yükü.”

Seçim yarışında iki erkek aday

Mahallenin yakındığı problemlerle ilgilenmek için yola koyulduğunu şu sözleriyle ifade ediyor; “Onların sorunları ilk sırada olacak. Ben de buranın vatandaşı olduğum için mahalledeki insanın sıkıntısını anlayabilecek durumdayım. Her ne varsa hepsiyle ilgileneceğim”. Peki vaadleri neler, yapabileceği hizmetleri nasıl ve nerede anlatıyor? Yanıtı şöyle; “Ev ev geziyorum. Kimin kapısını çalmışsam, ‘Muhtar adayınız geldi, bir bardak çayınız var mı ikram edecek?’ diye soruyorum. Hemen davet ediyorlar. Gerçekten yapabileceklerim neyse onları konuşuyorum. ‘Oyum sana’ diyen çok insan oluyor”. Tek aday o değil. Ayrıca muhtarlığa talip iki erkek rakibi var.

“Yaşlı kadınlara el uzatacağım”

Elbette muhtar seçildiğinde gözünün, kadın erkek herkesin sıkıntılarında olacağını sıkça tekrarlıyor. Biz sorduğumuz için, kadınlar için neler yapabileceği noktasındaki görüşlerini aktarıyor; “Aslında bizim burası bir yaşlı mahallesi. Gençler iş için İzmir’e, İstanbul’a başka şehirlere gitti. Yanında kimse olmayan çok yalnız ve yaşlı kadın var. Eşleri de vefat ettiği için tek yaşıyorlar. Bakıma ihtiyacı olana el uzatacak bir yakını yok. Yaşlı oldukları için alışverişe gitmeleri de imkansız. Tüpü bitiyor alamıyor örneğin. Onların ihtiyaçlarını önce gidereceğim. Eşinden şiddet gören kadınlar var ve burada kimse şikayet edemiyor. Gereken şikayeti bizzat ben yapacağım.”

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş:

Benzer İçerikler

Gülsuyu Gülensu Mahallesi Muhtar Adaylarından Özlem Güneş: “Çalışmanın içine girince kadın adayların ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu gördük. Mahallede üç kadın adayız ve her birimizin yaratığı bir pozitif enerji var. Biz asla birbirimizin rakibi değiliz.” diyor.
Gülten Dokuyan Gülensu seçim bölgesi muhtar adayı. Gülsuyu Gülensu Kadın Derneği’nin yönetiminde. İşçilikten geliyor. Fabrika işçiliği yaptıktan sonra ev hizmetlerinde de çalışmış. Yöntemleri farklı. Seçim öncesinde masraflar için kadınlar ortak bir fon oluşturmuşlar. Bu fondan diğer kadın muhtar adaya da yardım ettik, diyor. Çünkü o kadın dayanışmasına inanıyor.
Yerel seçimlerde kadın muhtar adaylarının sayısı oldukça fazla. Aydınlı Mahallesi muhtar adayı Suna Eker de onlardan biri. Erkek adaylar geri çekilmesi konusunda epey baskı yapmışlar.  Ama o vazgeçmeme konusunda kararlı.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!