Köyde süren yaşamında, bütün günleri tarımla ve hayvanlarla uğraşarak geçiyordu Selma Şengül’ün… Arka planda ise binlerce kadının yaşadığı bilinen öykü; 39 yaşındaydı, evliydi ve eşinden şiddet görüyordu. Yıllardır böyleydi. Tam 27 yıl süren evliliği döneminde hiç “hayır” diyemedi. En son burnu çatladı ve eli kırıldı. Bütün bunların bir zincirden başka bir şey olmadığını anlamaya başladı. Ne var ki boşanmayı aklına koysa da yaslanacağı bir işi yoktu. Radikal bir karar verdi. Belediye otobüsünde şoför olacaktı. 39 yaşında kadar köyde her gün 30 dolayında ineğin sütünü sağan Selma’nın adı ilk kez bir meslekle yan yana geldi.
15 yaşında evlilik!
İzmir’in Toplu Taşıma Kurumu ESHOT’da iki yıl önce işe girdi. Zeytinova köyünde bütün zamanı tarım emeğiyle geçen Selma nasıl oldu da 39 yaşında o direksiyonun başına geçti? Hayatı inanılmaz olaylarla örülü. Bayındır’a bağlı Buruncuk köyünde üç kardeşiyle birlikte annesine tarla işlerinde yardım eden bir çocuk o. Şoför olan babasının bir minübüsü var. Köylüyü sağa sola, pazara vs taşıyor. Tarım uğraşına dair ne varsa bütün bunlara yardım ediyor sadece, aile hiçbir çocuğunu zorlamıyor. Oyunlarını da saatlerce oynuyorlar. Ta ki ilkokula başlayana kadar. Fakat köyde okul yok. Tire’deki ilkokula yazdırıyorlar onu. Yolu hayli uzun. Hergün minibüsle gidip geliyor. Ders ve sınavlarla geçen günler… Okulun bitimine yakın bir gönül ilişkisi bütün benliğine hakim oluyor. Üst sınıflardan bir öğrenciyle birlikte kısa sürede bir karar alıyor. Sonra da iki sevgili kaçma planı yapıyor. Yıl 1998. Selma yeni bir ailenin içinde buluyor kendini.
Her gün 30 ineğin sütünü sağdı!
Zeytinova, Bayındır’a 13 kilometre uzaklıkta küçük bir köy. Hayatı artık bambaşka. Hayvanların, ekili tarlaların, tarımsal ürünlerin ortasında koşturuyor Selma. Mısır, patates, karpuz, fasülye… Ailesi ile artık hiçbir ilişkisi yok. Çünkü küçük yaşta evlenmemesi için o kadar dil dökmüşler ki. Sonra ipler kopmuş tamamen… Kayınvalidesi geldiği andan itibaren ona kötü davranıyor. Anlatıyor genç kadın; “İlk emri sabah 05’te uyanmamı istemesi oldu. Daha yaşım 15, bedenim o an uykuya çok ihtiyaç duyuyor ama kalkıyordum. Doğru ahıra gidiyordum. 50 ineğin bakımı için beni sorumlu tuttular. Hayvanların gübresini temizle, yemlerini, sularını ver. Ardından da sütü gelen 30 ineği tek tek sağmaya başlıyordum. Kilolarca süt… Ama dinlenmek nerde ki, hemen yeni bir işe koşturuyordum.”
“Karşılaştıklarım hayal ettiklerimin tam tersiydi”
Aşık olup küçük yaşta kaçtığı eşi de normal karşılıyor; durmadan çalışıyor olmasını. O odasında uzanmış keyif sürerken, yapılan hiçbir işin ucundan tutmuyor. Selma sesini çıkaramıyor. Çünkü geriye dönüp sığınacağı bir ailesi yok. Anne ve babası her şekilde görüşmesini eşi yasaklamıştı. Yorulan bedeni ve zihnini dinlendirebileceği bir dakikası dahi yoktu. “Ben romantik bir şekilde koşa koşa geldim bu eve. Kafamda kavak yelleri esiyordu. Fakat burada karşılaştıklarım hayal ettiklerimin tam tersiydi. Annem bana ‘yaşın küçük gitme’ diye yalvarmıştı. Onu dinlememiştim. Ben de etrafa bir şeyler fırlatmak, duvarlara yumruk atmak, acılarımı, yorgunluğumu ve öfkemi dağıtmak istesem de sürekli bastırıyordum.” diye anlatıyor.
Kendini işe vererek travmalarını unutmaya çabalıyordu. Sıraya anneliği girdi ve bir erkek çocuk doğurdu. O kadar yoğunluğa şimdi kundaktaki evladının bakımı da eklendi. Çocuk sütten kesilince de kayınvalidesi; “Sen çiftliğin işlerini ihmal etme, bebeğe ben bakarım” dedi. Oğulunun kendisinden uzak kalması trajikti. Çocuk Selma’ya sokulmuyor ninesine de “anne” diye sesleniyordu! Bir kez daha hamile kalıyor. Bu kez bir kız bebek getiriyor dünyaya.
Annesiyle barışıyor
2019, hayatının hem en acı dönemi hem de kendisine eşinin kapattığı bir kapının açıldığı yıl. Babasının ölüm haberini alıyor. 25 yıl hiç görüştürülmediği babasının cenazesine gidiyor. Annesi ve ağabeyi onu sarmalıyor. Ve o günden sonra hayatında bir değişim oluyor. Adam şiddeti sonlandırıyor. Bu farklılığa dair şu yorumu yapıyor; “O ailenin kölesiydim ya! Beni hem sevip hem dövebilirlerdi. Bunları rahatlıkla yapabilmelerinin tek nedeni gidecek yerim olmamasıydı. Ama şimdi gördüler ailemle barıştığımı. Bu aynı zamanda sığınabileceğim başka bir evin de olması anlamına geliyordu bu barışma.”
Otobüs şoförlüğü için ne engel varsa aştı
Morali biraz düzeliyor. Oğlan okulu için evden ayrıldığı zamana kadar hep soğuk. Kızı büyüyor. Kızında teselli bulduğunu söylüyor. Birgün pazar alışveşinde kadınlar konuşurken şu cümleyi duyuyor; “İzmir Belediyesi kadın şoför alacakmış”. Çok heyecanlanıyor. Hemen ertesi gün köyden ayrılıp İzmir’e gidiyor. Şoför alımlarının yapıldığı belediye şirketi İzelman’a başvuruyor. İlk engel karşısına çıkıyor; “D sınıfı ehliyeti olmayanlar bu işi yapamaz.” Geriye dönüyor ama evinin değil Bayındır’ın yolunu tutuyor. Orada sürücü kursuna kaydoluyor. Kursun bitiminde nihayet kavuşuyor ehliyetine. Tekrar İzelman’a gidiyor yeni prosedürler için. Yetkili “Bir dakika” diyor; “Sen ilköğretimi bitirmemişsin. En az ortaokul mezunu olmayanlar ESHOT işçisi olamaz!” Oradan ayrılırken yaşadığı duyguları aktarıyor; “Yol boyunca ağladım. Neye elimi uzatsam önüme bir engel çıkıyordu… Ama bir yandan da hırslandım. Hemen İzmir’deki bürosuna gidip Açık Öğretim’e kayıt oldum… İlköğretimde tam son sınıftayken kaçtığımdan dolayı okul falan her şey hayal olmuştu. Pişmanlığım bir kez daha yüzüme tokat gibi çarptı. Yaşım 39’du. Derslerimin kitaplarını alıp eve döndüm. Tam sekiz ders vardı. Gündüzleri ahır işlerinde, tarlada koşturuyor, gece eşim uyuduktan sonra ders çalışıyordum. Ve sınavlar geldi çattı. Hepsi başarılıydı, mezun olmuştum..”
Sabırla o yolu takip etti
Önüne bir duvar daha çıkıyor. Covid 19 Salgını başlıyor bu kez. Salgın bitip normalleşme ilan edilince tekrar kuruma başvuruyor. Bu sefer de İzelman ondan ayrıntılı bir sağlık raporu istiyor. Hastanede testler, taramalar… Bir şey çıkmıyor. Raporunu alıp ilgili birime teslim ediyor. Ardından ESHOT’un direksiyon sınavına giriyor. Onda da notu yüksek. 2022 Kasım ayının 15’i Selma için en olağanüstü gün. O artık kadrolu ESHOT şoförü. Her şey tamam olsa da hemen geçemiyor şoför koltuğuna. Hayli uzun bir zaman belediye otobüsü seyir halindeyken şoförün yanında gözlem yapıyor. Bir nevi staj…
“Kadın otobüs sürer mi hiç?”
Onu önce Sarnıç’taki otobüslerde görevlendiriyorlar. Burası Gaziemir’in bir ilçesi. Sarnıç’tan Torbalı-Bayındır hattına geçiyor. Bu hattaki tek kadın şoför. Yolcular için olay oluyor tabii. Kendi kendine gülümsüyor. İç sesi soruyor; “Ben yani şimdi şöför Nebahat gibi mi oldum?” Duraktan yolcu alırken akbili basan yolcu, “Abi bir tane daha basıyorum” diyor arkasından araca girecek yakını için. Kafasını çevirip kadın olduğunu görenlerin çoğunun ağzı şaşkınlık ifadesiyle açılıyor. Karşı çıkan, “kadından da şoför olur muymuş” diye söylenen de var… “Kadın otobüs sürer mi hiç” diyen de… Selma’nın hayatına sendikanın da girmesi mucize. ESHOT’un bütün işçileri gibi o da işe girer girmez burada yetkisi bulunan DİSK Genel-İş Sendikası’nın üyesi oluuyor. Artık bir işçi olarak, sahip olduğu hakları konusunda kapısını çalabileceği Genel-İş vardır. Anlattığı zaman sorunlarını dikkatle dinleyen bir sendika temsilcisi.
Ve “artık yeter” diyor
Bu arada Zeytinova’da neler oluyor? Eşi ESHOT’un Selma’yı haftada bir gün, gece hattına vermelerine karşı çıkıyor… Gece saat 01’e kadar yolcu taşıyan Selma haliyle eve geç geliyor. “O vakitlerde dışarıda kadının ne işi var?” diye öfkeyle soruyor. Ve çok ağır şiddet; burnu çatlıyor eli kırılıyor. Ama adamın hesaplayamadığı bir şey var. Belediye otobüsü şoförü olarak özgüveni her hareketine yansıyan bir kadın var karşısında artık. Tam 27 yıl sonra ” artık yeter” diye bağırıyor. Evi terkedip annesinin yanına gidiyor. Ertesi gün bir avukatı arıyor, boşanma davasını açıyor.
39 yaşında bir belediye otobüsü şoförü olarak kendine yeni bir dünya kuran Selma şimdi annesinin, kardeşlerinin yanında sürdürüyor yaşamını. Buruncuk’un tarihindeki ilk ve tek kadın otobüs şoförü. Köy sakinleri, “Bizim Selma otobüs şoförü olmuş” diye gururla ondan söz ediyor. Bundan böyle genç kadının tek hedefi var; çok sevdiği kızını yanına almak.
Otobüsteki koltuğuna oturup, direksiyonun başına geçtiğinde ne hissediyor? Hayli kısa fakat çok anlamlı bir yanıt veriyor; “Hani ruhun kanatları vardır derler. Ben seferime başlamak üzere direksiyona geçince adeta kendimi kanatlanmış kadar özgür hissediyorum. Sanki arkamda kanatlarım varmış gibi sürüyorum!”