eşitsizlik

“Nasıl ki baş düşman Mehmet Şimşek ve onu atayanlar, onun üstündeki ulusal veya uluslararası büyük sermaye ve patriyarkaysa, burada da bizim ev içinde erkeklere karşı bir ideolojik şiddet uygulamamız gerekiyor. Birinci konumuzun bu olması gerekiyor. Muhakkak ki kamunun ve sendikaların bu konudaki görevleri de bizim propaganda konumuzdur ama hayatı ertelemeden dayanışarak hayatımızı değiştirmenin yollarını bulmamız lazım.”
Geçtiğimiz nisan ayında başladığımız ve aralık ayında tamamlanan Kadınİşçi’nin “Depremden Etkilenen Kentlerde Kadınların Ücretli Ücretsiz Emeği” adlı raporunun çıktıları, Bağlam Yayıncılık’ın toplantı salonunda basın ve kadın örgütlerine anlatıldı.
Fransa’da emeklilik açısından kadınlar ve erkekler arasında yüzde 40’lık bir uçurum var. Kadınların kariyeri daha çok kesintiye uğrarken, yarı zamanlı işlerde çalışanların da çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Bu nedenle emeklilik reformundan daha çok etkilenecekler. Hükümetin iddiasının aksine reformun kazananı değil, kaybedeni konumundalar.
Ressam Şükran Yangın Üst, hem eşitsizlik ve ayrımcılıkla hem de ekonomik krizle boğuşan kadın ressamların desteklenmesi gerektiğini söylüyor: “Bir sergi açmak istesek maliyeti çok yüksek. Boyalar, fırçalar, tuvaller çok pahalı. Kadın ressamlar, sergi açacak parayı bulamıyor. Bize, eserlerimize destek verilmiyor.”
STK çalışanı Kardelen, kaldığı apartın kirasına gelen fahiş zam nedeniyle memleketine dönmeye karar vermiş. Ama orada mesleğini sürdüremeyeceğini, işsiz kalacağını söylüyor. Aile evine dönme ihtimali de onu korkutuyor, “Çünkü kendi hayatım olsun istiyorum” diyor.
Artan yarı zamanlı işler, evden çalışma, sağlıksız iş koşulları ve düşük ücretler, kadınların sendikalarda örgütlenmesinin zaruri olduğunu gösteriyor. Bu hala istenilen düzeyde değil. Değişim şart. 1960’lı yıllarda Kadın Kolu kuran Lastik-İş Sendikası’ndan Ece Göktürk ve yıllarca KESK’te toplumsal cinsiyet çalışmaları yürüten Handan Çağlayan’la son dönem dinamiklerini konuştuk.
Birleşik Metal-İş’in araştırmasına göre, metal işçisi kadınlar erkeklere göre daha çok kas-iskelet sistemi sorunu yaşıyor. Bu durum, toplumsal cinsiyet rollerinden bağımsız değil. Meslek hastalıklarına ilişkin toplumsal cinsiyet perspektifiyle yapılmış araştırmaların artması gerekiyor.
Sendikacılar, işçiler ve kamu çalışanları artan işsizliğe ve güvencesizliğe tepki gösterirken, kadın erkek ücretleri arasındaki eşitsizliğe de dikkat çekiyorlar. İşyerlerinde toplumsal cinsiyet temelli taciz, şiddet ve mobbingin de son bulmasını istiyorlar. 1 Mayıs’ta kadın işçiler kendi sesleriyle alanları dolduracaklar.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!