iş yaşamında şiddet ve taciz

Diyarbakır’da kadın işçiler neler yaşıyor? Çalıştıkları işyerlerinde kadın olmalarından kaynaklı karşılaştıkları sorunlar neler? Eşitsizliği, ayrımcılığı, şiddeti nasıl deneyimliyorlar? Peki ne yapmalı? Tekstil işçisi Meryem, Genel-İş Şube Başkanı Ayşe Güler ve DAKAHDER’den Av. Sevda Çetinkaya ile konuştuk.
Farklı illerden, sektörlerden 31 kadındık. Beş gün süren kamp boyunca bilgilendik, eğlendik, deneyimlerimizi paylaştık. Zeytin ağaçlarının altında ücretli ve ücretsiz emeğimizi, kadın işçi sağlığı ve iş güvenliğini, ILO 190’ı, örgütlenmeyi ve daha pek çok şeyi konuştuk. Bazen güldük, bazen ağladık, birbirimize sımsıkı sarıldık. İyi ki bir aradaydık.
“Yan yana, omuz omuza” diyor yol arkadaşlarımız, 25 Kasım Kadın Platformu’nun Taksim’e çağrı metninde. Bizi toplumsal hayattan dışlayıp, etkisizleştirmeye çalışan sistemik erkek şiddetine karşı fabrikalardan, ofislerden, ev içlerinden gelerek hep birlikte isyanımızı haykırıyoruz; susmuyoruz, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz…
ITUC raporuna göre, çoğu ülkede sendikalar ILO 190 için birlikte mücadele ediyor. Birçok ülkede ise feminist/kadın hareketi ve STK’lerin de içinde yer aldığı daha geniş ittifaklar kuruluyor. Toplu sözleşmelerini ILO 190 ile uyumlu hale getiren sendikalar, şiddet ve tacize karşı daha etkin yasalar için de mücadeleyi yükseltiyor.
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) araştırmasına göre, hükümetlerin yüzde 68’i ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’ni destekliyor. İşverenlerde ise bu oran yalnızca yüzde 42. Gelecek yılın sonuna kadar 50 hükümetin sözleşmeyi onaylamış olması bekleniyor.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!