Ev emekçisi Nihal: “Geçmişe bakmıyorum, geleceğe yöneliyorum sadece”

Nihal şiddet gördüğü evliliğini bitirdikten sonra geçinmek için her türlü işte çalışıyor. Yaşlı bakıyor, evlere temizliğe gidiyor. TYP çerçevesinde okul temizliği yapıyor bir süre daha sonra mevsimlik tarım işçiliği… Hayatın nerede daha güzel, nerede daha anlamlı olacağına kendisi karar vermek istiyor. Hikayesini dinliyoruz.
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com

O kadar çok işte çalıştı ki… Kimi zaman temizliğe gitti. Bazen de yaşlı insanların evinde bakıcılık yaptı. Nihal 39 yaşında. Hayat içinde onu üzen çok olay yaşadı. Kırılan yerlerini hızlı bir şekilde onarmaya ve hayatta dimdik durmaya gayret etti. Kocasının baskı ve şiddetine dayanamadığından birkaç yıl önce boşandı ve o eziyetlerden kurtuldu. Bu ayrılığın ardından oğlunun sorumluluğu kendisine kaldığında, okullarda temizlik işi buldu. Koridorları süpürmek, merdivenleri paspaslamak, çöp sepetlerini değiştirmek gibi bütün hijyen hizmetlerini o yapıyordu.

Kızlara çalışma yasağı

Çocukluk dönemine götürüyor bizi. Aydın Çine’de yaşıyor. O zamanlar kızların hayatında mahalle baskısı daha fazla. Öte yandan çevredeki diğer evlere göre ekonomik olarak iyi olan bir aile içinde olduğu bilgisini paylaşıyor. Ne var ki beklenmedik bir durum olmuş ve babası iflas etmiş. Bu dönem Nihal için çok zordu. Baskılarına, “kızlar çalışamaz” takıntısına rağmen güvendiği bir baba figürüydü o. Beş kardeşten en küçüğü Nihal. İflas sonrası ailenin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için bütün ev halkını çalışması gerektiği halde, kızlara yasak koymuş. O zaman bile “olmaz” demiş.

Köyden ayrılış

En küçük olmanın güzelliğini de yaşamış çocukken; “Abilerim, ablalarım, hepsi de üstüme çok düşerdi. Köy hayatı çok farklı. Her şey kısıtlı olsa da ben onu hiç hissetmedim küçükken. Çine’nin Akçaova köyünde yaşıyorduk. 5. sınıftayken ağabeyimin Telekom’da işe girmesi sebebiyle köyden Çine merkeze taşındık. Tam da bu sırada terzi olan babam elindeki her şeyi kaybetmişti. Ortaokula Çine’de devam ettim. Babam bu arada ciddi bir rahatsızlık geçirdi. Bağırsaklarından büyük bir kitle alındı, ölümden döndü”. Liseye başlayacağı zaman babası onun meslek lisesina girme isteğine sıcak bakmamış. Hem Nihal’in hem de ablasının diledikleri lisede okumasına izin vermemişler. Ağabeylerinin ise kaydolmak istedikleri okul sorun yaratmamış. Sonradan anlaşılıyor ki meslek lisesi bir işin kapısını açacağı için hoş görülmüyor. Babası kızların çalışmasına karşı çünkü. Diyor ki; “Babamın iflasının ardından da bakışı değişmedi. Ona rağmen yine çalıştırmadı ikimizi de…”

 “Yemekler burnumdan gelirdi”

2006 yılında görücü usulüyle evlendirildiğini söylüyor. Nihal için zor bir dönem başlamış. Bir yıl geçip oğlu doğunca eşi çok değişmiş; “Oğlumu kucağıma alınca bambaşka durumlar başıma geldi, uyumsuzluklar ortaya çıktı… Şiddet de görüyordum. İlginç bir şey oldu. Eşim, çalışmıyorum diye bağırıp çağırıyordu. Nasıl bulayım hemen? Çine’de iş imkânı çok az. Bana etmediğini bırakmazdı. İşe dalayım, onun neler yaptığını öğrenme fırsatım olmasın. Sonradan ortaya çıktı tabii. Hem benimle evliydi hem de sevgilisi vardı. Yemekler burnumdan gelirdi. Bu eziyetlerin son noktası eşimin beni aldattığını öğrenmemle birlikte oldu. Başka bir kadınla hayat kurdu, boşanmak istedi. Bir süre vazgeçmesi için uğraştım, olmadı. Sonrasında anlaşmalı boşandık ve anne evine döndüm”.

“Tayt giydim diye dayak yedim”

Peki boşanmış bir kadın olarak neler yaşadı? Eve çocuğuyla birlikte geri döndüğünde bu kez, “Dul kadın” kuralları koymak için hemen harekete geçtiler. Hiç beklemediği bir başka durum daha olmuş. Oğlunu istememişler; “Götür, babası baksın” demişler. Kıyafetlerine nasıl karıştıklarına dair bilgiler de paylaşıyor; “Boşandım diye artık kıyafetlerime dikkat etmem gerekirmiş. Sırf tayt ve altına çizme giydim diye abimden dayak yedim. Yetmemiş gibi çocuğu da babasına vermem için üstüme geldiler. Bütün bunlardan çok yoruldum”.

Artık iş başa düşüyor. Oğluna bakmak için ücretli bir iş bulmak zorunda. İşlerinden biri bakıcılık. Boşandıktan sonra öğretmen emeklisi bir aileye yardımcı olarak işe başlamış; “Sonra o öğretmen ailenin yanından ayrıldım. Başka bir evde yine bir yaşlıyla ilgilenmem, bakıcılığını üstlenmem üzerine tekrar iş buldum. Baktığım kadın vefat edince yine işsiz kaldım”. Bu arada eski eşinin ailesiyle çocuk için görüşüyor. Oğlu babaannesini görmek istediğinde götürüp bırakıyor. Bunun ardından ailesinde kıyamet kopuyor, “boşandığı eve nasıl gider” diye. Anlattıkları arasında insanı burkan haller de var. Yiyecek hiçbir şey olmadan yaşadığı günler olmuş. Nihal şöyle devam ediyor. “Cebimde 1 lira bile olmadığı zamanlar vardı. 1 ekmek bile alamayacak durumda olmak ne demek biliyor musunuz? Çocuğum hasta oldu. Sosyal yardım aldım, o parayla doktora götürdüm.”

Okulların elemanı olmak

2017’de İşkur’a bağlı TYP (Toplum Yararına Programlar) çıktığında, bundan haberdar oluyor. Devlet okullarına temizlik elemanı sağlayan bir uygulama bu. İşe alınmalar başladığında çok seviniyor. Dokuz ay gibi kısa bir süre de olsa, bu süre içinde sofrasına bir tas çorba, bir tabak yemek koyabileceği anlamına geliyor çünkü bu iş. Ne var ki zaman çabuk geçiyor. Dokuz ay sonra yine boşta! Fakat şansı yaver gidiyor. 2018’de başka bir okulun da temizliği için yeni bir imkân daha doğuyor. Bu kez süre daha uzun. Tam 24 ay boyunca okulun elemanı olarak devam ediyor. İşi seviyor mu? Evet. Her yeri temizlemek için büyük çaba harcadığını, kimseden bir teşekkür beklemeden mesleğini yaptığını anlatıyor. “Çetin bir uğraş. İşimiz zordur. Her yeri pırıl pırıl yaparsın bir bakarsın ertesi gün yine aynı”. Anlattığı her anekdotu not ediyorum. Fakat bir zaman dilimi var ki orada gülümsüyorum. “Açık Öğretim’den liseyi bitirdim, biliyor musunuz?” diyor. Sıkıntılar, stresler genellikle konuştuğumuz. Ama bu verdiği haber bambaşka. “Her şey üst üste gelse de bu diploma çoğunu çekti aldı üzerimden”. 23 yıl sonra gelen mezuniyetle Nihal önünde durmak isteyenlere şu mesajı veriyor; “Beni yıldıramazsınız!”

Boşta kalma şansı yok

Çocuğunun beslenmesi, ihtiyaçları, evin masrafları olduğu sürece Nihal’in boşta kalma şansı yok. Çünkü ayrıldığı kocası nafaka vermemek için birçok neden sıralıyor. İşsiz olduğu, durumunun elvermediği gibi bir sürü hikâye. Yine çalışma fırsatının kapılarını zorluyor, arama yorgunu olsa da. Her yere haber gönderiyor. Çok beklemiyor, aldığı haberle yüzü gülüyor. Çünkü bir maden şirketi başvuranlar arasında onu uygun görmüş. Ofisin temizliğini yapacak. Çay demleyip servis etmek cabası tabii. Rutini bu fakat pratikte farklı gelişmelerle karşılaşıyor.

Şirket bütün işleri üzerine yığıyor

Milas’taki bu maden şirketinin patronunun istekleri bitmiyor; “Seni haftanın belli günlerinde bizim eve de götüreceğim, temizliğini yapacaksın” diyor. O da yetmiyor, “anneme de bakacaksın” talebiyle karşılaşıyor. Ve yaşlı ve hasta kadının bakıcılığını da üstleniyor; “Evlerinin işlerini, anne bakıcılığını yaptırdılar. Tam ağır temizlik işlerinden kurtuldum derken daha beteri olmuştu. Mecbur kabul ettim. Patronun ve diğer yöneticilerin sabah kahvaltılarını da hazırlıyordum büroda. Ama bir gün, ‘Peynirleri işçilere dağıtıyormuşsun’ dediler. Böyle bir şey yoktu ama inanmadılar, çıkışımı verdiler. Ben de haklarında şikâyette bulundum. “Beni büro işi için aldılar ama çok uzak bir yerdeki evlerinde temizlik yaptırıyorlar. Ayrıca başka bir eve daha gönderiyorlar. Orada da annelerine baktırıyorlar’ dedim.” Sonra bu ifademin ardından telefonla tehdit etmeye başladılar. Gitmek istediğim bütün yeni işlere engel oldular.”

“Sebze hasadı yaptım yevmiyeyle”

İşsizliğini, o dönemlerdeki maddi mağduriyetini “çocuk yardımı” alarak çözmek istiyor. Alıyor da bu desteği. Ama bir süre sonra Nihal’e şöyle diyor Sosyal Yardım Kurumu’nun görevlisi; “Çocuk büyüdü artık. Onu evde bırakıp çalışabilirsiniz”. İyi de iş bulamıyor çoğu kez. O dönemlerde ne yapacak, ne yiyip içecek? Ekmek alamadığı zamanlardan söz etmişti. Nasıl çözdü o sorunu, nasıl geçirdi böyle günleri? “Tarlalar var Çine’de ve diğer ilçelerde. Sebze hasadı yaptım yevmiyeyle. Genellikle biber ekili yerlerdi. Ağır bir süreç inanır mısınız? Öyle de olsa gideceğim tabii. Yeter ki çocuğumun beslenmesi sağlansın.”

Hayat gün boyunca etrafında dönüyor Nihal’in. Bir işçi olarak emeğiyle hayatını devam ettiriyor. Emeğine güveniyor. Gece başını gökyüzüne çevirip yıldızını seçiyor. Hayatın nerede daha güzel, nerede daha anlamlı olacağına kendisi karar vermek istiyor. ‘Geçmişe bakmıyorum, geleceğe yöneliyorum sadece” diyor umutla.

Paylaş:

Benzer İçerikler

53 yaşında hem de evde yaptığı iş hiç bitmeyen Gülşen’in hikayesini ele aldık bu kez. (*) Gülşen çalıştığı işyerlerinde görev tanımında olmayan pek çok işi yapmak zorunda bırakılırken ev geçindirmiş, iki çocuk büyütmüş, hasta babasına bakmış, taciz ve mobbinge maruz kalmış, emekli olabilmek için dışardan prim ödemiş.
Kınıklı domates üreticileri geçtiğimiz günlerde domatesteki düşük alım fiyatlarını protesto için eylem yaptı. Domates üreticisi Selma ile sorunlarını konuştuk. Önceleri tütün ekiyorlarmış. Devlet tütünü bitirdikten sonra domatese yönelmişler. Bu yıl ondan da geçim yok, “Fiyatı çok düşük, domatı ne alan var ne satan” diyor.
Her kadının yaşamı, bir mücadele hikayesidir aynı zamanda. 14 yaşından beri kayısı fabrikasında hep sigortasız çalışan Emine’nin de öyle. Malatya’da hayatın “akışına” karşı çıkıp dayakçı kocadan boşandı. Çocuklarıyla birlikte konteyner kentte kendine yeni bir hayat inşa ediyor.
Nektarin işçisi Gülcan 32 yaşında ve 10 yaşından bu yana tarım işçisi olarak çalışıyor. Meyve toplamak için gece 03.00’da yollara düşüyor. Yevmiye usulü sigortasız, düşük ücretle her türlü riske açık bir iş bu. Hikayesini ondan dinliyoruz.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!