Evli ve küçük çocuğu olan kadınlar uzaktan çalışma mağduru: ‘Anne kadınların yükü ikiye değil on ikiye katlandı’

Evden çalışmak, özellikle yeni olanlar için kuşkusuz zorlu bir iş. Sadece farklı bir çalışma şekli değil, farklı bir yaşam biçimi. Özel hayat ile iş arasındaki ayrım fiziksel olarak ortadan kalkıyor. Damla Şentürk, uzaktan çalışan beyaz yakalıları araştırdı.
Paylaş:
Ayla Önder
Ayla Önder
onderayla@gmail.com

“Uzaktan çalışma” özellikle pandemi döneminden sonra kadınlar cephesinde propagandası yapılan çalışma biçimlerinden biri. “Uzaktan çalışan” eleman arayan şirketlerin ilanlarına en çok bakanların kadınlar olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü, çalışırken nerede yaşadığın önemli değil, ofisin erkek patronları için “şık” ve “çekici” görünme baskısı da yok! Makyajsız bir yüzle internet bağlantısı olan evden, çok uzaktaki bir şirketin çalışanı olarak işi yürütmek mümkün. Elektrik, internet, telefon faturaları da çalışana yüklenince işin dışarıya çıkmasının sorun teşkil etmediği sektörlerde, patronlar açısından dikensiz gül bahçesi…

Aynı zamanda evliliğin ve patriyarkanın kadın olarak size yüklediği ev işleri ve çocuk, yaşlı bakımı gibi işleri de ofis işleriyle birlikte yürütebiliyorsunuz. Böylece patronlar kadın çalışmasının üzerlerine yüklediği (!) kreş -ya da kreş parası- yükümlülüğünden kurtulduğu gibi evde bedavaya yaratılan değerler de artı değer hanesine sessiz sedasız giriyor. Malum; köfteyi, dolmayı, ev temizliğini annelik ve eşlik üzerinden yaptığınızda size bir para ödenmiyor. Ama bunların hepsi dışarıda parayla satılıyor.     

Yan odada küçük çocuk, evde yatağa bağlı bir hastanız varken, kocanız da -o da evden çalışıyor- “Benim çok önemli bir toplantım var” diye odasının kapısını kilitlemişken, siz işinizi sürdürebilir misiniz? Bu tabii ki imkânsız. Uzaktan çalışma evdeki ücretsiz işler nedeniyle kadınların hayatını daha da zorlaştırırken, çoğu zaman yükselme ve daha fazla para kazanma olanaklarını da elinden alıyor. Kadınla tanımlanan bu çalışma biçimi üzerine araştırmalar da yapılmaya başlandı. Damla Şentürk de işletme yönetimi açısından uzaktan çalışmayı bitirme tezinde ele aldı. 160 beyaz yakalı ile konuşarak beyaz yakalı kadınların bu çalışma biçimine yaklaşımını tartıştı.     

Damla Şentürk

Kendinizi tanıtır mısınız?

2004 İzmir Atatürk Lisesi’ni bitirdim. Sonrasında, 2008 yılında Pamukkale Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun oldum. Yaşar Üniversitesi İşletme Yönetimi Uzaktan Öğretim Yüksek Lisans Programını bitirdim. “Covid-19 Dönemiyle Değişen Çalışma Şekillerinin Çalışan Motivasyonuna Etkileri” adlı bitirme projem için İzmir ve çevresinde beyaz yaka olarak çalışan 160 kişiyle anket yaptım. Tezim yayımlandı. Özel sektörde yaklaşık 10 yıldır yönetici olarak çalışmaktayım. Evliyim ve bir kız çocuk annesiyim. 

Neden bu konuda bir tez hazırlamak istediniz?

Kendim de pandemi ile birlikte uzaktan çalışmaya başlayıp, tüm süreci hem çalışan hem de bir anne ve eş olarak deneyimlediğim için bu konu üzerine çalışmak istedim. Tabii ki yüksek lisans derslerinden “Örgütsel İletişim” dersi, içinde hem sosyolojiyi hem psikolojiyi barındırıyordu. Uzaktan çalışma bana bu iki disiplini de birlikte ele alma imkânı verdi.  Pandemi nedeniyle tüm dünya hızla uzaktan çalışma sürecine geçti. Esasında bu durum bazı işletme ve çalışanlarının daha önce deneyimlemediği bir tecrübeydi. Uzaktan çalışmanın beyaz yakalılar tarafında tamamen bilişim teknolojileri kullanılıyordu. Yüz yüze iletişim kanalının olmadığı uzaktan çalışma süreçlerini çalışanlar açısından akademik bir çalışma olarak incelemek istedim.

Eşlerin yükü paylaşması önemli

Uzaktan çalışma kadınlar için bir nimet mi, yoksa bir yük mü?

Zaman zaman değişiyor aslında ama tabii evli kadınların eşlerinin de bu konudaki paylaşımları çok önemli. Özellikle eşiniz siz evden çalıştığınızda, ‘tatil yaptığınızı’ düşünüyorsa oldukça büyük bir yük haline gelebilir. Kadınlar ve erkekler eğer evde eşit olarak yükleri paylaşabiliyorsa, kadın daha rahat çalışabilir. Evden çalışma ofisten çalışıldığı gibi “ayrı bir alan ve zamana” ihtiyaç duyulan bir çalışma olarak görülürse, bazıları için bir rahatlık olabilir. Çünkü o zaman mola saatlerinde, öğle tatilinde ya da işe gidiş geliş sürelerinden tasarruf ederek, kadınlar kendilerine “boş vakit” ayırabilirler.

Bu tür çalışma hangi kadınlara daha cazip geliyor?

Aslında bu konuda kadınları gruplamak yanlış olsa da yaptığım araştırmanın sonucuna göre yedi yaşından küçük çocuğu olanlar daha çok ofisten çalışmak istiyorlar. Bunun sebebi pandemi süresince bakıma muhtaç olan çocukların dahi kreşe, okula gidememesiydi. Bu şartlar bakacak bir büyüğü veya bakıcısı bulunmayan küçük çocuklara sahip kadınlar için bugün de geçerli. Böyle bir durumda olan anne kadınların yükünün ikiye değil on ikiye katlanması söz konusu! Düşünsenize bir yanda Niloya şarkıları, bir yanda online toplantıda yurtdışındaki iş arkadaşlarınız ya da çocuğunuzun sıkıldığı için bitmek bilmeyen istekleri ve konsantre olup yazmaya çalıştığınız raporlar… Durum oldukça trajikomik…

Dünya uzaktan çalışmaya nasıl bakıyor?

Aslında dünyada uzaktan çalışma yöntemi pandemi öncesinde de uygulanmaktaydı. Hatta bizim ülkemizde de yine pandemi öncesi kurumsal firmaların belli departmanlarında (satış, pazarlama vs.) bu sisteme geçilmişti. Aslında tam olarak ofis dışında, çalışanın istediği yerden çalışabildiği bir esnek çalışma biçimi. Geçmişi de olan bir çalışma şekli. Dünyada gereksiz işgücü, gereksiz enerji harcanmaması gibi yeni çalışma ideolojileri gündemde. Geleceğimiz açısından üzerinde durmamız gereken bir konu bu. Uzaktan çalışmaya daha aşina olduğumuz pandemi süreci sonrasında da çok daha yaygın hale geldi uzaktan çalışma sistemi. Bundan sonra da daha fazla firma olacak diye düşünüyorum. Araştırma sonuçları pek çok beyaz yakalının uzaktan çalışmayı tercih edebileceğini gösterdi bize.

Uzaktan çalışmanın zararları neler?

Maalesef bu kısım büyük bir sorun, insan izolasyonu-yalnızlaşma, örgüt aidiyetinin azalması… Takımın bir parçası olmaktan uzaklaşma durumu söz konusu olabiliyor. Ancak burada insanların motivasyonlarını koruyabilmeleri için şirketlerin sundukları kaynaklar arttıkça (sadece maddiyattan bahsetmiyorum. Manevi destekler, yöneticilerin anlayışı, saat ve planlama özgürlüğü gibi) kişilerin de motivasyonları yükseltilip,  ‘takımın bir parçası gibi’ hissetme duyguları artırılabilir.

Bu çalışma biçimiyle birlikte daha fazla tartışılan bir kavram var; iş ve aile yaşamının uyumlulaştırılması. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

İyi planlanır, işveren ve ev içi rollerinin paylaşılması konusunda yeterli kaynak sunulursa kişisel olarak daha rahat çalışabilirsiniz. Düşünsenize, işten sosyal yaşamınıza bir saniyede geçiş yapabiliyor ya da öğle tatilinizde en sevdiğiniz müziği açıp dinlenebiliyorsunuz. Sıcakta ya da soğukta yürümeden… Zorunlu karantinanın kaldırılmasıyla gelinen noktada, bazı firmalar hâlâ uzaktan çalışmaya devam ederken bazı firmalar işyerinden çalışmaya geri döndüler. Kimileri ise ‘hibrit çalışma’ olarak adlandırılan modelle haftanın belirli günlerinde uzaktan çalışmaya devam ediyor. Yaşanılan kriz sürecinden günümüze gelirken  çalışanların yaşları, medeni halleri, bakmakla yükümlü oldukları kişilerle doğru orantılı bu. Yedi yaşından küçük çocukların sayısı da çok önemli. 

Bu arada bazı kadınlar da “ofiste çalışmaya” daha olumlu bakıyor. 

Özellikle çalıştıkları pozisyon ve bulundukları yaş skalasına göre değişkenlik göstermekle beraber, standart çalışma düzeninin dışında, esnek çalışma koşullarında çalışmaya devam etmek istiyor beyaz yakalı kadınların çoğu. Ya da bu kriterlere uyan iş arıyorlar. Buna karşın ofise geri dönmek ve ofisten çalışmaya sürekli devam etmek isteyen çalışanlar da var. Sosyal bir ortamı tercih etmeleri, ofis çalışma imkânlarının daha iyi olması, örgüte bağlı hissetme gibi nedenlerle eski düzenlerinin daha iyi olduğunu savunanlar da var.

Hangi sektörlerde yaygın bu çalışma biçimi?

Günümüzde internet kullanımının artmasıyla gelişen e-ticaret, arama motoru gibi araçlar ve bu araçların kullanımıyla oluşan dijitalleşme süreci, yeni iş modelleri ve rollerinin gelişmesine yol açtı. Hızla gelişen teknoloji ile birlikte yeni çalışma düzenlemeleri, müşteriye sunulan dijital çözümler… Bunların yanı sıra, çalışanların beklenti ve talepleri de var. Dönüşüme uyum sağlama hızında, şirketler de yaşam döngülerinin devamı açısından yeniliklere uyumu hayata geçirmeli bence.

Ataerkil toplumda değişmesi gereken çok şey var

Uzaktan çalışan kadınların hak ettikleri takdiri gördüğünü söyleyebilir miyiz?

Bunu sadece uzaktan çalışma değil maalesef, tüm çalışma koşulları açısından değerlendirdiğimizde hakların yetersiz olduğunu söyleyebilirim. Çoğu kez kadın yöneticilere ‘daha az maaş yeter’ algısının ya da gereken annelik izinleri sonrasında işten çıkarmaların olduğunu gördüm. Ama yine de ülkemizde de üst düzey yöneticiler çıkabiliyor. Bu algıların yavaş da olsa kırılabileceğini düşünüyorum.  Ataerkil bir toplumda değişmesi gereken çok şey var elbette.

Covid-19 pandemisinde uzaktan çalışmadan evli ve çocuğu olan kadınlar olumsuz etkilenmişler.

Evet maalesef, araştırma sonuçları gösterdi ki yedi yaşından küçük çocuk sahibi evli kadınlar en çok etkilenenler… Tükenmişlik hissini yaşayan ya da bu durumu görmezden gelerek atlatmaya çalışanlar da çok fazla.

Kadınlar daha çok ev ofisinde çalışsalar da ev işleri ve bakım işlerini yine daha fazla yapıyorlar. Bu handikapı nasıl aşabilirler?

Tabii ki aile desteği ve eşin evdeki işleri ortak paylaşımı çok önemli. Bunlar maalesef kadınların tek başlarına aşabilecekleri sorunlar değil…

Hibrit çalışma sistemi: Haftanın belirli günlerinde uzaktan çalışmaya devam etmek

Paylaş:

Benzer İçerikler

Başakşehir’e bağlı Şahintepe mahallesinde, 400 günü aşkındır bir nöbet sürüyor. Çevre Bakanlığı ve bölge belediyesinin halkı mahalleden sürme girişimleri sonuçsuz kaldı. Kurdukları “Barınma Hakkı Meclisi” içinde örgütlenen Şahintepelilerin, fiili mücadelesinde kadınlar en önde. “Mahalle içindeki ve dışındaki kirli eller çekilene kadar oradayız” diyorlar.
Tatil öncesi meclise getirilmesi beklenen 9. Yargı Paketi’nin içindeki “etki ajanlığı” düzenlemesinin kadın ve LGBTİ+’ların güçlenme ve dayanışma mekanizmalarını nasıl etkileyeceğini Mor Çatı ve Kadının İnsan Hakları Derneği ile konuştuk.
Düşük ücretler, ağır çalışma koşulları, yoksullaşma 2023’de kadın işçi yaşamına damgasını vurdu. Grev ve direnişlerde kadın işçiler en öndeydi. Kadınların kadın işçilerin mücadelesi 2024’te de devam edecek. Herkese mutlu ve dayanışma dolu bir yıl diliyoruz.
Yukarıdaki başlık Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından 17 Eylül Cumartesi günü Cezayir Toplantı Salonu’nda yapılan uluslararası bir konferansın başlığıydı. Toplantıda vakfın konuyla ilgili raporu sunulduktan sonra, pandemi ile birlikte kadınları iyice zorlayan bakım emeğinin çeşitli biçim ve yönleri tartışıldı.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!