Freelance çalışırken yapayalnızsınız

Serap 30 Yaşında dijital pazarlama uzmanı, Ferhan da onunla aynı yaşta çevirmen, Tuba ise 35 yaşında ve şu anda bağımsız araştırmacı olarak çalışıyor. Üçü de freelance olarak evlerinden yürütüyor işlerini. Güvencesi ve mesaisi olmayan bu çalışma biçimini anlattılar…
Paylaş:
Aylin Türer

Serap 30 Yaşında dijital pazarlama uzmanı, Ferhan da onunla aynı yaşta çevirmen, Tuba ise 35 yaşında ve şu anda bağımsız araştırmacı olarak çalışıyor. Üçü de freelance olarak evlerinden yürütüyor işlerini. Güvencesi ve mesaisi olmayan bu çalışma biçimini anlattılar…

Ofissizler, freelance çalışanların bir araya gelerek oluşturduğu bir dayanışma ağıdır. 2018 yılından beri freelance çalışmadan kaynaklı sorunları anlamaya, görünür kılmaya ve çeşitli çalışmalar, araştırmalar yoluyla bu sorunlara çözüm üretmeye çalışır. Çalışma yaşamının getirdiği yalnızlık, güvencesizlik gibi koşullar karşısında dayanışma ilişkilerini güçlendirmek, freelance çalışanlar arasında sosyal paylaşımı artırmak da amaçları arasında yer alıyor.* Peki, Ofissiz kadın çalışanlar ne yapar? Geçtiğimiz ay yayın hayatına başlayan kadınişçi haber sitesi için ofissiz kadınlara sorduk. Bu vesileyle yeni haber sitesine yayın hayatında başarılar dilemiş olalım. Keyifli okumalar!

1- Kendinizi tanıtır mısınız? İşiniz ve eğitim durumunuzla ilgili bilgi verir misiniz?

Serap: Pazarlama mezunuyum ve 10 yılı aşkındır mesleğimde değişiklik yapmadan farklı uluslararası firmalarda Pazarlama Sorumlusu/Dijital Pazarlama Uzmanı olarak çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Şu an pandemiden dolayı ofisi kapatmış, kısa çalışma ödeneği alarak yarı zamanlı evden çalışma sistemine geçmiş bulunmaktayız. İşlerin durma noktasına gelmiş olduğu bir sektörde olsak bile evden çalışma sistemimiz devam ediyor.

Ferhan: Çeviribilim mezunuyum. 8 yıldır çeşitli alanlarda çeviri yaparak geçiniyorum. Üniversiteden mezun olduktan sonra kısa bir süre ofiste çalışmayı denedim fakat ofis ortamında çeviri yapmanın uzun vadede benim için yıpratıcı olacağını düşünerek evden çalışmaya başladım.

Tuba: 3 yıldır freelance/bağımsız araştırmacı olarak kar amacı gütmeyen kurumlarla, STK’larla, çalışıyorum, araştırma ve değerlendirme danışmanlığı yapıyorum. Öncesinde de 10 yıla yakın STK’larda ve özel bir üniversitede çalışma deneyimim oldu. Öte yandan sosyoloji alanında doktora çalışmamı yürütüyorum.

ZAMAN KAVRAMINI KAYBEDİYORSUNUZ

2- Ofissiz çalışma nasıl bir çalışma türü?

Serap: Ofissiz çalışma zaman kavramını yitirdiğiniz, çalışırken dinlenilen dinlenirken çalışılan, yemek yapılırken bir yandan da mail yazılan bir çalışma türü. Yapılacak her işin kendi içerisinde disiplinini kaybettiği bir düzen diyebilirim. Bunların yanı sıra, ofis ortamında yaşanılan dikkat dağınıklığı ya da stresin ortadan kalkması ile tam konsantre olarak çalışılan bir çalışma türü olarak da ifade edebilirim.

Ferhan: Ofissiz çalışma kafa karıştırıcı bir çalışma türü çünkü iyi yanları çok iyi, kötü yanları da çok kötü. Çalışma hayatına ilişkin her koşulun ve duygunun aşırı düzeylerde deneyimlenebileceği bir çalışma türü. Örneğin, freelance çalışıyorsanız üzerinde kontrol sahibi olduğunuz, zanaatinizi konuşturabildiğiniz, sizi tatmin eden bir işi sizi tatmin eden bir ücrete yaptıktan sonra keyfinize diyecek olmaz. Ama böyle pozitif bir süreci çok negatif bir dönem takip edebilir, uzun süre iş bulamayabilir, hemen kendinizi ve yaptığınız işi sorgulamaya başlayabilirsiniz. Freelance değil de belli bir işverene uzaktan çalışan bir ofissizseniz, bir yandan yolda zaman kaybetmediğinize ya da iş saatlerinizi esnetebildiğinize sevinirken bir yandan da kendinizi daimi bir sosyal izolasyonun kurbanı gibi hissedebilirsiniz.

Tuba: Ofissiz çalışma deneyimi benim için öncelikle mesai kavramının ne kadar kıymetli olduğunu anlamak oldu. Ofissiz kalınca eski mesaili günlerde kendime vakit ayırabildiğimi, dinlenebildiğimi, gönül rahatlığıyla haftada en az iki gün tatil yapabildiğimi fark ettim. Çünkü ofissizlik öncelikle büyük bir “ya ekonomik olarak sürdürülebilirliği sağlayamasam”  kaygısı anlamına geldiğinden ben de gelen her işe evet dediğim, kendi dinlenme ve eğlenme zamanlarımdan çaldığım bir ofissizlik deneyimi yaşadım. 3. Yılımda yeni yeni haftada bir-iki dinlenme günü ve iş dışında başka şeylere de vakit ayırabilmeye başladım. Pek öyle “ofise gitmiyorsun ne güzel istediğin her şeyi yaparsın” gibi olmadı yani. Ama elbette teslim etmem lazım ki, bir şehre bağlı yaşamamak, zorlandığım insan ilişkilerini sırf aynı yerde çalıştığım için sürdürmek zorunda olmamak çok rahat hissettiriyor.

EV HAYATI MONOTONLAŞIYOR

3- Bu çalışma biçiminin sizi zorlayan yanları nedir, avantajları varsa nedir?

Serap: Avantaj olarak büyük şehirde yaşanılan zorlukları en aza indirdi benim için. Trafik, kalabalık, kendine zaman ayıramama gibi dertleri yok etti. Zorlayan kısımlar ise, ofis ortamının yarattığı sosyalliği ve hareketi özletmesi oldu. Fiziki ve beyin olarak yorulmadığınızda ortaya çıkan uyku problemleri sonrası zaman yönetimimi kaybettim. Çalışma arkadaşları ile uzaktan konuşarak kendini ifade etme ya da işi geciktirme, yanlış yapma sorunları ile çok karşılaştım.

Ferhan: Çalışmak, iş hayatı, kendiliğinden akan, ilerleyen bir süreç değil. İnsana ihtiyaç duyuyorsunuz. Motive olmak için bir ekibin parçası olduğunuzu hissetmeye ihtiyaç duyuyorsunuz. Tek başınıza bu ihtiyaçlarınızı karşılamak bir meseleye dönüşüyor. Meslektaşlarınızdan bir şeyler öğrenmek için bunun peşinde koşmanız gerekiyor. Ev hayatınız monotonlaşabiliyor. Bunları aşmak için yapabileceğiniz şeyler var elbette ama onların da maddi bir yükü oluyor. Her anınız bir bilanço girdisine dönüşme potansiyeli taşıyor. Avantajlardan bahsetmem gerekirse de zaman zaman kendi takvimim ve yaptığım iş üzerinde daha fazla kontrol sahibi olduğumu hissediyorum. Büyük resme bakınca mutlak bir kontrolden bahsedemeyiz tabii ama o ufak tefek anlar günü kurtarabiliyor.

Tuba: Öncelikle kendi işinin patronu olmak lafı var ya aslında kendi işinin asistanı olmak, uzmanı, finansçısı, çaycısı her şeyi olmak demekmiş, yapayalnızsınız freelance çalışırken, her şeye siz koşturmak zorundasınız. Bu yalnızlık hukuksal olarak da yalnızlık demek, sözleşmenizi hazırlayan bir avukatınız yoksa (ki freelancelerde pek karşılaşmadım) hukuki olarak kendinizi koruma sorumluluğu da tamamen sizin üzerinizde. Yalnızlık bununla da bitmiyor yaptığınız iş yaratıcı bir işse fikir alacak, konuşacak bir iş arkadaşınızın olmaması da çok köreltici olabiliyor.

Öte yandan açıkçası neredeyse 10 yıl çalıştığım kurumlara hem büyük bir uzmanlık taşıyıp hem de o kadar düşük ücretlere çalışmıştım ki freelance olduktan sonra, hemen olmasa da, yavaş yavaş hak ettiğim kazancı elde etmeye başladım. İstanbul dışında yaşayabilme olanağım oldu.

SOSYAL GÜVENCE EN ÖNEMLİ SORUN

4- Sigortanız, sosyal güvenlik haklarınız var mı?

Serap: Evet, çalışan olarak görünüyorum ve haklarımdan (devletin bu dönemde çalışana sağladığı haklardan) faydalanıyorum.

Ferhan: Sosyal güvencem yok, ailemin sağlık sigortasından yararlanabiliyorum sadece. Emeklilik önceden uzak bir hayal gibi görünüyordu ama pandemi sağlık sigortasının da emekliliğin de ne kadar hayati olabileceğini tekrar hatırlatmış oldu. Güvencesizlik şu anda benim için büyük bir endişe kaynağı.

Tuba: Sigortam yok, kendi kendime sigorta yapmanın yollarını arıyorum, sosyal güvenlik haklarını ebeveynlerim üzerinden kullanıyorum. Bu kısım freelanceliğin ekonomik sürdürülebilirlik kadar endişe veren bir başka yanını oluşturuyor benim için.

EV İŞLERİ ARTI BİR YÜK

5- Evde çalışırken ev işlerini nasıl yapıyorsunuz? Evdeki işleri birileriyle paylaşabiliyor musunuz? Bu ne kadar zorlayıcı oluyor? Evde bakımından sorumlu olduğunuz biri var mı? 

Serap: Yalnız yaşıyorum. Bu durum bende kişisel bir zorluk yaratmadı çünkü çalışırken de ev işlerini, mutfak işlerini kendim istediğim kadar zaman ayırarak yapıyordum.

Ferhan: Arkadaşlarımla yaşıyorum, doğrudan bakımından sorumlu olduğum biri yok. Ev işleri pandemi öncesinde nasıl organize edildiyse pandemi sürecinde de öyle organize edildi. Ama herkes evde olduğu için ev işlerinde bir artış yaşandı kesinlikle.

Tuba: Evde partnerim ve kedimle yaşıyoruz. Ben ve partnerim pandemi başladığından beri, Çanakkale adalarından birinde bir köydeyiz. İstanbuldayken ev işlerini ev arkadaşımla paylaşıyorduk ama şehir bu konuda çok konforluymuş, köye geldikten sonra evdeki işler çeşitlendi ve olmazsa olmazlar eklendi. Mesela soba yakmak bulaşıkları elde yıkamak gibi… Başta açıkçası aylarca çok mutsuz ve depresif hissettim. Sabah soğuk eve uyanmak, soğuk banyo beni çok çileden çıkardı çünkü halihazırda işlerim pandemiden dolayı karmaşıklaşmıştı ve daha yoğun çalışmam gerekiyordu. Partnerimle görünürde işleri paylaşıyorduk ama büyük bir çatışma da vardı benim açımdan; çünkü ev dediğimiz mekanı aynı şekilde algılamıyoruz, benim için çekmecelerin kategorize edilmesi önemliyken onun için her şey her yere konabilir; ya da yemek yapmak, düzenli beslenmek konularında farklılaşmamız benim duygusal-zihinsel yükümü emeğimi artırıyor.

Bu durum pek çok freelance kadın için de böyle yaşanıyor. Ofissizler olarak kadın freelancelerin durum ve ihtiyaçlarını tespit etmeye çalıştığımız bir araştırma yürütüyoruz. Bugüne kadar odak grup toplantılarımıza katılan kadınların neredeyse hepsi evde partnerleri veya diğer aile bireyleriyle eşitsiz ev işi paylaşımından bahsetmişlerdir. Bu durum en belirgin olarak duygusal-zihinsel emek yükü olarak ortaya çıkıyor tespitlerimize göre, başka bir deyişle ev işlerinin yapılmasını organize etmek, planlamak, hatırlatmanın kadınların sorumluluğunda algılanması freelance kadınların evdeki iş yüklerini fazlasıyla etkiliyor.

PANDEMİDE İŞLER KARIŞTI

6- Covid-19 döneminde çalışma şartlarınızda bir değişiklik oldu mu? İş yükünüz arttı mı?

Serap: Hayır iş yüküm artmadı hatta azaldı ama dağınık ve plansız bir işleyişe girdik. Değişen şartlar ve piyasa şartlarında öngörülemeyen değişiklikler sonucu bazı işlerimiz temelinden değişti. Bunları tanıma ve düzene oturtma çalışmalarımız devam ediyor.

Ferhan: Pandeminin ilk aylarında iş yüküm çok azalmıştı, 3 ay neredeyse hiç çalışmadım. Normalde düzenli olarak çalıştığım ama pandeminin başından beri hiç iş alamadığım birkaç yer oldu. Onun dışında bazı yerlerden de çok yoğun bir iş akışı söz konusu. Tuhaf bir dengesizlikle başa çıkmaya çalışıyorum yani. Önümüzdeki iki sene başıma neler gelecek acaba diye düşünmeden edemiyorum.

Tuba: İş yüküm Pandemi ile artmadı ama müşterilerimin yaşadığı panik ek mesai olarak yansıdı bana. Yüz yüze yürütülmesi gereken proje ve saha çalışmalarını kapsıyordu işlerim ama bunun mümkün olmaması pek çok iş kalemini ücretsiz şekilde yeniden tasarlamamı gerektirdi. Takvimsel kaymalar oldu yoğun şekilde ve bütün yaz, ki yaz aylarında ara vermeyi planlamıştım, çok yoğun çalışmam gerekti.

7- Nasıl bir çalışma ortamı hayal edersiniz? 

Serap: Kişisel olarak ev ve ofis ortamının amacına uygun kullanılmasından yanayım. İşi ofiste, özel hayatımı evde yaşamak beni mutlu ediyor. Ofise geri dönmeyi istemek ile beraber, yaratılan çalışma ortamının ve bu zamana kadar dayatılan 9-6 mesai saatlerinin kişinin iş yüküne ve ekibe göre ayarlanmasından yanayım.

Ferhan: Ofissiz çalışmaya devam etme niyetindeyim ama çözülmesi gereken sorunlar var. Sosyal güvenceye erişimin kolaylaştırılması bunlardan biri, aynı mesleği icra edenlerin birbirini bulabileceği alanlar yaratmak bir diğeri. Freelance ve uzaktan çalışmanın, çalışanlar lehine tanımlanıp düzenlendiği, daimi bir sosyal izolasyona mahkum olmadığımız, kaygı seviyesini düşürebildiğimiz bir çalışma ortamı hayal ediyorum.

Tuba: Kesinlikle sınırlı belirli bir çalışma ortamı hayal ediyorum. Her anlamda sınırların belirli olması kastettiğim; hem zamansal hem mekansal. Evde sürekli yapılacak işlerin ortasında çalışmak da en az sevmediğim bir ofiste çalışmak kadar zor. Ayrıca ofis mekanına gitme fikrinin belirli çalışma saatlerine geri dönebilmek için de iyi bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Bu dinlenme ve boş vakit anlamına gelecektir. Kısacası kendi ofisimi istiyorum sanırım, ofissizler ofisini..

*Daha fazla bilgi için: https://ofissizler.com/

Görsel: Ortak Çarşamba / KOS Mekan

Paylaş:

Benzer İçerikler

Bornova’da üretim yapan Kristal Yağ işçilerinin asgari ücrete tepkileri sert oldu. TİS masasından kalkan işçiler bir ayı aşkın süredir grevdeler. Emekçilerin market alışverişlerinde yaşadıkları adeta bir trajedi. Poşetleri neredeyse boş. Kristal Yağ Fabrikası işyeri temsilcisi Gülnaz’la görüştük.
Taban maaş hakkının Öğretmenlik Meslek Kanunu’na eklenmesini isteyen özel sektörde çalışan öğretmenler İl Milli Eğitim Müdürlükleri önünde Eğitim Nöbeti tutuyor. MEB’in taleplerini görmezden geldiği öğretmenler baskılara rağmen eylemlerine devam ediyor. Kreş, regl izni, servis, eşdeğerde işe eşit ücret talep eden kadın öğretmenler güvenceli çalışmak istiyor.
Muzaffer Çetin ismine bakmayın yıllardır ‘portifçilik’ yapan bir kadın işçi. Çalıştığı fabrikalarda sendikayı getirmiş, Nakliyat-İş Eskişehir Şube’de kadın komitesi oluşturmuş kadınlarla birlikte. Tüm engellemelere ve yok sayılmaya rağmen DİSK Genel Başkanlığı’na aday oldu 17. Olağan Genel Kurul’da. Seçilmedi tabii. Ama cesareti takdire şayandı.
İçeriklerimizi kaçırmamak için e-posta bültenimize ücretsiz abone olun!